Değerli okurlarımız, yazarlarımız, dostlar, siz oradasınız, biz neredeyiz?

Hıdır’ın eliyle diyalektiği

Okurlarla, yazarlarla sohbet.. Sorular, yanıtlar..

Ta en baştan söylemiştik: Bu sitede başka hiçbir yerde bulamayacağınız yazılar, haberler çıkacak. O zamandan bu yana 23 aya yakın zaman geçti, teveccühünüzden ve tepkilerden anlaşılıyor ki, bunu başardık, sözümüzü tuttuk.

Değil Türkiye’de, dünyada bulamayacağınız kimi yoğun emek ürünü, kimi bir hayli zeka ürünü yazılarımıza, okumalarınızla, yorumlarınızla hayat verdiniz. Teşekkürler. Bazı yazılarımız yüksek tık sayılarına ulaştı, (tık sayılarımız başka sitelere göre gerçeğe en yakın olandır, bizde şişirip kendini kandırmaca yok) kimi de daha fazla hak ettiği halde düşük sayılarda kaldı; ama bir şekilde okundu, etki gösterdi. 

Anladık ki, yayınımız hiç ummadığımız kişilerce okuyor, beklenir-beklenmedik çevrelerden destek topluyor; ama bu arada tabii siyaset-edebiyat-sanat-tıp camiasında, o bölgelerin köşe başlarında hayli rahatsızlık uyandırıyor. Bir amacımız da buydu zaten. Kurulduğu günden bu yana 70 bine yakın kullanıcı girmiş siteye ki, hiç fena değil.

Fakat bazı dostlar başarı bekliyor. Hızlı başarı. Yerdiklerimizin hemen kuyruğu kıstırıp gitmesini, bizim anlayışımızın toplum içinde güçlenmesini arzuluyorlar çabucak. Bu belki hiç olmayacak. Çünkü biz kapitalizme karşı, onun ideolojisine karşı bir huruç harekatı içindeyiz ve gerçekten umutsuz çaba. Karşısında olduğumuz ideolojik güçler, bunların en solcuları ve sosyalistleri bile çoğunlukla kapitalist kafalı. Tek tek kişileri yıpratabiliriz, bazı etkinliklerini engelleyebiliriz, kısmi ilerlemeler sağlayabiliriz, ama baskın hep onlar, çoğunluk onlar olacaktır, bu böyle. Kapitalizm altında bu devasa sosyo-ekonomiyi sağından solundan kıpırdatmamız, kısmi ilerlemeler sağlamamız bile büyük başarıdır. Sosyalizm kazara gelse bu ülkeye, durum değişmeyecek. Yine onlar çoğunluk olacak.

Şimdi dostlar, bırakalım bu genel lafları, sizden somut taleplerimiz var.

1- Yazıları okumakla zaten büyük alicenaplık gösteriyorsunuz, başka ne istenebilir, bunca dev gücün içinde, onca popüler yayının ortasında buraya geliyorsunuz. Bir bölümünüz arkadaşımızsınız zaten, dostumuz, akrabamız, yazarlarımız… Sizin “hımmm.. hiç de fena dokundurmamış!” dediğinizi hissediyoruz ve bu bizi mutlu ediyor zaten. Lütfen en son noktada, “terminal”, ultima “distal” noktada kalın ve okuduklarınızı yaygınlaştırmayın. Siz ulaşmak istediğimiz son noktasınız. Arkadaşlarınıza, dostlarınıza iletmeyin örneğin. Kimseye söz etmeyin. Zaten anlamayacaklardır. İlettiğinizde “Bu ne yaaa şimdi!” diyecekler, karizmanızı sarsacaklardır. Sakın ha, kimseye mail atmayın, face'de paylaşmayın, beğen yapmayın, retwitlemeyin. Beğenlerinizi lütfen yeğeninizin yaş günü partisi veya Barcelona'daki şehir geziniz için saklayın. Siteye üye olmayın, üye yapmayın, gelen abone duyurularını açmayın, BÜYÜ BOZULMASIN… Başarımızın sırrı burada yatıyor: GİZEM.. SUSSS!

2- Yorum yazmayın. Fikir belirtmeyin ki büyü bozulmasın. Neydi motto: Yavaş düzgündür, düzgün GİZEMLİDİR. Zaten yorumlarda dönen, yüzde doksan lüzumsuz gevezelik. Siz de katılırsanız bu ne katar şahsınıza? Onu bilmem, ama bize bir şey katmaz. Lütfen.

3- Yorum yazacaksanız isimsiz yazın, bir isim uydurun veya F.B. gibi bir şey koyun lütfen. Niye mi? Bir kere az çok tanınmış bir kişiyseniz buraya girip, bir de ciddiye alıp yorum yazdığınızın görülmesi, sizin hakkınızda iyi intiba bırakmaz. Ya da bizlerden birinin tanıdığıysanız eğer, bu vesileyle gerçek görüşleriniz açığa çıkar. Hoş olmaz. 

Bir de karşıdaki kişinin kimliğini bilmek bizde insani bir rahatlama yaratıyor ki, insan ilişkilerinde en berbat şeydir. Biz rahatlarız, siz rahatlarsınız, ne olur, düşünsel performans düşer. İnsani iletişimde ne kadar gayri insani şey varsa onu denemeliyiz ki geleceğin android toplumuna iyi uyum sağlayabilelim.

4- Yoruma ad yazmayın. Ad yazmanın en tehlikeli tarafı asıl şudur: Ya sizi tanır ve sizden iş istersek! Hadi sen de şunu yaz dersek veya şurada toplantımız var, katıl diye buyurursak. Olur olur! Örgütlenme gibi pis bir şeye giden ilk adımlardır ki, buna karşı herkes uyanık olmak zorunda.

Hepsi bu kadar. Şimdi içinizden bazıları diyecek ki, “Vaaay, espri ayağına yine bize verdi veriştirdiler, meğer ne büyük beklentileri varmış.. falan feşmekan..” “Zaten buranın belli bir okuru var, siz onlara atarlanacağınıza, gidin okumayanlara, o milyonlara sesinizi duyurun, başarılı bir şeyler yazın ki okusunlar, başarısızlığınızın hıncını buraya zaten gelenden niye çıkarıyorsunuz! Vesaire ve zahire.”

Yok dostlar, cidden espri yapıyoruz ve hakikaten daha büyük beklentimiz yok. Yarı şaka yarı kulağa kar suyu kaçırma babından. Destek ve katkı veren dostlar elinden geleni yapıyor zaten. Ancak daha fazla beklenti oluşmuşsa, gerçekten bu iş bizim enerji ve mesai haddimizin son sınırına geldi, daha fazla büyürsek yapabilir miyiz, emin değiliz. Halimizden şu an üst memnunluk sınırındayız anlayacağınız. Hem biraz daha büyümenin sonucu nedir biliyor musunuz: BÖLÜNME. “İnsan Bu yazarları ortadan ikiye ayrılmış” diye bir haber duyarsanız şaşmayın, o kıvamdayız. Henüz ciddi bir fikir ayrılığımız yok, ama buluruz sizin için. Sayımız ve okur adedimiz buna müsait noktaya geldi. Biz solcuyuz.

Bu 4 maddeli çakma serzenişleri biraz da şunun için yazdık. Ara sıra bazı dostlara rastlıyoruz, kısmen içtenlikle kısmen klişe merakından “Yahu sizin site güzel ama, çok daha fazla okunması lazım, yazık oluyor… Şöyle şöyle yapmanız lazım, böyle böyle davranmak levazım” tarzında fiştekliyorlar, biraz da onlara cevap. Tirajınız, reytinginiz ne kadarsa yayın olarak, ister entelektüelin en hası olsun okurunuz, ister dostun en sağlamı, anca o kadar ciddiye alınıyorsunuz, doğruya doğru, gerçeğin hakikati... Madem öyle, yapmak isteyen yapsın kardeşim, kimsenin kolundan tuttuğumuz yok. Daha fazla okunması lazımsa okunur, okunması lazım değilse okunmaz, biz zaten kapasitemizi zorluyoruz, çıkan sonuca bayram yapmayız, oturup ağlamayız. “Hıdır ve elinden gelen”in diyalektiğidir vurgulamak istediğimiz.

Burası bir haber sitesi değil, ne gazetelerin ne de TV'nin alternatifi. Ama kıymetini bildiğimiz, sizin de kıymet değerlendirmenize sunduğumuz önemli bir mecra. Yazı gönderin, yorum yazın veya bunları yapmayın, size kalmış. Ne var ki, gazete ve TV'ler dışında bir arayışınız yoksa, aklen ölmüşsünüz demektir.

Veee...

BUNDAN BÖYLE BU YAZI VE BU KÖŞE SÜREKLİ AÇIK KALACAK. Siteyle ilgili, genel olarak yazarlar ve yazılarla ilgili öneri, görüş, eleştirilerinizi buraya yorum yazabilirsiniz. Buradan sohbet edeceğiz, dertleşeceğiz, gerekirse buradan kavga edeceğiz, belki buradan birlikte bir şeyler yapabileceğiz.

Yorumlarınızı, değerlendirmelerinizi, katılımınızı bekleriz.

Sevgiyle, saygıyla.

Taylan Kara, Nihat Ateş, Kaan Arslanoğlu

Üç yayıncıdan sizler için birer yazı önerisi (sitenin eski yazılarından) :

Taylan Kara'nın önerisi:

Türkiye'de edebiyat ödülleri nasıl verilir

http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1487

Nihat Ateş'in önerisi:

Kafesin biri kuş aramaya çıktı - Murat Gülsoy eleştirisi: http://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1613

Koltuk Değneği (şiir) : http://insanbu.com/a_siir.php?nosu=184

Kaan Arslanoğlu'nun önerisi:   

Seçime kadar CHP'ye tam destek: http://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1662  

