Orhan Kemal Roman Armağanı Seçici Kurulu’na Açık Mektup
Sayın Tahsin Yücel,
Sayın Ahmet Telli,
Sayın Feyza Hepçilingirler,
Sayın İnci Aral,
Sayın Turhan Günay,
Sayın M.Nuri Gültekin,
Sayın Nazım K. Öğütçü,
Orhan Kemal Roman Armağanı’nın seçici kurul üyeleri olarak 2014 yılında bu ödülün, Hamdi Koç’un Çıplak ve Yalnız kitabına verilmesine karar verdiniz. Bu konuyla ilgili olarak Ahmet Yıldız, B. Sadık Albayrak ve ben birçok eleştiri yazısı yazdık. Altı aydan uzun bir süredir bu ödülün bu kitaba verilmesiyle ilgili çok ciddi eleştiriler ve suçlamalar yapıldı. Bunları duymamış ya da okumamış olmanız olanak dışı. Bu eleştiriler karşısında niçin hiçbir açıklama yapmadığınızı şaşkınlıkla karşılıyorum.
Edebiyat bu kadar kapalı ve bu kadar gizli yapılan bir iş midir? Edebiyat eleştiriye bu kadar kapalı bir etkinlik midir? Belki bu eleştirileri ciddi bulmadınız. Ancak bu eleştiriler, ciddiye almasanız bile açıklama yapmanızı gerektirecek türden eleştirilerdi.
-Bu ödüle katıldığı açıklanan 44 kitap, her biri 300 sayfa kabul edilirse (ödül alan kitap 599 sayfadır) 13.400 sayfa eder. 13.400 sayfayı gerçekten okudunuz mu? 13.400 sayfa kitabı 75 günde nasıl okuyabildiniz?
-Ödüle layık gördüğünüz H.Koç’un Çıplak ve Yalnız kitabını okudunuz mu? Okuduysanız açıklanan ödül gerekçesi ile kitabın nasıl bir ilgisi vardır, bizlere ve ilgili kamuoyuna açıklar mısınız?
-Bu ödülü, Orhan Kemal’in sanat ve dünya görüşünün tam karşıtı bir kitaba ve yazara (H.Koç bu görüşte olduğunu hiç inkar etmemektedir) vermeyi nasıl açıklıyorsunuz?
2014 Orhan Kemal Roman Armağanı ile ilgili 10’a yakın yazı yazdım. Bu ödülün Hamdi Koç’un Çıplak ve Yalnız adlı romanına verilmesinin bir skandal, ödül gerekçesinin ise apaçık bir palavra olduğunu savundum, hala da savunuyorum. “Palavra” sözcüğünden daha iyi temsil gücü olan bir sözcük olsa o sözcüğü kullanırdım. Böyle bir sözcük olmadığından “palavra” sözcüğünü kullanıyorum. Bu ifadelerimin gerekçelerini, önceki yazılarımda ve 1 saatlik bir televizyon programında ayrıntılarıyla anlatmıştım. B.Sadık Albayrak İnsancıl Dergisi’nde tam dört yazı yazdı.
Bütün bu eleştiri ve suçlamalara karşı suskun kalma hakkınız var mı?
Elbette bizleri ciddiye almayabilirsiniz. Elbette siz saygın edebiyat insanlarını sorgulamak benim haddime düşmez. “Biz böyle uygun gördük, hiç kimseye hesap vermek zorunda değiliz” diye mi düşünüyorsunuz? Ancak Orhan Kemal’in düşünsel mirası ve sanat anlayışının üzerinize yüklediği bir sorumluluk yok mudur? Bu eleştiri ve suçlamaları yanıtlayan birkaç cümle sarf etmek sizlere niçin zor geliyor?
Beni yok sayabilir, unutabilirsiniz. Ancak bu eleştiriler ve suçlamalar orada duruyor, sizler sustukça orada durmaya devam edecek. Bu eleştiri ve suçlamalara tatmin edici bir yanıt vermedikçe de varlığını sürdürecek, isimlerinizle birlikte anılacak.
-En az 13.400 sayfayı 75 günde okumadınız.
-Çıplak ve Yalnız kitabını ya okumadınız, okuduysanız bu ödül gerekçesini siz yazmadınız.
-Bu ödül gerekçesindeki akıllara ziyan ve gerçek dışı ifadelerin bu kitapla uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Belki de bu söylediklerimin tamamı yanlıştır. Belki sizleri tamamen haksız yere eleştiriyorum. Belki bu kitapta sizi eleştirenlerin bilmediği, şu an benim kafamın almadığı, anlamadığımız yaklaşımlar, kavrayışlar gördünüz. O halde neden bizi yalanlamıyorsunuz? Neden bu yalanı sona erdirmiyorsunuz? Niçin bizleri utandırmıyorsunuz? Biz “iftiracı”ların “iftira”larını ağzımıza tıkmıyorsunuz?
Tam 6 ay boyunca bu eleştiriler karşısında suskun kalmak, açıklama yapmaktan çok daha zor olmalı.
Sizi eleştirenlerin adlarını unutun, ancak sorular orada duruyor. Suskunluğunuz, sadece Orhan Kemal Roman Ödülü’nün üzerindeki şaibeyi koyulaştırmaktadır. Bu şaibe Orhan Kemal’in bizlere bıraktığı sanatsal mirasa değil sadece ve sadece sizlere zarar vermektedir.
-Yalan, Gökdelen, Peygamberin son beş günü kitaplarını, sayısız çeviri ve eleştiri yazılarını okuduğum Tahsin Yücel’e,
-Şiirlerini geceler boyu ezberlediğim, “Soluk soluğa” şiirinin yaratıcısı şair Ahmet Telli’ye,
-Nasıl Pop-Yazar Olunur? kitabının yazarı Feyza Hepçilingirler’e,
Sayın İnci Aral’a,
Sayın Turhan Günay’a,
Sayın M.Nuri Gültekin’e ve
Sayın Nazım K. Öğütçü’ye…
Saygılarımla
Orhan Kemal’in sanatsal mirasının sıradan bir yüklenicisi Taylan Kara