Gezi'den sosyalist sanat çıkar mı? Kim sever sosyalist sanatı?

Hep utandırıldık sosyalist tavırdan

Yalın sosyalist devrimcilik hep ayıplandı bu ülkede solcularca. Daima çok daha önemli gündemler, sürekli çok daha keskin saflaşmalar sürüldü önümüze. Çoğu solcu yalın sosyalistleri çiğ, hayalci, salak veya hatta zararlı bulurken şunu söyledi: Biz de sosyalistiz! Ama... Bugün sosyalist olmak cumhuriyeti kurmak için mücadele demektir. Bugün sosyalist olmak aydınlanma için uğraş vermektir. Bugün sosyalist olmak dinciliğe karşı savaştır. Bugün sosyalist olmak özgürlükleri, demokrasiyi geliştirmektir. Bugün sosyalist... Kürt halk hareketini desteklemektir. Bugün insan haklarından yana olmaktır. Bugün sosyalist... Atatürkçülük. Bugün Ergenekon davasında... AKP'ye karşı...

Tüm bu yakıcı sorunların ancak sosyalizmle çözülebileceği fikrine yanaşmadı çoğu "sosyalist". Aksine tüm başka sorunları önceliğe almaktı onlarca "akıllı sosyalizm". Her şey halledildikten sonra gündeme gelecekti toplumcu düzen.

Söyle bakalım sen, ayakları yere basmayan hayalci. Seni zibidi. Seni maceracı ve hatta terörist.. anarşist. Seni bozguncu! Sosyalistim diyorsun da, Kürt meselesinde ne öne sürüyorsun? Şeyy, söylemiştim, bu sorunun tam anlamıyla çözümü ancak sosyalizmle mümkündür. Ama güncel durumla ilgili görüşümüzü defalarca net şekilde açıkladık. "Bırak bırak bunları, onu herkes söyler. Cesaretli olun, var olan saflaşmada kesin yerinizi belirleyin, bu hayat memat meselesidir. Sizinki sosyalistlik oynamak."

Bir konuda çözümün sosyalizmde olduğunu söylemeniz aşağılanmanıza yol açar. Ama sosyalizmi beklemeden neler önerdiğinizi en açık biçimde ifade etseniz de katiyen kâfi gelmez. O güncelde bir tarafın yanında yer almanız gerektir. Çatışan hakim sınıf taraflarından birinin yanında. "Çok önemli sorunlar" 90 yıldır bitmez. Hep ayıplısınızdır, hep ezik. Dahası en çok da solcular, "sosyalistler" yüklenir üstünüze.

Bu ülkede sosyalist edebiyat hiç olmadı

Tek tek sosyalist eserleri bulabildik Türkiye'de. Tek tek orada burada sosyalist sanatçılara rastladık. Ama gerçek bir güç, dayanışma içinde bir birliktelik, bir gelenek anlamında sosyalist sanat veya edebiyat... Hiç olmadı.

Sosyalist bir edebiyattan ne anlıyoruz? Sosyalist bir yapıttan neler bekliyoruz, bunun ölçüsü nedir? 1) Kapitalizmin (her biçimiyle) iğrençliğini gözler önüne sermesini ve karşı seçeneğinin sosyalizm olduğunu hiç değilse ima etmesini, 2) sınıflar mücadelesinin günlük yaşamdaki hallerini anlatıp buradan çıkış için bir felsefe önermesini, 3) düzene karşı mücadele eden insanları veya grupları anlatmasını, 4) mücadeleyi ve örgütlülüğü yüceltmesini... Bir yapıtta, saydıklarımızdan  hiç değilse birinin belirgin biçimde öne çıkmasını.

Şimdi düşünün, 90 yılda bu ölçülere uygun kaç eser yayımlandı ülkede? Bunları istikrarlı üreten kaç edebiyatçı çıktı? Kalburüstü yazar ve şairlerimiz arasında 90 yılda 30 isim bulabilir miyiz "sosyalist" sanatçı diyebileceğimiz rahatlıkla. Zor!

Peki buna yol açan "iklim" nasıl bir iklim? İlk bölümde anlattığımız iklim. Mücadeleyi anlatmak çiğlik, sosyalizmi öne çıkarmak önce suçtu, şimdi ayıp. Solcu edebiyatçıdan çok ne var, sorsanız çoğu sosyalist olduğunu da övünerek ekleyecektir.  Ama nasıl sosyalist? Liberalizmden hümanizme,  Kürt milliyetçiliğinden Atatürkçülüğe, CHP'cilikten yetmez ama evetçiliğe sallanan yelpazede tam bir kafa karışıklığı, düzen yanlılığı... Büyük çoğunluğu için sosyalizm demek önce başka bir şeyleri halletmek, önce başka geniş çevrelerin teveccühünü kazanmak demek. Solun başarısı için akılcı olmak demek. Yani bu düzen içinde başarı ihtimalini artırmak demek. Birçok sol sanatçı aynı anda birkaç sosyalizm dışı çevreye birden hitap edecek eserler verme derdinde.