Facebook
yorumlar ... ( 445 )
02-02-2015
02-02-2015 14:51 (1)
Yaşasınnn...gerektiğinde kafa atacağımız bir duvar istemiştik ulu manitudan, sonunda kabul olundu. Böylesi çok daha iyi olacak gerçekten. sanchez ve adamı mh
02-02-2015 16:54 (2)
Simde bir kere yorumlarda 1000 karakter siniri cok sacma, zaten daha uzun yazmak isteyen yorumlarini parcalara ayirip öyle yayinliyor, ikincisi yazdiginiz yorumlara verilen cavaplardan haberdar olamiyorsunuz (), biraz daha kullanisli bir site tasarimina ihtiyac var, zor birsey de degil, solcusunuz diye ille Sovyet teknolojisi kullanmak zorunda degilsiniz. Saygilarimla, Seckin Sefi
02-02-2015 18:19 (3)
Sayın Sefi ve herkes, yorum sorunu en önemli sorunumuz. Evet, teknik olarak 1933 model Sovyet web tekniğini kullanıyoruz :)) Bu biraz bizim basitlikten hoşlanmamızdan, amatörlükten ve amatör kalma ısrarımızdan, biraz da olanak yetersizliğinden. Her şeyden önce taşralıyız. Elimizin altında fazla seçenek yok. Ama teknik konularda sizlerin önerilerini yakında değerlendireceğiz. Yorum işinin esas işlevi ise daha büyük sorun. Biz istedik ki baştan, çok sayıda yorumcu kısa kısa yorumlar yazsın. Sonuçta az ile orta arası bir sayıda yorumcu sayısına ulaştık (kendi hedefimize göre)ve yazanlardan bir kısmı çok uzun yazmayı yeğliyor. Uzun yorumlar veya az sayıdaki yorumcunun kendi aralarındaki haberleşme yorumları başka yorumları bir ölçüde engelliyor. Niye yorum yazmıyorsunuz diye sorduğumuz bazı arkadaşlar bahane veya değil, bundan şikayet ettiler. Uzun yazmak isteyenler yazı yazsın dedik, bazısı yazdı, bazısı yazdığı halde buna devam etti. Yani uzun yorum yazılarda olduğu gibi +++
02-02-2015 18:20 (4)
yorumlarda da okunmayı azaltan bir etmen. Biz istedik ki yorumcuların büyük bölümü isim belirtsin ve saygılı olsun. Tam tersi oldu. Nufer Kurt gibi bazı arkadaşlar yorumlarda üyelik sistemini önerdi. Fakat sahte mail adresi almak çok kolay, bununla gerçek isimlere ulaşamayız. İsimsizlik arttıkça bunun sakıncaları da artıyor. Şuna ne dersiniz, tüm arkadaşlara soruyorum: Yalnızca isim belirtenlerin yorumlarını yayımlasak? İsim sahipleri de gerçek kimliklerini bize ikna edecek şekilde bildirsinler. Bu kesindir ki, katılımı azaltacaktır. O da hoş değil ve okur sayısını da düşürecektir. Ama bazıları kötü niyetli, bazıları ise iyi niyet taşımakla birlikte uzun uzun yorumlarla bizleri ve okuru boğan yorumcular da bir sorun. (bu yorum da öyle mesela) Bu sorun, abartmayalım elbette bir felaket değil, ama daha iyi nasıl olur, onu tartışıyoruz. Ya da böyle kalsın, 1000 karakter sınırını az daha artıralım. Bir şey değişecekse??? Saygılar Kaan Ars.
02-02-2015 23:10 (5)
Böyle bir köşenin olması gerektiğini bir süre önce ben söylemiştim, hatırlanacak olursa. İmza: Bir idiot. Ve bir de not: İdiot olmak kötü bir şey değil, korkmayın. Esas "akıllı"lardan korkun.
03-02-2015 08:50 (6)
İdiotcum 5, senden önce söyleyenler oldu dostum, arşiv orda. Hürmetzz. mh
03-02-2015 23:27 (7)
Yayımlanmaya hazır roman, öykü, şiir dosyası olan yazar adaylarına nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz? Hangi yayınevlerine başvurmalı, hangi dergilere ürün göndermeli ve eserlerimizin daha fazla nitelikli okurla buluşması için neler yapmalıyız? Sizler yazarlık hayatınızın başlangıcında neler yaşadınız? Tecrübeleriniz, tavsiyeleriniz nelerdir?
04-02-2015 09:21 (8)
Fikrim soruluyorsa eğer; site tasarımına dokunmayın, 1000 karakter fazla bile derim. Cicili bicili, renk ve animasyon fışkıran tasarım şeysi istemem. Karakter içinse bkz. tivitır, vayn ve haiku. Birinci Bencil Şahıs
04-02-2015 11:11 (9)
Sayın okurlar, yazarlar, yorumlar hakkında eleştiri ve önerileri sıraladım yukarıda, ben de bazı öneriler getirdim EDİTÖRLER DAHİL kimseden ses çıkmadı. Şimdi son kez şunu öneriyorum. Sadece kimliği belli yorumcuların yorumlarını yayımlamak şu an bizi kimlik tespitinde meşgul edip aşacağı gibi, katılımı da azaltabilir. Son çare bunu da deneriz. Ama şimdilik rumuzlu veya isimsiz yazanların yorumlarını da eğer CİDDİYSELER, yani olumlu veya olumsuz bir ciddi eleştiri-katkı koyuyorlarsa, dalga geçmiyorlarsa yayımlayacağız. Hakaret eden, yazara sataşan, yazarla veya başkalrıyla dalga geçenler yayımlanmayacak. Mesela Ç, SE, Caner gibilerin yorumları espri de yapsalar işi ciddiye alan yorumlardır. Ama dün akşam gelen DR: WHO imzalı yazarla, siteyle dalga geçen yorumlar yayımlanmayacak. İkinci DR. WHO imzalıyı sildim mesela. Birisi soru sormuş (o da kendisi belki) bu hazret de onunla dalga geçen cevap yazmış. Bu tür şeyler biz buradan fark ediyoruz, eleştiriler de geliyor ++++ K.A.
04-02-2015 11:16 (10)
yorumların okunmasını azaltıyor, yorum yazılmasını da azaltıyor. Sözün kısası isimsiz yorumlar, şayet katkı sağlama amacındaysa yayımlanır (ciddi veya esprili). Madem bazı arkadaşlar isim vermeme hakkını kullanıyor, editörler de onlara daha seçici davranma hakkını kullanacak. Tayyip gibi konuşayım, kusura bakmayıın! İtirazı olan? Farklı şey söyleyen? Ha, bir şey daha. Bazı arkadaşlar, 4-5-6 ayrı rumuzla yazıyor. Okur bunları anlayamaz ve ilk tepkisi ne yazık ki olumsuz oluyor. Siz eğlenebilirsiniz, bir yere kadar, başkalarını da düşünün lütfen. Biz bile kim kimdir karıştırıyoruz, tuhaf cevaplar veriyoruz, Bize de yazık. Her şey daha sağlıklı tartışma, daha çok yorum için değil mi? Saygıyla sunulur. Kaan A.
04-02-2015 12:18 (11)
İroniyi anlamayıp siteyle dalga sanmışsınız, ne yazık ki. Dr. WHO
04-02-2015 12:25 (12)
Ne ironisi? İsimsiz bir kişi bir soru sormuş. Siz de ona edebiyat piyasasına teslim olmak dışında seçenek bırakmayan gayet ciddi cevap vermişsiniz. İroniyi ben anlamadıysam benim zekamdaki birçok kişi de anlamayacaktır. Bir önceki yorumunuz da çok üst espriliydi zaten, bizim seviyemizi aşardı. Net şeyler yazın, ultra espriler yapmayın lütfen. Yorum mu yazıyorsunuz, sayfaları meşgul mü ediyorsunuz belli değil. Size biri cevap verecek, aha şimdi yaptığım gibi, başka biri başka şey diyecek, bir sürü ciddi konu var, yorum diye gelen bunlar. Bakın kardeşim Dr. WHO imzası bile sizden önce iki ayrı kişi tarafından kullanıldı. Bu kadar cin olmayınız lütfen, vasat zekaya, vasat okura biraz saygı. K.A.
04-02-2015 12:30 (13)
Yeni Bursa Gazetesi'nden dostumuz Mehmet Ali Yılmaz'a geçmiş olsun. Yine bir müteahhitin rant hırsı, bunu dile getirme ve AKP'li rantçıların saldırısı. Bereket ucuz atlatmış saldırıyı, ama saldırganlar yine mahkeme kararıyla serbest. Dünyanın düzeni! Mehmet Ali Yılmaz'a sevgiler, saygılar.
04-02-2015 13:06 (14)
Şimdi sn. KA, ben anlayamadım napacaz. Önkayıt mı yaptırıcaz nedir? mh
04-02-2015 13:11 (15)
Kimliği belli olanları zaten biliyoruz. Bu arkadaşlar olabildiğince kendi isimleriyle yazsınlar, rumuz yazacaklarsa mh gibi sabit bir rumuzla yazsınlar, sorun yok. İsimsiz yazacaklar ise olabildiğince düzgün ve katkı koyucu yazsınlar ki, sataşma, dalga geçme, siteye laf sokma, hakaret vb niyetinde olmadıklarını görelim. K.A.
04-02-2015 14:14 (16)
Editör ses veriyor:) Senin sıraladığın ilkelere katılıyorum Kaancığım; ek olarak "sitenin hiperaktif, her şeyi bilirim, çok okurum, siz nesiniz, top benim arsa da" diyen çocuklarına de günde iki adet Omega3 başlanmasını öneririm:)))) Selamlar Nihat Ateş
04-02-2015 16:54 (17)
Bu cumhuriyet gazetesinin internetteki kültür edebiyat haberlerini hakkaten kim yazıyorsa, çıldırmamak elde değil. Elif Şafak'ın acı günü diye haber yapılmış. Hemen ünlü yazar Elif şafak diye söze girilmiş, kime göre, neye göre, ünlü be kardeşim? Babasının da sayılı sosyal-psikolog olduğunu da haberden öğrenmiş olduk. Sanırım kızı gibi ünlü olmayı başaramamış, Alah rahmet eylesin. Recai kulaksız
04-02-2015 17:00 (18)
Komünistler anti-komünist ideoloji için yarış ediyor. HTKP'nin yaptığına bakın. Enver Aysever, Nazım kültür merkezlerinde pazarlanıyor, HTKP, Hilmi Yavuz, Faruk Duman, Irmak Zileli reklamı yapıyor. Kim geçer dersiniz? Sonra da şu Cemaatle işbirliği yaptı, falanca parti reformist. Buna sadece Kadir İnanır inanır :)) Bakınız: Can Yayınları ödül haberinin altındaki link. Onların yalancısıyım.
04-02-2015 18:14 (19)
Bırakın bilgisayara bakabilmeyi,elimi kaldırmaya dahi mecalimin kalmadığı bir musibetle uğraşmaktan ötürü anca yanıt verebilmekteyim.Şimdi kimi yazılanları görünce kendi kendime ‘’gel de dellenme’’ diyorum.Konuyu hemen açıklığa kavuşturalım.Çok katkı sağladığını düşündüğüm bir yazı dizisi(7 bölümlük yazı dizisi) sonlanmış olduğundan ötürü nihai bir yorum yapılmıştır.Kimileri fena halde diş biliyormuş meğerse…İçerik ile ilgili birilerinden icazet mi alacaktık yoksa! Bir okur-yorumcu olmaktan gayri bir durum mevzu bahis bile değildir. Öyle sanal ortamdan,pırıl pırıl ve iyi niyetli bir siteden sallamakla, olmuyor.Herkesi titiz davranmaya davet ediyorum.Saygılar. Caner Ercan
04-02-2015 20:47 (20)
Allah Allah, I.Zileli'ye niye laf ediliyor şimdi?
05-02-2015 09:32 (21)
Bu konuya da ben girmeyeyim istedim, ama baktım yine sessuzluk. Sayın 20 numara. Hilmi Yavuz, Faruk Duman, Irmak Zileli aynı karede, aynı derginin edebiyat atölyesinde. Zileli bir ödül aldı, baktık ki safını, dostlarını seçmiş bile, tezgaha girmiş. O tadı bir kez veriyorlar, ödülü bastılar mı, kişi her türlü rezalete "eee, ne olmuş" der hale geliyor. Yahu arkadaşlar, ödülü, skandalı falan bırakın, komünist partiler edebiyatçı olarak Aysever'i, Hilmi yavuz, Selim İleri, Ahmet Cemal, Faruk Duman vb gibi yazarları öne çıkarıyorsa bunlar nasıl devrimci yetiştirecek. Bunları niye eleştirmesi gerektiğini bilmeyenlerden hiç devrimci olur mu? O zaman niye bu siyasette bu devrimci "edebiyat"? Niye birbirimizi kandırıyoruz? Kaan Ars.
06-02-2015 11:49 (22)
Sayın yazar ve yorumculara içinden çıkamadığım bir şeyi sormak istiyorum. Bildiğimiz gibi, bizim "çok laik" bir TSK var. Fırsat buldukça sol, çağdaşlık ve laiklik namına ne varsa ortadan kaldıran bir TSK bu. Bu TSK'nın yakın zamanlarındaki komutanlarından biri de, malumunuz, İlker Başbuğ idi. Bu büyük ve Soner Yalçın'a göre "aydın" zatın kısa bir süre öncesinde, laik(!) TSK'nın ne kadar dindar bir kurum olduğunu göstermek adına döktürdüğü incilerden biri şu idi: "Biz komutanlar her zaman şunu söylemişizdir: 'Cephede ateyiz olmaz". Şimdi vallahi feci halde kafam karıştı. Çünkü memleketin çok sayıda laik ve layık vatandaşı bu şahsiyetlerden laikliği korumalarını bekliyordu. Ki, 12 Mart ve 12 Eylül'de görüldüğü üzere solun ve de laikliğin anasını bunlar bellemiş, hatta yakın zamanlarda, H. Sami Türk adalet bakanı iken hapishanede solcu yakmışlardı. ABD'den "our boys"lar diye övgü almışlardı.Şimdi sorum şu sevgili dostlar: Bir memlekette bunların hepsi birden nasıl mümkün olabiliyor?
06-02-2015 19:49 (23)
Sorunuza geçmeden önce belirteceğimiz noktalar var. Liberalizm ile ulusalcılık birbirinden farklıymış izlenimi yaratsa da sistemin farklı iki yüzüdür. iki düşüncenin de sermayeyle ilişkisi vardır. Türkiye'de sosyalist siyaset bağımsız hat yaratamamış liberalizm ile milliyetçilik sarmalında gitgeller yaşamaktadır. Asker laikliğin temsilcisi olmamıştır. Askerin sermaye ilişkisine göre olayları analiz etmek gerekiyor. Asker 12 Mart'ta da 12 Eylül'de de sermayenin çıkarlarını savunmuştur. 28 Şubat'ta İslami hareketin kapitalizme entegre olması için yapılmış bir müdahaledir. AKP'yi de yaratan bu süreçtir. 28 Şubat'ta islami sermayenin büyük bölümü 28 Şubat'ı desteklemiştir. 27 Nisan bildirisinde aslında haddini bildirmek istedikleri cumhuriyetçi tepkide bulunanlardır. Onlar sistem içine çekilmesi sağlanmış sosyalistler süreci anlayamamış müdahalede bulunamamış , cumhuriyet mitinglerini düzenleyenler de ulusalcı siyasetin(soner yalçın,aydınlıkçılar,chp'nin) de etkisiyle katılan kitle ç.
06-02-2015 19:49 (24)
TSK'dan meddet ummaya başlamıştır. Aslında amaçlandıklarını düşündüğüm AKP'nin güçlenmesi de bu sayede sağlanmıştır. Yaratılan gerçekte olmayan asker gelecek korkusuyla liberallerin de desteğiyle AKP'ye destek artmıştır. Askerin sonradan herhangi bir açıklamaması olması bu tezimi güçlendiriyor. Varsayım tezlerle konuşmayı sevmeme rağmen bu durum başka bir şekilde açıklanamıyor. Asker hiçbir zaman laikliği savunmamıştır. Laikliği savunan üst yapılardan talepte bulunmayan güç gezi direnişidir. Sosyalistlerin yanlış politikaları sayesinde bir kısmı HDP,CHP'ye yani kapitalist sistem içine çekilmişlerdir. Sosyalistler kısa vadeli pragmatist siyasetlerle(bir liberalizm bir ulusalcılık) bu kitleler üzerinde samimi olmadıkları izlenimi yaratmışlardır.Bir kısmı da umutsuzdur kendini temsil eden öznenin olmadığını düşünmektedir. ç.
07-02-2015 08:27 (25)
Uzun zamandır ödüllü bilmece yapılmıyor. Meraklısı için bari ben bir bilmece sorayım. Aşağıda, tırnak içinde alıntı yaptığımız lafları sarf eden ünlü eleştirmen kimdir? "Edebiyatın yazınsal değerlerini ciddiye alanların küçümsendiği yerde, popülizmin bayağılığı güçlenir. Yüz kızartıcıdır popülizm. Yazdıklarının yalnızca kullanım değerini düşünen romancı işte onun bir ucundan tutuyor. Üç ayda dört yüz sayfalık roman yazabiliyor, kullanım değerinden iyi anladığı için. Yazdığı roman çok satılıyor ama onun tek bir iyi edebiyat cümlesi kadar anlamı olmadığını herhalde biliyor." Şimdi de aynı eleştirmenden ikinci bir alıntı: "Git Kendini Çok Sevdirmeden'i iyi düşünülmüş, tasarlanmış, yazılmış bir gençlik romanı olarak okuduğumu söylemiştim... Yolda Üç Kişi, yazarının güzel Türkçesiyle tamamlanmış, başarılı bir roman. Konusu hem ilgi çekici, hem önemli... İzin verirse, yazarlığını ilgilendirmeyen sorulara tepki göstermek yerine, yanıt vermemeyi seçmesini öneririm Tuna Kiremitçi'ye."
07-02-2015 10:56 (26)
