Oligarşik dehşetin sürekliliği: “Damperli ödül furyası’nın yeni istatistikleri”

 

Sağolsun Koltukname taifesi, 2013’te olduğu gibi 2014’te de geçer akçe kılınan dehşet verici bir oligarşinin istatistiğini hesaplamış ve sayı saymayı (en azından parmak hesabı yapmayı) bilen ya da bildiğini varsaydığımız edebiyat ortamının ortak aklına (vicdanına) sunmuş…

 

2014 boyunca, 25 edebiyat ödülünde, birden fazla jüri üyeliği yapmış isimlerle karşınızdayız.

Listenin başında 10 kere jüri üyeliği yapmış olan Doğan Hızlan yer alıyor. Hızlan’ı, 5 kere jüri üyeliği yapan Refik Durbaş ile 4 kere jüri üyeliği yapanEgemen Berköz, Enver Ercan, Eray Canberk, Handan İnci, Hilmi Yavuz ve Metin Celâl izliyor. 3 kere jüri üyeliği yapanlar Asuman Kafaoğlu Büke, Cemil Kavukçu, Faruk Şüyün, İnci Aral, Leyla Şahin, Müslim Çelik, Nursel Duruel, Selim İleri, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi, Turhan Günay ve Cevat Çapan’dan oluşuyor. 2 kere jüri üyeliği yapanların listesi ise şöyle: Abdullah Uçman, Adnan Binyazar, Ahmet Telli, Ali Cengizkan, Buket Aşçı, Emin Özdemir, Erendiz Atasü, Feyza Hepçilingirler, İhsan Yılmaz, İlknur Özdemir, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Murat Gülsoy, Mustafa Öneş, Sennur Sezer, Sevin Okyay, Sinâ Akyol ve Metin Cengiz.

25 ödülde toplam 117 jüri üyesi bulunuyor. Yukarıda anılan isimler ise bu toplamın yaklaşık %32,5’ine tekabül ediyor.

Analize konu olan yarışma ve ödüllerin listesi: Altın Portakal Şiir Ödülü, Behçet Aysan Şiir Ödülü, Behçet Necatigil Şiir Ödülü, Cemal Süreya Şiir Ödülleri, Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, Duygu Asena Roman Ödülü, Dünya Kitap Yılın En İyileri, Erdal Öz Edebiyat Ödülü, Everest İlk Roman Yarışması, GİO Ödülleri, Haldun Taner Öykü Ödülü, Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü, Metin Altıok Şiir Ödülü, Necati Cumalı Edebiyat Ödülü, Necip Fazıl Ödülleri, Orhan Kemal Roman Armağanı, Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü, Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması, Sait Faik Hikâye Armağanı, Sedat Simavi Ödülleri, Selçuk Baran Öykü Ödülü, Tanpınar Edebiyat Ödülü, Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri, Yunus Nadi Ödülleri

Bilinirliğinin en yüksek olduğunu düşündüğümüz beş ödülde ise durum şöyle:

Haldun Taner Öykü Ödülü, Sait Faik Hikâye Armağanı, Yunus Nadi Ödülleri, Dünya Kitap Yılın En İyileri ve Sedat Simavi Ödülleri’nin jüri üyeleri toplam 45 kişiden oluşuyor. Bu 45 kişi arasında birden fazla jüride yer alan 8 kişi var; bu da toplam rakamın %18’ine tekabül ediyor. Jüri üyelerinin 13’ü kadın, 32’si erkek. Kadınlar toplamın %29’unu oluşturuyor.

Listenin başında, 5 jüride de yer alan Doğan Hızlan var. Hızlan’ı 3 kere jüri üyeliği yapan Faruk Şüyün ile Metin Celâl izliyor. 2 kere jüri üyeliği yapanlar ise şöyle: Cemil Kavukçu, Faruk Duman, Hilmi Yavuz, Nursel Duruel ve Selim İleri.

Kaynak: http://koltukname.com/2015/01/07/2014un-one-cikan-juri-uyeleri/

 

Şimdi herkes biliyor, 2014’ün yaz aylarında Taylan Kara da bu konuyu analiz etmişti;Taylan Kara‘nın ortaya koyduğu hakikatler, kuvvetli tartışmalara ve özel yansımalara, yorumlara sebep olmuştu.

bakınız:
Türkiye’de Edebiyat Ödülleri Nasıl Verilir? (Haziran 2014)

Geçmiş yıllarda,  edebiyat ödüllerini (damperli ödül furyasını)  ve edebiyat ödüllerinin çevresinde dönen statüko oyunlarını bin türlü eleştirmiştik:

bakınız:
Ödüller İnsansızdır! (2011)
Yeni Sinsiyet ve Bazı Enstrümanları (2010)
Damperli Ödül Furyası ve Saygınlık Cukkalamak (2008)

Nisan 2011’de, Hande Edremit ile gerçekleştirilen bir söyleşide “jüricilik” mesleği hakkında şunlar dile getirilmiş:

Hande Edremit: “Denizaltı Edebiyatı” adlı bildirinizde “Ödüller insansızdır.” diyorsunuz. Ece Ayhan da “Şairlere ödüller verileceğini duyunca, şunları düşündüm: Demek yasalar da yetmemiş, ölüm şairlerle toplu fotoğraf çektirmek istiyor.” demişti. Günlük hayatta da biraz bu şekilde var olmaya çalışıyoruz sanki. Fotoğraflarla önceden belirlenmiş bir sahneyi yaratmaya daha kötüsü yaşamaya çalışarak…

