Konforlu bir mücadele anlayışı / Politik testler ve taşlamalar..

KONFORLU BİR MÜCADELE ANLAYIŞI ...

Rahatımızı fazla bozmayacak bir tutum içerisinde çağdaş yaşamın yıkımını izliyoruz.

Yoksa, hiç değilse birkaç yıl içerisinde farklı mücadele anlayışlarını hayata geçirmek ve bunların altyapısını oluşturmak mümkündü. En başta, hukuk mücadelesi için bile çok yaratıcı yollar bulunabilir. Her gün on bin hukuk ihlali yapıyorlar. Hiç bir rejim hukuksuzluğun meşruiyetini yıpratmasını önleyemez.

Ama bunun kanıksanmasına izin verdik. Hukuku savunamadık. Çünkü işin özünde toplumcu yurtsever kesim de hukukun üstünlüğüne o kadar önem vermiyor, hatta inanmıyor.

"Bizde bu normaldir" deyip geçiyoruz. Halbuki uğraşıp onları bunaltmamız mümkündü ama o zaman rahatımız kaçacak, hayat planlarımız alt üst olacak vs. vs. Bu nedenle mücadele edenleri de yalnız bıraktık, bırakmaya devam ediyoruz.

Her şeyimiz gibi mücadelemiz de "mücadele eder gibi yapmak" şeklinde.

İş lafa gelince herkes esip gürlüyor ama kimse takmıyor çünkü hep "onların" bekledikleri şeyler yapılıyor.

"Onların" da bizim gibi düşündüklerini varsayıyoruz.

Halbuki farklı düşünüyorlar, çok şeytani fikirleri ve yetkin akıl hocaları var.

Dünya ülkelerindeki bütün deneyleri analiz ediyorlar, sonuç çıkarıyorlar.

Her zaman bir adım önde oluyorlar.

Aramızdan adam çalıyorlar, biz onlardan çalamıyoruz.

Farklı tartışmalar açıyorlar, biz açamıyoruz.

Aklı karışık bir nevi solcuların bazılarını kendi kurdukları partilerde topluyorlar, başına da eski bir Dev-Genç'li koyuyorlar, herhalde içlerinden çok dalga geçiyorlardır.

Gündemi belirliyorlar, karşılarına sadece bekledikleri ve karşılamaya hazır oldukları tepkiler çıkartılıyor. Gözünün içine baka baka insanları burunlarından tutup salaklığa sürüklüyorlar.

Gezi olaylarındaki şaşkınlıkları önemliydi ama hemen atlattılar, çünkü tepki örgütlü değildi.

Ortak akıl üretimi kısa sürede tükendi. Demek ki akıl sermayesi bu kadarmış.

Sağcılar sürekli çalışırken, solcular sadece çene çalıyor.

Ama bu kafayla iş yapmaya kalksalar da yapamazlar.

Bunu değiştirmenin ilk adımı hayal dünyasından çıkmak ve akıl sermayesini artırmaktır.

Bir şey olmuş/varmış gibi yaparsanız, bir adım ileri gidemezsiniz.

Ayrıca, ki bakın bu çok önemlidir:

Aranıza yerleştirilmiş kurnaz liberalleri ayıklamazsanız, her adımınızı sabote ederler, enerjinizi abuk sabuk işlerde tüketirler.

Sizi dereye götürüp susuz getirirler.

Kırk senedir bunu anlatamıyorsak aklıma gelen dört olasılık var:

1) Suç bizdedir, saçmalıyoruz, ya da iyi anlatamıyoruz.

2) Saçmalamıyoruz ama birileri anlamak istemiyor.

3) Umutsuz vaka, ilk iki olasılıktan hangisi olsa fark etmez.

4) Süreç çok yavaş gelişiyor, ölme eşeğim ölme.

