Gerçekçi Adımlar

Gerçekçi Adımlar

Hayatımız boyunca bir şeylere ulaşmaya çalışıyoruz. Hep elde etmek istediğimiz şeyler, aşmak istediğimiz yollar oluyor ve bu şekilde ilerliyoruz hayatlarımızda. Üstelik aşmak zorunda olduğumuz yollar hiç de kolay değil, aksine bin bir türlü zorlukla, mücadeleyle dolu. Hep bir yük, hep bir sıkıntı hissediyoruz üzerimizde, nereden geldiğini sorgulamasak da çoğu zaman... En mutlumuz bile birtakım zorluklarla ilerlemeye çalışırken küçük bir yorgunluk, küçük bir bunalım hâli hissedebiliyor. Yine de “karamsar olmamak adına” yorgunluklarımızı, kırgınlıklarımızı, bitmişliğimizi kendimize saklıyor, tek kelime dahi etmiyoruz. Sanki bunlar hakkında konuştuğumuz anda, birer kelime olmaktan çıkıp eskisinden daha da gerçekçi, daha da keskin hissedileceklermiş gibi düşünüyoruz belki de. Bir diyalog içinde geçmeden, bir şiir olmadan, bir hikâyenin gelişmesini süslemeden yüklerimiz, yorgunluğumuz gerçek olmaktan uzak, hayal gücümüzün bize tattırmaya çalıştığı bir çeşit oyun gibi geliyor bize ve bunlardan bahsetmek adına dudaklarımızı aralamaya cesaret edemiyoruz bile. Oysa Nihat Ateş, Akla Çarpan adlı kitabında sözünü hiç esirgemeden bahsediyor yorgunluluğundan, kırgınlığından, pes etmişliklerinden ve okuyucuyu şairliğine hayran bırakıyor.

Kitaptaki her şiir beni içinde bulunduğum sahte ve zorlama iyimserlik havasından kurtardı, biraz melankolik fakat çok daha gerçekçi bir seviyeye taşıdı. Örneğin sadece “Bir kalp gibi atarak gidiyorum / Ayağımın altı kızgın demir / Nehre çok var daha / Nehrin aksak köprüsüne,” (Ateş, 2013, s. 18) diyerek bile çok şey anlatıyor Nihat Ateş hayatın acımasız gerçekliği hakkında. Hayat adını koyduğumuz bu yolda ilerlerken yolumuza çıkıp canımızı yakabilecek olan şeylerden bahsediyor mesela. Daha da önemli ve ilgi çekici olan ise yolun sonundaki güzel, rahatlatıcı şeylerden bahsederken aslında onların bile bize zorluk ve yorgunluk yaşatabileceğini söylüyor nehrin aksak köprüsüne yer vererek bu dizelerinde. Okur olarak bunu reddetmek ise imkânsız. Evet, zorluklar aşılmak için vardır ve birtakım zorlukları atlattıktan sonra çok güzel ve tatmin edici sonuçlar elde edebiliriz fakat bu güzel sonuçların bile getirilerinin yanında götürdükleri de yok mudur bizden az ya da çok? Mesela çoğu insanın hayalidir iyi bir iş sahibi olmak. Ulaşması zordur ve oldukça yorucu bir yoldan geçmek zorunda kalır insan. Yolun sonunda güzel, başarılı bir iş ve kariyere sahip olur belki de fakat bu sefer de iyi bir işin insana yüklediği ağır sorumluluklarla ve kariyerindeki bu güzel yerini korumak için yüzleşmesi gereken birtakım çekişmelerle yüz yüze kalır. Kitap sizi bu acı gerçekle yüzleştirip içinize haklı bir melankoli yerleştirdikten sonra önünüze ruh hâlinizi birebir yansıtan “Gün doğmamış da oracıkta kalakalmış / Kararsız ayak izleriymiş gibi / Çökmüş ve inmeyecekmiş gibi / İnenler hiç gelmeyecekmiş gibi içim” (Ateş, 2013, s. 21) dizelerini seriyor ve bununla birlikte belki de bu zamana kadar reddedip kendi iyimser düşüncelerinizle ilerlemeye çalıştığınız bütün o acı gerçekler daha da çok ortaya çıkıyor. Şahsen ben özellikle bu dizelerden sonra üzerimdeki yükün, yorgunluğun ve kırgınlığın kat ve kat arttığını hissettim. İleriye dönük düşüncelerimin çoğu bir hayal hâlini almaya başladı ve mutluluk çok uzak gözüktü bana. Buna rağmen bu şiirlere kızamadım beni bu duruma soktukları için çünkü biliyordum Akla Çarpan’ın her dizesinde bir gerçeklik yattığını. Yine de, bu kısa kitabın sonlarına doğru küçük bir umut kırıntısı gördüm satırların arasında. Ateş kitabın sonlarına doğru yarattığı melankoliyi daha aydınlık bir havaya sokmuştu gerçekçiliğinden uzaklaşmadan. Örneğin “Konup da yorgun kanatlarımla / Yeşil incecik dalına / Kışla bahar / Geceyle sabah arasında / Salınan bir geleceğin / Şarkısını şakıdım...” (Ateş, 2013, s. 26) dizeleriyle hem gerçekler ve umut arasındaki dengeyi sağlamış hem de bütün bu yorgunluklara ve yüklere rağmen insana olduğu yolda ilerleme gayretini kaybetmemesi adına bir şeyler kazandırmıştı.

