Leyla Erbil’den Kalan
Şule SÜZÜK TOKER

Leyla Erbil’i geçtiğimiz günlerde kaybettik. Edebiyatımızda kadın yazarlar kuşağının dik başlı yazarıdır Leyla Erbil. Mektup Aşkları’nı okuduğumda 1931 doğumlu yazarın nasıl olup da bu denli ilerici, pırıl pırıl ve çağdaş olduğuna ve benim ona bu kadar geç kalışıma şaşakalmıştım. Utanmıştım biraz da. Tarihi kendimle başlatan bencilliğime az biraz tanık olup içerlemiştim kendime, ne yalan söyleyeyim.

 

Erbil’in ikiyüzlü ahlak anlayışına, nam-ı diğer ahlakçılığa bu kadar cepheden ve meydan okur biçimde karşı duruşu sendeletmişti beni… Üstelik sözünü esirgemeyen bilge kadın yazar olarak Erbil, varoluşunu sessiz ve derinden, kıvamını buldurarak kadın mücadelesine adamıştı halkına adadığı gibi ama mesafeli… Bağırıp çağırmadan, ben buradayım demeden, dingin bir nehir gibi eserlerini yazarken bu bilgeliği derinliğinden geliyordu,  anladım.

 

Öyle doğrudan sorular soruyordu ki alışılageldiklerimize Erbil, afallatıyordu okurunu. Kabına sığmıyor, ezberleri bozuyordu;  işte bu yüzden şaşkınlık da yaratıyordu.  Hem nalına hem mıhına vururken rahatsız ediyor, okuyucusunda aydınlanmaya, ışık çakımlarına olanak veriyor sonra muzip bir cadı gibi göz kırpıp uzaklaşıveriyordu, sizi sorularınızla baş başa bırakarak.

 

Erbil, “Bir insanın inanca dönmüş bir bilgiçliğiyle baş edemezsin” diyordu mesela ve düşündürüyordu. İnanca dönüşmüş bilgiçlikler ve devamında gelen kibirlilikler ne kadar da tanıdık değil mi? Yaşaya yaşaya gözlemliyoruz. İyiyi kötüden, vicdansızı vicdanlıdan ayıran ince çizgilerin giderek nasıl da kalınlaştığını göre göre acıyoruz, kanıyoruz… Leyla Erbil, bunun ipuçlarını döşüyordu işte romanlarında, öykülerinde…

 

Erbil edebiyat dünyasındaki onurlarımızdandı; evet.  Hiçbir ödüle katılmadı, çünkü ödül kurumuna karşıydı. Söylediğiyle eylediği bir olan soylu ve omurgalı insanlar soyundandı; evet. Kadınları işledi. Kadınlara yönelik sergilenen ikiyüzlü ahlak anlayışını, erkek egemen toplumda Pandora olmaya aday korkusuz kadınları salt kadın mücadelesiyle değil, Türkiye’nin aydınlanma mücadelesiyle omuz omuza işledi eserlerinde. “İnanca dönüşmüş bilgiçleri” cüceleştirdi. İnsan içine çıkamaz mahlukata dönüştürdü güçlü kalemiyle.

 

Hatırlıyorum, sondan bir önceki romanı, daha doğrusu şiir-romanı Kalan’ı okuduğumda  hayranlıktan ve mutluluktan öleyazmıştım. Edebiyatın bunca büyüleyici olabileceğine ve sonsuz bir hüznü mutlulukla harmanlayabileceğine ve bunu şiir-roman boyunca tempoyu hiç düşürmeden, hiçbir sığlığa izin vermeden yapabileceğine tanık olmak hayranlığıma karışan şaşkınlığımla beni sürekli ağlatmıştı… Evet, evet, hiç bitmesin istemiştim Kalan, salya sümük ağlarken.  Leyla Erbil yazsın, hep yazsın istemiştim, gitmesin, bitmesin ve bu derinlik sarhoşluğu hep sürsün istemiştim. İnsan olmaktan, insan bir yazarla bu kadar duru ve derin bir iletişim kuruyor olmaktan müthiş keyif almıştım.

 

Ama Gorgo’lardan ve gorgolaşmaktan da nefret etmiştim. Gorgo metaforunu öylesine güzel kullanmıştı ki artık edebiyatta ve hayatta süzülüp gelen yeni bir sözcüğümüz oldu...  “başımızdaki/yeni gorgo korkunç... bu yeni gorgo zamanında/kimse kimseyle/doya doya sevişemiyor/konuşamıyor örüşemiyor.”diyor Kalan’da…

 

Dili ve anlatım olanaklarını alabildiğine geliştirmek ve genişletmeye çalışırken de gorgolaşmaya direnirken de hunisiyle dolaşan bir deli olduğuna inandırılmaya çalışılıyor Leyla Erbil. Marjinal mi dediniz?  82 yaşının bilgeliğiyle bize nanik yapıp, saatlerce ağlatan, derinlik sarhoşluğuyla insan olduğumuzu anımsatan, anımsatan ve anımsatan; ardından iyi ki bu dünyadan Leyla Erbil geçti dedirten kadın mı?

 

Kalan’dan deliliğe övgü, Leyla Erbil’e selâm!

 

“işte alçaklık taşlarıyla donatılacak bir ülkedesin ve nasıl başa çıkılır siz söyleyin sevgili insanlar ben nasıl ömür boyu bunca zebaniyi seyrederken yitirmedim aklımı sorarım size yoksa yitirdim mi? şimdiki eşim hastasın sen yavrum diyor bana ısrarla bir tek ben mi deliyim bu ülkede ya siz?” 

 

Şule Süzük Toker

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Facebook
yorumlar ... ( 1 )
01-08-2013
02-08-2013 10:28 (1)
Yazıyı okudum, çok da beğendim ama dün face/twitter iletiminde sorun vardı, sıcağı sıcağına ses veremedim... Sizden ricam bu yazıların arkası gelsin, sık sık yazın lütfen, efendim!.. Ali Dilber :)
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211042
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.