2. Melek: Fikri bey sonucuna varmadan önce güncel bir tartışmaya girmek kaçınılmaz oldu. Buradakilerin görüşlerini almak önemli. Cumhurbaşkanlığı seçiminde "çatı aday" Ekmeleddin bey hakkında neler düşünüyorsunuz acaba? Kemal bey, öncelikle sizin fikrinizi çok merek ediyorum.
Kemal: Cumhuriyeti kurduktan doksan bir yıl sonra Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki İslamcı adayın yarışacak olması elbette fevkalade rahatsız ediyor beni. Fakat hoşlanmasam da Ekmeleddin beye oy vermeyeceğim anlamı çıkarılmasın bundan. Tabii şu anda yaşıyor, fakat gelişmelere müdahale edemiyor olsaydım. Destekliyor muyum, hayır. Ancak öteki seçeneğin zulmünden galiba mecbur kalacağım.
Şimdi isyan edecek bilumum Atatürkçüler ve dahi sosyalistler. Atatürk hiç böyle düşünür mü diyecekler.
Onlara bazı sorular sormak istiyorum. Tüm sorularımın özeti şudur: Biz bu noktaya nasıl geldik? Ama özet bırakmak olmaz, tek tek soracağım hesabını.
Beni izlediğinizi söylerken ey Atatürkçüler, benim hangi yıllardaki halimi izliyorsunuz? En hızlı yükseldiğim, Cumhuriyeti kurduğum 1919-1923 arasındaki Mustafa Kemal'i mi, 24-30 arasını mı veya 30 sonrasını mı?
30 sonramı örnek alıyorsanız benim şahsen pek de mutlu olmadığım, çok hoşlanmadığım yıllardır.
Lakin Atatürkçülerin yüzde doksanı o kafadadır, onları severim, ama 30 sonrası yıllarımı, başarısızlığımı sevdiğim kadar.
Kuva-yi Milliye mi diyorsunuz? Devrimci Atatürk mü diyorsunuz?
O halde sarıklıları, cüppelileri saflara kazanmak için ne kadar çaba harcadığımı nasıl inkar ediyorsunuz. Yoksulların, köylülerin gönlünü kazanmak için ne çok diller döktüğümü niye unutuyorsunuz? Bağdat Caddesi solcuları sizi! Balolara, Moda'lara övgüler 30'dan sonraydı, biz kurtuluş savaşında tufeyliye dayamadık sırtımızı.
Emperyalizme karşısınız ey ödün vermez ulusalcı takipçilerim. Pek güzel. Fakat sizin istisnasız bütün liderleriniz Amerikan armalı, NATO tedrisatlı nice generale yurtsever, hatta devrimci payesi vermedi mi? Her yanıldıklarında, o fos çıktı, ama bu pek vatansever diye başka birilerini bulandırmadılar mı zihinlerinize?
Şimdi diyeceklerdir ki, o siyasi taktiktir! Aydınların kafasını araba tutmuşa çevirdiniz ey kendini bilmezler. Bir tek Kılıçdaroğlu'na mı yasak siyasi taktik!
Bu aynı büyükleriniz Kürt milliyetçileriyle de kucak kucağa yaşadılar uzun yıllardır. Bir şey demiyorum, ben de Kurtuluş savaşı için onlarla iyi geçindim, sularına gittim.
Kuva-yi Milliye diyorsunuz da Kuvva'nın en önemli ayaklarından birinin Kürtlerle dost geçinmek olduğunu niye bazı yıllar kabul ama uzun zamandır reddediyorsunuz. Benim gibi savaşı kazandınız da mı taktik değiştirdiniz, yoksa her yenilginizde iflasınızı gizlemek için yeni bir numara mı uydurdunuz?
Ben Diyap Ağa'yı arabama aldım, meclise getirdim, o da bana arka çıktı. Şimdi nedir bu Dersim düşmanlığınız? Savaşı kazandınızsa ne bu ağlamalar, yenikseniz ne bu afra tafralar?
Karl: Ekmellettin bey sağcı ve İslamcı bir şahıs. Solcular ise devrimci ve solcu bir aday istiyor.