Osman Çutsay'ın açmak istediği tartışma açılmayacaktır

Haziran Günleri'nden sonra edebi iklim değişir mi, diyerek bir tartışma başlatmak istedi Sevgili Osman Çutsay. Bu tartışma açılmayacaktır. Çünkü en başta sosyalistler böyle bir şeye ihtiyaç duymamaktadır.

Edebiyatta sosyalistlerin tavrı da iki uç arasında salınıp durmakta. Genellikle edebiyatın gücünü inkar, az okumanın, az sorgulayıp araştırmanın getirdiği yüzeysel bir bakış. Bazen de o açığı kapamak için solcu bilinen neredeyse tüm ünlü, popüler sanatçıları kapsayacak ölçüde bir hoşgörü, liberalizm.

Solcu, dahası sosyalist olarak bilinen, ama ölçüte vurduğunuzda sosyalistliği su götürür hiçbir ünlü, popüler edebiyatçıyı eleştiremezsiniz bu bakımdan. Hiçbir puta dokunamazsınız. Hangisine yöneltseniz eleştirel aklı, en önce kendi dostlarınızdan küfür yemeye başlarsınız. Çünkü en yakın sosyalistler arasından çıkar onların fanatikleri, birkaç adım bile ilerleyemezsiniz. Siyasetle uğraşan devrimciyse, "boktan bir edebiyat kavgası için" kendi dostları arasında hır çıkmasını göze alamaz.

Bunun ideolojik sonucu ise açıktır. Madem sosyalist devrimciler bile sosyalist devrimci sanat duruşunun arkasında yer almıyor, enayi midir sol sanatçı, niye sosyalist edebiyat yapsın! Yapmaz nitekim. Genel bir sol sevicilikle işi idare eder. Ve her kesimden sol piyasanın bolca alkışını kapar. Sosyalist yayın organları sosyalist olmayan sanat eserlerinin övgüsüyle doludur çoğun. Başka şey yok ki denir. Niye olsundur ki!

Çutsay çok yerinde bir konuyu gündeme getirme gayreti göstermiş de, örnekleri tezini güçlendirir yönde seçilseydi keşke. Zarakolu'nun siyasi hattının bizce onaylanacak yönü yok, fakat 80'li yıllarda devrimci edebiyatı güçlendirmek için iyi niyetle yaptıkları nasıl eleştirilebilir, bilemeyiz. Ortaya çıkan örnekler Çutsay'ın dediği gibi genellikle berbat örneklerdi, fakat düzeyimiz buydu. Keza, Fethi Naci ve Sadık Aslankara mücadele eden insanın, sosyalist insanın anlatılmasını kınayan değil, destekleyen eleştirmenlerdir. Özellikle Naci. Asıl mücadele eden insanı, devrimci insanı anlatmayı edebiyat dışı sayan, kabalık sayan zihniyeti kimler geliştirmişti? Bunun izini sürersek 40'lı-50'li yıllara kadar varırız, 70'li, 80'li yıllarda madenini keşfederiz. Kimdi bu otoriteler, şairler, romancılar? Devrimcilere küfretmeyi hep birlikte ayıplayalım, ama kimlerdi acaba devrimcileri içerden anlatmayı sakillik saydıranlar; onları dışarıdan anlatmayı, onları dışarıdan güzellemeyi moda haline getirtenler?  

Gezi'den sosyalist edebiyat çıkmaz, iklim biraz kırılır da, bize çok yaramaz

Gezi Direnişi'ne neredeyse hepimiz şapka çıkardık. Onurlandık, sevindik. Fakat bu bir sosyalist direniş miydi? Hayır. Bir tepki kalkışmasıydı, öfke patlamasıydı. İçinde yer alanların büyük çoğunluğu sosyalizm için çıkmadı sokağa.

Gerçek sosyalist damar da hiç mi yoktu, vardı elbette. Ama zayıf. O halde neden sanatta devrimci bir kırılma bekleyelim?

