Bir başka açıdan Noel / Tüketim çıldırısında dinsel boyut

Noel kutlaması, Hıristiyanlığın Paskalya ve Hamsin Yortusu'yla beraber en önemli üç temel dinsel ritüelinden biridir. Hatta bunların içinde en etkili dinsel ritüeldir dersek yanılmış olmayız. Etkisi, verdiği dinsel mesajdan ziyade, yarattığı kitlesel algıdadır. Milyarlarca avronun söz konusu olduğu koskoca bir ticari ilişkiden söz ediyoruz eni sonu. Bundan dolayı, Noel'e bir “sezon” olarak bakan ticari işletmeler hiç de yanlış bir ifadede bulunmuyorlar.

 

Rakamlarla Noel

25 Aralık'ın İsa'nın doğum günü olarak kutlanmasının bizatihi Hıristiyanlık içi kaynaklarca tereddütle karşılanmasından bağımsız olarak Noel, batılı toplumlar tarafından tam bir tüketim çılgınlığına dönüştürülmüş durumda.

 

Geçen yılın Noel'inde yalnızca Almanya'da 28 milyon çam ağacı satılmıştır. Hediyelik eşya piyasasında bütün bir yıl bir yana, Noel sezonu bir yana. Yalnızca Almanya'da ve yalnızca Aralık ayında kesilen kaz sayısı yaklaşık 10 milyondur, yani 35 bin ton... Elektrik tüketimi Aralık ayında zirve noktasına ulaşır: 25 Aralık günü tüketilen elektrik normal ortalamanın 120 milyon kilovat daha fazlasıdır. Bu rakam, 34 bin evin bütün bir yıl boyunca tükettiği elektriğe eşdeğerdir.

Das Statistik-Portal'ın yayınladığı verilere göre, yalnızca oyun eşyalarındaki satış cirosu 1,65 milyar avrodur. Noel alışverişinde geçen yıla oranla bu yıl her Alman ortalama 273 avro daha fazla harcamada bulundu. Online alışveriş 8,5 milyar avroya yükseldi. Bu yılki toplam Noel cirosunun 80 milyar avroyu geçeceği bildiriliyor...

 

Hıristiyanlığın “komşunu seveceksin” düsturunun tam aksine 2012'nin “kutsal” günlerinde hırsızlıkta yüzde 30, soygunda yüzde 70, sigortadan para alma amaçlı yangın çıkarmada 15 bin, intihar vakalarında yıl ortalamasının yüzde 20 fazlası, aile içi şiddet oranında yine yıl ortalamasının  yüzde 30'u üstünde bir seyir göstermişti...

 

Senkretizmin Somut Örneği: Noel

“25 Aralık” gibi “Noel Ağacı” da tam bir pagan adetidir. Hıristiyanlıktan çok öncelerine dayanır. 25 Aralık Roma takviminde yılın en kısa günü ve yıldönümü olarak kutlanırdı. M.Ö. 153 yılında 1 Ocak yeni yılın ilk günü olarak belirlenip, yeni bir vergi takvimi (ki, Latince takvim sözcüğü “vergi borcu” demektir) belirlenince, onuncu ay anlamına gelen “decem” de on ikinci ay olarak değiştirildi. Kışın da yapraklarını ve rengini kaybetmediği için, çam ağacı Avrupa'nın antik halkları arasında kutsi bir totem olarak zaten kutlanırdı. Ağacı süsleme, dilekler asma vb. pagan dönemlerden beri zaten varlığını koruyordu. “Tek kral, tek tanrı”cı anlayış tüm bu adet ve ritüelleri alıp, zamanla kendine mal etti. Tıpkı İslamiyet'teki hac ziyaretinde, kutsal üç aylarda, sünnet adetinde vb. olduğu gibi.

 

Din, geleneksel olana adapte olup kendine uyarlamada olağanüstü beceriklidir. Tek tanrı inancını savunan kanonik dinler bu yetilerine bir de merkezileşmiş siyasal rollerinden kaynaklı dünyevi  güçlerini katmışlardır.