Sorduğum soruya verilen cevap için teşekkür ederim. Doğrusu "asker-sermaye ilişkisi"ne dikkat çekilmesi son derece isabetli olmuş. Zaten bu ilişki TSK'nın neden bizim "our boys"lar değil de, sermayenin "our boys"ları olduğunu açıklıyor. OYAK Holding isimli garabetin de özellikle TSK'yı piyasa düzenine entegre etmek için kurulduğuna ve bu aklı da ABD'nin verdiğine eminim. Tahmin ediyorum, bu koyu ve daha da koyulaşan karanlıktan kurtulup kurtulamayacağımıza ilişkin hepinizin kaygıları var. Olması da gerekir. Bizi göz göre göre cehalet ve dinci faşizmin iktidarına getirip bırakan süreci doğru anlamak da önemli. Benin halen en dehşet verici bulduğum şey, İran tecrübesi ve o süreçte "solcu" ahmakların yaptığı büyük hata ortada iken, aynı şeylerin göz göre göre burada da "solumsu"lar tarafından yapılmış olmasıdır. Bu nasıl bir beyinsizliğin sonucudur, anlayamıyorum. Liboş tayfasından N.Mert feryada başlamış bile: "Bu son seçim. Ya kendimizi kurtaracağız, ya da hain olacağız."
07-02-2015 12:03 (27)
25 numaranın bilmecesini bildim. Bu kıymetli eleştirmenimiz sanırım Semir Altun. :)))
07-02-2015 15:24 (28)
Türkiye'de İran'dan farklı süreç gelişti. Türkiye'deki süreç uluslararası kapitalizmle bağı olan bir süreçtir. Sermayenin çıkarlarına ters bir iktidardan söz edemeyiz. Özelleştirmeler uluslararası sermayenin girişi bu süreçte gerçekleşmiştir. Bu süreçte "sol" adıyla siyaset yapan liberal aktörler iktidarı desteklemiştir. Kapitalizmle uyumlu bir İslam anlayışından söz edebiliriz. TUDEH İran rejimi ilişkisi daha farklı yaşandı. İkitidar süreci tam olarak beceremeyince liberal aktörlerin bir kısmı muhalif pozisyona geçiş yaptılar. Uluslararası sermayenin derdi rejimin demokratik mi yoksa otoriter olduğu değildir. ABD Suudi rejimiyle uyum içindedir. Sitede Kaan Arslanoğlu'ydu zannederim Nuray Mert'in bir yazısını paylaşmıştı http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=235240 ç.
07-02-2015 17:16 (29)
Aklıma geldi. Önemli bir şey bence. Birkaç ay önce, Odatv'de, Mehmet Barlas'ın doğum gününe teşrif etmiş olan Deniz Baykal'ın Barlas ailesi le verdiği poz dikkatimi çekmişti. Barlas üzerine söylenecek çok fazla şey yok. Fakat Deniz Baykal nasıl onun gibi birinin sofrasına konuk olur da aile resmi çektirir? O resimden ben şunu anladım: Bugüne kadar Barlas'ı ayakta tutan ve onu mahkum etmeyip bir kenara atmayan aslında işte tam da Baykal gibi adamlardır. Düşünün ki Baykal, koca bir ülkenin anamuhalefet partisi başkanlığını yıllarca yapmış bir insandır. Ve sen kalk git, iktidarın en büyük yalakası, her devrin namlı döneği ile doğum günü kutla, resim çektir. "Özel hayatı" ne kadar özel hayatıdır, orası ayrı bir mesele ama, insanda ahlaki zaaflar olunca, birçok farklı alana da sirayet edip kendini gösteriyor. Ve o an anlıyorsunuz, Barlas'a uygun ahlaksızlık koşulları hazırlayanların ve ayakta tutanların kimler olduklarını. Sermaye kesimi bilerek siyasetçileri çürütüyor ve kıvama getiriyor.
07-02-2015 17:16 (30)
Demin yazdığım şey boşlukta kalmasın diye link de vereyim ki, bu ibretlik çürümüşlük resmine herkes baksın, kimin aslında ne mal olduğunu daha iyi anlasın: http://www.odatv.com/n.php?n=canan-barlasin-dogum-gunune-oyle-bir-isim-katildi-ki-cok-sasiricaksiniz-0308141200
07-02-2015 17:17 (31)
27 numara bilemediniz maalesef. Bir ip ucu vereyim. "Sığlıkistan'ın şeyhül eleştirmeni."
07-02-2015 22:14 (32)
31 Cumhuriyet Kitap ekinde yazıyor mu bu kişi? mh
07-02-2015 22:57 (33)
hayır 32. cumhuriyet'le işi olmaz. hdp'li bu adam.
07-02-2015 23:13 (34)
Semih Gümüş. Gugıl
08-02-2015 10:32 (35)
Burada bir konuda yanıldığımı açık yüreklilikle söyleyeyim. Ben bu seçimde HDP barajı geçemezse milletvekillikleri AKP'e gidecek diye HDP'ye oy vermeyi düşündüm ama, baktım ki, barajı aş-salar da yine de AKP'nin kucağına oturacaklar. Sefil akıllarınca RTE başkanlık getirip onlara da federasyon verecek. İnsanda hiç mi akıl olmaz? RTE ve AKP'nin kullanıp kullanıp atmadığı kimse kaldı mı? M. Belge bile sonunda uyanmış, "bunun derdi padişah olmak" diye yazıyor, bu HDP'li sefiller halen uyanamadı. Bu seçim daha önce hiçbir seçimde olmadığı kadar önemli ama, ben şahsen yine de CHP'ye oy vermem. Çünkü CHP düzen partisi ve Gezi sırasında da sermayenin "karmaşa çıkarmayın" telknine kuzu kuzu uyarak AKP lehine çalışmış- oldu. Yoksa çok şey değişecekti. Ben şahsen alternatif ortaya çıkabil*mesi için başka partilere bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bir önceki genel seçimde TKP'e oy vermiştim ama bu seçimde vermeyeceğim. Bakacağım... Henüz karar vermedim. İmza: Bir idiot
08-02-2015 10:32 (36)
Tebrikler sayın 34. Ödülünüzü müdüriyetten ısrarla isteyiniz. Bir dolma kalem veya kitap verirler herhalde. Vermezlerse de canları sağ olsun. Haydi şimdi siz bir bilmece sorun da biz bulmaya çalışalım. Edebiyat dünyasıyla ilgili olursa ne ala.
08-02-2015 11:28 (37)
Sayın 36, bu ödülü müdüriyet koymadı. Kim koydu bilmiyoruz. Kim koyduysa ödülü herhalde o verecek :)) Yalnız 34'den önce 27 numara esprili şekilde ipucunu vermiş. Herhalde o da hak ediyor bir ödül :) MÜDÜRİYET
08-02-2015 11:33 (38)
Ayrıca bu Baykal haberini anımsatana da teşekkürler. Genel çürümenin, adını koyalım avam dille, yavşaklığın en çarpıcı göstergelerinden bir. Bu haber Y-CHP lafını ağzına dolayanlara da ibret olsun, eski CHP'yi de bilirdik biz ve bundan kötüydü. Daha doğrusu herkes birbirinden kötü. Yavşaklığın çeşitli dallarında herkes bir altın madalya alır. K.A
08-02-2015 11:33 (39)
Sol içinde çok ama çok yaygın bir eğilim vardır: araçsallaştırma. Akla gelen, gelmeyen her şey "amaca" hizmet adına araçsallaştırılır. Hiçbir şeyin kendi başına bir anlamı ve önemi yoktur, her şey "amaca" hizmet ettiği ölçüde değerlidir. Bu eğilim sahicilikten uzaklaşır ve uzaklaştırır. Bir noktadan sonra gerçeklik duygusunu yitirmeye başlarsınız. Burada "duygulardan" söz ediyoruz, yani insanlar sol adına yaptığınız şeylerin sahici olmadığını "hissederler". Samimiyetinize inanmaz ve güvenemezler. Söyledikleriniz ve yaptıklarınız ne kadar "doğru" olursa olsun toplumdan destek bulamazsınız. Dahası mücadele adına araçsallaştırdığınız şeylere zarar verirsiniz. Bu son tahlilde bizzat kendi mücadelenize zarar vermeniz anlamına gelir. AA.
08-02-2015 12:08 (40)
37 doğrusunuz, ödülü 27 hakediyor. Ben de, beleşçi demesinler diye anonimin arkasına saklandım zaten. Ama bir ipucu da 31'de (sığlıkistan) vardı. hayırlı pazarlar. gugıl
08-02-2015 13:08 (41)
Kıymetli (35) ismini andığın Belge vb.bu durumun ayırdına yeni varmadılar,hep biliyorlardı.Muktedirleri tarafından kullanışlı ahmaklar durumuna terfi ettirildikleri için ,buruşturulmuş mendilcesine fırlatıp atıldıkları için böylesine konuşuyorlar.İçine düştükleri çıkmazdan kurtulabilmek için de debelenip duruyorlar.Ee şöyle söylesinize değerli havariler:’’Ağzımızla kuş tuttuk,yine de yaranamadık’’ Yoksa kayganlık,oynaklık konusunda bu zerzavatın eline kimse su dökemez.HDP konusundaki fikirlerinde haklısın.Halen sol cenahta şöyle bir yönelim de mevcut:Kürt haraketi içinde bir sosyalist damar bulunmakta ve bu damarla bir etkileşime,rezonansa girilerek ciddi bir sinerji yaratılabilir;bu sinerji de kürt hareketine asıl rengini verebilir.Bu söylem gerçeklerden ne kadar kopuk olunduğuna delalet bir söylem.Zira,üst-belirleyen ne derse o olur,aksi durumda kılınızı bile kıpırdatamazsınız.Sol kavramının ilgili üst akıl için alabildiğine uzlaşmaz karşıtlık olduğu gün gibi ortadayken üstelik.+
08-02-2015 13:09 (42)
+İyi niyet midir,hayalperestlik midir,bile bile lades midir tartışılır da sanırım Marx’ın şu özlü ifadesi bu kesimin durumuna denk düşüyor:’’Cehenneme gidilen yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir’’Selamlar.Caner
08-02-2015 18:05 (43)
O söz Goethe'nin değilmiydi? Faust?
08-02-2015 21:29 (44)
Marks'ın da "iyi niyet taşları" Gulag Cehennemine giden yollara döşenmişti.. gürsel
09-02-2015 18:28 (45)
Sayın (43),o sözü şu anda elimde tuttuğum Marx/Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var!Yayınevi:Zeplin düşünce kitabından alıntıladım.Sn.Gürsel,Gulag cehennemine giden yollar bir tarafa,şimdi o kadar şey sıranabilir ki maalesef ortada yol bile bulunamaz...Caner
09-02-2015 20:56 (46)
42 ve 43, bu aforizma Goethe'nin değildir, Marks'ın ise hiç değildir. Buna en yakın ifade ilk olarak John Milton tarafından söylenmiştir. Ana teması İncil'e kadar dayanır, falan filan. MH
10-02-2015 22:02 (47)
İlginç bir mecraya giren şu ‘’Cehenneme kadar olan yolu’’ şöyle bir düzleyelim ki konu gereksiz yere uzamasın.Marx’ın bir kitabında vurgulamış olduğu özlü söz yerine,Marx’ın bir kitabında da kullanmayı tercih ettiği belki de anonim olan söz!Öff…Caner
12-02-2015 14:48 (48)
Bakalım Bizim Sadık Albayrak kendi yazısının altındaki yorumlara bu kez cevap verecek mi? Merakla bekliyoruz :)) Kaan Arslanoğlu
13-02-2015 11:41 (49)
Buradaki bazı yazıları, bazı yerlerde paylaşıyordum. Madde 1 ‘e göre yanlış yapmış olmuyorum inşallah !? Her ne kadar madde 2’de yorum yazmayın deseniz de ara sıra yorum yazabiliyorum, elimde değil. Bu kuralınıza söz vermeyeyim ama uymaya çalışacağım. Uyabilir miyim bilemiyorum. Madde 3’te yorumlarımızı “isimsiz” ya da “takma ad” ile yazmamızı istemişsiniz. Ben bundan sonra dediğinize uyup takma ad olarak “TAKMAAD” rumuzunu kullanacağım. nebil
13-02-2015 19:47 (50)
Boykot ile ilgili ulusalcı medya ile kürt medyası aynı anda sansür uyguluyor. İki harekette her konuda farklı düşünürken bu konuda hemfikirler. ç.
14-02-2015 12:46 (51)
Değerli okurlar, yeni yorum anlayışımızı yürürlüğe koyduk. 1-İsmini bildiğimiz yorumcular isimleriyle veya belli sabit bir rumuzla yorum yazmayı sürdürebilirler. 2-Yeni yorumcular hiç değilse burada veya bize attıkları maillerle, mail adreslerini ve gerçek kimliklerini bize bildirmek zorunda. İsteyen rumuzla yazabilir, ama biz kimliğini bilmeliyiz. 3-Bunun haricinde gerçek kimliklerini bilmediğimiz okurlar isimsiz veya rumuzla yazacaklarsa, yorumlarını yayımlamak tamamen editörlere kalmış bir şey. Katkı koyduğuna, gerçek soru sorduğuna kanaat getirdiklerimizi yayımlarız. Hali hazırda bu statüde sadece birkaç kişi vari. Ama bunu tam kaldırmamamızın asıl nedeni siteye ilk girenler veya ilk yorum yazacakları ısındırmak açısından. Ancak kimliğini bilmediğimiz yorumcuların yorumlarının yayımlanma garantisi yok, böyle bir hak da talep etmesinler. Her şey açık sanırız, bu notu dikkatli okuyan meseleyi kavrar. Soru olursa yine cevaplarız. Saygıyla. Editörler
14-02-2015 23:06 (52)
Yeni yorum yönetmeliği iyi oldu gerçekten ama bir de sürekli gözönünde olacak bir yerlerde durursa yeni gelenlerin dikkatini çeker. mh
15-02-2015 22:57 (53)
Özgecan SENİ UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ. Caner
16-02-2015 15:09 (54)
Toplumcu Sağlık Söyleşileri'nin 4. sü cumartesi günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde (Kadıköy) yapıldı arkadaşlar. Konu işçi sağlığı idi. Sunumu Uğur İşlek yaptı, söyleşiyi de o yönetti. Bu kez katılım nedense azalmıştı (25'in altına düştü)(Kocaeli'ndeki DİSK kuruluş yıldönümü etkinliği sebep mi?). Bundan sonraki söyleşi Aile Hekimliği olacak ve sunumu Turabi Yerli yapacak. 21 Mart saat 15.. İşçi sağlığı ile ilgili toplantının dökümünü şu linkte bulabilirsiniz: http://toplumcusagliksoylesileri.blogspot.com.tr/p/dorduncu-soylesi.html Kaan Ars.
16-02-2015 21:36 (55)
Korkarım bu gidişle toplumcu sağlık söyleşilerinin altıncısına, sunucusu dışında kimse katılmayacak. "Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir" denir ya, boşa denmemiş. mh
16-02-2015 22:19 (56)
Biz de zaten İnsan Bu'da tam da bunu söylemeye çalışıyoruz. Hiç bir "eylem" yaşamın bir parçası haline gelmedikçe bir yere varamaz. Söyleşiden sonra İlknur Arslanoğlu'nun dediği gibi "zaten arada bir böyle bir araya gelip söyleşi yapmalıyız, özel bir konu ya da sunum olması da gerekmez". İnsanlar "doğal" olarak ilgilendikleri bir konuda konuşmak için bir araya gelebilmeli. Fakat düzen beyinlerimizi ve ruhlarımızı o kadar teslim aldı ki, toplumcu birinin "doğal" olarak, gündelik yaşamının bir parçası olarak yapması gereken şeyler "eylem" haline geliyor. Böyle olunca da ne samimiyet kalıyor ne de sahicilik. Fakat sayın mh'nin endişelenmesine gerek yok, 15 milyonluk megakentte dostlar sayesinde bir "çekirdek" oluştu. Sunucu asla yalnız kalmayacak. AA.
20-02-2015 13:07 (57)
Vealeynaaleykümesselamverahmetullah veberekatuhu Mehmet Harma Hocam. Cumanız mübarek olsun. Hoşbulduk. Tabanist hareketin yokluğu fazla belli oluyo. Ben az dinleneyim. Gece ya da yarın tekrar varlığımın alametlerini gösteririm.
20-02-2015 17:23 (58)
Bi türlü tanışma fırsatı bulamadığım dostum aya, gerçekten geçmiş olsun diyorum. Son yorumlarına baktım da, Olağan Psikopatlar diye bir kitap okudun mu acaba, ondan izler taşıyor mu? Ben de okumadım ama siparişim kargo da, merak ediyorum doğrusu. Varlığının otamları hareketlendireceği kesin. Slmlr :) mh
21-02-2015 10:16 (59)
Ege Üniversite'sinde karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada bir ülkücü öğrenci ölmüş. SOL Haber portalı olayı faşist saldırı olarak nitelemiş, Evrensel'den aldığı habere göre Ülkücülere faşist demiş. Bir tek ölen de faşistti, iyi oldu dememiş! Birgün baştan benzer bir ifade kullanmış, sonra daha nesnel ifadeler kullanmış. Bunlar PKK'nın hiçbir saldırısı için faşist dememişlerdir, dikkat. SoL Portal bunu hep yapıyor. Bu PKK yalakalığı devam ettiği sürece Türkiye'de sosyalizm olmaz. Olur diyen varsa şarlatandır. Kaan Arslanoğlu
21-02-2015 17:42 (60)
Sayın Ç, İleri Haber'in bu yayın çizgisine "büyük siyaset" yapmak bile diyemeyeceğim. Buna olsa olsa "cin olmadan adam çarpmak" denir. İçinde bir sürü dostum var, alınmasınlar demiyorum, alınsınlar. Çıktığı günden beri izliyorum, tam bir laf kalabalığı, derinlik sıfır. Emin olun soL'dan daha iyi olmalarını isterdim, bekledim, ama daha kötüler. Oyalama, göz boyama, top çevirme, gaza getirme... Teorisyenleri bile söndü bitti... Kaan Arslanoğlu (Söylem skandal, gazetecilik skandal yazısının yorumu)