Zafer Yalçınpınar: Ödül konusu son derece karışık bir konu… Şimdi, her şeyi bir kenara bırakalım ve meseleye dil açısından bakalım: Bugün, “Ödül” dediğimiz anda imgesel olarak ödülü alan kişiyi ya da eseri değil “ödül sistematiği”nin kendisini ya da ödülün metasını işaret ediyoruz, yüceltiyoruz, ayrıcalıklandırıyoruz. Eskiden böyle değildi. Şimdilerde, rekabet, kazanmak, yarışmak, hırs, farklılık, üstünlük filan gibi şeyler doğrudan aklımıza geliyor. Ödüllendirme denen şey, Yeni Kapitalizm’in yönetim süreçlerinin içerisinde düşünüldüğünde bir “isteklendirme” türüdür ve iktidar heveslileriyle iktidar sahiplerinin buluştuğu bir podyumdur. Ödül, iktidarın, kendi iktidarını kuvvetlendirdiği bir araçtır. Ödüller sahici değildir. “Ödül Sistematiği” denen şeyden podyumu, ışıkları, jüriyi, ödülü takdim edeni, alkış seslerini, o kırıtışları, gazetelerdeki haberleri, duyuruları filan kaldırın, geriye ne kalır? Şiltler, plaketler filan kalır. Zaten, bu şiltler, plaketler filan birer “simge” değil midir? İmgelemi kuvvetli bir şair için “ödül” denen şeyin karşılığı böylesi bir “sıradan simge” olamaz. Çünkü ödül sistematiğinin demin saydığım bileşenlerinin hiçbiri de imgelemin özgürleşmesiyle bağlantılı değildir. Şairin ödülü sıkı şiir yazmak, yazabilmektir. Şairin ödülü; tüm baskılara rağmen özgür bakışını, imgeselliğinin biricikliğini kaybetmemektir. Derdi şudur şairin; töze nüfuz edebilmek, tözü imlemek… Şair, şiirinin sıkılığını, dizelerinin gücünü yarışmalarla, ödüllerle filan teyit ettiremez. Bakın, bugünün edebiyat ortalığını birazcık araştırdığınızda “ödülsüz” bir şair bulmakta zorlanırsınız. Herkesin bir yığın ödülü var yahu… Nerede kaldı bu adamların ayrıcalığı filan? Ama benim dediğim anlamda, yani imgelemin özgürleşmesi ve töze nüfuz edebilmek yönünde ödüllendirilmiş şair sayısı bir elimin parmaklarının sayısını geçmez. Bu nedenle “Ödüller insansızdır” dedim.

“İstatistikler(statistics)” dediğimiz şey “statüko”nun hem göstergesidir hem de yaratıcısıdır. Bir tür “çift taraflı/karşılıklı nedensellik”ten imtiyaz alır. İstatistik veriler ve “ödüllendirme mekanizması” birlikte düşünüldüğünde katmerli bir statükonun dehşet verici görüntüsüne ulaşırsınız. 2013 ve 2014 kapsamında bakıldığında, Koltukname taifesinin ortaya koyduğu istatistik, jüri oligarşisini ve bunun edebiyat ortamına verdiği/verebileceği zararı, bu topraklarda yazılan edebiyatın özünün nasıl ve kimler tarafından manüple edildiğini/edilebileceğini bir kez daha -hem de açık açık, sayılarla- görmemizi sağlıyor.

Sonuçta, içimden “Yuh!” demek ve şunu eklemek geliyor; “Binlerce okur ve binlerce edebiyat heveskârı bir oligarşi tarafından -sürekli, yıllardır- salak yerine koyuluyor…”

Sahicilikle
                                                                                              evvel.org sitesinden alınmıştır.

 