 

KİME GÜVENECEKSİN DİYE SORMA HEMEN... GELME FAZLA ÜZERİME

Ahaliye ... zor o zor, ahali şimdi pasta dilimi grafiklerde yüzdelere ayrılıyor

Seçmene ... seçmen önce reyine sahip çıksın, sonra bakarız

Halka ... herkes farklı tanımlıyor.. doğal olarak

Sınıfa ... o neydi ki, gençliğimizde duyardık

Ulusa ... Tarzan zor durumda, biraz aklı karışmış bu aralar

Çevreye ... nasıl yani, doğa mı, sosyal çevremiz mi (ah evladım ah!)

Devlete ... güvenimiz tamdır (ama hangi konudaydı, bir söylesene ya)

Partiye ... "önce Allah sonra partimiz sayesinde muvaffak olacağız" derlerdi, oldular bir nevi

Dine ... dinin politikayla alakası olur mu hiç, ciddi ol.

Hukuka ... işte tam yerine geldin, vur beline Veli Dayı

Dünya kamuoyuna ... hoh hoh hoo! acayip merak ettim şimdi

İslam alemine ... çarşıdan aldım bir tane, eve gelemedi, Amerika'ya gidiyorum dedi

Gençliğe ... bizim gençliğimizdeee... dur dedem dur

Tarihe ... sen de mi yazıyorsun, yaz bakalım, belki lazım olur

Aklımıza ... bakalım el mi yaman

Fikrimize ... mukayyet olamazsan uçar gider, çoğununki karşı dala kondu

Matbuata ... sağ olsunlar kamilen tenvir ediyorlar efkar-ı umumiyeyi

Üniversiteler ... yalnız bıraktılar ODTÜ'müzü

Gezi ruhuna ... geceleri dolaşıyormuş, bulursak bir şiittirecez yani

Liderlere ... burada tıkandım işte, ama birkaç tane de bize yolla, bir iş buluruz elbet

Geleneklerimize ... hangisine

 

Kime, kime?

3,13, 14 diyenler romantik tabiatlı

1, 2, 10 diyenler sabırlı ve sakin

4, 8, 9, 21 diyenler nostaljik takılıyor

17, 18, 19 seçenler kuzu burcundan

geri kalan tavla oynamayı seviyor

hadi bakalım zarınız rast gelsin

 

Mehmet Tanju Akad

 

Facebook
yorumlar ... ( 2 )
06-12-2013
07-12-2013 09:45 (1)
6331 sayılı yasa çıktı. Kamuda işveren vekili sıfatıyla birimlerin amirleri (hastane başhekimi, okul müdürü vb) yasanın hükümlerinin yerine getirilmesinden ŞAHSEN sorumlu. Aylardır sesimin çıktığı kadar bağırıyorum: sendikalar avukatlarıyla işyerine gidecek, yasanın uygulanmayan hükümleri tespit edilecek ve savcılığa suç duyurusu yapılacak. Eğer savcı dava açmazsa AB ve İLO nezdinde girişimlerde bulunulacak. Sendikacıların bunu yapmamalarının nedeni hukuk mücadelesini önemsememeleri değil KORKAKLIK. Kimse doğrudan amiriyle papaz olmaya cesaret edemiyor. AA
07-12-2013 14:02 (2)
Bizim Türkiye'de YALANDAN tepki gösterdiğimiz küçük yaşta kız çocuklarıyla yapılan evliliklere dünya PEDOFİLİ diyor ve bu ciddi bir suç. Tamam TC sınırları içinde bir şey yapamıyoruz ama en azından bu suçu işleyenleri DÜNYAYA duyurabiliriz. Çocuklarla evlilik yapan birçok milletvekili Avrupa sınırları üzerinde bile uçamaz hale getirilebilir. Bizde olmayabilir ama emin olun Berlin'de savcılar var. Artık DÜNYADA (planet earth) yaşadığımızın farkına varmalıyız. Savaş suçları, cinsel suçlar TC içinde olmasa bile dünyada cezasız kalmıyor. Yeter ki duyuralım, gündemde tutalım. Biraz cesaret... AA
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211193
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.