İstanbul Finans Merkezi – 1 Küllerinden yükselen Yeni Roma

İstanbul Finans Merkezi – 1

Küllerinden yükselen Yeni Roma

Cumhuriyet Bilim Teknik’te, Doğan Kuban hocanın: “Sultan saraylarını ya da İstanbul’un en güzel süvari kışlası olan Vaniköy kışlasını, Haydarpaşa istasyonunu otel yapmaya çalışıp, ne olduğu belli olmayan en çirkin kışlayı Taksim’de ihya etme çalışanlar ne istediklerini biliyorlar mı?[1]” sorusu, sadece İstanbul’u ilgilendirmemekteydi. Vahşi kapitalizmin, İstanbul boğazına düğümlediği ‘yeni devlet’in, ‘yeni şehir’in: nihayetinde yeni para aklama merkezinin, yeni dünya borsasının temel taşlarını içeriyordu. 

 

Konu: İstanbul'un, finans kapitalin merkezi haline getirilmesidir. Yandaş vs. yazar/çizerin satır aralarında, hep İstanbul merkezli bir şeyler var. Hürriyet Gazetesi ardından Sabah Gazetesi MİT'çileri tutuklama istemi gündeme geldiğinde, baş sayfada; İstanbul'un finans merkezi olması halinde; merkezin, New York'taki Rockfeller Merkezi, Londra Uluslararası Finans Merkezi, Dubai uluslararası Finans Merkezi ve Hong Kong Finans Merkezi'nden daha büyük bir alana kurulacağından söz etmekteydi.

 

“Yeni Devletin Merkez Üssü: İstanbul Finans Merkezi” başlıklı yazımda, şunları açıklamıştım:   “Türkiye'nin ilk finans merkezinin İstanbul'un Ataşehir ilçesinde kurulma kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinesinde Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası ve Halk Bankası ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) katılımıyla merkezin planlama çalışmaları, tüm hızıyla sürüyor.

 

            Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu, finans merkeziyle ilgili Tayyip Erdoğan’ın görüşlerini almış ve konuyu şöyle haberleştirmişti: 2006 yılında yaptıkları ziyaret çerçevesinde; İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi olmasıyla ilgili düşüncelerini sunduklarında; aslında, Başbakan’ın da İstanbul’un sadece ülke için değil bölge için de çok önemli sosyal, ekonomik ve kültürel bir merkez olduğunu, zaten finansal bir merkez gibi kabul edildiğini belirtmesi ve bu konudaki düşüncelerinde, birliğin aktif görev üstlenmesini istemesi: devletin de bu konudaki yaklaşımlarının ve hassasiyetlerinin göstergesidir[2].

 

Türkiye’de CIA masa şefliği de yapan Paul Henze, Süleyman Demirel’e sunduğu raporda; “Türkiye’yi federalizm büyütecek. İstanbul başkentli bir Yakındoğu federalizm büyütecek, İstanbul başkentli Yakındoğu Federasyonu kurulabilir”[3] dememiş miydi?

 

            BOP’un eş başkanı Erdoğan da: “Merkezi Ankara'da bulunan uluslararası çapta büyüklüğe sahip kamu bankalarını, başta Merkez Bankası olmak üzere İstanbul'a taşıma hazırlıklarının devam ettiğini!” söylemişti. Erdoğan, "Bu taşınma işlemleri de tamamlandığında İstanbul dünyanın en önemli finans şehirleriyle rekabet edebilir bir konuma yükseleceğinden!”[4] söz etmemiş miydi?

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi: Finans Merkezi Emrinde

 

            Finans merkezi için, hukuki birçok düzenleme yapılacağı: finans merkezi taslaklarında yazmaktaydı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, milli emlak ve hazine varlıkları, sahil şeridi için imar planlarında değişiklik gibi birçok iş düşmekteydi.