Facebook
yorumlar ... ( 45 )
11-01-2015
10-01-2015 01:29 (1)
İnsanBu olarak bir edebiyat ödülü oluşturmayı öneriyorum. Belli bir jüri olmayacak, çok sayıda kişiden oluşacak. Nasıl yapılır bi kafa çalıştıralım. Ig Nobel gibi bişey de olabilir. mh
10-01-2015 08:45 (2)
Edebiyat ödülünden önce şu sunaktaki şiirlere bir el atmak lazım. Çok vasat şiirler var. Gelen her ürünü koymamak lazım. Müdüriyet biraz seçici olmalı.
10-01-2015 09:44 (3)
Şimdi benim sorum şu: Edebiyat, yazar, çizer, sanatçı, akademisyen, doktor, hukukçu, mühendis ve bilumum beyaz yaka ortamı buyken Türkiye'de sosyalizm mücadelesi verilebilir mi? Veren var mı? Yapılan ne? Neyi ne kadar yapabiliriz sahtekar konumdan kurtulmak koşuluyla? Böyle sorulardan oluşan kıs abir anket düzenlemeyi düşünüyorum site okur ve yazarları arasında. Ne dersiniz? Kaan A.
10-01-2015 10:26 (4)
Neyi ne kadar yapabiliriz sahtekar konumdan kurtulmak koşuluyla?
10-01-2015 10:27 (5)
Sabah sabah bir çeki düzen çabası seziyorum da gerginliği tırmandırmaktan kaçacak değilim, zaten yazım iplenmedi diye kıllanıyorum. Yazarlarınızın bir ve temasta bulunduğunuz hareketin büyük kısmı "bu küçük butjuvalardan bir bok olmaz, hatta olmaması bunların yüzünden" diye düşünür ve temcit pilavi gibi bunu çiğnerken beyaz yakalılarla ne yapılabilir sotgusu yine buraya yazan, burayı okuyan üç-beş garibana ayar vermenin ötesinde ne getirecek Kaan A? Yağız Ü
10-01-2015 10:32 (6)
Hangi yazın iplenmedi Sevgili Yağız? Temasta bulunduğum hareket hangisi? Ben büyük bir iyi niyetle elimizdeki malzeme buysa ne yapılabiliri tartışmaya açmak yararlı mıdır diye sordum. Ne ayarı, anlamadım? Kimsenin ayar yiyeceği yok, bunu senden iyi biliyorum Sevgili Yağız, bu ortamda ne yapılabilir diye sordum adam gibi. Soru sormak mı ayar, soruyu ağza tıkamak mı? Ama faydalı oldu, tek hamlede ben cevabımı aldım, artık sormam :)))
10-01-2015 10:51 (7)
Temasta bulunduğum hareket? Bu küçükburjuvalardan bir bok olmaz diyen bir hareket mi var? Varsa haber verin hemen gidip yazılayım. Yok böyle bir şey, inanamıyorum, bunca yazılan çizilenden sonra en yakınımızdaki en zeki insan da böyle bir çıkarsama yapıyorsa bu edebiyat, yazı bilmem ne boş iş cidden. Her türlü entelektüel etkinliğin ... YAYIMLANMADI K.A.
10-01-2015 11:31 (8)
Yoo, kasa mızıyamaz. Soruyu ağzına tıkmak niyetinde değildim, sabahın köründe işimin başındayım, acık takdir isterim:) Sen de biliyorsun, zaten son tepki silsilesini sen başlattın bu vur küçük burjuvaya akımı karşısında. Edebiyatçılar... diye giden silsile küççük burcuvalar değil mi? bunlarla sosyalizm mücedelesi verilir mi? sorusu afedersin pejoratif değil mi? Sonra da sahtekar konumdan kurtulmak koşuluyla ne demek, hakkat anlamadım? Cem'an edebiyatçılar, akademisyenler, doktorlar yaramaz, çünkü bunlar biziz burada bunlarla uğraşıyoruz, hukukçular, mühendisler de öyledir herhalde diye gidiyor. Sonuçta ankette bizden günah çıkartmamızı istemiyor musun? Temasta bulunduğunda bir gizem-ima yok, bu TKP'liler ve arasıra dışarıdan gelip "ulen seviyesiz küççükburcuvalar bunlar" diyen solculuğun hissedarı zümre. Yoruldum hem tanınmayıp hem de hesaba çekilmekten anlatabildim mi? Ama yanlış anlamışımdır, tepkiselimdir, yap yine anketi, kes cezamı Gurbanolmamadeğer Kaan :)) Ulen yorumlardan il-
10-01-2015 11:31 (9)
hamla bir deneysel film eleştirisi yazdık. Talihsizce AYA'nın kitap eleştirisine eşzamanlı geldi, bir yandan ona kıyasla sönük, bir yandan gündem feci döndü, bir yandan benim vurgulamak istediğim ortam/güncellik kaçıyor. Köpeksi kuşkular içindeyim... Ohoo, açıklamaya çalışırken iyice duygusala bağlamışsın, fikrimizi sormamış mıydın? İşin yoksa şimdi "hocamı "yedirtmeyiz" cilerden sopa ye, tabii onlar uyanınca. İstifa dilekçem hep hazır Boynumuzkıldanincedeğer Kaan :))) Yavuz Hırhız
10-01-2015 11:31 (10)
Tamamdır Sn KA, yapın anketi, ak lale, kara lale belli olsun. Sonucu bir işe yarayacak mı acep? mh
10-01-2015 11:42 (11)