Gezi direnişiyle ilgili hangi sanatçıların tavrı öne çıktı? Bu sanatçıların tutumu iyiydi, hoştu da, hangi biri sosyalistti? Hangisi sosyalist sanat yapmakta? Sosyalist sanata dönük toplumsal bir talep artışı mı göze çarpmakta? Hayır. Gezi sonrası elbette sosyalist eserlerde bir artış beklenebilir, ama bir akım halinde sosyalist edebiyat?

İlk başta belirttik. Sosyalizmi önce kafalarda erteliyoruz, öteliyoruz. Gerçek "ötekileştirme" hep bu olmuştur Türkiye'de. Peki bu taktik anlamda bir başarı getirmiş midir? Sosyalistliğimizi başka şeylerin arkasına saklamak sola siyasi zafer getirmiş midir hiç? Hayır. 90 yılda böyle bir kazanım görmedik. Yetmez mi artık!

Gerçek kırılmayı ne zaman yaşarız, sanatta devrimcileşmenin belirtileri ne zaman ortaya çıkar biliyor musunuz? Çutsay'ın o yazısının veya bu yazının, geniş kesimler, hiç değilse on binlerce tartışılmaya başladığı zaman.               

Kaan Arslanoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 18 )
21-08-2013
21-08-2013 15:39 (1)
Yurdumun sosyalistlerinin en büyük açmazı yarın devrim olacakmış gibi heyecanlanırken, hiç devrim olmayacakmış gibi yaşamalarıdır. Örneğin bir gün devrim olacağına inanan birinin devrimden sonra kendisinin gönüllü olarak devlete vereceği veya devletin zorla elinden alacağı mülkler edinmesinin mantığı nedir? Kanadalı komünistler bu anlamda çok ilkelidir. KKP'ne üye olurken herkez bir vasiyet (will) imzalayarak her şeyini KKP'ye bırakır. Türkiye'de kendisine komünist diyen kaç kişi bunu yapardı?
21-08-2013 22:08 (2)
Gezi Direnişi'nin bizzat kendisi, aynı zamanda bir sanat eylemiydi. 'Sanat' ve 'Direniş' bir ve aynı şey olup çıkmıştı. Gösteri (performans) sanatı kategorisinde, ancak onları aşan bir niteliği vardı. Bu konuda yüksek lisans ve sanatta yeterlik/doktora çalışmaları yapılacağını söylemeye gerek bile yok. Sanatta önemli olan, niteliktir. Nitelikli her şey, insanlığa katkıdır. m. ylmz:))
19-10-2013 09:05 (3)
Gezi Direnişi muhalif bir hareketti, sosyal demokrat bir hareketti, insanca duyarlılığa sahip olan bir hareketti, ama tam anlamıyla sosyalist bir hareket değildi. Maalesef sosyalist hareket, bu direnişte tam manasıyla olmasa bile, azınlıkta kalmıştır. M. Ozan Seyfi
24-03-2015 13:19 (4)
Halkın yarısının oyuyla seçilen, muhafazakar ' dindar' iktidardan rahatsız olan iç ve dış yapıların iktidarı devirmek için 'siyasi amaçla' isyan,kaos başlatma hareketi olarak görüyorum.Gördüğüm kadarıyla sosyalistler ve kapitalistler ortak amaçları uğruna kol kola yakıp yıkıyorlardı. E.İnce
24-03-2015 14:44 (5)
4 E. İnce, sakın o Gezi, oy vermeyen diğer halk yarısının, hazinenin soyulmasına, sınav sorularının el altından dağıtılmasına, kendisi gibi giyinmeyenlerin aşağılanmasına, "başı açık kadın, perdesiz ev gibidir; ya satılıktır ya kiralık" sayıklamalarına, oy verenler dahil herkesin emeğinin sömürülmesine, etnik kışkırtmaya, mezhep çatışmasını körüklemeye, kindar gençlik yetiştirmeye, 9 yaşında kız çocuklarını eş diye almanın onaylanmasına, kadının sadece cinsel araç görüldüğü bir inancın topluma zorla sokuşturulmasına, "makyaj yapar kıvırtırsanız, sonunuz Özgecan gibi olur" dininin geçer akçe olmasına ve senin de bir çoklarını bilebileceğin diğer zırvalara karşı yeter! diyen bir 'sosyal amaçla' başlatılan bir "insan" hareketi olmasın sakın? mh
24-03-2015 20:56 (6)
koskoca tahsilli adamlar neylerle uğraşıyorsunuz.ÖLÜMVAR.ÖLÜM.
24-03-2015 21:11 (7)
kötüler için, yaşasın cehennem!
24-03-2015 22:51 (8)