Kısacası, şimdiye kadar cesaret edemediğim bir kabullenişi gerçekleştirdim Nihat Ateş’in şiirleri sayesinde. Yorgunluğumu, sırtımda taşıdığım yükleri kabullendim. En güzeli ise bütün bunlara rağmen hâlâ kendime belirlediğim yolda ilerlemek istemem oldu. Akla Çarpan’ı okuyan her bireyin de aynı şeyi deneyimleyip hayatlarına daha cesur ve daha gerçekçi adımlarla devam edeceğinden eminim.

Kaynakça: Ateş, Nihat. Akla Çarpan. İstanbul: Yitik Ülke Kitabevi, 2013.

Berkin Durmuş

(*) Bu metni "Akla Çarpan'ın nerelerde kaldığını" şöyle bir sorgulamak için yaptığım Google araması sırasında bulduk. Metnin bir "ödev" olduğu ve genç arkadaşımızca yazıldığı hemen belli oluyor. Berkin Durmuş'u tanımıyoruz ve bu yüzden metni yayımlayıp yayımlamamak konusunda kendisine başvurup izin alamadık. Eğer bu yayını görür ve yazısını siteden silmemizi isterse sileceğiz. 

Bu metni yayımlayıp yayımlamamakta çok ikilem yaşadık; yine de şiirin bir insan üzerindeki etkisinin, bu kadar somut, elle tutulur ve samimi bir şekilde anlatıldığı metni yayımlamanın daha iyi olacağını düşündük. Umarız bize katılırsınız.

Nihat Ateş

 


  • Nihat Ateş

    Nihat Ateş 25.11.2016

    Sevgili Mete Demirtürk, "Neden İnsanbu'da yayımladığınız şiilerinizde yazıda alıntı yapılan dizeler gibi dizeler okuyamıyoruz" diye okudum sorunuzu, haberiniz olsun:)) Şaka bir yana, gizli saklı bir şey yok, şu sıralar az yazıyorum sadece. Ben de sizi yeni yayımlanan güzel ve başarılı kitabınız için kutlarım. Sevgiler

  • Mete Demirtürk

    Mete Demirtürk 25.11.2016

    Nihat bey, yazıda alıntı yapılan şiirleri insanbu. com da neden göremiyoruz? Gerçek hazineni saklamayı mı yeğliyorsun? Dizelerden etkilendim... Vay be dedim! Saygılar...

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.