Şimdi de baba kapıyı çarptı çıktı, neleri kırıyordur acaba sessizliği. "Getirin lan şunun yazısını, caarrt!". Cevaplar cevaplarıyla çıkmaya hazırlanıyordur beklentisi de var tabii. Hele şu "en yakınımızdaki, en zeki insan" var ya, insanı komşunun bahçesine top kaçırıp anadan-babadan zılgıt yediği günlere gütürüyor, alt dudak kontrol edilemez hale geliyor. Allah'tan Somay'ın "the father figure in the politics of Turkey from M.K.A. to R.T.E hede hede höö" doktora tezini okumadım henüz. Yau zaten şurda "akademisyenliğiniz de, tıbbınız da, kültürünüz de, yazdıklarınız da, üslubunuz da bi boka yaramaz, 16 yaşındaki kızları güldürürsünüz ancak siz" diye zoppa yiyip duruyoruz. Hele bu Conan şoparı zuhur ettiğinden beri iyice zillere basıp kaçar, misketine kafa-karış oynar olduk. İlgi eksikliğinden hep bunlar. Anla bizi Aktarımdeğer Kaan. Çıkar testi, istediğimiz sorudan başlayalım yalnız. Vallahi bir Dost
10-01-2015 11:55 (12)
Kendinize bence biraz haksızlık yapmışsınız,Yağız bey.Eğer 'İnsan bu' yazısı ise iplenmediğini işaret ettiğiniz yazınız,kazın ayağı hiç de öyle değil...Üşenmedim,ilk sayfadaki tüm yazıların yorum sayılarına baktım:İlgili yazınıza yapılan toplam yorum sayısı 164!Çok yorum, yazınızın iyi olup olmadığına belki kanıt olamaz,yorumların bir kısmının yazınızla olan bağının hayli zayıf olması da dikkate alınıp bir kenara bırakılsa dahi,ciddi karşılık gördüğünü,epey iplendiğini gösterir.İçinde yapıcı olmayan gaddar yorumlar da olduğuna katılırım,değerli yazarımız.Sorarım size:Pekii o,ilgisiz olarak nitelendirilebilecek yorumlar neden başka bir haber başlığı altında yapılmadı da sizin yazınıza altlık oldu?Sizler ki bize bu siteyi sevdirmişken bu aralar yazarlar arasında dahi hayli dozu yüksek bir şeyler gördükçe içim cız ediyor.Kaan beye de bu iyi niyetli tasarısında bir okur olarak benden ufacık bir destek:Lütfen devam edin.Caner
10-01-2015 11:55 (13)
Canımın içi hocalar, bende öfke anlıktır gelir geçer.Kin tutmaz,keşke tutsaydı.Ne de olsa Prusyas Ad Hipium'un mohti kanadındanım. Derdinliliğim de oradandır. Misafirin köpeği oluruz, dostun kapısında yatarız. Ne duygusallık di mi ama. Hepinizin özellikle buraya çok yorum yazanların, YÜ'nün AYA'nın, öteki beş-on kişinin ve hatta sığarsa diğerlerinin başımın üstünde yeri vardır. Buraya kattıkları renk ve fikir takdir ötesidir, abartı yok. Ben burayı okuyup da kenardan köşeden hiç mi hiç ses etmeyen öteki birkaç yüz dostu da aktife çeker miyiz diye düşündüydüm. Tüm çabalarımız ve ve başarısılığımız zaten bunun üstünedir. Emin olun kenarda köşede kalmış blogları karıştırıp beğendiğime bize de yaz diyecek kadar yüzü kararttım. Küçük burjuva kötülemeye gelince. Bizim aydınımızn maalesef ağzı öyle söyler de kıçı k. burjuva hatta orta-büyük burjuvanın döşeğinden kalkmaz.Lafta küçük burjuvaya atıp tutmak bedava, hepimiz k.b nın allahıyız.Sahtekarlık dediğim de bu. Adam gibi kb olalım diyomKA
10-01-2015 12:20 (14)
Kaan Bey, on beş yirmi bin lira civarında birikiminiz varsa o parayla edebiyat dergisi çıkarmanızı tavsiye ederim. Reklam da alırsınız. Kuşe kapaklı, A4 boyunda, amerikan ciltli, 80 sayfalık 2000 tane dergiyi 4500 liraya bastırırsınız. 3000 de dağıtıma gitse 7500 liraya kendi derginizi çıkarmış olursunuz. Yılda altı sayı çıksa yeter. Semih Gümüş bile on yıldır Notos'u çıkarıyor, bir Semih Gümüş kadar olamayacak mısınız? Sizin de o kadar çevreniz, isminiz var. Yalnız 2 numarada da dediğim gibi seçici olmak lazım. Öyle hatır gönül işiyle tanıdıkların vasat şiirlerini, yazılarını basmak olmaz. Sağlam kadro kurmak lazım. Uzun dönemli planlama yapmak lazım.
10-01-2015 12:24 (15)
El insaf, postmodernizmi eleştiren kişi buna karşı BİRGÜN'den referans veriyor. Çılgınlık bu olsa gerek. Birgün'den daha post modern gazete var mı bu ülkede. Bir tane daha post modern gazete gösterin dişimi kırayım.
10-01-2015 12:37 (16)
Sevgili Kaan, beni ve düşüncelerimi "iplemediğini" biliyorum. Yine de yazacağım; belki 3. kişilere "esin" sağlarım. Gün Z. sitesinde yazmıştım. (O. Gürsel / YENİ BİR SİYASET, YEREL VE ÖZGÜRLÜKÇÜ MÜCADELE ) İndirgeyerek, bodoslama söyleyeceğim.. Proleterya artık devrimci sınıf değildir; Küçük Burjuvazi'dir hayatı değiştirecek olan! Gezi bir "fil", herkes tuttuğu yere göre tanımlıyor.. Ama yine de o bir "fil'di!" Ve o "Fil'in" kafası ve gövdesinin ve hortumunun da "küçük burjuva" olduğunu biliyoruz. "Liberal" demeyelim! Özgürlükçü diyelim! Bence 19. yy Paradigması değişmiştir! Değiştirelim; o zaman taşlar yerine oturacak.. Çok büyük laflar bunlar değil mi? Sanırım öyle... Bana ait değil aslında bu... Yıllardır sezdiğim şeyi Bookchin'de okudum. Tüm kitaplarını okumuş, tüm düşüncesine katılmış değilim.. ama incelenmeye, üzerinde düşünmeye değer bir adam...+++
