Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi öykülerinden biri: Cenaze

Öykü bölümümüzde bu kez de Nihat Genç’in eski bir hikayesini yayımlıyoruz. Bence dünyanın gelmiş geçmiş en iyi öykülerinden biri.

Bunu niye yayımlıyoruz? Bir kere çok güzel bir öykü, okumadıysanız okuyasınız diye. İkincisi siyaseti de kuvvetle içeren bir öykü ve fakat güncelliğinden hiç mi hiç yitirmemiş. İyi edebiyat böyle bir şeydir. Üçüncü ve en önemli nedeniyse “Gezi’den sonra edebiyatta bir şeyle düzelir mi?” diye açmaya çalıştığımız tartışma için örnek bir eser. İşte edebiyat budur, demek için. Tabii bunlar kişisel değerlendirmelerim.

Bu öykü neden çok iyi bir öykü peki, onu eşsiz kılan ne?

İçinde iyi bir edebiyattan ne bekliyorsak neredeyse eksiksiz her şey var.  İnsanın, zavallı insanın trajedisi. Katıksız, içten, içerden, yakından insan sevgisi. Sevgisine bu derece güvenen yazarın cesaretli insan eleştirisi. Yoksuldan, ezilenden yanalık. Sosyalistlerin pek sevdiği tabirle insanı gözlemleyen ve onu değiştirmek isteyen “özne”nin, bizzat öykünün içinde yer alması, yaşamın ve acıların içinde bulunması. Dedik ya, güncelliğinden hiç yitirmeyen siyaset. Tüm bu ağırlığın ortasında keskin mi desek, derin mi desek, yürekten bir mizah. Güzel bir kurgu, ortak insani bilinçaltına seslenen imgelerle içe işleyen bir dil. Oturaklı, yerinde, fazlalıklardan arınmış bir kurgu. Akıcı bir anlatım.

Dünyanın en güzel öykülerini yaratabiliyoruz seyrek de olsa, dünyanın en güzel insanlarının algılarını, bilinçlerini de açmamız gerekiyor. Bize yakın, bizim işimize yarayacak edebiyat diyoruz. Tartışma bu. Ahmet Yıldız’ın “Köpek” öyküsü gibi sağlam edebiyat ürünleri…

Aşağıda “bir tık mesafede” “Cenaze adlı öyküye ulaşacaksınız. Seneler seneler önce yayımlanmış bu öykünün kıymeti ne kadar bilinmiş? İşte o toplumsal kıymetimizin bire bir ölçütüdür. Nihat Genç evrensel ölçekte büyük bir edebiyatçı. Böyle çok üst düzeyde yirmi kadar öyküsü var ve romanları da hiç yabana atılmayacak değerde.  

Fakat epeydir edebiyatla değil, siyasetle ilgileniyor daha çok. Orada da iyi bir işlev gösteriyor, ama politikaya bu kadar vermeseydi keşke kendini. Politikada onun yapabileceğini yapanlar da az bulunur, ama bir şekilde bulunur. Edebiyatta aynı şeyi yapabilenler çok zor bulunur.  Gerçi siyasetine de bir dizi destan, öykü, fıkra, edebiyat katıyor; fakat gerçek edebiyatın yeri bir başkadır.

