Haber 1- Biraya karşı ayran çıkışıyla halk sağlığı vurgusu yapan Başbakan'a GDO hatırlatması geldi...
Başbakan Erdoğan'ın, Yeşilay tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Global Alkol Politikaları Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada dile getirdiği "bira milli içki olarak sunulmuştur, halbuki bizim milli içkimiz ayrandır" sözleri tartışılmaya devam ediyor. Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şubesi'nden konuyla ilgili yapılan açıklamada, AKP'nin, GDO’lu ürünler karşısında ilgisiz olduğu öne sürülerek "AKP iktidarınca, ülke nüfusunun ezici çoğunluğu 'açlık sınırının altında' yaşamaya mahkûm edilmişken, Başbakan'ın 'halk sağlığı' için alkollü içkileri yasaklamaya soyunması ne yaman bir çelişkidir. AKP halk sağlığına zarar vermektedir" ifadelerine yer verildi.
AYRAN TARTIŞMASININ ARKASINDA ALKOL YASAĞI VAR
Başbakan Erdoğan'ın Yeşilay'ın düzenlediği sempozyumda yaptığı konuşmada dile getirdiği "Anayasada gençlerin alkolün zararlarından korunması gerektiği yazıyor. Yasal düzenlemelerle de bu adımları atacağız. Bira milli içki olarak halka sunulmuştur. Hâlbuki bizim milli içkimiz ayrandır. Biliyorum bazı medya grupları bana saldıracak. Ama milletimin sağlığı için varsın saldırsınlar" sözlerini, on yıldır planlı olarak adım adım uygulanan "kendi inanç ve yaşam tarzlarını tüm topluma dayatma, toplumu dönüştürme" projesinin uygulanma zincirinin yeni bir halkası olduğu öne sürülen açıklamada, "gerçek amaç, alkol ve alkollü ürünler yasağını 'halk sağlığı' üzerinden hayata geçirmektir" iddiasında bulunuldu.
'HELAL GIDA' YÖNETMELİĞİ ÇIKARILDI AMA AKP GDO'DA SESSİZ
Toplum mühendisliğine soyunduğu öne sürülen AKP iktidarının, yaşam tarzlarına müdahalede sınırları zorladığına dikkat çekilen açıklamada, "Nasıl ki 'türban', sözde inanç özgürlüğünün sembolü olarak kullanılmışsa, yıllardır gündemde olan içki yasağı da toplumsal yaşama müdahalenin önemli sembolü olarak kullanılmaktadır. Siyasal İktidar; alkolün yasaklanması için 'halk sağlığı' kılıfını ortaya atmaktadır. Oysa içki karşıtlığını 'insan sağlığı' üzerinden savunan ve bu yüzden 'helal gıda' yönetmelikleri çıkaran AKP, GDO’lu ürünler karşısında ilgisizdir. Halk sağlığı açısından büyük tehdit oluşturacak olan nişasta bazlı şeker ve genetiği değiştirilmiş besinlerin tüketilmesinin önünü açmaktadır" görüşüne yer verildi.
NBŞ KOTASI ARTTIRILARAK HALK SAĞLIĞI ÇÖPE ATILIYOR
2010 yılında GDO'lu ürünlerde etiket kullanılması zorunluluğunu içeren yönetmeliği çıkaran AKP iktidarının, aradan geçen bunca zamana karşın GDO'lu ürünlerin etiketine 'genetik yapısı değiştirilmiştir' ifadesinin yazılmasını isteyen yönetmeliği uygulamaktan kaçındığına işaret edilen açıklamada, 'Şeker Kanunu Tasarısı' ile daha önce yüzde 5 olan nişasta bazlı şeker kotasının, pratikte hükümet kararıyla sınırsız oranda artırılabilecek şekilde düzenlendiği anımsatılarak şu görüşlere yer verildi: "AKP iktidarı; başta obezite olmak üzere insan sağlığına büyük zararı olan bu ürünü Türkiye’de yaygınlaştırmak adına büyük çaba harcamaktadır. Cargill gibi bu alanda çalışan ve büyük paralar kazanan uluslararası tekeller tarafından üretilen nişasta bazlı şekerde genetiği değiştirilmiş mısır kullanılıyor. AB ülkeleri arasında en yüksek kota, yüzde 2. Fransa, Hollanda ve İngiltere’de, nişasta bazlı şeker tamamen yasak. Ama Türkiye’de iktidar; nişasta bazlı şeker kotasını, hükümet kararıyla sınırsız oranda artırılabilmenin önünü açan yasaları 'halk sağlığını' çöpe atarak çıkarmakta bir sakınca görmemektedir."