10-01-2015 12:37 (17)
Sayın 14 numara, iyi niyetli öneriniz için teşekkürler. Fakat bu site herhangi bir dergiden çok daha etkin şu anda. Mütevazılığa gerek yok, şu an edebiyat alemini, sol aydın alemini sallıyor. Basılı dergi çıkartınca dört beş bin tiraja ulaşmadıkça bundan daha etkili olmaz. Devir hızlı iletişim devri. Dergi çok yavaş. Dergi çıkaranların bir bölümü bundan üç beş kuruş kazanmak için çıkarıyor, başkalrı ise sırf alışnalıktan, eski kafalıktan veya başka çareleri olanakları olmadığından. Bizim paraya ihtiyacımız yok. Dört beş bin tiraj içinse kulvar değiştirip liberal olmamız lazım. Kenardan bakıp dudak büken veya seyreden veya ilk fırsat bulduğunda arkadan hançerleyen mevcut "sosyalist" havuzla üç bin tiraj bile zor. Tecrübe konuşuyor. Yani böyle gayet iyiyiz. Saygılar. Kaan Ars.
10-01-2015 12:39 (18)
O yazıda M. Bookchin'den yaptığım alıntıları aşağıda veriyorum..(Ve kendini, biz küçük burjuvaları aşağılamaman için konu ile ilgilenmeni öneriyorum. Marks, Lenin, Troçki, Engels de küçük ya da burjuva değil miydi? ...) “Yeni bir devrimci hareketin geçmişten öğrenmesi gereken en önemli derslerden biri, hareketin, yeni halkçı programı için orta sınıfın geniş kitlelerinin desteğini kazanması gerektiğidir.” (1) “Mavi ve beyaz yakalı “işçilerin” orta sınıfın hümaniterleriyle ortak toplumsal kaygılarla harekete geçtiği ve onlarla aynı saflarda yürüdüğü küreselleşme karşıtı hareketler de.. buna işaret etmektedir “Proletaryanın orta sınıfınkilerinden ayırt edilemez olmuştur.” (2)
10-01-2015 12:39 (19)
“Günümüzün kültürü, toplumsal ilişkileri… Marksistlerin* neredeyse mistik bir anlam yükleyerek… üzerine odaklandığı geleneksel proletaryayı… küçük burjuvaların oluşturduğu bir tabakaya dönüştürmüştür… ‘Dünyanın bütün işçileri birleşin’ şeklindeki geleneksel sloganın eski tarihsel manası hiç olmadığı kadar anlamsızlaştırmıştır… proletaryanın sınıf bilinci durmadan kan kaybetmektedir ve bir çok yerde yok olma düzeyine gelmiştir. (4) “Günümüzde geleneksel ideolojiler (özellikle de anarşizm) gençler arasında ne kadar revaçta olsa da özgürlükçü ve Marksist fikirlerden beslenen, ama aynı zamanda bu eski idolojilerin ötesine geçen gerçek anlamda ilerici bir sosyalizmin entelektüel liderliğine ihtiyacımız vardır.” (sf. 98) .. gürsel
10-01-2015 12:46 (20)
bu site bizim, siteyi sahiplenmeliyiz. okumakla kalmamalı, okur sayısını arttırmak için paylaşmalıyız. bu sitede hiç kimse para için iş yapmıyor, aksine son derece özveriyle yazıyor, çalışıyor. bu sitede okuduğumuz haberleri biz okuyucular 5 kişiyle paylaşsak okur sayısı çok artardı. bence büyük bir iş yapıyorlar.
10-01-2015 12:53 (21)
Sevgili Gürsel, seni ipleyebilmem için öncelikle bu yazma ishalinden kurtulmaısın. Yazıların tipik Leonard Zelig yazıları. Senin yazıların her şey. Hiç değilse iki ay yazmayı kesip ben neyim, dünya görüşümün omurgası ne, bir karar vermelisin. Sen özel değilsin, aydınlarımzın yüzde doksanı böyle. Oku oku nereye kadar, kes yapıştır, çorba, aşure... Senin özgün duruşun ne? Şimdilik bir tek Stalin düşmanlığı sabit, her şey oynuyor. Okuduğun kitapların birçoğu vasat metinler. Bu vasat metinlere bizim aydınlar büyük anlamlar yüklüyor, çünkü kendi düşüncelerinin omurgaları yok. Araştırma var mı, o da yok, omurgasızlığı zengin göstermek için alıntı çabası var. Bookchin de kim kardeşim, onun dediklerini 1850'lerde Proudhon söylüyor. Önüne gelen vasat Avrupa ABD yazarını başımızın üstüne çıkartmaktan vazgeçin artık. Aristo, Platon, Hume vb yüzyıllar önce o defterleri karalamışlar zaten, bitirmişler işi. Yeni bir şey söylüyor musunuz bize? Ama 2 ay bir düşün sen Dost tavsiyesi. Kaan A.
10-01-2015 13:01 (22)
Peki Kaan.. tamamdır... Senden ümidimi kestim.. gürsel