Cenaze adlı öykü için tıklayınız: http://insanbu.com/a_oyku.php?nosu=147

Kaan Arslanoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 13 )
18-09-2013
20-09-2013 14:58 (1)
Çok güzel bir değini ve öykü... Ahmet Yıldız'ın Köpek öyküsünden söz etmeniz de ilginç... Onun Babamı Beklerken öyküsü de çok güzel... Canan Ar
22-09-2013 23:39 (2)
NG üstadımıza saygılar göndererek, bu öyküyü nasıl "dünyanın gelmiş geçmiş en iyi öykülerinden biri" diye andığınızı anlamam mümkün değil. Bu yazıda birilerini memnun eden öğeler var sadece: acımak, insan sevgisi, altruizm, psödo-Dostoyevski ve - Gorki tarzı merhamet, insan hakları vb. Edebi dertte olan hiçbir kişinin eserine dil uzatmamak bir ilke olmalıdır; sorun o eseri yüceltmekte. Bence en başta NG üstadımız bu yorumlarınıza karşı çıkmalıdır. Saygılar, Z
22-09-2013 23:48 (3)
Sayın Z, Siz Dostoyevski ve Gorki'nin neden büyük olduğunu açıklayın, ben de N.G'nin niye büyük olduğunu açıklayayım. Gerçi bunu yapmıştım, ama tekrar ayrıntılandırırım, sorun değil. Gorki tarzı merhamet nedir, Psödo- Dostoyevski ne anlamdadır, ben bir şey anlamadım, okur da anlamayacaktır. İnsan hakları bu öykünün neresindedir? Siz Türkiye'de en iyilerden bir örnek gösterin, karşılaştıralım. Saygıyla. Kaan Ars.
23-09-2013 08:31 (4)
Sayın KA, NG'nin bu öyküsü edebi bir eser değil, bir tür günlük yazısıdır. D veya G büyük filan değildir; büyüklük diye birşey zaten yoktur. Konumuz bu değil bence. Sırf hislenmek ve bunu kaleme almak edebiyat değildir demek istemiştim. D ve G'den dem vurmam - ki iki çok alakasız yazar - ilkindeki merhamet vurgusunun ikincisinde toptan sığ olarak işlenmesi ile ilgiliydi. D merhamet duygusunun kökeni ile ilgilenirken, G bunu daimi bir kural olarak ele almıştı: tabii ki tartışılır. Saygılar, Z
23-09-2013 10:45 (5)
Sayın Z, ben kim olduğunuzu bilmiyorum, siz biliyorsunuz, eşitsizlik orada başlıyor. Neyse, edebiyat daima ünlüler, ödüllüler, büyükler üstünden yürür. Orada da ölçütlerden önce piyasa beğenileri, piyasa ilişkileri belirleyicidir. Ta ki biri sizin büyüklerinizden daha büyük biri var, iştedir deyince, o zaman akla gelir, "büyük" demek edebi değerlendirmeye uymaz itirazı gelir. N. G yaşayan en iyi edebiyatçımızdır, başka tüm piyasa büyüklerine karşı inadına ama inanarak diyorum. K.A
23-09-2013 10:46 (6)
Edebiyatta değerlendirmeyi ölçütlere göre yapmak gerek. Bunu Türkiye'de en çok vurgulayan birkaç kişiden biriyim. Diyorsunuz ki, NG'nin bu yazısı edebi değil. Siz muhteşem bir öyküye edebi değil derken nesnel olacaksınız, ben onun büyüklüğünü belirtirken özensiz. Bir sanat eserinde ölçüt listesinin başında özgünlük gelir. Bu tek başına bir şeyi sanat eseri yapar veya yapmaz. NG'nin öykü ve romanları önyargısız okuyun,cidden çok özgündür. Çok değişik bir kafadan çıkan değişik bir anlatım. K.A
23-09-2013 10:55 (7)
Bir de Sayın Z, Gerçek Edebiyat'ta çıkan (internet) Nihat Genç'in Olağanüstü Öyküleri adlı yazımla, bu sitede (İnsan Bu) çıkan "Gezi'den Sosyalist Sanat Çıkar mı? Kim Sever Sosyalist Sanatı" adlı yazılarımı okursanız oralarda daha çok ölçüt var. Böylece tartışma sürerse daha sağlıklı sürer. Saygılarla. Kaan A.
23-09-2013 22:21 (8)
Sayın KA üstadım: ölçütlerden, büyüklüklerden bahsetmiyorum. Edebiyat büyüklük değil, küçüklük ile ilgilidir; bu süreç bir piramidin zirvesinde olmak ile ilgili değildir. Edebiyat angajman ötesinde yeşeren bir varlıktır; onun sadece soruları vardır ve hakimiyet, tahakküm ve ideoloji içermez. Edebiyatı bir araç olarak kullanırsak hata yaparız bence. O kendi içinde var olan ve olacak olan bir insani zihinsel üretimdir. Edebiyat kurcalanmayacak ama sadece deneyimlenecek bir eserler bütündür. Z
23-09-2013 22:21 (9)
Bu arada belirttiğiniz yazıları okudum. Saygılarımla, Z.
08-10-2013 08:50 (10)
Bu öykü beni aldı, getirdi, öykü yazmaya oturttu. Bu öykü, "insanbu" ile tanışmama vesile oldu. Bu öykü koparacak beni günlük siyasetin keşmekeşinden. Gazeteci bir dostumun deyişiyle, "siyaset onsuz da yürür. Keşke edebiyatta kalsaydı." Bu öyküyü okuduktan sonra, siyasetten yumuşak geçiş yapacak bir şey denemeliyim dedim. Öyle ki, gazetedeki köşe uzun süre boş kalamazdı. Bir deneme yaptm. Adı "Önce Griye Boyadılar Şehrimi." Griyi anlattım. Metalik griyi. Yakında buradan beğenilerinize sunmak isterim. Tabi editör yayınlanmaya değer görürse. Öykümsü hazırda, cesaretimi bekliyor. BilgeCagatay
09-01-2014 21:21 (11)
İyi akşamlar... Bu sayfadaki öykü linkine tıkladığımızda yönlendiğimiz sayfadaki karakter bozukluklarını düzeltmek mümkün müdür acaba ? Türkçe karakterler sorunlu görünüyor. Teşekkürler, Özlem Ö.
13-12-2014 07:54 (12)
Yorumlar ve tartışmalar dikkatimi çekti de, "sosyalist"ten daha çok "bir Türk milliyetçisi" görüntüsü arz eden Nihat Genç görebildim ben bugüne kadar ODATV'de yazdıklarına bakarak. Ayrıca MHP'ye duyduğu yakınlığı ve yaptığı ziyaretleri de kendisi yazmıştı "ne var bunda?" diye sorarak. Acaba aynı kişiden mi söz ediyoruz, anlayamadım diyeceğim ama, evet, fotoğraftaki aynı kişi.
13-12-2014 09:05 (13)
Aaaa, hakkatten de aynı kişi. Sağol be 12 nolu cancağız, senin aklın da olmasa uyanmayacaktık. Vay beee...
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210320
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.