 

İstanbul Boğazı'nda kamuya ait binaların turistik ve ticari amaçla değerlendirilmesi amacıyla hazırlanan plan değişikliği İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi tarafından onaylanmıştı. Haber şöyleydi: “Maliye Bakanlığı mülkiyetindeki milli emlak ve hazineye ait binaların turizme kazandırılmasını amaçlayan çalışma kapsamında sahil yolu ile Boğaz arasında kalan kısımlarda bulunan okul ve hizmet binaları gibi yapılar turizme açılacak. İBB tarafından sayısal ölçüm işlemleri tamamlanan Boğaz Sahil Şeridi ve öngörünüm bölgesindeki yapıların kullanımına yönelik plan değişikliği İmar ve Bayındırlık Komisyonu tarafından görüşüldü. Komisyon tarafından yapılan değerlendirmede, "Deniz ile Sahil Yolu Arasında Kalan Parseller Hükmünde sahil şeridindeki taşınmaz kültür varlıkları kamuya açık kullanışlara tahsis edilebileceği gibi konut olarak da kullanılabilir" maddesinin kaldırılarak, "Boğaziçi Sahil Şeridinde yeni yapılacak yapılar, kontur gabarileriyle aynen korunacak olanlar ile taşınmaz kültür varlıkları, lokanta, gazino, kafeterya ve otel gibi kamuya açık kullanışlara tahsis edilecektir" şeklinde düzenlendi. Maliye Bakanlığı tarafından yapılan düzenleme kapsamında İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi iller başta olmak üzere kent merkezlerindeki Hazine'ye ait arsa ve arazilerin imar planı yaptırarak değerlerinin artırılması planlandı. Boğaz'a nazır kamu kuruluşlarının farklı merkezlere taşınarak faaliyetlerini sürdürmesi planlanırken terk edilecek yapılar, turizm ve ticari tesisler olarak satışa sunulabilecek. İmar ve Bayındırlık Komisyonu, fonksiyon değişikliği verilen binalardaki değişikliğin yükseklik ve imar artışı getirmemek kaydıyla Büyükşehir Belediye Meclisi onayına sunulmadan yapılabilmesine izin verdi. Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyonu tarafından yapılan değişikliklerin sadece bilgi amaçlı planlara işlenebilmesinin önünü açan düzenleme sonrasında Maliye Bakanlığı'nın direkt yetkilenmesi sağlandı. Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü verilerine göre, 10 Ağustos itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında 118 bin 892 bina, 404 bin 709 arsa, 827 bin 457 de arazi bulunuyor.[5]

 

20 Milyonluk İstanbul için: ‘Yeni Şehir’

 

Büyükşehir Mekânsal Planlama Genel Müdürü Ali Kahraman’ın açıkladığına göre, İstanbul’da 1,5 milyonluk ‘yeni şehir’ projesi için çalışmalar başlatılmıştı. Kurulacak ‘yeni şehir’; Marmara Denizi’yle Karadeniz arasında, Kahraman, Avcılar, Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi, Esenler, Bağcılar, Bakırköy, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Başakşehir ilçelerini kapsayacaktı. Belediye Meclisi’nin 16 Ocak’taki oturumunda İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği’ne ilişkin teklif oyçokluğuyla kabul edilmişti. Düzenlemeyle, “Koruma Bantları”nın adı, “İşletme Bandı” olarak değiştirildi ve 100 metreden 10 metreye düşürüldü. Daha önce 300 metre olan koruma bandı, 100 metreye düşürülmüştü. Buysa daha fazla yapılaşma demekti. İstanbul Şehir Plancıları Odası başkanı Tayfun Kahraman, yönetmeliğe ilişkin: “Bu bölgede su havzaları ve ormanlar mevcut olduğu için imara açılması söz konusu değildi. İBB’nin imar yasalarında burası ‘kırmızı çizgi’ydi. ‘Yeni şehir’le İstanbul yakın zamanda 20 milyonu geçecek. Özetle: İstanbul’u kaybedebiliriz.” demekteydi.