 

M.S. dördüncü yüzyıla kadar Roma/pagan mitolojisinin sembolü güneş tanrısı sol invictus'un doğum günü olarak kutlana gelen 25 Aralık'ın, Roma İmparatoru Konstantin tarafından politik saiklerle devlet dini olarak resmen kabul ettiği Hıristiyanlık, bu dönemle birlikte bambaşka bir mecraya aktı. Ancak 19. yüzyıla kadar kimsenin aklına “Noel Ağaç”lı, bol süslemeli ve hediyeli Noel kutlamaları gelmedi. Deyim yerindeyse, Katolikliğin başkenti sayılan Vatikan'da daha düne kadar “Noel Ağacı” yoktu. Vatikan'daki Aziz Peter Meydanı'na 1982'de ilk Noel ağacı yerleştirildi! Bilinen ilk Noel Ağacı, Viyana'da 1814'de bir soylu tarafından şatosuna kurulmuştu. 1832'de Alman göçmenler ABD'nin Massachusetts eyaletinde ilk kez Noel ağacını süslediler. 1837'de Almanya'da, 1840'da da Londra'da ilk ağaçlar yerleştirilmeye başladı.

 

Hıristiyanlığın Kriminal Tarihi'nin yazarı Karlheinz Deschner'in de belirttiği gibi, eski gelenekleri yeni bağlamlar içinde ifade etmek anlamına gelen senkretizmin yaşayan somut bir örneği olarak Noel kutlamalarını görebiliriz. Roma paganlığının güneş tanrısı sol invictus, Hıristiyanlığın İsa'sı olarak yeniden ete kemiğe büründürülmüştür. Hıristiyanlığa resmi devlet dini statüsü tanıyan Konstantin, güneş günü anlamındaki Pazar gününü de resmi tatil ilan etmiştir. Pek çok tarihçinin altını çizdiği gibi, Konstantin ölene dek geleneksel inancını değiştirmemiş, hiçbir zaman Hıristiyanlığı benimsememiştir. Anlaşılacağı üzere, verili toplumsal ilişkiler ve iktidar diyalektiği onun böyle davranmasına neden olmuştur.

 

Seküler Bir Dini Bayram Olarak Noel

Nüfusunun yüzde 52'sinin dindışı olduğu Almanya'nın haricinde, Fransa ve İngiltere gibi her beş kişiden üçünün dindışı olduğunu bildiğimiz ülkelerde dahi Noel kutlamaları tam bir tüketim çılgınlığı olarak sürdürülüyor.

 

Dindışı olan insanlar da Noel kutlamalarına katılıyorlar. Kiliseye gitmeseler de Noel Ağacı satın alıp, süslüyorlar. Hediye alışverişi, özel çekilişler, eğlence partileri...

 

Kapitalizm piyasa diktatörlüğü aracılığıyla talep yaratabiliyor. Satın almanın ve tüketmenin gelenekle buluşturulduğu bu günler, aklın tatile çıkarıldığı zamanlardır aynı zamanda. Aklın başa gelmesi için, sermayenin baştan indirilmesi gerekiyor. Yoksa bin yıllık dinsel dogmaları gelenek adına halklarımıza yedirmeye devam edecekler...

 

Tevfik Taş

 

Facebook
yorumlar ... ( 2 )
25-12-2013
27-12-2013 09:44 (1)
Karşı olduğunuz din mi, gelenekler mi, kutlamalar mı, tüketim mi, sistem mi? Dinlerin geleneksel olana kendini uyarlama yeteneğinden sözetmişsiniz. Belki kabul görebilmek için gerekli bu ve aynı dinin farklı kültürlerde bambaşka şekillere bürünmesi bu geleneksel farklılıklardan kaynaklı. Karşılıklı etkileşim olduğu açık, sorun hangisi diğerini daha çok etkiliyor. Tüketim toplumu olmak, dinden bağımsız bir durum ve verdiğiniz örneklerde gördüğüm, burada da toplumsal yapıya dinin uyum sağlaması var. Böyle bakınca, yazınızın son cümlesi bana çok doğru gelmedi. Şeniz Erdoğan
09-01-2014 12:13 (2)
Değerli Şeniz Erdoğan, eleştiri notunuzu çok geç fark ettim. Katkınız için öncelikle teşekkür ediyorum. Ele aldığımız konuları tartışarak geliştireceğiz, bu çok açık. Sizin katılmadığınız son cümlenin kastı, verili toplumsal yapıya eklemlenmiş dinsel/geleneksel motiflerin arkaikliğini belirtmek içindi. Yazının temel tezi ile uyumsuz olduğu kanısında değilim. Bu motifler her ne kadar arkaik olsalar da kapitalist mekanizma tarafından ısrarla diri tutulagelmişlerdir. Hem tüketimi kamçılayabilmek için hem de verili düzene meşruiyet kazandırmanın gelenekle ikâme edilmesi için. Dostlukla... Tevfik
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211202
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.