23-02-2015 10:00 (61)
w.b.yeats'in cevat çapan tarafından yapılmış şiir çevirileri sunakta "gerçekçi şiirde yürüyüş" başlığıyla sunulmuş. allahallah! bu yeats ne zamandır "gerçekçi" olmuştu? herif okültistin ve ağır sembolojistin önde gidenidir de. hani bu özellikleri onu başka yazılara, kitaplara bile konu etmiştir. yal kıvamındaki çevirileri de okudum. semboloji konusunda bilgi sahibi olmayan adamlar çeviri yapınca o kadar oluyo tabii. nasip! ben yine mi tersten kalktım ne?! a.y.a.
24-02-2015 14:25 (62)
Alev İşler'in yazısından hareketle; Türkiye soluna liderlik edebilecek, yada solun topluma "işte bizim liderimiz/Benim Liderim" düyebileceği, yada bu potansiyeli taşımaya aday isimler geliyormu aklınıza? Bulgil
24-02-2015 16:46 (63)
Şamanlığın hortlaması yazımda "Türkiyeli hekimlerin, “ortaçağ tıbbı” hatta “şaman tıbbı” uygulayabilmek için gerekli sertifikaları edinmeye başlayacaklarını söylemek “kehanet” olmayacaktır" demiştim fakat bunun sadece birkaç hafta alacağını ben de tahmin etmemiştim: Halk arasında “hacamat” olarak bilinen, Sağlık Bakanlığı’nın da “tamamlayıcı tıp” olarak tanımladığı Kupa Terapisi eğitimleri Üsküdar Üniversitesi’nde başladı. Eğitime uzman doktorlar katılıyor (Milliyet).
24-02-2015 16:46 (64)
Kemal Okuyan olmaz mı sayın 62?
25-02-2015 21:05 (65)
Kaan Arslanoğlu'na ( ya da bilgi sahibi olanlara bir sorum olacak) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ 28285302.asp haberini görünce aklıma geldi. Lösev Üstün Ezer hakkında internette yeterince bilgi yok. Odatv'de bir ara eleştiren bir yazı çıkmıştı. ( http://www.odatv.com/n.php?n=losev-dosyasini-aciyoruz-0212091200 ) Aklımda daha önce oluşan bu sorular pekişmişti. Konu hakkında herhangi bir yazıya da ulaşamadım. ç.
25-02-2015 07:56 (66)
65'e... sevgili ç, bilgi sahibiyim. ama ben buraya yazmayayım. sen anla. sanırım yeterince açık oldu. hadi cümleten hürmetzzz ve dahi 7 cüceler
25-02-2015 12:31 (67)
Dün Sol'un lider adayı kim olabilir? diye bir soru sorayım dedim. Bugün yemeyip içmeyip Aydemir Güler ve Kemal Okuyan hemde ikisi birden hemen lafı ağzımıza tıkmış:) Bidaha da sormam arkadaş :) Bulgil
25-02-2015 20:17 (68)
Bu azarlamalara ben sebep olduğum için vicdan azabı duyup duymamam konusunda emin olamadım :) İkisinin de yazılarını okudum,(bu arada Aydemir Güler'i de ilk kez okuyorum. Okur kazandı yani:) ) bir yığın süslü cümlenin arasında işe yarar bir iki cümle aradım ama ıh ıh, nafile uğraş... Alev
28-02-2015 15:06 (69)
BHH burayı okuduğuna göre bende hazır seçim sürecini tartışırken katkıda bulunacak bir şeyler yazayım. BHH bu kararıyla sosyalizmi mi istediğini yoksa kapitalist sistemin bir parçası mı olacağına karar verecek. BHH'nin HDP ya da CHP ile ittifak kararı alması bir güç olma ihtimalini yok eder. (Dün yazacaktım, HDP-AKP anlaşması olmadan önce) Seçimler sosyalist siyasetin kitlelerle buluşması için katkı sağlamıyor,tam tersi seçim sonrası sosyalist yapıların kadro kaybetmesine neden oluyor. TKP bölünme sürecine seçim sonrası girdi. Seçime beklentilerle girdiler sonrasında da beklentileri karşılanmayınca bu durumun nedeni olarak birbirlerini gördüler. Önceki seçimlerde de seçim sonrası kadro kayıpları yaşandı. (seçimleri boykot mu etsinler o durumun da bir katkı sağlayacağını düşünmüyorum) BHH kitle hareketi haline gelene kadar(seçimi düşünmemesi) BHH destekleyenlerin de oy vermesi verdikleri CHP ya da HDP'nin sistemin bir parçası olduğunu seçiminde umut getirmeyeceğini bilin demesi. ç.
28-02-2015 15:07 (70)
66 numaralı yorumcu yorumunuzu anladım teşekkürler ç.
03-03-2015 11:51 (71)
BHH kendi çorba gibi siyasi çizgisine yakışan bir SEÇİM AÇIKLAMASI yaptı... Yani birçok şey söyledi, hiçbir somut şey söylemedi. Hayırlı olsun :)) Kaan Arslanoğlu
03-03-2015 13:30 (72)
Görülüyor ki müdüriyet, BHH, HDP ve CHP'den bütünüyle umudu kesmiş durumda. Peki sizin somut öneriniz nedir? Bu şartlar altında ne yapmalı? Aynı soru sanat edebiyat cephesindeki mücadelede de güncelliğini koruyor.
03-03-2015 13:38 (73)
Müdüriyet olarak değil, 7 Haziran konusunda kendi şahsi tavrımı açıklamıştım. Seçimde ne olursa olsun CHP'ye tam destek. Bu sütunun alt bölümlerinden o yazıya ulaşabilirsiniz. Sosyalizm alternatifine gelince. Tıpta bir RESEPTÖR kavramı vardır, ilaç, hormon, biyokimyasallar için hücredeki alıcı gedik için kullanılır. Bu toplumda (aslında dünyada) sosyalizm için reseptör kalmamış insanlarda. Ne kadar çırpınsak boşa gidiyor. Kırk ayrı kanaldan duyarlılık yaratmaya çalışıyoruz, olmuyor, reseptörler kapitalizm tarafından kapatılmış. Her şeye dudak büküyor bizim "sosyalistler". Hiçbir sosyalist tepki yaratamıyorsunuz. Örgütlüsü de böyle örgütsüzü de. Sosyalist yayın organında reklam almak, ödül rezaletleri, işçi sınıfını satan günlük pratikler, TTB'nin kapitalist tavırları... Hepsine gülüp geçiyor, bizi alaya alıyor bizim solcu. Ne yapalım? Karınca gibi alçakgönüllü ve inatçı mücadeleye devam, ama kimseyi gaza getirmeden. Kaan A.
03-03-2015 16:26 (74)
Sayın Arslanoğlu görüşünü açıkladı. CHP'ye oy verecek. Kanaatimce Deniz Baykal partinin başında olsaydı, K.A. CHP'den uzak dururdu. Kılıçdaroğlu faktörü seçimini belirliyor gibi. 7 Haziranda Sayın Nihat Ateş ve Taylan Kara ne yapacaklar? Sayın Ateş HTKP'nin sitesinde yazıyor. Ama bu partinin seçime girme hakkı yok. KP'nin var. Onları mı destekleyecek? Ve Sayın Taylan Kara. Görüşlerini Aydınlık gazetesindeki yazılarıyla okurlarla paylaşmayı tercih ediyor. Kendisi Vatan Partisi'ne mi oyunu verecek?
04-03-2015 21:37 (75)
74 NOLU isimsiz yorumcuya yanıt: Vereceğimiz oy ile yazdığımız yerin doğrudan bir ilişkisi yoktur. Köşe yazısının yayınlanması, siyasal duruştan çok başka ölçütlerle belirleniyor. örneğin bir chp milletvekili olan İlhan Cihaner solportalde ve sonrasında birgün gazetesinde yazdı, yazmaktadır. chp eski parti meclisi olan enver aysever şu an hem sol dergisinde hem de birgün de yazmaktadır. Umur Talu habertürkte yazıyor. Birgün gazetesinde birçok sağcı-liberal köşeyazarı yazdı.. Daha önce bu konu detaylarıyla tartışılmıştı. Benim, siyasal görüşümü açıklayarak okurları etkileyecek bir politik gücüm, kariyerim ya da eylemliliğim yoktur. Ben bir politikacı değilim. Güncel siyasetten anlamam. Benim güncel siyasetle ilgili görüşüm buradaki herhangi bir okuyucudan daha vurgulanmaya değer değildir. Bu nedenle, bana bende olmayan değerler atfetmenin bir anlamı yok. Sizin 7 hazirandaki seçiminiz neyse benimki de o kadar değerli-değersiz, hatalı-kusursuz, zekice-salakça olacaktır. Saygılarımla TK
05-03-2015 15:31 (76)
Ateizm Derneği Basın Komisyonu Başkanı Onur Romano da bianet’e verdiği demeçte karara itiraz ettiklerini söyledi.“Bizim internet sitemiz Dernekler Masası tarafından sürekli mercek altında. Biz herhangi bir yazı koymadan önce akademisyenlerde oluşan eğitim komisyonumuz, sosyal medya komisyonumuz ve en son İhtiyar Heyeti dediğimiz 15 kişilik bir ekip tarafından inceleniyor. Yaklaşık 50 kişinin incelemesinden sonra yayınlanıyor. Bu nedenle bir hakaret bulmalarına imkan yok.“Kaldı ki bundan dört ay önce Nihat Hatipoğlu bir televizyon programında hakkımızda ‘şeytanın çocukları’ dedi. Konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduğumuzda Savcı ‘dine uygundur’ ve ‘düşünceye ket vurulamaz’ diye bir karar verdi. Şimdi benzer bir suçlamayla bizim internet sitemiz kapatıldı.” " http://www.bianet.org/bianet/medya/162806-ateizm-dernegi-sansuru-buzdaginin-gorunen-kismi?bia_source=rss&utm_content=buffercfa8d&utm_medium=social &utm_source=twitter.com&utm_campaign=buffer
06-03-2015 10:08 (77)
Hadi Uluengin'in Taraf'ta çıkan "Yaşar Kemal Riyakarlığı" yazısı hakkında ne düşünüyorsunuz Sayın Müdüriyet? Komünistlerin aslında Yaşar Kemal'in siyasi çizgisinden nefret ettiklerini ama bunu açıkça dile getirmekten çekindiklerini söylüyor. Yaşar Kemal komünistlerin arzuladığı düzeyde kemalist ve sovyetik bir solcu değil, bu bağlamda liberal sola daha yakın. Bu da bizim komünistleri deliye döndürüyor ama Yaşar Kemal çok tutulan bir yazar olduğu için ona açıktan cephe alamıyorlar. Taraf'taki yazının linkini de veriyorum: http://www.taraf.com.tr/yazarlar/yasar-kemal-riyakarligi/
06-03-2015 10:27 (78)
Komünistler her konuda riyakar ne yazık ki. Komünistler ünlü budalası olmuş çıkmışlar. Kendi içlerinden çıkanların ünlenmesini istemezler. İlk aklıma gelenler bir Ali Şimşek, bir Ali Mert gibiler sivrilmeye başladı mı çelmelemeye başlarlar. Ama dışardan bir ünlü onlara göz kırptı mı kendilerinden geçerler. O ünlü nasıl, ne niteliklerle, ne ödünlerle, ne bağlantılarla ünlü oldu, hiç sorgulamazlar. Yaşar Kemal'in siyasi çizgisi 40 yıldır nerede, komünistlerin "siyasi" çizgisi nerede. Siyaset önemli değil bu konuda edebiyata bakalım dersek, ona da bakalım. Yaşar Kemal son kırk yıllık devrimci mücadele 68-78 kuşağı ve 80 sonrası için ne yazmış? Son kırk yılın müthiş çalkantılarına bulaşmadan devrimci romancı büyük romancı olunmuyor. Bakın bana bir yazı konusu çıkardınız. Ben de Yaşar kemal'e bulaşmayayım istiyordum, ama iyi oldu bu. Kaan ars.
07-03-2015 16:16 (79)
Sadık Albayrak ilerihaber'de Yaşar Kemal'i yazmış. http://ilerihaber.org/yazarlar/b-sadik-albayrak/halkin-arzuhalcisi/899/
08-03-2015 09:50 (80)
Yaşar Kemal hakkında tüm olumlu değerlerini ve olumsuzluklarını yazsam mı yazmasam mı, düşünüyorum. Her şeye ben mi maydonoz olacağım diye ayrıca düşünüyorum. Herkesle kötü olmak asli vazifemiz mi? K.A.
08-03-2015 17:31 (81)
"İroninin yeni orta sınıfa özgü bir strateji olduğu konuşuluyor son zamanlarda. Her şeyi kaygısız bir neşeyle paranteze alan, her olaya aynı umursamaz mesafeden bakan yeni orta sınıfın küçümseyici, dışlayıcı alayının bir görünümü. Her şeyi anında parodileştiren, akıl yürüterek yenemediğini şakanın gücüyle değersizleştiren, inançsızlığı başkalarını eleştirmeye değil, küçük düşürmeye adamış sinik alaycılık. Bir bakış açısını bir başkasına yaslanarak geçersizleştirmeye dayanan bir 'ne desem yalan' hali. Her problemin hakkından bir sözcük oyunuyla gelen bir hafifseme tekniği. Doğruyla bağını çoktan koparmış bir maske düşürme merakı. Gerçekten de ironi son yıllarda yakın tarihte hiç olmadığı kadar rağbet gördü. Reklam programlarından mizah dergilerine, bütün gücünü parodiden alan filmlerden deneme üslubuna eleştirellik bir süre için bu türden bir neşeye teslim oluverdi."(Nurdan Gürbilek-Mağdurun Dili-s.71-72)Burada bile tanık oluyoruz değil mi?
08-03-2015 17:31 (82)
80-sn KA duruma her şeye maydonoz olmak, herkesle kötü olmak olarak bakmayın."doğru bildiğini, önünü sonunu düşünmeden veya düşünüp olası sonuçları göze alarak 'kayıt altına alan' biri" olmayı veya daha hesaplı-stratejik davranıp doğru bildiğiniz yolda yandaşları, fikirdaşları çoğaltarak ilerlemeyi seçmek olarak değerlendirin.naçizane tavsiyem.saygılar.dbo
08-03-2015 17:38 (83)
Muhterem 81 numara noname. Genel konuşmak ondan da eski bir strateji. Kimler nasıl yapıyor bu ironiyi, muhalif mizahtan farkı nedir, bu sitede nasıl misalleri vardır, örnekler verseniz cidden daha aydınlatıcı olacek. Bir şeyler öğreneceğiz. another noname
08-03-2015 20:28 (84)
81 numaralı yoruma katkı yapayım. Alay ve yakınma, kişisel hırstan ileri gelir. Devrimle, değişimle bir ilgisi yoktur. Herşeyin olduğu halinde kalmasından beslenir. Olan biteni önceden alışık olduğu kavramlarla isimlendirir. Kendisini durumun dışında tuttuğuna sevinir. Zekasıyla gururlanır. Kimseyi beğenmez. Söylediklerini kimsenin anlamadığını varsayar. Yine de görev adamı sorumluluğuyla biz fanileri nasiplendirir. Güzel cümle yazmak, az kişinin beğenmesi, soyut bir gerçek edebiyat tartışması yapmak, yanlışları ortaya çıkarmak, doğru insan olduğunuzu göstermez. Not: Doğru genel yargılara dayanmayan özel yargılar, bataklıkta çırpınmaktır.
08-03-2015 20:32 (85)
Sayın 81-84.. yani kendinizi mi anlatmak istiyorsunuz? Örnek verdiğiniz durum kendi durumunuza benziyor. Lütfen 83 de ki noname'e cevap veriniz, yani örnek veriniz. Örneksiz genel laflar boşuna zaman israfıdır. Kaan A.
08-03-2015 21:27 (86)
83'teki another noname siz A.Y.A. hoca mısınız? 84 numaranın söylediği şeyler sol partilerin liderlerine ve soldaki meşhur kanaat önderlerine cuk oturuyor.
08-03-2015 23:08 (87)
Hayır. Ben a.y.a. 83 benim yorumum değildir. 1 aydır başka bi adla ya da nikle yorum yapmıyorum. Adsız zaten yorum yapmam. Yanlışlıkla göndermemmişsem...
08-03-2015 23:08 (88)
Kanaat önderleri, kendi teorilerine asıl amacı, yani teorinin pratiğe uygulanmasını unutacak kadar aşıklardır: Teoriye bağlılıkları yüzünden her türlü uygulamadan nefret ederler, böyle bir şeyin varlığını bile akıllarına getirmek istemezler. Hatta başarısızlığına srvinirler. Çünkü uygulamada teoriden uzaklaşıldığı için meydana gelen bir başarısızlık, ancak teorinin doğruluğunu ispat eder. Levent Toktay
09-03-2015 09:57 (89)
"yeni orta sınıftan bi bok olmaz" demek için bu kadar kasmayın. dolaylı anlatıma gerek yok. 81 numaralı yorum zaten benden ve benim gibi bazı yazar yorumculardan hazetmeyen, "duvarda asılı çorapların tunç sesli asıl sahibi" model, bizim stilimizde ne zaman bi yazı ya da yorum çıksa kılçık atmak için hırsla tırnaklarını kemiren, tipik kifayetsiz model insanın höyküremeyişi. cem yılmaz'ın anadolu rock derslerindeki gibi. "bana inanmazsınız hadi, Dadaloğlu da böyle diyor" manevrası yapmış zaar. 84 de aynı kafa. devrimle, değişimle bi alakası yokmuşmuş. peh! kolay gelsin kuzularım size. devrim yaparsınız siz kesin! yapınca haber edin bize de. herşeyin olduğu halinden kalmasından beslenirmişmişim. hadi yav! o nasıl oliy? olan biteni alışık olduğum kavramlarla isimlendirirmişmişim. ba ba ba ba ba ba! kendimi durumun dışında tuttuğum için sevindirik olurmuşmuşum. demeee! kimseyi beğenmezmişmişim. sen ne yaptın da beğenmedik a guzum? söylediklerimi kimsenin anlamadığını varsayarmışmışım. +++