 

Anımsanırsa, 2011 yılında çıkan kanun hükmünde kararnameyle: Haydarpaşa Garı, Sirkeci Garı, Kuleli Askeri Lisesi, Sirkeci Postanesi gibi birçok tarihi yapının satılması gündeme gelmişti[6]. Ağustos 2011’de çıkartılan Maliye Bakanlığı Teşkilatı Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’yle, Maliye Bakanlığı’na Hazine arazileri üzerinde imar yetkisi verilmişti. Maliye Bakanlığı, bazı taşınmazların imar planlarını değiştirerek otel, iş merkezi ve toplu konut olarak satma hazırlıklarına başladı. Bir maliye yetkilisi: “Boğaz’a nazır kamu binalarının bulunduğu alanların bir bölümü, imar planı değişiklikleriyle otel alanına dönüştürülebilir. Bu şekilde satışa çıkarılabilir. Araziler çok daha yüksek bedelle ekonomiye kazandırılabilir” diyordu. Belediye, KHK’nın çıkmasından hemen sonra Boğaz Sahil Şeridi ve Öngörünüm Bölgesi’ndeki yapıların kullanımına yönelik plan değişikliği yaptı.

 

İMKB: Küresel Borsanın Aklama Merkezi

 

            İngiltere Başbakanı David Cameron’un, Türkiye’nin bölgesel bir finansal merkez haline dönüşmesine gayret gösterdiğini ifade eden: Londra Belediye Başkanı olan Lord Mayor Michael Bear, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) tarafından düzenlenen ‘İstanbul Uluslararası Finans Merkezi: Londra Deneyimi İstanbul’a Neler Söylüyor?’ konulu panelde şunları söylemişti: “Cameron Türkiye ile ilgili yaptığı yorumlarda, Türkiye’nin ekonomisinin, İngiltere ekonomisi için çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin İngiltere’nin gözünde BRIC ülkeleriyle eşit olduğunu söylüyor. İstanbul ile Londra’nın birçok benzer yanı bulunuyor. İstanbul, doğu ile batı arasında köprü görevi görüyor, bu miras da Türkiye’nin önemini ortaya çıkarıyor. Türkiye’nin küreselleşebilmesi için Londra gibi bir finans merkezine ihtiyacı var. Ancak bunun için yeterli altyapı ve donanım gerekiyor.[7]

 

‘Londra gibi bir finans merkezi’, hâlbuki: geçen yıl gazetelerde ve hükümet cenahında bu konu: Londra borsasından da, Wall Street’ten de büyük bir İstanbul Finans Merkezi başlıklarına rastlamaktaydık.

 

İMKB'nin 25. Yıl Konferansı'nın açılışında konuşan Tayyip Erdoğan, İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması konusunda: “Bankalarımızın genel merkezlerini İstanbul'a taşımaya başlıyoruz. SPK, BDDK aynı şekilde buraya gelecekler. Zaten faaliyetlerinin büyük bir kısmını da burada yürütüyorlar. Temennim o ki İMKB'yi de aynı merkezin içinde bulundurmak suretiyle, bu hareketliliği orada yapmak ve dünyaya oradan çok farklı bir mesajı vermek.[8]” gibi laflar taşıyordu, ağzında. Borsa, merkezin içinde yer alacak ve tüm dünyaya mesaj iletilecekti: İstanbul borsanın yeni başkentinizdir!

 

