Sevgili Kaan ağabey, öncelikle yazından, farkındalığından ve bunu dile getirme cesaretinden dolayı kutlar ve teşekkür ederim.
Sanırım bu ''sancı'', dile getirilmesini umut eden azımsanmayacak sayıda kişide var. Artık yeter... Bir şeyler doğru gitmiyor ve üstelik uzun on yıllardır gitmemiş. ''Solcular'' kendilerini bir türlü "kuleden/tepeden/dışarıdan'' bakmaktan kurtaramadılar. Özgürlükçü söylemle statükocu; halkçı söylemle seçkinci; bilimsel söylemle dogmatik olmaktan bir türlü kurtulamadılar. Çok yazık..
Evet, bir şeyler, çok şeyler değişmeli.. bunda sanırım hemfikiriz. Aynı zamanda değişimin başlama alanı konusunda da benzer düşünüyoruz sanırım. Önce dil... Bunu gerekçelendirecek uzun analitik, didaktik, sıkıcı gerekçeler sıralanabilir. Benim için önce dilin değişmesi zarureti çok yalın.. çok açık, aydınlık... Bütün diğer doğu toplumları gibi bizim toplumumuz da bir ''söylence'' toplumu. Söylencenin ana malzemesi söz... Bu coğrafyalarda insan kendini sözün egemenliğine bırakıyor. Sözle coşuyor, sözle sakinleşiyor, sözle ağıt yakıyor... Ama kendine ait dil kodları var. Bu kodları bilmeden aynı dünyanın sınırlarına kapı aralanmıyor. Bunu görmek ya da bilmek için çok fazla şeye de ihtiyaç yok aslında. Biraz susup dinleme çalışmaları yapsak yeter sanırım. Kim ne konuşuyor, nasıl konuşuyor, öncelikli sözcükleri neler? İşte, yolda, kahvede, alışverişte, cami önünde, cami içinde, düğünde, okulda... her yerde...
Bir örnek vermek istiyorum: Başbakan, tam da Ramazan ayı içinde iken (sanırım son on gününde) Gezi'ye destek amaçlı çalınan ''tencere -tavaları'' kastedip ''komşunu ihbar et" dedi. Yalnızca Ege'de bir belediye başkanı ''Komşunu İhbar etme, Komşunla İftar Et'' yazılı afişler hazırladı. Oysa bu sözleri yaygınlaştırsaydık kim kazanırdı, kimin hanesine bir artı konmuş olurdu? ''Yahu bu Başbakanımız ne yapıyor, ne söylüyor böyle.. komşunu ihbar et...Tövbe haşa tövbe... Yahu bizim geleneğimizde komşu ihbarcılığı var mı hiç! Dinimizde var mı böyle bir şey! Biz demiyor muyuz komşu komşunun külüne muhtaçtır. Biz demiyor muyuz ev alma komşu al.. Komşunun komşuyu ihbar etmesini teşvik etmek, kışkırtmak nasıl bir gaflet, nasıl bir vicdansızlık ve dahi inancımıza da, törelerimize de hakaret... Teessürle izledim, Başbakana teessüf ediyorum, hepimiz de etmeliyiz bence..."
Burada birkaç çevreye önerdim bunu. CHP'lilere de. Muhtemelen beni çok ''banal'' buldular.
Neyse ki hayat sürekli böylesi fırsatlarla dolu. Umarım ''sözün'' büyüsünü ve gücünü kavrayabiliriz. Tabi ki hakikatin sözünden bahsediyorum.
Saygılarımla.
M. Kemal Adalı
Editör Notu: İlginçtir, "sözün büyüsü" üstüne Kemal Adalı'yla bağlantılı olmayan başka bir doktor arkadaşımızdan, Akif Akalın'dan da bir makale geldi aynı tarihte, başka pek çok destek e-postaları yanında. Onu da önümüzdeki günlerde yayımlayacağız.