Sağlıksız yaşam hakkı 2 – (Egzersiz yapmayın, yorgun ölürsünüz)

İlk yazımdan sonra binlerce insan bana muayene olmak için titrimi öğrenmek, çalıştığım kurumu bulmak adına yoğun bir çabaya girişmişler. Evet, ben de profesörüm, alçak gönüllüğümden unvanımı kullanmamıştım. Görev yerimi de yazının sonunda açıklıyorum.

İnsan sağlıksızlığı için en önemli şey beslenmeyse, ikincisi hareketsizliktir. Veya en önemlisi hareket, ikincisi beslenmedir; değişik otörler birincisinin hangisi olduğunda anlaşamaz, ama hemen herkes bu ilk ikide anlaşır. Beslenme konusunu ilk yazıda kaba hatlarıyla anlatmıştık, şimdi sıra geldi egzersiz mevzuuna.

Egzersiz ömrü uzatır deniyor. Doğrudur, egzersiz yapılan, hareketli olunan her bir saatin ömrü iki saat uzattığı saptanmış. Değer mi! Demek ki ömrü uzatan her iki saatin bir saati kan ter içinde geçiyor. Öbür bir saati de dinlenmekle harcanıyor. O halde ne gereği var!

Hareketsizlik bizler için ilaç gibidir. Toplum hareketsiz olacak ki, devamlı oturup yatacak ki, şişmanlık yayılsın. Herkes sağlıksızlık için hareketsizliğin sadece şişmanlık üstünden etkide bulunduğunu sanıyor. Hiç öyle değil.

İnsanın genetik yapısı, 200 bin yıl önce evrimleşmiş organik karakteri harekete göre şekillenmiş. İnsan ancak devamlı hareket ederse, koşarsa, doğayla mücadele ederse, yürür, ağaçlara tırmanır, yırtıcılardan kaçar, avları kovalarsa sağlıklı kalabilir.

Demek ki, böyle bir yaşamdan uzaklaştığında hastalık garanti.

Kimi kişiler bunu yapay olarak sağlamaya çalışıyor. Yürüyüş yapıyorlar düzenli olarak, evde veya salonlarda egzersiz hareketleri yapıyorlar, koşuyorlar, kendi aralarında müsabakalar düzenliyorlar. Ne olacak! Beş on yıl daha fazla yaşıyorlar. Onca eziyet beş on yıl için mi?

Diyorlar ki, egzersiz yapanlar sadece beş on yıl fazla yaşamakla kalmıyor, o yaşamlarındaki kalite de çok daha yüksek oluyor. Terleyerek mi?

Egzersiz yaşlanmayı geciktiriyormuş, kemikleri kuvvetlendiriyormuş, eklemleri sağlamlaştırıyormuş, kalp damar hastalıklarını çok ileri yaşlara erteliyormuş, kanseri önlüyormuş, diyabeti sağaltıyormuş, bir yığın fasarya. Tamam, bunlar kısmen doğru, ama herkesin bunları uyguladığını düşünün, tıp sektörü mali olarak çökmez mi? O zaman gerçekten hastalandığınızda size kim bakacak?

O bakımdan tıp fakültelerinde egzersiz fizyolojisi öğretmeyi bir iki saatle geçiştiriyoruz. Beden eğitimini fakültelerden uzak tutuyoruz. Sorduklarında “Beden eğitimi faşist devletlerin işi, bir de demir perde komünistleri yaparmış, bunlar totaliter gösteriler” diyoruz.

Bu tür sözde koruyucu önlemleri günlük tıbbi uygulamadan tamamen sildik. Örneğin bel fıtığı ameliyatı mı yapıyor doktorlarımız, iki gün sonra taburcu ediyoruz hastayı, o ara bir şeyler sorsa bile kişi, kesinlikle konuşmuyoruz. Konuşursak kafası karışır, iki ay sonra yine aynı durumda gelmez. O zaman ne olur, hastane zarar eder. Demin anlattığım süreç: Hastane zarar ederse kapanır. Kapanınca ne olur, bir daha bel fıtığı ameliyatı yapılamaz. Diz ameliyatı, fıtık ameliyatı, her türlü operasyon için böyle. Diyabet için, yüksek tansiyon için böyle. Ver ilacı gönder, sakın konuşma. Bilgi sızdırma!