09-03-2015 09:58 (90)
+++ siz fanileri nasiplendirmeyi görev adamı sorumluluğu olarak bellermişim. ey site ahalisi, 84 numaralı kimliksiz varoluş a.y.ü. ile beni tarif etmeye çalışmış kendi çapınca. arada kaan arslanoğlu'na ve diğer editörlere hafifçe dokandırmış (okşan değil kanaatimce. o da dokandırıcı ya). bi de not düşmüş: doğru vıtvıt da, genel / özel, bataklık falan fıstık. haaa. aynen öyle canım. ironinin ne bok olduğu konusunda cücük kada fikrin var mı acep? beni tanımıyosun. ama feci mizantrop bi adamım. türümden tiksiniyorum. görev adamı sorumluluğu falan değil. aha burda belki muhabbet edecek adam bulurum diye geliyodum. gelmiym la! senin gibi dolaylı dokandırgaç, adsız çapsızlarla muhatap olacağıma kendi kendime içerim. kafam rahat olur en azından. disleksi falan diyodum ya. yayımlanmadı ıstampası yiyecek şeyler yazmayayım. ama en kibarcası disleksi bile bundan iyidir! yuh diyorum. yorum yazmayacaktım buna ama harbi sinirim kalktı. a.y.ü.'yü bezdirdiniz. benden de paso. a.y.a. hürmet mürmet yok!
09-03-2015 13:29 (91)
Şöyle de bir durum var. Bu ülkede 2 yıllık yüksek okul mezunları da dahil olmak üzere üniversite mezunlarının sayısı 5 milyon civarında. En iyi ihtimalle bunların yüzde onunu entelektüel ve/veya entelijansiya kategorisinde değerlendirirsek, aslında toplumun ne kadar dışında küçük bir azınlık olduğumuz ortaya çıkıyor. Yani her şeyi, herkesi ironiyle, alayla küçümseyen ve sürekli kendisini haklı çıkaran kesim de orta sınıf, bunu kıyasıya eleştiren kesim de yine orta sınıflar. 80 milyon içinde yarım milyonluk tuhaf bir kitle birbirini yiyor. Malzeme, insan kalitesi ve sınırlar böyle olunca da bir çıkış yolu, çözüm gösteremiyoruz.
09-03-2015 13:42 (92)
Çok yerel bakmışsınız sayın 91, oysa biz bütün dünyayı izliyoruz. Bizdeki beğenmediğimiz düzey (ki beğenmemekte haklıyız) dünyanın birçok "ileri" ülkesinde yok. Bizim söz ettiğimiz sorunlar genelde global sorunlar sayın 91, lütfen konuya ülke ölçeğinde bakmayalım. Dünya tın biz tın desek daha doğru olacak. K.A.
09-03-2015 18:30 (93)
81 ve 84 no'lu değerlendirmelere aya'nın kızmasını anlamıyorum. Bence son derece doğru tespitler; ama bence aya'nın tarzı bu değil; o resmen aşağılıyor ki, çoğunda da haklı. Ve bu işi duygu ile yapıyor; anılan o duygusuz "sinik alaycılık" değil yaptığı; kafa, göz, taban giriyor! Sorumluluk alıyor; her şeye eşit mesafede değil. Bir başka tip belki daha zararlı; o anılan tip, söyler ve sıvışır gider; zararlı tip ise hayat onu hep haksız çıkartmış olsa da muhaliflerine, farklı söylemlere neredeyse hakaret ederek, sindirme amaçlı bir "bağırtı" içinde yazmak. Sanırım, çoğumuz çocukluğumuzda bir "duygu" eğitimi almadık; "duygusu eğitilmiş" ebeveynlere de sahip değildik; kendi adıma yazıyorum; geç de olsa öğrenmeye çalışıyorum. İlgili yazıda "ironi" yanlış anlamda kullanılmış; "alaycılık" daha uygun olurdu. ogürsel
10-03-2015 21:39 (94)
Okur yorumlarına cevap vermediği için B. Sadık Albayrak'a kızan müdüriyet önce bir kendine baksın. K.A. dışında burada bizimle muhabbet eden yok. Nerede Nihat Ateş, nerede Taylan Kara? Kardeşim burası sizin siteniz değil mi? Niye ilgilenmiyorsunuz, niye ağzınızdan laf almak bu kadar zor?
10-03-2015 21:46 (95)
94 nolu yorumcuya: Hangi konuda soru soruldu da yanıt vermedim anlayamadım. Yazılarımla ilgili her soruyu olabildiğince yanıtlamaya çalışıyorum. Bildiğim konularda da yorumlarımı yazıyorum. Ama bilmediğim, az bildiğim konularda, her insan kadar bildiğim konularda ahkam kesmemeyi "ilgilenmemek" ya da "ketumluk" değil, bir "haddini bilme" olarak değerlendirmenizi isterdim. saygılarımla taylan kara
10-03-2015 22:51 (96)
Nihat Ateş burada:))
10-03-2015 22:51 (97)
94 yanlışsınız. "sizin siteniz" değil, "bizim sitemiz". Sevgi Kelebeği
10-03-2015 23:56 (98)
Edebiyat sitelerinde görmüşsünüzdür. Yazar olmak isteyenlere on tavsiye başlıklı Hemingway'den, Steinbeck'ten alıntılar yapılır. İnsanbu sitesi editörleri aynı zamanda çok sayıda edebiyat eseri kaleme almış tecrübeli yazarlar. Genç bir yazar adayı nitelikli bir edebiyat eseri yaratmak için size göre öncelikle nelere dikkat etmelidir? Roman, öykü ve şiir yazarken sizin tekniğiniz nedir? Yazıya başlamadan evvel uzun bir kurgu, planlama, hazırlık, araştırma evresi mi geçiriyorsunuz yoksa nasıl yazıyorsunuz? Tavsiyeleriniz, tecrübeleriniz, dersleriniz, yazınsal teknikleriniz, yazı yazarken ritüelleriniz nelerdir? Günde kaç sayfa, kelime yazmalı? Hem çok sayıda okura ulaşacak hem de estetik düzeyi yüksek olacak bir edebiyat eserine giden yol nasıldır? Yazınsal eserin konusu nasıl seçilmeli, vasata, klişeye düşmemek için neler yapmalı? Yazarken karşınıza çıkan sık tuzaklar nelerdir? Kendini tekrarlamamak, dili zenginleştirmek, diyalogları kuvvetlendirmek için neler yapmalı?
11-03-2015 00:01 (99)
98 numara, bu soruları ne amaçla sorduğunuzu bize bir kitap halinde sunarsanız, biz de size bir kitap halinde cevaplarını yazarız. Bir değil birkaç kitapta da bitmeyebilir yalnız konu. Mamafih işe yarar mı bilemem. Edebiyatı böyle kitaplardan öğrenen iyi bir yazarı duymadım henüz. K.A.
11-03-2015 08:10 (100)
Madem öyle cevap vermiyorsunuz Sayın Arslanoğlu, bir yazar adayının değil de Reenkarnasyon Kulübü'nü, Devrimcileri veya Poe'nun Kuzgunu'nu okuyan bir okurunuzun sizlere soru sorduğunu düşünün. Eserlerinizi yaratma süreci nasıl gelişiyor? Romana başlamadan önce Ahmet Ümit gibi en az bir sene hazırlık ve plan mı yaparsınız? Yoksa Hemingway gibi plansız direkt yazmaya mı başlarsınız, hangisi daha yaratıcı ve avantajlıdır, planın metni bir yere götürmesi mi yoksa metnin kendini akışında sürüklemesi mi? Yazım süreci nasıl geçer? Hangi ortamda nasıl yazabiliyorsunuz? Günde en az kaç kelime yazdığınızda huzurlu oluyorsunuz? "Yazar tıkanması" yaşadığınızda neler yapıyorsunuz? Sayın Ateş'e, Sayın Kara'ya ve burayı okuyan tüm yazarlara soruyorum bunları. Yani bin beş yüz lira para verip illa Semih Gümüş'ün, Murat Gülsoy'un, Irmak Zileli'nin yaratıcı yazarlık atölyelerine mi katılalım? Bir derdimiz var ki soruyoruz işte. Adetullahtandır: Hürmetz.
11-03-2015 08:52 (101)
AHMET AYDIN hocamızı, öncümüzü, abimizi kaybettik...
11-03-2015 09:46 (102)
Başınız sağ olsun sayın Arslanoğlu.
11-03-2015 09:46 (103)
100'deki hürmetz benim değil. Adsız çıkmam. Alamet-i farikalarımı kullanıyolar. Işığa tutun. Atatürk resmi gözükmez. Onlar sahte işte. Bu arada... Ahmet Aydın'ın vefat haberi doğru mu? Beslenme Bülteni'nde 5-6 saat evvel bi bildirim olmuş. Öyleyse Allah rahmet eylesin. Fikri takipçilerinin de başı sağolsun. a.y.a.
11-03-2015 17:57 (104)
AHMET AYDIN hocamızın anısına yorumlar onunla ilgili haber-yazının altında devam ediyor arkadaşlar. Dostlar sağ olsun. K.A.
11-03-2015 19:15 (105)
Obituary'nin altına yazmiym de buradan bildireyim öyleyse. Kolon kanseri sanki, düz mantıkla, yediğiniz içtiğiniz zımbırtılarla bi şekilde ilişkili gibi gelse de dietteki toplam lif oranının uzun vadedeki etkisini irdeleyebilecek sağlam metodolojili çalışma yoktur. Kanıtlar pek "hardcore" sayılmaz. Yani rahmetli hoca taşdevri dieti yapıp da kolon kanseri olmuştur demek hödüklüğün dikalasıdır. Sigara için de anlamlı bi ilişki gösterilememiştir ki bu da çok tutarlı bi durumdur. Henüz kolon mukozasına dumanı eriştirebilen bi insan evladı ben duymadım. 3000 kanserojen falan zırvasına zaten inanmıyodunuz. İnanıyo muydunuz yoksa? O Frank Miller'ın değil. 300 ıspartalı yes! Gelelim genetiğe... Geldik. Kapı sanki bir duvar. Genetik evde yokmuş. Genomik'e misafirliğe gitmiş. Anlayan anladı. Hadi çüz ve dahi hürmetz... Hoca'nın ruhuna da bi Fatiha... a.y.a.
16-03-2015 21:41 (106)
Okurlarla yazarlarla sohbet köşemiz eski yerine geldi gördüğünüz gibi. Sohbete buradan devam. Duyurulur. Müdüriyet
17-03-2015 11:20 (107)
TÜM İSİMSİZ YAZANLARIN BİR KEZ DAHA DİKKATİNE: "Şerefsiz" lafını veya başkalarını biz yazmadık. Ama açıktan söyleyeyim, buraya ortalık karıştırmak için giren ve az çok kim olduklarını bildiğimiz bir ve bazen birkaç şerefsiz gerçekten var. İsimsiz yazmalar dostların arasını açıyor, paranoyaya neden oluyor. İsimsiz polemiğe girmeler ise yine açıkça söylüyorum hiç dostça değildir. Burada sıradan okurla provokatörü birbirine karıştırmamıza yol açıyor. O bir veya birkaç kişinin amacı da bu zaten. 20-16-13-11 vb yi yazan samimiyse ve az çok akıllıysa burada bizim kabahatimiz olmadığını anlar. Anlamıyorsa, ben burayı okumam diyorsa, buyurur gider. Yüz kere söyledik isimsiz polemiğe girmeyin, girerseniz taciz veya hakaret gibi algılanıyor. Ona da cevaplar oluyor, iş uzuyor. Biraz samimiyseniz editörlere yardımcı olursunuz, biz dedektif değiliz, psikiyaristlik de yapmıyoruz. Kim manyak, kim sapık anlayamayız şıp diye. İsim yazın lütfen. İsminiz yoksa biz nasıl sonuca katlanıyoruz, siz de katlanın.KA
18-03-2015 08:58 (108)
İnsan BU 2 YAŞINI DOLDURDU. 70'DEN FAZLA YAZAR, 700'ÜN ÜSTÜNDE BAŞLIKLA 70 BİNİN ÜSTÜNDE KİŞİYE ULAŞTIK. HERKESE TEŞEKKÜRLER.
18-03-2015 14:23 (109)
Tüm emek verenleri gönülden kutlarız. Nice 2 yaşlara... Sağolun, var olun... Caner Ercan
18-03-2015 18:30 (110)
Meraklısına; sitemiz Koç burcundan olup, Çin takvimine göre Yılan yılında doğmuştur. Bu yılın özellikleri: "Yılan yılında doğan insanlar başarıya giden yollu kendi başlarına oluştururlar, oturaklı bir karaktere sahiptirler. Kendine merak çekmeye meraklı değildir, çok dakiktir. Çok çabuk ve sıkı karar alırlar. Zeki ve dikkatli yılan insanı, genellikle bilim adamı, filozof, dedektif ya da profesör olur. Analitik zekâya sahiptirler, yine de sezgileri çok kuvvetlidir. Zarafete ve pahalılığa düşkündürler. Şıktırlar, onları paspal görmek güçtür. Para konusunda, yakın çevresi tarafından eli sıkı olarak nitelendirilirler. Yılan ve onun tamamlayıcısı dragon, Çin mitolojisinde Gizem Evi’ni oluştururlar. Dragon büyücüyü, yılan ise gizemi temsil eder. Yılan suikast, skandal ve yolsuzlukla yakından ilişkilidir. Uzun yılan Çince entrika, hile anlamına gelir. Çin inanışına göre eve giren yılanı öldürmek uğursuzluktur. Bu burcun ünlüleri, Mendelssohn, Jacqueline Onassis, Picasso, Audrey Hepburn'dür mh
18-03-2015 22:10 (111)
Uzun soluklu, bol alış-verişli bir site olması temennimdir. Emeğinize sağlık. Mine
19-03-2015 22:39 (112)
Tarihçi Prof.Dr.İ.Ortaylı, bu sitede sıkça vurgulanan "bulgur entoksikasyonu" yorumunu reddediyor. "Prof. Dr. İlber Ortaylı, Çanakkale Savaşları'nın 100. yıl dönümünde CNN TÜRK'de Saynur Tezel Özgentürk'ün Günlük programına konuk oldu. İlber Ortaylı, Tezel Özgentürk'ün "Çanakkale geçilemedi de ne oldu?" sorusunun eleştirilerek sorulduğunu söylemesi üzerine " Bunlar boş laflardır. Bu bakkal kafasıdır. Maalesef halkımızın büyük kısmı, zeka kıtlığı olmaması gereken şartlara rağmen ki çok karışık bir ırk, beslenmesi her zaman için çeşitliydi, coğrafya çok müsait, eğitimin tek düzeliğinden olabilir." dedi." http://haber.sol.org.tr/video/ilber-ortayli-canakkale-gecilemedi-de-ne-oldu-sorusunu-cevapladi-bunlar-bos-laflar-110770
20-03-2015 01:12 (113)
O değil de; şu Beşiktaş'ın karşısında hangi takım olursa olsun bir gol attıktan sonra illa on dakikada tırışkadan bir gol yemesi, sonra da 50 dakika ezdiği takıma madara olması nedir? Ciddi soruyorum. Oyuncular, antrenör, yöneticiler, seyirciler değişiyor, bu durum değişmiyor. Toplumsal bilinç şeysi midir, epigenetik midir, komplo mudur, nedir? K. Ars. cevap ver! DSM kaçta yazıyor bu durum? Bu takımın defansı kimdir? Karşı takımın ceza alanının sağ köşesinin açığında boyuna top ezip şişmek nasıl hücum anlayışıdır? b.t.w.(be-ziehungs-weise) güzel kardeşlerle zarif paslaşmamız küpe olsun gönüllere. YÜ
20-03-2015 01:46 (114)
güliym de boşa gitmesin. bu ortayı bana niye yaptın şimdi canımındışı 112? "gosgocca tarih porofösüründen daha mı iyi bileceeniz?" demeye getirmişin. ben de malım ya. anlamadım. ha guzuma. kronik bulgur entoksikasyonu benim malımdır. ben icat ettim. 2002'den beri muhtelif bloglarda, sitelerde yazarken de ben kullandım. dün bulmadım yani. emin olabilirsin. bu sitede sıkça vurgulanmıyo. yine ben kullanıyorum. arada benim kullanmalarım nedeniyle bazı yorumcular da atıfta bulunuyo. şimdiii... gelelim ilber ortaylı'ya... geldik. bu söylediğini kanıtlayacak nesi varmış? haşattepe'nin 63'ten beri çıkardığı türk çocukları için persantil değerlerini bi karşılaştırsınlar. ben yerimdeyim. sağlamca duruyorum. türkiye'nin 50 yılda enlemi değişmedi sanırım. güneş de durup dururken açısını türkiye'ye özel bozmadı 50 yılda. aşılarla (ve ama daha da önemlisi, süpper antibiyotiklerle) hastalıkların fotzesine koyan şanlı türk doktorları mı acaba bu boy değişikliğine neden oldu acep? ya da yine kırsalda +
20-03-2015 01:46 (115)
+ daha belirgin olarak beslenmenin azıcık değişmiş olması etkilemiş olmasın? d vitamini mi uzattı bu gavakları? cıks! enlem, güneş müneş nanay. ruslarla yapılan evliliklerden doğan igormemetler zaten 20 yıldır bile yoklar piyasada. aşı maşı önemli. akif abi de sevinsin. nusret fişek, toplumcu pırt, sağlık ocakları, çilekeş hekimler falan da katkıda bulundu elbet. ama asıl numara beslenmede! kötü. kaka. ne derseniz deyin. obez yapıyomuş da. şuymuş da. buymuş da. tamam. bunları yapıyo! ama enerji malnutrisyonu göreceğiniz bebe yok artık en dandirik cingen mahallelerinde bile. marasmus kataloglarını ben gözümle gördüm. ama siyahbeyaz anılar onlar artık. millet hiç de bi eli soğan reçelinde, diğer eli rokforda yaşamıyodu türkiye'de. hele orta anadolu'da veya genel olarak yörük yerleşimlerinde durum bomboktu. bokun da bokuydu hani o derece! bulgur lüks yemekti pekçok hanede. tarhanadan, yoğurt aşından başka yemek bulamıyolardı. kimse kimseye maval anlatmasın. benim kızdığım başka bi husus!+
20-03-2015 01:47 (116)