10-01-2015 13:11 (23)
Sevgili Gürsel, benim senden ümidim Tıp Bu Değil'e katkı sağladıktan sonra buradaki tartışmalara gösterdiğin steril tavırla birlikte, bizden olmadığını bir şekilde hep hissettirme imalarının ardından kaybolmuştu zaten. Bir şeye omuz vermek, bir şeylerden olmak seni nedense korkutuyor. Bense kavgada arkamda sağlam adam ararım. Bunu gözlerinin rengine bakıp kararlaştırmadım yani. Burada açtığımız neredeyse her tartışmada karşı taraftan yana tavır aldın veya ilgisiz kaldın veya tepeden herkese akıl öğrettin. Yani kafa olarak da bir şeyin ucundan tutmadın, bende söz açıktır. Ne zaman ki iki ay hiçbir yerde yazını görmem, bu adam düşünüyor, muhasebe yapıyor derim, o zaman senden tekrar umutlanırım. Dostlukla. Kaan A.
10-01-2015 13:46 (24)
Kestiğim ümit, senin gelişme imkanlarını reddetmene aitti... Kişisel değildi... O ümidi çok önce kesmiştim... Din-toplum konusunda, toplumsal evrim-devrim konusunda, özgürlük-parti konusunda, 19. yy sosyalizmi konusunda farklı düşünüyoruz... Bu farklılık zenginlik de yaratabilir-di.... Son 2 yılda yaşanılanları da... Olmadı. Buna her zaman çok üzülürüm...İnsan inanmadığı şeylerin ve fikirlerin arkasında-yanında duramaz.. O zaman L. Zelig olmaz mı? Bu düşünce farklılıklarını zamana bırakmamız gerekiyor.. Sonuçta beni motive ettin.. Ve sana teşekkür borçluyum.. Sağlıcakla kal... gürsel
10-01-2015 13:46 (25)
Gürsel Bey, siz K.A.'ya bakmayın, eleştirel yorumlarınıza devam edin lütfen. Keyifle okuyoruz yazılarınızı. Keşke daha çok yazsanız. Alıntı yaptığınız isimler çok değerli. Mutlaka yazın. Dogmatik zihniyete sahip olmamanız ve hınç duygusuyla hareket etmemeniz olgunluğunuzu gösteriyor. Gizli stalinist K.A. da bir gün değerinizi anlayacaktır elbet. Sizi görmek istememesi aslında kendisiyle yaşadığı bir çatışmaya tepki. Size değil kendisine katlanamıyor. Görüşlerinizle onu etkiliyorsunuz. Sarsıyorsunuz. Ezberini bozuyorsunuz. Kendisiyle, ezberleriyle, kutsallarıyla yüzleşmesini sağlıyorsunuz. Verdiği tepki normal. Hepimiz bu yollardan geçmedik mi?
10-01-2015 13:49 (26)
Vah trolcüm vah, vah benim akbabam, ben hiç geçmedim senin yolundan, geçseydim bu boktan klişelerini sana yedirirdim. Kaan A.
10-01-2015 14:12 (27)
Ba ba ba ba... Gizli iki numaracılara bakın... Kaan senden iki numaralı mevkii talep ediliyor, ben en iki numarayım, deniyor. Niye dikkate alıp işi sığ ve vasat olandan alıp ehline vermiyorsun:)) Yaratmışız mekanı, bulmuşsun zemini istediğin gibi sallayabiliyorsun, o sığ, bu vasat daha ne?... Sen git bakalım Notos'ta Semih Gümüş'e böyle sallayabiliyor musun hazret. Şiir Sunağı'ndaki her şiirin "mükemmel" olduğunu iddia edemem elbet, benimkiler de dahil... Ama yorumda istendiği gibi sürekli bir "mükemmlik" de bulunamaz. Şiirin düzeyi yayımlanan her ortamda ister basılı, ister internette olsun tartışma konusudur. Beğenirsin ya da beğenmezsin. Yazdım okusanız. "Şiir: Empati mi pathos mu?" Bu ülkede şiir yazmak ve yayımlamak zor ama şiiri okuyabilmek de ayrı bir sorun... Nihat Ateş
10-01-2015 14:23 (28)
Orta sınıfa dayanan sosyalist hareket olamaz. Şu anki sosyalist hareket orta sınıfa dayanıyor ve orta sınıfa yönelik siyaset üretiyor. Orta sınıftan aydın,sanatçı kesiminden gelen üyeleri olabilir ama yönetcileri sadece bunlardan olamaz.Orta sınıflarda emekçi sınıflara dönüştükçe sol siyasetten tam tersi uzaklaşma yaşanıyor. Öğretmenleri örnek gösterebilirim. Orta sınıf liberaldir. Kaybedecek çok şeyi olduğu için mücadeleden kaçar,uzlaşmacıdır. Orta sınıf azalırken emekçi sınıflara dönüşürken orta sınıfı küçük burjuvaziyi aydınlanmacı görmek yanlıştır. Zaten esnafın büyük çoğunluğu geziye olumlu bakmadı. Geziyi de orta sınıfa dayandırmak yanlıştır. Üniversite öğrencilerine yani geleceğin işsizlerine, gelecekten ümidi olmayan gençlere(en büyük grubu geçici işte çalışan üniversite mezunları) dayanıyordu. Genç emekçiler de vardı. ç.
10-01-2015 15:00 (29)