Bütün vatandaşlar şunlara günlük yaşamda dikkat etmeli:

1-      Uzaktan kumanda aletleri dostunuzdur. Sakın ha bir oturduktan sonra bir daha kıçınızı kaldırmayın. Bir şeye ihtiyacınız varsa, evdeki bir yakınınızı çağırın. O da oturuyorsa, eve dışarıdan başka biri gelene kadar bekleyin.

2-      Asansörleri kullanmak çok önemlidir. Sadece bir kat mı çıkacaksınız, asansöre binin. Eviniz üç katlı mı, niye asansör yok diye kavga çıkarın.

3-      Gideceğiniz yerlere özel araçla gidin. Arabayı siz kullanmasanız daha iyi olur, çünkü siz kullanıyorsanız biraz enerji harcarsınız. En iyisi taksi tutmak. Şayet mecbur kalıp dolmuşa binmişseniz, gideceğiniz yere en yakın noktada inmeyi unutmayın. Şayet şoför sizi bir buçuk metre ilerde indirmişse kavga çıkarın. Yok, kavga çıkarmayın, o da enerji israfı, yavaşça homurdanın ki, alışkanlık olmasın sürücülerde böyle şeyler. Mamafih çıngar çıkarsanız da olur, o da başka yönlerden size sağlıksızlık verir, iyidir.

4-      Yürümeyin. Evde veya sokakta mümkün olduğunca yürümeyin. Yürümek zorunda kalmışsanız çok yavaş yürüyün.

5-      Çalışmadığınız saatlerde sürekli TV izleyin.

6-      Bahçeniz varsa bahçe işi yapmayın, başkalarına yaptırın. Bahçeniz yoksa çok daha iyi, yeşillik alanlardan uzak durun. Yürüme coşkusu verebilirler. Beton sahaları, AVM’leri tercih edin gezmek için.

7-      Çocuklarınızı, gelecek nesilleri bilgisayar başında ve lapacı yetiştirin. Servis kapıdan alsın, okulun iç kapısına kadar bıraksın. Çocuklarınızı yürütmeyin.

Bunlara az biraz dikkat ettiğinizde hep birlikte sağlıksız mutlu bir gelecek bizi bekleyecektir.

Prof. Dr. Velfecri Dolar

Mega-Kent Üniversitesi

Commercial Park Tıp Fakültesi

Halk Sağlıksızlığı A.B.D Başkanı (Obama’nın Danışmanı)

 

  

   

Facebook
yorumlar ... ( 4 )
15-04-2013
16-04-2013 08:40 (1)
Haklısınız istediğinizi yiyemedikten sonra, dilediğiniz gibi miskinlik yapamadıktan sonra, hapishanede bir hayatı iki yüzyıl yaşasan ne olur! İnsan gibi hayatın tadına vararak Özgürce 80 yıl yaşamak varken!
16-04-2013 08:46 (2)
Teşekkür ederim, sayın yorumcu, böyle bilinçli bir çoğunluk olduktan sonra hastanelerimiz daha çok iş yapar, güzel bir sektör olmaya devam eder. Gerçi 80 yıl iyimser bir tahmin ama, bizim tesislerimizi bol bol ziyaret edip, ellerimizden sık sık geçerek bir 60-70 yılı garanti edebilirim. Bedeniniz denizdir, hep birlikte yemeyen domuzdur. Saygılarımla. Prof. Dr. Velfecri Dolar
16-04-2013 11:41 (3)
İnsanlarımız istedikleri gibi yaşadıkları için mutlu olacak. Tesislerinizi sık sık ziyaret ettikleri için tesis sahipleri mutlu olacak. “Kazan - Kazan” dedikleri bu olsa gerek. 80 yıllık yaşam süresi tahmini iyimser bulmuşsunuz, iki yüzyıllık tahmini normal karşıladınız ki, itiraz etmediniz.
16-04-2013 11:51 (4)
Haklısınız. Hot money kokusu alınca bazen sazanlaşabiliyorum. Prof. Dr. V. D.
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210700
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.