+ kronik bulgur entoks dememin nedeni de bu husus. insan sinir hücrelerinin gelişiminde protein eksikliği uzun vadede onarılamaz sorunlar yaratır. gayet filimsel bilimsel bi bulgudur bu. benim yalnız ama güzel ülkemin insanları fakirlikten evdeki tavuğu-cücüğü, yumurtayı-yoordu, südü-gaymaa da azıcık para gazanırım deyu pazarda satardı (hala satar!). o işler öyle sallamasyon olmuyo işte. evdeki uşak o protein kaynaklarından uzak büyüyo. zaten yapısal gavruk! güdük! beyin de o kada gelişebiliyo nihayetinde. doğum hipoksisi, fenilketonüri, hipotiroidi (hala sebil!) gibi bissürü faktör de gırla. maalesef azalarak bitemediler. gurban bayramından gurban bayramına, o da nasibolup da düşerse, 200 gram gavurmaylan elde edebileceğimiz insan ortalaması bu. biz zengin bebesiyiz diye kendimiz gibi bilmeyelim herkeşleri! inan bana ben o kırsalda gayet uzun gözlem yaptım! domuz haram (eşini kıskanmıyo ve kendi bokunu yiyo - iyi de sığırlar analı bacılı dümdüz gider? tavuk da kendi bokunu eşeler?!) +
20-03-2015 09:28 (117)
+ midye de adet görüyo diye haram (ulan onun uterusunu görüp de desidual tabakayı ayırdettiğini iddia eden ırspıçıcıını bi yakalasam!). balığın gulaana gar gaçmazsa yenmez (mealen: abi, o gada geri bi milletiz ki, balıkçılık teknolojisinden bihaberiz, allahbaba soğuktan balık heyvanını denizde çarpmasa ya da hamsi hasbelgader gıyıya vurmasa bizim küfleklerle kıyıdan heyvan çekme dışında şansımız yok!). goyun-guzu gurbanlık ya da gasaplık (sat ki para etsin, paraylan amarihanbezi al!). ne yiicek bu millet? ucuz heyvansal protein galdı mı? yok! cıks! ha unuttum. fıkıhta çekirge helal. ama o çekirge de bizde olmaz. çapul tepek: çekirge tepesi, çapulcu: ekinin fotzesine sürüsüyle goyan uçan-gezgin çekirge anlamındaki eski türkçe sözcük. yani? al sana güneş dil teorisi dersi! arada bedava. dönelim başa! ilber ortaylı hoca'ya hürmet ederim. o ayrı. ama güzel ve yalnız ülkemizi İtalya'yla, Fransa'yla garıştırmış hoca sanırım (yeme-içme çeşitliliği babında). o gada olur tabii. yaş! a.y.a.
20-03-2015 09:31 (118)
abicim bu gözlemlerini burda geyik malzemesi yapmak yerine derli toplu bir yazı haline getirip siteye koysan da biz de yararlansak. tabii "yüzbin yıldır bulgur yediği için milletimiz mal oldu" kolay savunulacak bir tez değil, belki o yüzden. selamlar.
20-03-2015 09:31 (119)
Kardeş hocanın adı yeri belli git ona anlat bunları paylaş kozunu, eksik ve dar düşünüyon sen, mesela eğitim diyo hoca, bu arada yoğurtla tarhanayı da hafife alma sen yine de
20-03-2015 09:51 (120)
Sevgili Yağız, bu fiyaskoyu bekliyordum, ama yine de sarsıldım biraz. Bu fiyaskoyu sık sık yapıyor, kadro kalitesi bu kadar, ne yapalım. Bu durum değişmiyor diyorsun da, bence sebep son 20 yılda birkaç sezon hariç kadro kalitesinin hep yetersiz olması. Söz gelimi şu anki defans maalesef toptan 2. sınıf. Çok tırışka goller yiyor, bundan değil mi sence? Tempo artırırsa iyi oynuyor Beşiktaş. Teknik olarak çok iyi değiller birkaç oyuncu dışında. Yüksek tempoyu da böyle takımlar karşısında sürdürmek zor, adam en az senin kadar koşuyor. :(( Kaan Ars.
20-03-2015 10:48 (121)
118... Devamını okumadan atlamışın. Ben tamamlarım. O + işaretlerini babam hayrına goymadımdı. Dislektik olduğun için 100bin yıldır falan fıstık diye kendince bişeyler mırıldanmışın. Benim yukarıda ne yazdığım açık. 119... Benim hocanızla paylaşacak kozum yok. Adsız alkoliğin biri bana kılçık atmak için hocanızın yumurtasını buraya yazmış. Eğitim demiş hocanız. Ba ba ba ba ba. Ne eğitimi yahu? Yaygın örgün eğitim dünyada 150 yıldır yok. Hocanız da totodan sallamasyon yapıyo eğer böyle diyosa. Hocanız beyefendi tarihçidir. Kendisini tıp fakültelerine de davet ederiz. Gelsin de, pozitif bilim, ölçme-biçme nası yapılıyo gösteririz. Dil bilip çeviri yapmayla bilimadamı olunaydı... Hipotezim gayet açık. Sınaması bedava. Kaynak da gösterdim. Ama siz televizyon izleyip kaynak diye saynur tezel programından tepkisel hacı yorumunu savunabilecek çaptasınız ancak. Önce adlanın da öyle gelin! Mucukus tüm adsızlara. a.y.a.
20-03-2015 10:49 (122)
Biliç'in -seviyoruz tamam da- palavra olduğunu düşünüyorum, bu kadroyla toplu hücum ne o zaman? Zaten bir hücum organizasyonu da yok. Karakterini pek tutmam -gerçi solcuydu- ama bir Bülent Korkmaz olmadan UEFA'da bir daha bir yere zor geliriz derim ben. Bakalım Fener maçı ne olacak, ne de olsa bozacı-şıracı. Tamam, uzatmayacağım futbol muhabbetini, zaten Ahmet Çakar da hem liseden hem de Çapa'dan dönemdaşımdır :(. Tanıl Bora ile Ümit Kıvanç'ı da katarsak (gerçi onun topçuluğunu görmedim, genel fiziksel durumundan çıkartıyorum) bir şeyi oynamayı bilmeden üzerine konuşarak geçinmekten çıkıp ülkemizdeki futbolun ve siyasetim durumu üzerine bir kitap yazabiliriz. YÜ
20-03-2015 16:12 (123)
116 a.y.a.'nın dediklerine bir örnek hemen vereyim: Yıl 1990, Sinop Askerlik Şubesi'nde, askere alınacak gençlerin muayenelerinde hekim olarak yer aldım. Komando olacaklar seçiliyordu ve Sinop ve ilçelerinden gelen 200 kadar gençten sadece birisinin, boyu ve kilosu istenen standartları karşılıyordu, o da doğum yeri Sinop olan ama İstanbul'da yaşayan birisi idi. Hepsi kavruk çocuklardı, yaklaşık benim yaşıtımdılar ve kendi adıma utandığımı çok iyi hatırlarım hala. Taşra şehirlerinin köy pazarlarında kendi ürünleri tereyağ, peynir, süt ve yumurta satıp o parayla makarna alıp dönüş için dolmuşa ancak yetiren çok köylü bulabilirsiniz. Ya da yaz sıcağında dokuz kova yoğurdu bir iki lira ucuza vermemek için inat edip satmayıp, gerisin geriye geri götüreni de. Buradan mesaj: kovadaki protein zeka yapmaz. mh
21-03-2015 21:42 (124)
8. Metin Altınok Şiir Ödül Jürisinde bilin bakalım kim var? Bilemediyseniz bu linkten bilebilirsiniz http://www.odatv.com/n.php?n=sairler-bu-haberi-kacirmasin-2103151200 mh
21-03-2015 23:43 (125)
İnsan BU da şairlere ve bilhassa jürilere ve bu haberleri yapan "muhalif" yayın organlarına yüzsüzlük ödülü vermeli. Utanmazlık mansiyonu da yanında...
22-03-2015 09:54 (126)
Sanat ve Edebiyat alanında en çok jüri üyeliği yapmış olanlara verilmek üzere, "Joker" Özel Ödülünü öneriyorum ve ilkine de DH'yi aday gösteriyorum. (Joker yerine "Demirbaş" da olabilir) mh
22-03-2015 17:20 (127)
İstanbul Üniversitesi Rektörü seçimi kazanan Prof. Dr. Raşit TÜKEL olmalıdır. http://www.rektorrasittukel.com/ Derya
22-03-2015 19:29 (128)
Sn. Derya 127, RT hoca, seçimde birinci olan ancak atanamayanlar listesine son sıradan girecektir. Kendisi ilk değildir, liste de çok uzundur. Bu günlere, Cemi Demiroğlu'nun 4 dönem aralıksız (1979-93) rektörlük yaptığı günlerden gelinmiştir. O günlerde de birileri, sizler gibi feryat ediyorlardı muhakkak ki. Seçkinci duvarcı ustaları, günümüzün "halk" iktidarını hazırlamışlardır. Şimdi bunu yaşamak zorundasınız/yız. Çare yok. mh
22-03-2015 19:29 (129)
2015 Zeynep Cemali Öykü Yarışması jürisinde bilin bakalım kim yok? (Türk yazını açısından tuhaf bir durum!) http://gunisigikitapligi.com/zeynep-cemali-oyku-yarismasi-2015/ mh
22-03-2015 21:23 (130)
Mehmet Harma hocanın (128) tespitine sonuna kadar katılıyorum. Ağlamaya sızlamaya gerek yok. Akacak kan damarda durmaz. saygılar. recai kulaksız
22-03-2015 22:15 (131)
sayın Harma, mesele fasonlukta-masonlukta değil. eğer öyle olaydı, fethullah gülen ekibinin gerçek masonlarınkinden daha masonik örgütü son 15 yılda bu kadar yol katedemezdi. hem, "seçkincilik" kelimenin çağrıştırdığı kadar kötü bişe olmayabilir. ki bunu en az benim kadar iyi bildiğinizi düşünüyorum. günümüzdeki de halk iktidarı olarak tanımlanamaz. ironi yaptığınızı umuyor ve sessizce gülümsüyorum. a.y.a. hürmetz
22-03-2015 23:23 (132)
Henüz bir türlü tanışma fırsatı bulamadığım sayın dostum a.y.a., halk'taki tırnak işaretlerine dikkatini çekerim. Ancak Seçkinci'yi de tırnak içinde kullanmam doğru olurmuş. Bir şeye inanma/benimseme/sevme/ait hissetme temelli tüm menfaat örgütlenmeleri, üyelerine ayrıcalık sağlar. Dünün kentli oligarşik yapısı, bu günün kır-kasaba kökenli benzer bir yapıya evrilmiştir. Dün, biz o sistem tarafından çeşitli gerekçelerle sofraya oturtulmazken, bugün de aynısı, değişik parametreler kullanılmak suretiyle devam ettirilmektedir. Aynı dışlanma sürmektedir. Sen-ben bir yerlere gelebilmişsek, inan yiyebildiklerinden daha fazlası olduğundandır, yoksa zırnık koklatmazlar/dı. Katedilen yol 15 yıldır değil, 1950'den beridir bence. Duvarcı ustalarında belki olan erdem, hümanizm gibi özellikler, Mütevazi Yapı'da bulgur entoksu nedeniyle haliyle olmadığından, bu derece, kör gözüm parmağına olmuştur. Hürmet bizden. mh
23-03-2015 11:09 (133)
Tvit atarken tvitlere baktım. Ali Mert'in retvitlediği bir tvit vardı: Necip Uysal FB antrenörüne küfür etse Beşiktaş'ı ne yaparlardı? Cevap: Onu yapan Beşiktaş'a kaptan olamazdı. Tam bunu retivitleyim diyordum ki, Ali'den başka tvit geldi: Emre Belezoğlu'na verilecek en iyi cevap sandıkta HDP ile dayanışma içinde olmaktır. Af edersiniz bundan daha fazla boklayamazlardı bir haklılığı. "Fenerbahçe AKP'ye karşı" yalanıyla bir yığın solcuya FB'yi desteklettiler birtakım aklı evvel solcular, sonra baktık ki AKP-FB kolkola. Şimdi de Aziz Yıldırım ve Emre Belezoğlu'nun başarılarıyla kıvançlanan çevremdeki birçok insan HDP'ye oy atacak. Ona değil CHP veya başka sol partiye atsınlar, ne çıkar, insanı solculuktan iğrendirdi bunlar. Espri yeteneğimizi bile çürüttünüz yahu, beynimin kıvrımları birbirine dolanıyor. Kaan A.
23-03-2015 13:11 (134)
Baboli, olayı bir de Emenike'nin atılmayı bırak uyarı bile almaması açısından ele alsak? Acaba Nouma olayı ile kıyaslayabilir miyiz? Bak nasıl ırksal-mikrokimliksel değil de üretim ilişkisel boyut çıkıyor ortaya, mesela berraklaşıyor. Her neyse, gördün mü, Beşiktaş'ın bayağı bir defansı varmış, ama basiretsizlik baki... YÜ
23-03-2015 14:43 (135)
Son beyefendi, yorumunu sildik, çünkü dandun konuşuyorsun, adını yazmamışsın. Bu senin ifaden: "Dandun konuşmak." Dandun konuşan adını da yazacak. Ayrıca okuduğunu da bir zahmet anla. Kim kimi silmiş, bir kalemde silmiş, nereden çıkardın bunu, birini eleştirdiğin an silmiş demek misin? Nasıl bir mantık, nasıl bir anlayış? Müdüriyet
23-03-2015 15:23 (136)
Yorumumu silen beyefendi, "boklamak", "insanı solculuktan iğrendirdi bunlar" ne demek, normal eleştiri midir bu. Normal karşılıyorsan biz sana yapınca laf etme.
23-03-2015 15:35 (137)
Arkadaşım, ismini yazmadığın halde, ne demek istiyorsun diye bir defaya mahsus yorumunu yayımladım. Bu ifadeler Ali Mert'e değil. Üstümüzdeki artık o bıktırıcı baskıya. Çoğunluk mahalle baskısına. HDP'li solculara, Fenerli solculara. Hiçbir kazanımdan vazgeçmeyip solculuğun kazanımlarını da kimseye yedirmeyenlere. Ulusalcısı, HDP'lisi futbolda böyle, medyada böyle, edebiyatta sanatta böyle, kitle örgütlerinde böyle, sol söylemde böyle. Biz de sana söyleriz demişsin. Bir önceki yorumunda biz de senin bakanla görüştüğünü söyleriz demişsin. Zaten diyorsunuz bu ve benzeri şeyleri, neyinizden korkayım. İsterseniz olmayanları da uydurursunuz ağız sizde. Bakanla görüşme meselesini elli kere kendim, ben gündeme getirdim, biriniz karşıma çıkıp adıyla sanıyla bunu kamuya açık tartışmaya cesaret edemedi. Çünkü sizin adamlarınız defalarca bakanla görüştüler, görüşmeler iyi gidiyor diye ilan ettiler, ama nerelerde anlaştıklarını bir kez olsun anlatamadılar. Siz busunuz, isimsiz ve arkadan konuşan++
23-03-2015 15:35 (138)
Yerine gelince Emre Belezoğlucu, yerine gelince Doğan Hızlancı, duruma göre HDPli, vakti gelince komünist, bazen Leninci, kimi zaman ulusalcı. Bir şeyden de vazgeçin artık. İki eleştiriyi de hazmedin artık. Çoğunluksunuz işte, yetinin bununla, sakin olun, güvenli olun. Kaan A.
23-03-2015 16:48 (139)
Hala konuşuyor, kendi ifadesini değiştiriyormuşum, sansürlüyormuşum. Evet, isimsizleri sansürlüyoruz, laftan anlamaz mısın? Hakaret ediyor bilmem ne, ama isimsiz. Varsa bir derdin ya buraya isminle yaz, ya bana mail at. Kaan Ars.
23-03-2015 20:03 (140)
Kardeşim sakin olduğun, aklının başında olduğu bir zamanda yazdığımı ve verdiğin cevabı tekrardan bir oku, sen hala kendinin haklı olduğunu düşünüyorsan diyecek sözüm yok. Benim o bahsettiğin, bişeyler saydırdığın çoğunluk her ne ise oradan olduğum sonucu normal bir kafanın çıkarabileceği bir sonuç değil. Yok işte eleştiriye tartışılmaya tahammülün, bunu kabul et. "İnsan türünde var" dediğin çarpıtıcı mekanizmalar senin kafanda da var, hem her lafı tersten anlıyorsun, hem de işine gelmeyene "çoğunluk tayfasından", "bizim burada etimiz budumuz ne", diye yaftayı yapıştırıyorsun. Bu dışarıdan çok açık görülüyor. İsimsizlik internet çıktığından beri var, yine olacak, oradan geri basmam. Burada yok ben boksörüm, yok yüzüme söylemeyemezsin diye tuhaf tuhaf konuşan adamlarsınız, vereceğim varsa da vermem ismimi. İsimsizlik işinde de boş yere inat etmeyin, fayda sağlamaz. Küfür de olsa yayınlayın Nişanyan'ın, Zileli'nin yaptığı gibi, daha yüceltir sizi
23-03-2015 21:25 (141)
Bu arada toplumcu sağlık söyleşilerinin 5. si Cumartesi günü Kadıköy'de Nazım Kültür Merkezi'nde yapıldı. Duyurmayı ihmal ettik. Canlı bir tartışma oldu. Katılım konusunda bilgi vermeyeyim, dedikodu oluyor :)) Bu söyleşilerin bir şekilde kurumsallaşacağı ve bir şeylere yarayacağı artık görülüyor. Ama ne kadar ilerler, ne kadar verimli olacak, onu da katılanlar ve düzenleyenler belirleyecek. Kaan Arslanoğlu
26-03-2015 23:17 (142)
şiir reytingleri ne kadar düşük :((
26-03-2015 23:24 (143)
her yurdum insanı biraz şair olduğundan mı, kendinden başkasını okumayan?
27-03-2015 17:15 (144)