Bookchin'in geleneksel marksizmin yetersizliği saptaması doğru,önerdiği çözüm yanlış. "Dünyanın bütü işçileri birleşin" klişe slogan gibi görünse de halen yol göstericidir. Günümüzde ırk, din, siyasal görüş ayrılığı gibi nedenlerle işçiler birbirlerinden koparılırken, kürtçülük örneğindeki gibi bu sözde sosyalizm ve ezilen sınıflar için yapılıyor. Orta sınıf "liberal" genellemesi de yetersiz bir saptama. Orta sınıfın büyük çoğunluğu ilk bakışta konformist ve korkak görünse de geleceğin işsizi üniversite öğrencisi gençlerin çoğu orta sınıf ailelerin çocukları. Sayın Gürsel'in yazdıklarından ben çok şey öğreniyorum. Katılmadıklarım da oluyor. Tamamına katıldığım yazıyı okumanın anlamı yok. Bana bildiğim gerçekleri söyleme iddiasındaki yazı, muhtemelen bana hiçbir şey söylemiyordur. Alıştığım, bildiğim fikirleri tekrar tekrar okumaktansa ilk bakışta aynı fikirde olmadıklarımı okumayı, düşünmeyi tercih ederim. Mevlana'nın dediği gibi yeni şeyler söylemek (okumak) lazım. MB
10-01-2015 15:19 (30)
"Edebiyat ödülünden önce şu sunaktaki şiirlere bir el atmak lazım. Çok vasat şiirler var. Gelen her ürünü koymamak lazım. Müdüriyet biraz seçici olmalı." Birisi böyle düşünmüş.. "Müdüriyet" yanıtı..."Ba ba ba ba... Gizli iki numaracılara bakın... Kaan senden iki numaralı mevkii talep ediliyor, ben en iki numarayım, deniyor. Niye dikkate alıp işi sığ ve vasat olandan alıp ehline vermiyorsun:)) Yaratmışız mekanı, bulmuşsun zemini istediğin gibi sallayabiliyorsun, o sığ, bu vasat daha ne?... Sen git bakalım Notos'ta Semih Gümüş'e böyle sallayabiliyor musun.." Bu nasıl bir ruh hali ki, böylesi bir eleştiriye böyle hırçın cümleler kuruluveriyor.. . Bir de burada "psikiyatrik" incelemeler, mevzular da yazılıyor! Bu "ruh hali" iyi değildir! Bu "ruh" iyi bir yerde de değildir! Görece haklılık da bu hırçınlıkla görünmezleşir; kendine ait sıkıntıları da ele verir! gürsel
10-01-2015 15:35 (31)
Sayın MB orta sınıfın yok olduğundan bahsettim. Orta sınıfın çocukları emekçileşiyor.Aileleri orta sınıfa yakın olduğundan gezi dışında öyle büyük bir tepki oluşmadı. Tam emekçi bir sınıf haline dönüşmese de emekçi sınıflaşıyor. Bizdeki sol bu emekçileşen kitle tarafından da yönetlmiyor. Keşke bu kitleden yönetile geziyi anlamış olurlar. Bizim sosyalist yönetim kadroları sanatçı kesimden, medyadaki popüler tv yüzlerinden, köşe yazarlarından, akademisyenlerden oluşuyor. Sonra da emekçi siyaseti oluşturuyoruz diyorlar. Bence sosyalistler ya yönetimi onlara bırakmalı bunu da yapmıyorsa işi gücü bırakıp önce kitleleri anlaması gerekiyor. Orta sınıfı ekonomik açıyı da kapsayan daha geniş anlamda liberal sözcüğünü kullandım. Biz de liberal solcusunuz diye diye liberal onlar anlaşılmaya başladı. liberal solun toplumsal taanı yok medyada sanatta köşe yazarlarında ağırlığı var sadece o kadar.zaten solu liberal sol yapmak amaçlanıyordu. Bunu başaramadılar. Ama solda liberalizimin etkisi var ç.
10-01-2015 15:36 (32)
sayın MB, yazdıklarınız için teşekkür ederim. Zaten karşılıklı farklı görüşleri konuşabilmeyi becermek gerekir.. Acelemiz yok.. en azından önümüzdeki 20-30 yıla ait bir "hakikati" arıyoruz; ve daha büyük bir "hakikate" de halel vermeyen! Arıyoruz; bulduk diyen yok! Ama "aramak" bile aşağılanıyor! Aldırmıyorum buna! 40 yıldır arıyorum; aramaya icazet de aramıyorum.. Bu "ruhu" koruduğum için de buradayım!"Karanlıkta siyah bir kediyi bulmak zordur; bir de kedi yoksa!" Bu tür arayış değil benimkisi; "eskiye" sağlam "damarlarla" bağlanan yeni bir "dünya" kurmak gerekiyor. Bu dünyanın dili de örgüt anlayışı da, yoldaşlık ilişkisi de gözden geçirilmeli.. Din'e bakış açısı da.. Yorumu da... Düşüncelerimi söylüyorum.. Herkes söylesin.. Gergedan tekniği ile söylenene değil söyleyene "saldırmak" yararlı bir yöntem değil... Ben 2 yıl önceki aynı insan değilim! Olgunlaştığımı düşünüyorum.. Dilerim, benzer gelişmeleri arkadaşlarım da yaşıyordur.. gürsel
10-01-2015 15:48 (33)
Sayın Gürsel bey, burada kimseyi beğenmeyen, hırçınlaşıp ona buna faşist diyen, üstten bakan, burun kıvıran biz miyiz siz misiniz? Bu insanlar da insan, yani etten kemikten, onlar da kızabilir, sert laf edebilir, herkesi aşağılama hakkı bir tek sizde mi var. Burnunuz kaf dağında kendinizi göremiyorsunuz, dünyanın en kusursuz insanı, büyük öğretmen, herkesin örnek alacağı karakter siz değilsiniz, her şeye laf yetitirdiğiniz gibi, başkalarının kavgalarına da karışıyorsunuz artık. Biraz alçak gönüllü, hoşgörülü olun. Biz normal insanların katına aşağıaya inin biraz. Editöre de yazık grubu!