E. İnce'ye ... Bu sitede okuyup, yorum bile yazma cüretiniz ile yazdıklarınız çelişiyor. Yandaş medyanın avladıklarından olmalısınız. CB seçimi sonuçları.. 55 milyon seçmen. alınan oy 21 milyon! yaklaşık % 38.. Zerre kadar demokrasi bilinci olan insan şöyle der.. tamam ... temsili demokrasi gereği orada otur da o kadar bağırma... aldığın oy kadar bağır, öyle ya da böyle % 62 sana oy vermedi... öyle zavallı bir muhalefet var ki, olguya böyle yaklaşamıyor... Orada otur .. ama sadece otur.. ne bu afra tafra... diyemiyor.. zavallı bir muhalefet.. Ve E. İnce gibileri de bu körlüğün kurbanlarından... çoğunluk olsa bile yapamayacaklarından bahsetmeye gerek yok.. bu aşamada bile % 38 le yapılan ukalalıklara bakın... İşte tam da bu oy oranları temelinde Gezi İsyanının haklılığına bakın bay çok ince; kopacak kadar... Bu gösteri siyasetinin satılık yazarlarını fazla okuyor olmalısınız... Yazık; çok insanın aklı bu satılık adamların cahilliği ile yönetiliyor...Bu ogürsel
25-03-2015 12:48 (9)
İnce Hanım ya da Bey, acaba "dindar" ne demektir size göre? Dindar olmak kapitalist ya da sosyalist olmayı engeller mi? Siyasetten, bilimden, sanattan konuşmak; fikir tartışmaları yapmak; tartışırken de birbirine bir şey katmak bu sitenin benimsediği bir davranış biçimidir. "Koskoca adamlar" diye seslendiğiniz kitlede kadınlar da vardır. Kaldı ki bir önceki cümlemde belirttiğim nosyonları yerine getirmek toplumun belli bir kesimine ait değildir. Öyle olduğunu iddia ediyorsanız siz "koskoca bir adam" olmuyorsunuz. "Koskoca" neden bir insanı tanımlamak için kullanılır bu da ayrı bir konu tabi. Ama bu kalıptan girer fallik tapınmacı zihniyetten çıkarız buna da dayanabileceğinizi zannetmiyorum. Bir şey daha eğer burada bağıra bağıra "ÖLÜM VAR ÖLÜM" diye tehditler savuracaksanız soyisminizin yanında adınızı da verin bir zahmet ki başımıza bir şey gelirse bunun muhtemel sorumluları arasında yerinizi alabilesiniz. Müdüriyete not: trole dikkat! Su
25-03-2015 12:52 (10)
Bu tartışmayı bence uzatmayalım. Trol diyorsanız keşke siz de isminizi verseydiniz. Bu kişi gerçek kişi olabilir, olmayabilir... İsimsiz yorumların kafa karıştırıcılığı. Bu kişi sağcı da olabilir solcu da. Hatta bu kişiye cevap veren siz de aynı kişi olabilirsiniz. Bence bu iş sonlanmalı. Kaan A.
25-03-2015 13:27 (11)
Çok haklısınız benden kuşkulanmakta :)) Soyadımı söylemekte tereddüt ettim çünkü yorumdan ziyade okuma kısmında kalıyorum. Bir diğer sebebi de önyargılardan ve olası karışıklardan çekinmiş olmam. Ama madem sordunuz söyleyeyim soyadımı. Çok fazla bulunmayacağım burada derslerim var çokça ancak ilk defa tüylerimi ürperten tarzda bir yorum görünce birikmiş heralde içimde, yazmam gerektiğini hissettim. Sizler benim hocalarım sayılırsınız, o yüzden söz dinleyip daha fazla uzatmayacağım. SH
25-03-2015 15:04 (12)
Sn KA 10, no 9 ismini vermiş ya, yorumunun en sonunda yazılı ve gerçekte E. İnce'den daha gerçek bir kişi. Paranoyaya gerek yok, SH ve E. İnce aynı kişi değiller bence. Evet E. İnce trol olabilir farkındayız ama bu sitede trollere bile verilecek bir cevabımız vardır. Nitekim ölümü hatırlatmasına karşı, kendisi bizzat cehenneme davet edilmiştir. İyiler ölümden korkmaz ki cehennemden korksun! Onu İnce gibileri düşünsün. Ayrıca, "hocalarımsınız, sözünüzü dinleyeceğim" diyen bir yorumcu kazanmışsınız ki, az şey değildir şu kahve ortamında:)) Hoşgeldiniz SH... mh
25-03-2015 15:06 (13)
Anladık, tanıştık zaten hocam. O kadar da angut değiliz :)) Bu arada SH'ye de teşekkürler, sevgiler. Kaan A.