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda, Borsa’da ilk işlemin 25. yıldönümü, 3 Ocak 2011 akşamı Swissotel’de ve İMKB üyesi banka ve aracı kuruluşlar ile İMKB’de işlem gören şirketlerin temsilcilerinin katıldığı “25. Yıl Yemeği” düzenlemişti. İMKB Başkanı Hüseyin Erkan: “Amaç rekabetle gelişmeyi sağlamaksa, doğru yapılanmaya ihtiyaç vardır. Avrupa ile rekabet artık başlamıştır. Çok geç kalmadan, doğru bir yapılanma ile Türkiye’nin sermaye piyasasını organize ve planlı bir şekilde büyütmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde ciddi bir sinerji yaratıp hızlı bir büyüme ivmesi yakalayabiliriz. İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında, İMKB olarak planladığımız ve diğer sermaye piyasası kurumlarını da dâhil edeceğimiz bir operasyon şirketi ile ortak bir emir dağılım platformu oluşturmak, merkezi takas ve saklama, ortak teminat yönetimi ve tek bir noktadan tüm piyasalara erişilebilen bir yapıya geçmek istiyoruz. Bu yapıyı da dünyanın önde gelen borsalarına bağlamayı, çevre ülke borsalarını da dünya borsalarıyla Türkiye üzerinden iletişim içine almayı planlıyoruz. Karşılıklı likidite akışlarını gerçekleştirerek Türkiye’yi çekim merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. İstanbul Finans Merkezi projesinin omurgasını oluşturacak bu yapılanmayla Türkiye önce bölgenin, sonra da dünyanın finans merkezi olacak.[9]” diyordu.

 

İmar Planlarına, Finans Merkezine “Yangın”la Destek

 

            İstanbul’da tarihi binalar, ilginç biçimde ‘yangın’ sonucu kullanılamaz duruma geliyordu. Son yangın da Galatasaray Üniversitesi’nde yaşandı. Yığma taştan yapılma bina, çatısından çöktü! Bundan önce, İstanbul’da bazı ‘yangın’ları anımsamakta yarar var.

 

Ortaköy’de şüpheli bir biçimde yanan 126 yıllık Naime Sultan Yalısı ve 157 yıllık Hatice Sultan Yalısı’nın arazileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizme açılmıştı.

 

Haydarpaşa Tren Garı’nın çatısında çıkan yangın 2,5 saatte söndürülebilmişti. Çatı ve 4. Kat tamamen yanmıştı. İBB Meclisi’nde CHP’li üyelerin ret oyuna karşın AKP’li üyelerin evet oylarıyla Haydarpaşa Port projesi onaylanmıştı.

 

Cağaloğlu İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasında, nedeni belirlenemeyen bir biçimde yandı ve kullanılamaz hale geldi. İstanbul’da daha önce yandıktan sonra otele dönüştürülen diğer tarihi binalar gibi binanın otele dönüştürülüp dönüştürülmeyeceği hâlâ merak konusu.

 

1461 yılından bu yana ayakta duran Kapalıçarşı’da, Aralık 2012’de çıkan yangında hasar meydana gelmedi, lâkin esnafta tartışmalara neden oldu.

 

Belediyeye ait Çemberlitaş’taki eski konservatuar binası Nisan 2012’de yandı. 428-443 yıllarında yapılan tarihi bina Fatih Belediyesi’yle birleştirilince kapatılan Eminönü Belediyesi’nin binası tarihi Şerefiye Sarnıcı’nın ortaya çıkarılması amacıyla yıkılmak üzere üç yıl önce boşaltılmıştı.

 

Bakırköy’deki Taş Mektep, 2009 yılında yandı. Halkın çabaları sonucu bina eğitim vermeye devam etti.[10]

 

Galatasaray Üniversitesi yangınında da İktisat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Burak Gürbüz’ün söylediğine göre: Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in rektörlüğü döneminde (2000-2003) üniversite yönetimine; bu binanın otel olması için teklifler geldiğini, bu tekliflerin öğretim üyeleri arasında da konuşulduğunu ancak büyük tepki gösterilmiş[11]

 

Prof. Dr. İlber Ortaylı, yangınla ilgili olarak: “…Oradaki 6 bin kitabı da ben bağışlamıştım. Bazı kitaplar bulunabilecek belki ama bazılarının bulunması çok zor. Envanteri var elimizde, bilmiyorum bu sulama işinde, söndürme işinde ne kadarı sağlam çıkacak onu bilemiyorum. Çok, çok üzgünüz. Binanın da gayet müzeyyen işleri var kalem işi. Artık o bitti. Bu bir ahşap bina değil aslında. Bu kagir (yığma taş) olarak yapılmış bina. Bunların ara katları ahşaptır. Çöktü zaten bina. Çok üzücü bir şey. Boğazdaki bu tarihi binaların okul olanların bilhassa böyle ardı ardına yanması çok düşündürüyor. Tekrar okul olması lazım.”