Nuray Mert Cumhuriyet'te yazmaya başlamış. Bugün CHP'li milletvekilinin sahibi olduğu gazete AKP-CHP koalisyonunu savunuyor. Kaan Arslanoğlu bu konuda ne düşünüyor? Bugün %10 barajını geçecek partilerden AKP ile koalisyon kesinlikle yapmaz diyeceğim parti yok. (%10 barajını geçemeyecek olan Vatan Partisi bile koalisyon yapabilir) Benim bir de merak ettiğim nokta CHP'li kendine sosyalist diyen milletvekilleri AKP-CHP koalisyonu kurulursa napacak? Ben sorunun cevabını vereyim milletvekilliğine devam edip koalisyonu savunurlar. Sosyalistler bu tabloda 5. özne olmayı tercih etmedi. CHP-HDP'nin gözünün içine bakarsan bu tablodan bir şey çıkmaz. KP'nin de seçime girmesine rağmen bir böyle bir öyle bakış açısı var. Seçime kendimi anlatırım diye giriyor partili sayım artar diye giriyor. Seçim sonrası ise tam tersi partili sayısı azalıyor. Sosyalist diye meclise giren vekiller hangi muhalefeti yaptı? Milletvekilliği daha çok sorumluluğu ve daha çok şeyi göze almayı gerektiriyor amabizdenerde?ç.
27-03-2015 17:26 (145)
Güncel gelişmeleri sizin kadar sıkı izlemiyorum sayın Ç, sorayım o zaman, bu gazete Yurt mu? Nasıl savunuyor? Siyasette hiçbir şeyin garantisi verilemez, AKP-CHP koalisyonu hiç olmaz diyemem, ama mevcut baraj partileri içinde en zor ve düşük ihtimal bu görünüyor. Ancak şöyle olabilir, Erdoğan'la hükümetin arası bariz şekilde açılır, AKP'nin ağırlıklı kanadı Erdoğan'a ve en azından onun başkanlık sistemine kesin tavır alırsa. Böyle bir şey olursa CHP ile koalisyon yapsın veya yapmasınlar hayırlı bir şey olur. TKP bile dağılmadan neredeyse bu görüşte değil miydi, öngörüleri biraz da tutmadı mı, azcık haklarını verelim. Tayyip köşkte yalnız kalsın diyorlardı. Daha kesin bir şey yok ama öyle bir ihtimal sanki belirdi. Ne yapalım, mal bu malzeme bu. Biz işimize bakalım, biz işimizi yapıyoruz, sanırım. Oyların dağılmaması için de seçime kadar ne yapacaksak onu yapalım. K.A.
27-03-2015 19:06 (146)
Evet Yurt Gazetesi. Haberin linkini de vereyim. http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/buyuk-koalisyon-h80305.html Haber gazetenin birinci sayfasından verilmiş. Odatv'de Ümit Zileli'nin yazısı çıkmıştı ama ulusalcı medyanın doğruluğuna güvenemiyorum. (o yüzden paylaşmadım) Bu durumda HDP eleştirileri yapanların eleştirileri anlamsızlaşıyor. Size bu konuda katılamayacağım. Ama eldeki malzemede de çözüm bu da diyemiyorum. CHP ya da HDP'ye oy verecekler de bu durumun farkında olsunlar. Sonrası için çok büyük beklentilere girmeden oy versinler. Din ve siyaset yazılarınızı okudum. Yazılarınızı önemli buluyorum. Sibel Özbudun'un da bu konudaki önemli çalışmaları var. Ayinden törene kitabında ayin inanışının törene nasıl bir dönüştüğünü anlatıyor. Sovyet toplumunda da bile bu tür inanışlar var. Sosyalistlerin parti bayraklarına kutsallık atfetme durumu var. ç.
28-03-2015 09:50 (147)
Kaan Bey zamanınızı almazsam "cinsel saldırılarda ruh sağlığının kalıcı olarak bozulması" ile ilgili kitabınız var mı ya da kaynak önerir misiniz? Benim okuduklarım sınırlı. Şimdiden çok teşekkür ederim.
28-03-2015 10:01 (148)
Sayın 147, kusura bakmayınız, sorunuz geçen gün izlediğim bir film sahnesini anımsattı. Orada şarlatan bir GURU karşılaştığı kızı tavlamak için hangi konu açılsa o konuda yazdığı bir kitabı bohçasından çıkarıp gösteriyordu. Epey kitabım var, ama o konuda yok maalesef. Şaka bir yana Şahika Yüksel ve Arşaluys Kayır'ın bu konuda epey kapsamlı çalışmaları var. Kitap çıkardılar mı bilmem, ama var olan kitapları en iyi onlar bilir. İstanbul Tıp Fak. Psikiyatrideydiler en son. Saygılar. Kaan A.
29-03-2015 12:25 (149)
dur şu "şarlatan GURU" betimlemesini de layk edeyim, boş geçmesin :) Ch.
29-03-2015 14:56 (150)
Kaan Bey, yanıtınıza teşekkür ederim. Bu arada 149 numara ben değilim. Hiç tarzıma uymuyor. Saygılar. NB
29-03-2015 21:23 (151)
Hii, boş geçmişim; o kitabı sormak benim tarzıma uyuyor mu sayın Fantom, teessüf ederim. Hem öyle bir ihtiyacım olsa Doğan görünümlü Şahin'e sorarım :0 Ch.
29-03-2015 21:24 (152)
Salı gününden itibaren ben de isimsiz veya sallambaç rumuzlarla yazmaya başyacağım, aklınız şaşacak. K.A.
30-03-2015 00:53 (153)
sn KA, niye şimdiden değil de salı gününden itibaren?dbo
30-03-2015 14:29 (154)
Bizim kuzen MELİKE BASMACI Denizli'de CHP önseçiminde birinci oldu. Seçimde Genel Başkan Yard. Adnan Keskin 9. olarak listeye giremedi. Önceki önseçimde Melike 2. olmuş, ama kontenjandan İlhan Cihaner'in 2. liğe konmasıyla milletvekili olamamıştı. Cihaner bundan sonra Denizli'ye ancak birkaç kez uğramış, Melike'ye herhangi bir üzüntü bildirmediği gibi, son karşılaşmalarında onu tanımamıştı! Bunu da belirtiyoruz ki sözde sosyalistlerimizin insani gelişmiş düzeyi ve halkla temas hevesi hakkında bir fikir versin. Melike'yi ise köy köy kasaba kasaba her partiye oy veren insanlar yakından tanıyor. Melike'yi kutluyoruz, büyük iş başardı. Bundan sonra da iyi işler yapacağına inanıyoruz. Kaan A.
30-03-2015 14:51 (155)
Kaan Arslanoğlu'nun yorumu aklımdan geçmedi değil. Melike Basmacı'yı kutluyorum. Darısı diğer şehirlerdeki MELİKE BASMACILAR'a. İlhan Cihaner şimdi nerden aday acaba? CHP bu önseçim işini bence her ilde yapmalıydı. Benim yaşadığım şehirde (KARS) merkez yoklamasıyla adaylar belirlendi. Seçilebilecek konumdaki aday, Kars'ta nefes alıp vermeyen birisi. İthal aday. Ben burdan öneriyorum; madem ithal adayla seçime giriyorsunuz, bari İlhan Cihaner Kars'ta aday olsaydı. Aynı zamanda Cihaner'in memleketi Kars. Kaan Arslanoğlu'na soruyorum, hadi gelin şimdi Kars'ta CHP'ye oy verin! Recai kulaksız
03-04-2015 09:39 (156)
Sn. Derya 127, "RT hoca, seçimde birinci olan, ancak atanamayanlar listesine son sıradan girecektir" demiş idim. Sonuçlar açıklandı. Şimdi, yeni adama kafile kafile gidip, pozisyon meleyenleri seyredebilirsiniz. mh
03-04-2015 18:26 (157)
RT hocaya oy veren 1202 kişi yarın istifa ederlerse, Gezi benzeri bir hareketi başlatmış olurlar. Yoksa ötesi nafile konuşmak olacaktır. mh
06-04-2015 21:29 (158)
İkinci sıradaki kişinin rektör olarak atanmasını protesto eden öğrenciler, bu gün İstanbul Üniversitesi'ni işgal etmişler. 1202 kişinin biri bile ortada yok. Sen git öğrencileri meydana sür. Vekaletle hak aramaya devam edin, maaşlar gelsin, projeler yürüsün, mücadeleyi öğrenci yapsın. İyimiş be! mh
21-04-2015 09:03 (159)
Yakında 'İnsan Bu' dili diye bir dil oluşacak korkarım. Yorum anlaşılmak için yapılır ama burada tersine bir çaba var sanki. Biraz doz aşımı durumu var bence. Deniz Can
23-04-2015 23:08 (160)
ana sayfada bu başlığa bir link konsa, tekrar bulmak çok zor oluyor.
23-04-2015 23:09 (161)
düşmanlık duygusunun beyin kıvrımlarını doldurduğu kişilerin zihnine, o konu çerçevesinde başka bir şeyin girmesi kolay kolay mümkün olmadığından, bu kişiler, “gerçek amacın, fikir teatisi, kendini ve içinde bulunulan çevreyi geliştirmek olduğu ortamlardan” ne kendileri yararlanabilir, ne de başkalarının yararlanmalarına fırsat bırakırlar.selamdar
24-04-2015 00:17 (162)
bu sataşma değil mi şimdi? üstte atlet, altta pijama, apartman boşluğuna ödlekçe salınınca olmuyor demek ki. siz şekerden kaçının canım, çayı da az demleyin. içinde bulunduğunuz çevre gelişsin, şişlikleriniz insin. yo ksi zei mza
18-05-2015 09:10 (163)
"Sözcükler 55, Edebiyatçı Mektupları Özel Sayısı" çıktı, kaçmaz. Okurken, "sitede yazılan yorumlar da bir nevi mektuplaşma mı?" diye düşündüm. mh
09-06-2015 11:26 (164)
ARKADAŞLAR, OKURLAR, sohbet panomuz artık yine buradan, okur yazar soru cevap sayfasından devam edecek. Sizin için değişen şey yok, ilk sayfa-yazıya dönüldü. EDİTÖR
09-06-2015 11:30 (165)
HDP Üst-akıl operasyonunun dozu fazla kaçmış. Çevremde HDP'ye oy atanlar yavaş yavaş ortaya çıkyor. İnanılmaz kişiler. Atatürkçü cumhuriyetçi teyzeler mi ararsın, apolitik gençler mi, Apo düşmanı fanatikler mi... Kampanya çok başarılı olmuş, vallahi tebrik etmek gerek. Kaan Arslanoğlu
09-06-2015 17:23 (166)
sevgili kaan şu toz duman kalksın...günler ilerlesin...akp için olduğu gibi hdp için de vallahi ben vermedim diyenler çoğalmaya başlayabilir:)...hdp bursa'da da iyi oy aldı ve ilk kez milletvekili çıkardı...chp yerinde saydı...yapılan ön seçimin hiç bir faydası olmadı...chp 5 vekile sahipti yine 5 vekil var...kampanya boyunca vekil adaylarından dişe dokunur pek bir cümle duyulmadı...sevgiler...can ertan
10-06-2015 08:19 (167)
HDP'yi "sosyalist" kimlikleriyle, parti kimlikleriyle destekleyenlerin gerçekten sosyalizm diye bir dertleri yok. Bunu kaçıncı kez kanıtlamaları gerek? Sosyalizm diye bir derdi olan var mı gerçekte? Büyükçe bir kitle olsalar zaten tepkilerini bu biçimde ortaya koyarlar. Şimdi Birleşik Haziran panayırı ne olacak? Seçime elinde ABD-AB senaryolarıyla girenler yeniden devrimcilik taslayacak mı? KP de onların içinde rol kapmaya çalışacak mı? Umutsuzluğun dibine vurmuşuz sosyalizm taraftarları olarak. Bari iktidarın zayıflamasına sevinelim. Hep kötü hep kötü nereye kadar? Bardağın dolu yanında Amerikancı, sermayeci, yavşak mavşak, güzel şeyler de var... Kaan Arslanoğlu
10-06-2015 13:30 (168)
Ben KP'nin birleşik hazirandan ayrılmasını bekliyorum, zaten kendisi efendi gibi ayrılmazsa liberaller atacak onları. AA.
10-06-2015 14:31 (169)
Geçtiğimiz aylarda FKF içinde önemli bir kesimin HDP'ye sempatisi olduğunu düşündüğümü yazdığımda (tamamen gözleme dayanıyordu) bazı dostlar tam tersine FKF'nin Cumhuriyet Bayramı kutladığını yazmışlardı. Şimdi sosyal medyada HTKP'lilerin % 80 kadarının HDP'ye oy verdiği geçiyor. Aslında bu ayrım TKP bölünmesinin de gerekçelerinden biriydi fakat seçimlerde daha belirginleşti. Bir bakıma NETLEŞME iyi, kimin nerede olduğunu anlayabiliyoruz, fakat diğer yandan solda sosyalist ideolojiye sadık kalanların sayısı giderek azalıyor, bu da en azından üzücü. AA.
10-06-2015 17:37 (170)
HTKP liberal, KP ulusalcı. İki tarafta da pek umut ışığı yok. 13 bin oy ne demek? Marksizm ve sosyalizm bütün dünyada miadını doldurmuştu. Bizde de şimdi bitiyor işte. Direnen insanlık yeni mücadele biçimleri yaratmak zorunda. Eldekilerle buraya kadar.
10-06-2015 17:51 (171)
Sosyalizm miadını doldurmuşsa biz böyle işleri bırakalım 170 nolu arkadaşım. Bizim olayımız bu, siteyi kapatalım, kimseyle de görüşmeyelim. Onun yerine ne öneriyorsun, bir şey söyle de ikna et. Komünist Parti 13 bin oy almışsa kabahati tabii ki önce kendinin. Oraya eşek amblemli bir parti koy 50 bin tepki oyu almazsa neyim. Halkın Kurtuluş P bile o kadar aldı. Millet inadına vermiyor işte, bir inatlaşma var. Bunu kendilerinin de görmesi lazım. Ama sadece kendilerini suçlayarak değil tabii. Halk halk dedikleri ne, bunu da saptamaları lazım. En yakınlarından başlayarak. Bu halk, bu muhalifler aslında Düzce'nin milletvekili adayı olamayan AKP'li aday adayının söylediği gibi bir yığın. Ortalık karaktersiz ve salak kaynıyor, ama çıkarlarına gelince çok zekiler. 13 bin oy da bunun kanıtı. Bunu bileceksin, ona göre konuşacaksın. KP için söylüyorum, herkes için. Bizde herkes rol yapıyor, istisnasız herkes yalan söylüyor. Kaan A.
10-06-2015 19:40 (172)
Kapitalizmin liberalizmin 'vaadettiği' hayat çok tatlı, kimsenin bundan vazgeçmeye niyeti yok, tersine çoğunluk biz de nasıl yer alabilirizin derdi ve umudunda...bu düzen kolay kolay değişebilir gibi görünmüyor
11-06-2015 08:47 (173)
HTKP, ÖDP, BHH, HDP liberal. KP, Vatan, HKP ulusalcı. Bunlarla varılacak yer sınırlı. Sosyal demokrasiyi zaten soldan saymıyoruz. Geriye kalıyor Gün Zileli tarzında anarşizm. Temiz kalan bir tek orası var. Kaan hocayla Gün abi güçleri birleştirmeli, yeni bir aydın hareketi başlatmalılar. Sonu kötü bitse de Aziz Nesin, Yalçın Küçük dayanışması 12 Eylül sonrası sol aydınlara nefes aldırmıştı.
11-06-2015 10:35 (174)
Gün Zileli HDP için çalıştı değerli kardeşim, HDP'ye sempati duyana en ufak sempatim olmaz. Bu nasıl anarşistlik anlamadım, uluslararası siyasi iktidar projesine destek veren anarşistler... Anarşizmin de ... icabına baktık. 12 Eylül sonrasından çok daha kötü durumdayız, hala anlaşılmadı mı? Bu sol-sosyalist belledikleriniz solun çanına ot tıkadılar. Kaan Ars.
11-06-2015 09:25 (175)
Tek sosyalist hareket kaldı: Komünist Parti. Ötekiler bihoş. Politik terim bile fazla onlara. Fakat KP de yuvarlak yuvarlak laflar etmeyi sürdürürse onlar da olacak kokoş. Yani tam sınırdalar... Biraz kavga edin be kardeşim! Vı vıy vıy.. ne dediğiniz anlaşılmıyor, çekin resti, sert olun, Birleşik Haziran bilmem ne kepazeliğinden de kurtulun. Ne olduğunuz olmadığınız bir çıksın ortaya. Bu arada halimiz harap. Az önce dedik, sol ideolojinin hali 12 Eylül öncesinden kat be kat kesat. Kaan Arslanoğlu
11-06-2015 12:31 (176)
Hiçbir araştırma şirketinin tahmin edemediği en kötü senaryo gerçekleşti; Deniz Baykal ortaya çıktı! AYU
11-06-2015 13:07 (177)
İLERİ HABER sitesini malum önceki olaydan ötürü artık yok sayıyorum. Fakat Selçuk S. adlı okurumuz bir uyarı yapmış. Bu ileri haberde çıkan bir haber: http://ilerihaber.org/o-koyde-dinci-partilerin-oy-orani-yuzde-98-6/15907/ Elazığ Bulgurcuk Köyü ile ilgili. Küçük kız çocuğuna toplu tecavüz edilen bu köyde dinci partilerin AKP ve N. Kurtulmuş'un partisi açık ara önde olduğu yazılmış. Yeni seçimde ne olmuş beğenirsiniz: HDP başta. İleri Haber haber yapar mı, acaba? Onu okuyanlar belki sorar. Kaan A.
11-06-2015 15:29 (178)
176'ya... yani, empire strikes back! e son film de umarım return of the jedi olur. amin. a.y.a. içinden ibo'nun bir kulunu çok sevdim girişini mırıldansss. döndüm kıbleye doğru, açtım ellerimi, yalvardım allahıma, duysun diye beni
11-06-2015 19:32 (179)
http://ilerihaber.org/bilderberge-turkiyeden-kimler-katiliyor/16820/ bilderberg toplantısına katılan isimlere bakın: nuray mert, selin sayek böke...
12-06-2015 21:48 (180)
Kaan Arslanoğlu’na katılıyorum, gelinen noktada KP solda sınıf çizgisini savunmakta tek kaldı. KA veya KP buna sevindi mi? Hiç sanmıyorum. Bunda sevinilecek hiçbir şey yok. Diğer yandan durum KP üzerindeki sorumluluğu çok arttırdı, artık hata yapma şansı yok çünkü yapacağı hatayı düzeltecek kimse kalmadı. AA.