25-03-2015 19:14 (14)
reanimasyona alınmış bu yazıyı daha önceden okumamıştım. son yorumlarda hareketlenme olunca gözüme çarptı. üstte soldan ikinci ara güler. yine üstte sağdan birinci fazıl say. altta soldan birinci gülsin onay. şimdi bikaç soru sormak istiyorum. bu 3 ismin marjinal solla alakası nedir? liberal solla alakası nedir? genel olarak solla alakası nedir (fazıl say'ı baba kontenjanından aydınlıkçı-ulusalcı saymazsanız)? hadi yaşar kemal KKK. orhan pamuk liberotti. yuri bilge tarkovski ortaokulu 2. sınıftan terk. zülfü türkiye'nin çıfıt olmadan çıfıtlık yapan tayfasından (mealen artvinspor). zeynep oral için bkz. oray eğin (kendisi de beyaztürkün dibidir, o ayrı). serra yılmaz benim dimağımda anayurt oteli'nin ve ferzan özpetek filmlerinin saydkiki olmak dışında afonksiyone. üst sıranın ortasındaki zat-ı muhterem benim için yalnızca "aleph shaphak ve kürdofil ece olmayan, perihan mağden hiç olmayan" diye kodlanabilir. e şimdi, yazının başlığındaki sosyalist kelimesiyle bunların alakası ne? a.y.a.
25-03-2015 19:17 (15)
Sen de mi aya, sen de mi :)) Bu 175 zekayla??? Bunlar Gezi hareketini destekleyen ve Gezi hareketine katılanların desteklediği sanatçılar. Hiçbiri elbette sosyalist değil. Osman Çutsay'ın boş bir ajitasyon yazsına karşı kendinize gelin, mal bu malzeme bu yazısıdır. Bu arada futbol takımı tutuyor musun? Hangisini eğer tutuyorsan ve fanatik misin? Kontr hürmetzzz. K.A.
25-03-2015 20:06 (16)
Ben de onu diyorum işte. Bu kolajın menşei idi merakımı şeyeden. Hadi hepsini anladım desem, biri var ki, şahsen tanırım. Hukukumuz vardır. Türkçe tam tabirle tavşan boku gibidir. Kokmaz, bulaşmaz. Ben kendimi hiç sosyalist olarak tanımlamadım ama o insandan herhalde bi 743 bin kez daha marjinalimdir. Yani o kadar nötr olunur. Biz de manifaturacı ve dahi mefruşatçıyız. Maldan az da olsa anlarız. Malın bu olduğunun da gayet iyi farkındayız icabında. Futbol takımı tutuyorum. Fanatiğim. Ama A.Y.Ü. bana "gurur lan" tişortünü hediye ettiğinde saniye tereddüt etmedim. Üstüme giyip meyhanede gece piyizini onla tamamladım. Dededen galatasaraylıyız. Hastasıyız! Florya'da antrenman izleyecek, maç çıkışı kafamızı yardıracak düzeyde! Ama sağolsun yenerbaaze supor kulubu yöneticileri ve bazı oyuncuları sayesinde türkiye'de maç izlemekten tiskinecek noktaya erdik. Dikkatinizi çekiyorum: tiksinmek değil, tiskinmek! Yani o derece kötü. Hürmetz mil! a.y.a. kardeşiniz
26-03-2015 08:01 (17)
Sayın a.y.a. şimdi beni uyku tutmaz:) Senin hukuktan arkadaşın olan GO mu SY mi acaba? mh
26-03-2015 10:43 (18)
Zamanında Okan Işın nam bi yazara kaynakça yardımı babında ultra egzantrik ve dahi filozofik metinler için italyanca çevirmenliği çok yapmışsam da SY ile İstiklal'de yürürken karşılaşmak dışında kesişimim olmadı hiç (not: SY italyanca çevirmenidir aynı zamanda). Ekstern hukukum bile olmaz yani. Zaten Crom günah yazmasın, olmamasını da tercih ederim hani. Bu arada, yukarıdaki isimlerden başka biri ile Riviera'da kısa bi süre aynı evi paylaşmışlığım da var. Fesatlığa gerek yok. Straightim. Bi fışkı yemedim. Sadece mecburi bi ev paylaşımı idi. Oda değil! Ona da hukuk guguk demedim. 3 günde adamın karakter tahlilini yapmadım. İşim başımdan aşkındı. Siz gece yazmışınız. Uyku tuttu mu bari? Açıklamam gayet sarih sanırım. Hürmetz. a.y.a.
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211432
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.