 

            Ortaylı hocanın, düşündürücü bulduğu ‘yangın’lar: yeni imar, yeni şehir, yeni borsa, finans, merkez kavramları arasından boy atıyordu.

 

            Amerikan Federal Reserve (FED) güç kaybediyor. Dünya borsaları kan istiyor. Küreselleşen dünyanın elitleri: Rockfeller ailesi, Yahudi finans zebanileri, Dolar’ın hiçleştiğinin (İran’la altın karşılığı ticaret örneği) farkındalar ki yeni rezerv atardamarını oluşturuyorlar ve de ‘yeni Roma’yı: İstanbul Finans Merkezi.

Kaan TURHAN

 



[1] Doğan Kuban, İstanbul’da Geleneği Gerçekten Yaşatmak İstiyor muyuz?, CBT, 1350/5, 01.02.2013

[2] Bankacılar Dergisi, Sayı 63, 2007

[3] Birol Mehmet Şahin, Milliyet Gazetesi, 21.11.2007

[4] ANKA Haber Ajansı, 02.10.2009

[5] Boğaz'daki kamu binaları otel olacak, Sabah, 23.08.2011

[6] Otel yapılacak söylentisinin kaynağında bu düzenleme var, Sol, 24.01.2013, s.2

[7] İstanbul finans merkezine dönüşsün Londra’yla yarışsın, 29 Ocak 2011, Hürriyet

[8] İMKB de Ataşehir finans merkezine taşınıyor, 10 Aralık 2010, Zaman

[9] Basın Duyurusu: İMKB, Borsa’da İlk İşlemin 25. Yıldönümünü Üyeleri ve Şirketleriyle birlikte kutladı, http://www.imkb.gov.tr, 04.01.2011

[10] Cihan Oruçoğlu, Tarih yanıyor oteller yükseliyor, Cumhuriyet, 24.01.2013, s. 7

[11] İhmaller zinciri tarihi yok etti, Sol, 24.01.2013, s.2

Facebook
yorumlar ... ( 3 )
06-02-2015
06-02-2015 11:49 (1)
Liberalleşen İnönü- Menderes-27 Mayıs-12 Mart- 24 Ocak-12 Eylül çizgisinin hedefi de buydu zaten, Türkiye'yi İstanbul'daki bir finansal merkezden ibaret hale getirerek kalanını etkisizleştirmek.Yeni Türkiye yazıda belirtildiği gibi bu ufak noktadan yönetilecek artık, yeni parlamento, bu bölgedeki finans kurumlarının yönetim kurullarından oluşacak. Yani hayli anti demokratik bir ortaçağ düzeni bu. Yeni CHP de bu düzene göre yapılandı. Şimdi ülke buradan yönetiliyorsa seçimler neden yapılıyor? Serbest seçim ve demokrasi masalına neden ihtiyaç duyuluyor? Kaan'ın Y-CHP'ye destek kampanyasının bu bağlamda bir temeli var mı? Tarihin bu döneminde, sahip olduğu siyasi sınırların dahilindeki sermaye hareketlerini kontrol edemeyen her devlet dağılmaya mahkum. Mutluhan
06-02-2015 11:53 (2)
Evet, sevgili Mutluhan, tam üstüne bastın. 40 yılda sosyalistlerin her türünü içinden, yakından gördükten, hele son 25 yılı da müşahede ettikten sonra kapitalist olmaya karar verdim. Sözde keskin bir kapitalizm eleştirisi altında her türden kapitalizm örüntüsü, pazarlaması bizzat bu öznelerce yapılmakta. Bir şeyi yarım veya gizli savunmaktansa sapına kadar savunmak çok daha iyi :))) Kaan
07-02-2015 08:46 (3)
Birikmiş 'kapital'i olmayan, kapitalist olabilir mi? Kaan bir yerden gömü falan mı buldun yoksa? M. Ylmz :)
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210925
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.