AÇLIK SINIRINDA İÇKİ YASAĞINA SOYUNMAK ÇELİŞKİ
Yeni sağlık politikaları ile birlikte, bireyin genetik hastalıklar dışında kalan bütün hastalıkları parayla tedavi edilir hale getirerek halk sağlığını sadece paraya endeksli, hastaya ise 'yolunacak kaz' gözüyle bakan bir anlayışı yerleştirdiği ileri sürülen AKP hükümetinin, sağlık sisteminde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açtığı iddia edilen açıklamada, ayrıca şu görüşlere yer verildi: "açlık sınırının 1.012,41 lira, yoksulluk sınırının 3.297,76 lira olduğu ülkemizde, asgari ücret ise 773,01 TL'dir. Bu koşullar altında, AKP iktidarınca, ülke nüfusunun ezici çoğunluğu 'açlık sınırının altında' yaşamaya mahkûm edilmişken, Başbakan'ın 'halk sağlığı' için alkollü içkileri yasaklamaya soyunması ne yaman bir çelişkidir.
Haber 2- MACERA OLSUN DİYE YAYLAYI DELİK DEŞİK ETTİLER!
Yalova'nın Çınarcık ve Armutlu ilçeleri sınırlarında bulunan Delmece Yaylası devlet eliyle delik deşik edildi. Bölgenin su rezervi olarak gösterilen ve birçok bitkiye ev sahipliği yapan yaylanın turizm yatırımına açılacak. Bölgedeki yatırımların da çerçevesini belirleyecek uygulama planının çalışmalarının devam ederken, çim kayağından futbol kampına, bungalovlardan otoparka kadar bir çok tesisin kurulması gündemde. Vali Esengül Civelek projenin doğa sevgisini arttıracağını öne sürerken, Yalovalı çevreciler ise endişeli.
YAYLANIN SUYUNU KANAL AÇIP TAHLİYE ETTİLER
Yalova Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce hazırlanan 'Delmece Yaylası Tabiat Parkı Gelişme Planı'nın Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca onaylandığı belirtilirken, uygulama planı çalışmaları ise sürüyor. Yalova Tema Vakfı Gönüllüsü ve Yalova Platformu Üyesi Mehmet Karaahmetoğlu'nun verdiği bilgilere göre, Delmece Yaylası’nda geçtiğimiz yıl “yaylanın gitgide çoraklaştığı, yaylada su birikmesi olduğu” gerekçesiyle devlet eliyle açılan kanallarla yaylada ilkbaharda toplanan suların tahliye edildiği belirtiliyor. Ancak bölgenin yüzlerce yıldır sulak alan olma özelliği taşıdığının kanıtı olarak gösterilen 'Göl Soğanı' (Leucojum aestium) bitkisi, bu tahribattan fazlasıyla nasibini alırken bölge ayrıca çok sayıda endemik bitki türüne de ev sahipliği yapıyor.