10-01-2015 17:26 (34)
Sn Gürsel, 25 no ya katılıyorum, önemli hususlara temas etmiş. Okşan
10-01-2015 18:05 (35)
Yahu sabahtan bir arıza çıkarttık gittik, bi de döndük ki yine Gürsel paşa gündeme oturmuş. bir kere ilgi odaklığını koruyamayacak mıyız :) Kaanım, böyle de ciğerimi ye, anketi bekliyoruz. Canerim Ciğerim, çıkmış yazımı demiyorum, bence de lüzumsuzca yorum almış, daha öncekinin zaten b.ku çıkmış. Sırada bir yazı var onunla ilgili sanatçı kaprisi yapıyorum. Yarın sabah 9:00'da NTV'de tekrarı varmış Cihan Aksoy ile tüluatımızın, ben bugün izlemedim, atarsız, suya sabuna dokunmaz halimi görmek isteyen varsa...Sevgili arkadaşlar, şu anda Barbar kardeşimiz yaman, ikilemli bir durum içinde. Yanında olup soruna birlikte el atmak, yükünü paylaşmak isterdim ama kendi başına altından kalkıp aramıza döneceğinden de eminim. Akşam Ajansını izlediniz. AYU
10-01-2015 18:24 (36)
Değerli Gürsel, yanıtım acaba dediğiniz iyi niyetli yoruma mı verilmiş -sanırım yorumları da okumamışsanız- yoksa aklı sıra Kaan'ı yağlayıp dergi tavsiye ederek beni Kaan'a kötüleyen yoruma mı verilmiş bir bakın bakalım. Kaan'la tartışmanızdan sonra alelacele yorumları dahi anlayıp dinlemeden bana yönelmeniz benim değil sizin nasıl bir haleti ruhiye içinde olduğunuzu gösterir kanısındayım. Bu da benim için sizin sıkıntılarınız hakkında bir fikir edinmeme yol açtı teşekkür ederim. Nihat Ateş
10-01-2015 18:28 (37)
Yaşayın AYU...Sevindim yanıtınıza.Caner
10-01-2015 18:59 (38)
Sn. Nihat Ateş. Özür dilerim. Hani burada sık karşılaştığım(!) bir duruma sizi de kattım.. Aslında ayrıntılı olarak "itirazımın sebebini" yazmıştım... Yalnızca buna tepki duyularak yazıldı sanmıştım... Yorum da ad da bulunmadığı için o iki yorumun aynı kişi olduğunu bilmiyordum.. Bilinemezdi de.. Ben de bu ad yazmamanın kurbanı olmuş oldum. Çok özür dilerim... Tepkinizde haklısınız. Bu iki yorum yan yana konulduğunda yöntem olarak bence de sinsice ve ahlaksızca.../////////////////////// (Yanlış bulabilirsiniz.. ama bence haksızlığa uğrayan kişiden önce onu başkaları savunmalıdır prensibi ile yazmıştım.. Hizip, dostluk, hesap gözetmeden "haklı" olduğuna, veya haksızlık gördüğünüze destek çıkma anlayışı ile davranma güdüsüyle.... Değilse neden "sosyalistlik" yapıyoruz bu "tuzu kuru" hallerimizle... ve baltayı taşa vurdum.. özür dilerim...) gürsel
10-01-2015 19:26 (39)
Kürt kardeşler -feodal nedenlerle- futbol takımı bile kuramaz demiştim bir zamanlar. Şimdi de diyorum ki, sosyalist abiler -kendini önemsemeden ötürü- basket takımı bile kuramazlar. mh
10-01-2015 19:45 (40)
mh'den bunu açıklamasını rica ediyorum..
10-01-2015 19:59 (41)
Rica ederim Değerli Gürsel... Teşekkür ederim:) Nihat Ateş
10-01-2015 20:24 (42)
40 kişisi, açıklayayım da, kime açıklayayım?...
10-01-2015 21:08 (43)
feodal nedenlerle çok takım kurulur... 19. yy'ı geçemeyen... hep "şerefli mağlubiyetlere" fit... Burada ve çağımızda "moderniteyi aşan" bir takım kurma sorunsalını konuşuyoruz; zaman alacak... bu ülkede fırına girmedi bile; fırın ön ısıtmada... henüz fırının düğmelerini tanımıyoruz! Sorun bu! kolay olmayacak elbet.. ...
11-01-2015 11:16 (44)
Neler olmuş burada yahu. Bir de şöyle bir cevap tarzı türedi: Sol yayınlarda burdaki eleştirinin binde birini yapamazmışız da, Semih'e sallayamazmışız da. Her hotzotçunun dilinde olan türden, saçmasapan bir laf. Beni Semih falan ilgilendirmez, ben konuşacağımı her yerde konuşurum, o sansürlerse sansürler. Eh, sen de yapıyorsun zaten aynısını, fazla bir fark yok. Hale bak, buraya insan gibi site var diye geldik, sıfır akıl ve seviye cevaplar, tavırlar. Neyse, yakın tanıdıklarına da bu saçmalıkları yapıyorlarmış, şimdi biraz rahatladım... mı?
11-01-2015 11:18 (45)
Sayın 44, isimsiz yorumcuların yaptıkları haksızlıklar üstüne son yormumuzu okuyun lütfen. Az önce yayımlandı. Müdüriyet
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210952
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.