Solcular son seçimde yüzde kaç oy almış? Üçte bir bile değil. Tabii bu toplama birbirini solcu görmeyen, hatta faşist sayan önemli bir oranı da dahil ediyorum.
Bundan benim çıkardığım sonuç: Solcular solcu bir aday çıkararak başarısızlığı şansa bırakmamak istiyorlar. Şu anda az da olsa kazanma şansları bulunuyor, neme lazım! Matematiği iyi biliyorlar.
Birkaç sorum olacak Marksistlere, sosyalistlere.
Benim için işçiler en önemli. Onlarsa çoğunlukla sağcı partileri destekliyor. Çünkü Sünniler. Sağ ve sol bu ülkede Alevi-Sünni demografisine kilitlenmiş. Bu kilidi açmak, işçileri kazanmak için benim Marksistlerim, benim sosyalistlerim ne yapmış?
Hiçbir şey diyeceğim de, çok az sayıda insana haksızlık yapmayayım.
Bakın Türkiye sosyalistleri Kürt milliyetçilerine alabildiğine taviz vermişler. Türk milliyetçiliğine vermişler. Generallere vermişler. Büyük sermayeye, küçük sermayeye vermişler. Doğrudan veya dolaylı olarak Amerika'ya, Avrupa'ya vermişler. Burjuva kültürüne devamlı vermişler.
Fakat işçiyi yoksulu kazanmak için Sünni kültüre vermemişler. Beton gibi tavizsiz durmuşlar. İşçileri kazanmak gibi ciddi bir niyetleri olsaydı ilk tavizi bu kültüre verirlerdi. Tavizsizsen herkese tavizsiz ol, taviz vereceksen ilk tavizi işçiye, yoksula ver.
Şimdi sağ ve sol kilitlenmesinde kabahat kimde? Sadece Sünniliği alabildiğine kötüye kullanan sağda mı, yoksa bundan en ufak ders çıkarmayan zengin budalası bizimkilerde mi?
Bugün öyle bir gün ki bir dönem Kürtçülük başka bir dönem Kürt düşmanlığı yapanları yadırgamıyorum. Öyleleri çıktı ki, aynı anda Kürtlere göz kırpıyor, bir yandan generallerle kol kola geziyor, CHP'ye çalışıyor, fakat sol cepheye de giriyor... Bir tek karşı olduğu Sünni İslamcılık... Bir tek yapmadığı işçi sınıfı siyaseti... Sossuz sosyalizm oldu mu sansürcü...
Kemal: Eh, benim Kuvva anlayışıma benziyor, fakat tersinden, ben başarmak için taktik güdüyordum, bunlar başarmamak için. Solculuk çok değerli bir şey olsa gerek, az sayıda solcu sayılarının artmasından ölesiye korkuyor. Peki üstat, samimi sosyalistler nasıl göremiyor bu oyunları?
Karl: Bu dediklerimin de bir medya gücü var, bir şekilde. Sanırım bundan yararlanmak istiyorlar.
Kemal: Yararlanabiliyorlar mı peki?
Karl: Yararlanıyorlar tabii. Maksat küçük kalmaksa bunların elindeki medya o konuda çok mahir. Sosyalistler iyi ve etkili bir şeyler yaptıklarında söz konusu medyacı dostları bundan hiç bahsetmeyerek küçük kalmalarına yardım ediyorlar.
2. Melek: Anlaşılmıştır. Ekmeleddin bey Türkiye'ye çok uygun.
Karl: Tamamen uygun. Ülke insanının ne ürettiğine, nasıl tükettiğine bakın. Onları kitapların mı reklamların mı yönlendirdiğini inceleyin, uygunluğu göreceksiniz. Az oranda kitap okuyanın ne okuduğuna bakın, az sayıda araştırmacının ne araştırdığına göz atın, az sayıda düşünenin ne düşündüğünü tartın, uygunluğu göreceksiniz.
Bir sonraki sayfa: Son sayfa. Her şeye rağmen umut, ama nasıl?
T. Fikri