DELMECE YAYLASI DELİK DEŞİK EDİLDİ
Delmece Yaylasını delik deşik eden kanalların yeterince araştırma yapılmadan açıldığını öne süren Karaahmetoğlu, göl soğanının yanısıra orkide, sarıçiğdem ve sonbahar çiğdemi gibi bitki türlerini barındıran bölgede açılan drenaj kanalların ekolojik yapıyı derinden etkileyeceği uyarısında bulunuyor. Açılan kanallar nedeniyle yok edilen derelerdeki balıkların da yok edildiğine işaret eden Karaahmetoğlu, Delmece Yaylasının adeta bir hafriyat alanına dönüştüğünü belirterek, "üstü toprak yığınlarıyla örtülen bitkiler ölüyor. Yığınlar dağıtılıp yüzeye serilirse daha fazla zarar verilmiş olacak. Suyu çekilen yaylada yeşil görüntüsü maalesef eski fotoğraflarda kaldı" dedi.
TEMİZ SU İÇİN TEK BİR AĞAÇ BİLE ÇOK ÖNEMLİ
Armutlu yarımadasının çatısında bulunan yaylaların, yüzey suyunun toprağa karışmasına yardım ederek yer altı sularını beslediğine değinen Karaahmetoğlu, özellikle Karlık Yaylası'nın kışın tamamen su altında kalarak bir göl manzarası oluşturduğunu dile getirdi. Delmece Yaylasının da bir bölümünün bir buçuk yıl öncesine kadar eriyen kar sularının altında kaldığı bilgisini veren Karaahmetoğlu, "Esenköy’den Teşvikiye’ye hatta Ortaburun’a kadar kadar uzanan bölgedeki su kaynakları buradaki derelerden ve oranlardan besleniyor. Yalova ve çevresinin 30- 40 yıl sonra ihtiyaç duyacağı temiz ve kullanılabilir su miktarı düşünülürse ormanlarınızdaki tek bir ağacın ve her bir su gözesinin önemi çok daha iyi anlaşılır" diye konuştu.
YALOVA VALİSİ CİVELEK VE AKP MİLLETVEKİLİ ÇOŞKUN YAYLAYI GEZDİ
Öte yandan Yalova Valisi Esengül Civelek, AKP Yalova Milletvekili Temel Coşkun ve yetkililerle birlikte Delmece Yaylasına bir inceleme gezisi düzenledi. Vali Civelek, bölgede uygulamaya konulacak projede, bungalov konaklama tesisi, günübirlik kullanım alanı, çadırlı kamp alanı ve tur güzergahı ile gözetleme kulelerinin yer alacağını belirtirken ayrıca giriş kontrol noktası, tanıtım birimi ve otopark yapılmasının planlandığını dile getirdi.
VALİ CİVELEK: “PROJE MACERA İHTİYACINI KARŞILAYIP, DOĞA SEVGİSİNİ ARTTIRACAK”
Yalova'nın eko turizmine kazandırılması planlanan projenin, vatandaşları stresli kent yaşamında uzaklaştırarak doğa ile baş başa, hoşça vakit geçirerek dinlenme ve macera ihtiyaçlarını karşılayacağını dile getiren Vali Civelek, bu kapsamda çevre köylerde yaşayanlara ekoturizm eğitimi verilerek çevre bilincinin oluşturulacağını söyledi. Vali Civelek, doğa sevgisini arttıracağını öne sürdüğü projenin, yöre insanına istihdam yaratarak aile bütçelerine katkı sağlayacağını, bölgesel kalkınmaya ve kentin sosyo-ekonomik-kültürel gelişimine hizmet edeceği görüşünü savundu.
Tamamı 2B statüsünde bulunan ve 400 dönümlük alana yayılan Delmece Yaylası'nda halen 60 ahşap, 20 de kagir yapı bulunduğu belirtilirken bölgede uygulanacak projenin risk altındaki ekolojik yapıyı büyük ölçüde tahrip edeceğinden endişe ediliyor.
Yusuf Yavuz
Haber fotoğraf: Mehmet Karaahmetoğlu (Delmece yaylasının son hali)