13-06-2015 09:12 (181)
Her yer Cihangir, her yer HDP! Parmak arası sosyalistlerinin büyük zaferi! Seçimi değerlendiren ciddi yazı yaz diyorlar.. ciddi yaz yaz sonun Ergin Yıldızoğlu olur! HDP Türkiye partisi oldu, Türkiye sosyalistleri global sistemin sosyalisti! Banka sponsorlu, bol mamalı solculuk buraya kadardı. TKP bölününce bir şey olacak sandı millet, içinden HoTKütürPartisi çıktı. Yazıp da bunları mı yazayım. KP'yi pamuklara sarmalı. Onlar da gitti gider bu gidişle. Gitti mi sosyalist hareketi tarih kitaplarında ara ondan sonra. Seçimin en güzel yanı AKP'nin kötek yemiş olması. Ama ülkede ona çalışan solcu çok, kimi ulusalcı kartvizitli, kimi çakma solcu Sirizanın çakması olma heveslisi. KP ulusalcıymış! Keşke o yönde veya Marksist yönde bir kırmızı çizgi çizse, kavgaya girse. Ya... Bundan ne ciddi yazı çıkar ne mizah. Bir dost aradı kızacaksın, HDP'ye verdim ama ibnelik olsun diye verdim dedi. Tavrı ciddi, ibnelik lafı şaka, ama seçim böyle bir şeydi.KA
13-06-2015 11:58 (182)
15 yıl kadar önce "Huntington Tuzağı"na düşmüş bir ülkede, bu seçim sistemiyle, 50 kere seçim yapılsa, nitelik olarak hemen hemen aynı sonuçlar çıkar. Ülkeyi kimlik siyasetinin pençelerine mahkum etmek, en büyük 'ibnelik' oldu...
13-06-2015 11:58 (183)
parmak arası sosyalistleri ne demek
13-06-2015 11:58 (184)
ya "ibnelik olsun" ne manada? Okşan
13-06-2015 19:24 (185)
Bu seçim bir kez daha gösterdi ki; Halkımızın büyük bir çoğunluğu “sol”a ve solculara inanmıyor. İşin daha acısı/kötüsü kendilerine sol,solcu, komünist vb. diyenlerin büyük bir kesiminin halkın “sol”a inanmamasını sağlıyor olması, bunun için gayret göstermesi. Yaptıkları “sol”u maske olarak yüzlerinde taşıyarak kendi tatminleri için kullanmaları . Halkın da: “ işte solcular böyle bunlardan bir b.k olmaz.” demelerini sağlamaları. nebil
13-06-2015 19:24 (186)
Halkımızda "solcu ama dürüst" kavramı yerine "solcu değil mi, güvenilmez?" kavramına geçiş mi oldu ne? nebil
13-06-2015 22:42 (187)
Solun TANIMI değişti desek daha doğru olmaz mı? Sol geleneksel olarak emekten yana olmak demekti. Ecevit'in amacı ne olursa olsun "toprak işleyenin su kullananın" diyerek coğrafyamızda solun oyunu yüzde 40'ların üzerine çıkarttığını anımsayalım. 12 Eylül sonrası sol (sosyalistler dahil) emekten uzaklaşmaya başladı, başka şeyleri savunmak sol olmaya başladı. Halkın büyük çoğunluğu dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de emekçilerden oluşur. Emekçiler sol adına emek dışında her şeyi savunanlara neden itibar etsin. Bunu her zaman görüyoruz. Halkın büyük çoğunluğu hala emeğin E'sini ağzına alanı baş tacı ediyor. Bugün birçok işyerinde işçiler ayakta, yanlarında kim var? AA.
13-06-2015 23:13 (188)
Sol, o dediğiniz halk için, giysisi, dili, okuduğu, yediği, zevkleri kendinden farklı, entel-dantel takımı. Ayrı dünyaların insanı. selamdar
14-06-2015 11:08 (189)
Metin Çulhaoğlu gibi birinin hiç utanmadan HDP'ye oy verilmesini savunduğunu gördükçe Çulhaoğlu solcuysa ben solcu değilim diyor birçok insan. Gerçekten çok utanç verici bir durum. Sayıları çok az da olsa hala Çulhaoğlu'nu dinleyenler de var ne yazık ki. İnsanların nerelerden nerelere geldiğini görmek hepimizi üzüyor. AA.
16-06-2015 08:22 (190)
HTKP'nin ve BHH'nin seçimde HDP'yi açıktan desteklememesine ilişkin eleştiri yazısını da yayınlamamışlar. http://www.toplumsol.org/index.php/yuzlesme-zamani-can-atalay/ Siyasal olarak nerede durduklarını nasıl politika oluşturduklarını anlayabilmiş değilim. ç.
16-06-2015 10:33 (191)
Çulhaoğlu bugün köşesinde eleştirilerimizi yanıtlamış, "60’larda gençliğin her eyleminde “goşizm” aranması ne kadar yanlış idiyse bugün özgürlük isteyen gençlerin her yöneliminde “liberallik” aranması da o kadar yanlıştır" diyor. Bir sosyalist açısından sorun çok basittir: kim için ve ne özgürlüğü sorularını sorarsın, aldığın yanıta göre hattını belirlersin. Çulhaoğlu da bir zamanlar sosyalist iken böyle yapıyordu herhalde. Gerçekten çok yazık. AA.
16-06-2015 11:12 (192)
ÖDP, Halk Evleri, HTKP iyi niyetli cahillerle, bilinçli cahillerin karışımından oluşuyor. Çulhaoğlu artık bilinçli cahil. Tutumları KAVRAMSAL AÇGÖZLÜLÜK. Hem Marksist, hem Leninist hem devrimci olacaksın, ama her yavşamadan nemalanacaksın. Bırakın Marksizmi, Leninizmi, sizinle samimi zeminde tartışalım. Bunların yaptığı ne biliyor musunuz, her şeyin en prestijli adlarından yararlanmak, tatlı, etli kısımları doyumsuzca yemek, çürüğü, çöpü önümüze atmak. Bunlardan yaşlıca bir abimiz TKP bölünmeden TKP'yi Leninizmden sapmakla eleştirirdi durmadan. Bana derdi ki, normalde Leninist partide senin olmaman gerek. Çünkü Marksizme Leninizme eleştirelsin. Şimdi bu adı geçen partilerde her görüşten ne ararsan var, nerede Leninizm? Bir tek o yok. Paşaların vesayeti kalktı PAŞA GÖNÜLLERİN VESAYETİ altındayız. Her an ne işlerine geliyorsa öyle konuşmak. Liberal dürüstlük bile kalmadı. Bunlar kötü liberal, omurgasız, tutarsız liberal, iyi liberal olsalar başımız üstüne. KA
16-06-2015 17:16 (193)
İyi liberal kim var bu ülkede Sayın Arslanoğlu? Hemen aklınıza gelen beş tane isim çıkar mı?
16-06-2015 17:22 (194)
İsim vermeyeyim ama, şimdi aklıma da gelmiyor, birçok CHP'li, özellikle yönetimde değil, tabanda olanlar (yönetimde de var), çok daha dürüst ve açıklar, iyi liberaller bana göre. Öyle büyük büyük sosyalizm lafları, Marksizm şu bu paralamaları yapmazlar, açıkça şunu derler: Biz bu kapitalist düzen içinde daha adaletli, daha düzgün bir yönetim için çalışıyoruz. ABD ile AB ile de ciddi bir kavgamız yok, işbirliği içindeyiz derler. Onlarla bu gerçek ve samimi zemin üstünde tartışabiliriz, tartışıyoruz da. Siz Marksizmden girip, Leninizmden çıkan, ABD şöyle emperyalisttir, AB şöyle düşman deyip, bunların medyadaki adamları, sanattaki adamlarıyla kolkola olan, üstüne üstlük bunların partisi HDP'ye oy atmak sosyalistliği bozmaz diyenlerden korkun. KA
17-06-2015 09:26 (195)
İnsan BU Batı Karadeniz buluşması da gerçekleşti. Mehmet Harma, Müge Harma, İlknur ve ben Akçakoca'da İnsan Bu ve memleket sorunlarını attık tuttuk. K.A.
17-06-2015 14:33 (196)
Faydalı bir tartışma açması umuduyla kısa bir alıntı yapacağım. Alıntıyı bir doktora tezinden: Zafer Doğan, Orhan Pamuk Edebiyatında Tarih ve Kimlik Söylemi, YTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, 2011: s. 52. Tez geçen yıl İthaki'den kitap olarak da basıldı, ancak henüz görme şansım olmadı. Yapacağım alıntı orada da aynı şekilde mevcut mu bilmiyorum maalesef. +
17-06-2015 14:34 (197)
"Türkiye’de birtakım güncel politik tartışmalar bağlamında gündeme gelen Orhan Pamuk’a yönelik eleştirilerin daha çok popüler ikon olmak, pazarlama teknikleriyle edebiyatın içini boşaltma iddialarından öteye geçemediğini görüyoruz.* [dipnot 90] Bu konuda verilebilecek tipik örneklerden birisi Kaan Arslanoğlu’nun, Pamuk’u edebi açıdan değerlendirmek, onun neden “sıradan bir yazar” olduğunu açıklamak yerine şu tespitlerde bulunmasıdır: “Türkiye’de edebiyattan anlayanların, sıradan ya da sıradanın az üstü bir yazar olarak gördüğü Pamuk’un, Nobel’den önce dünyanın en tanınmış yaşayan yazarlarından biri haline gelmesi dikkatle incelenmesi gereken bir ilişkiler, reklam ve pazarlama başarısı. Art arda kazandığı ödüllerden sonra Nobel bu parlak imaja son cilayı çekti.” Kaan Arslanoğlu, “Yüzdeki Tırnak İzleri ve Pamuk Terörü”, 5. Sanattan 5. Kola: Orhan Pamuk, (İstanbul: İthaki Yayınları, 2007): 29." - Hasan Keleş
17-06-2015 15:04 (198)
Sayın Hasan Keleş, söz konusu görüş ileri derecede kötü niyetli bir yalan. Orhan Pamuk'un neden kötü yazar olduğunu yapıtlarından yola çıkarak irdeleyen abartısız TONLA makale mevcut. Hal böyleyken yalan söylemek, üstelik İthaki'nin de bunu kitaplaştırması ayıp. Ama Türkiye solu ayıplara boğulmuş bir soldur. Bu konuda Fethi Naci, Tahsin Yücel'in yazıları bilinir. Cengiz Gündoğdu'nun ilgili yazısını bu sitede de bulabilirsiniz. Fakat Nobel Furyasıyla estirilen terör karşısında biz beş yazarlı bir kitap hazırlamıştık. Orhan Pamuk kitabı. Yazarları ben, Ergin Yıldızoğlu, Ali Mert, Nihat Ateş. Orada Pamuk romanlarını enine boyuna ele aldık. Bana Pamuk'un başarısının psikolojik mekanizması düştü. Daha önce onun romanlarının niye kötü olduğunu anlatan makalelerim de vardı. Bu kitapta romanlarıyla Pamuk'un karakteri arasında başarı paradigması üstünden bağlantı kurdum. Onlarca sayfa. Romanlarının bu bağlamda ele alınması da doğrudan edebiyat içindedir. Fakat bununla yetinmedik ++++
17-06-2015 15:04 (199)
Nihat Ateş o kitapta Pamuk romanlarını tek tek ele aldı. Onlarca sayfa. Ve karşımızda bu iddia ve bunu ciddiye alanlar! Bizim değerli bir edebiyat eleştirmenimiz vardır Nihat Ateş. Türkiye solcularının binde 999 u adını bilmez. O kitabımız da 1000 tane satmış satmamıştır. Nihat Ateş'in köşe yazılarının çıktığı yayın organının kültür yazarları Nihat Ateş'in eleştirmen olduğunu bilmez. Tek kitabını okumamıştır. Tartışalım sayın Hasan bey, TÜRKİYE SOLUNUN KÖTÜ NİYETLİ VE SALAK olduğunu tartışalım. Bu tabii onların İnsan BU olmalarından kaynaklı en başta ama bizde bir de çok kolay satın alınma sorunu var. Bunu bir gıdım değiştirebilir miyiz diye mücadele ediyoruz. Dava bu. Ama bir arkamızı dönüyoruz, bazı dostlarımız da satın alınmış. Pamuk yalakalarını eleştirmen olarak kabul eder Türkiye solcusu, Nihat Ateş'i bilmez. Bilse ne olacak. Fethi Naci yazar, T. Yücel yazar da ne olur. Okumaz bizim solcu. Yazmadılar der. Demek ki neymiş, görmeyenin gözüne sokmak lazımmış, ya da başka yere.KA.
17-06-2015 15:27 (200)
Sayın Hasan Keleş, Andığınız kişi, başka bir yer değil, sadece 3 dakika google a baksaydı şu makaleleri görecekti Görmemesine imkan yok. http://dipnotkitap.net/DENEME/Kara_Kitap_Tahsin_Yucel.htm http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1057 Ortada sadece eksiklik, yetersizlik değil apaçık bir cehalet ve kötülük de var. Birileri benim kitaplarım hakkında böyle bir yazı yazsaydı bir daha sokağa çıkamazdım sanırım. Googleda olmayan tonlarca yazı, kitap vs yi saymıyorum bile. Ortada bir yan sanayii var. Orhan Pamuk yan sanayisi... Üniversitelerde bir sürü kişi "Orhan Pamuk romanlarında bilmem ne imgesi" kalıplı onlarca tezler saçıyor doğaya. Bu bir endüstri, bir yan sanayii. Saygılarımla Taylan Kara
17-06-2015 16:32 (201)
Fethi Naci'nin Orhan Pamuk'u olumsuz eleştirdiği hangi yazıları var? Nerede ne demiş?
17-06-2015 16:36 (202)
http://www.gercekedebiyat.com/haber-detay/orhan-pamukun-calintilari-ahmet-yildiz/1748 Bunu da görmüş müdür bu büyük akademisyenimiz. Bu susulacak bir şey midir? Adam resmen hırsızlıkla suçluyor, parmak izlerini gösteriyor. Bir yanıt gerekmez mi bunlara?
17-06-2015 16:53 (203)
Sayın Arslanoğlu, Sayın Kara; emek harcayıp cevap vermişsiniz, teşekkür ederim. Safça bir öneri olarak ele alınmazsa biraz sesli düşünmek istiyorum: Enerjimiz sınırlı, çürümüşlük her yerde. Neredeyse bütün "akademik" dergilerin çizgisini belirleyen şey doğrudan ya da dolaylı "network"ler. Farkındayım. Her şeye rağmen yazılarınızı akademik dergilerde de yayınlatma yolunu seçseniz (zorlasanız) faydası olmaz mı acaba? İlk elemeyi (editör ve hakemler) bir şekilde geçtikten sonra, ilgili yazının ikinci elemede (konu üzerine araştırma yapan akademisyenlerin çalışmalarında) görmezden gelinme ihtimali azalacaktır. Sırf "neden buna değinmedin" denmesin diye bile ilgili çalışmalar göz önünde bulundurulacaktır. Jüri sistemine karşıyken böyle bir yola başvurmak tutarsızlık mı olur bilemedim! Ya da uluslararası hakemli bir dergi kurulup düzen içinden düzene bir nanik yapılamaz mı? Taşların yerinden oynamayacağını biliyorum, ama yine de bir katkısı olmaz mı bunların? Saygılarımla Hasan Keleş
17-06-2015 16:53 (204)
Aslında bu örnek bilimin nerelere düştüğünü gösteriyor. Bu ay iki yardımcı doçentin “Sağlıkta Bireysel Sorumluluk ve Rekabet Toplam Maliyetleri Neden Düşürmez?” başlıklı bir makalesini okudum (internetten ulaşılabilir). Makalenin giriş cümlesi şöyle: “1978 Alma Ata Konferansında kabul edilen ‘2000’lerde herkese sağlık’ stratejisi, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) sağlık hizmetlerinin organizasyonunda yeni bir döneme karşılık gelir. Sağlık hizmetlerinin hem yaygınlaşmasında hem de bu hizmetlerin organizasyonunda kamu dışındaki diğer sektörlerin de rol alması gerektiğini vurgulayan bu kararlar 1980 sonrası, DSÖ, Dünya Bankası ve IMF tavsiyeleriyle dünya genelinde 1990’lar boyunca uygulamaya konuldu”. Bu cümle üzerine tek laf etmek beni utandırır. Fakat ben her zamanki gibi iğneyi kendimize batıracağım. Biz ne yapıyoruz? Çocuğumuzu bu makaleyi yazanların hoca olduğu üniversiteye okusun diye gönderiyoruz. Sonra çocuğumuz o okulu bitirince seviniyoruz. ++++
17-06-2015 16:54 (205)
+++ Biri çıkıp bunun SOYTARILIK olduğunu söylediğinde de, ne yapalım, çocuğumuzu okutmayalım mı diye kendimizi savunuyoruz. Hayatta en kötü şey insanın kendi yalanına kendisinin inanması, sanki Türkiye’de bilim varmış, doktora tezi yazılıyormuş gibi davranması. Yapılması gereken bu rezilliğin toptan reddedilmesidir. Fakat bunu BİREYSEL olarak yapmak hem anlamsız, hem faydasızdır. Fakat 70 milyon içinde yürekli 7 bin kişi çıksa gerçekten bir şey değişebilir. AA
17-06-2015 17:07 (206)
Sayın 201, sizinki bayağı bir kolaycılık oluyor artık, onu da kendiniz bulun dedim içimden. Ama sonunda dayanamadım. Fethi Naci'ye Armağan adlı kitap, Oğlak Yayınları, 1997. Hazırlayan kim mi? Bir zamanlar Orhan P. denince yüzünü buruşturan, ama sonra Radikal'de yazmanın dayanılmaz çekiciliği, liberal tayfanın cazip ortamı nedeniyle Pamuk hayranları safına geçen (Ömer Türkeş gibi) SEMİH GÜMÜŞ. Fethi Naci ile söyleşi bölümünden. Söyleşiyi yapan yine S.G. Sayfa 48, 49 Burada özetle F.N, S.G'nin romancıların insana uzak düştüğü, insansız roman yazdıkları çanak sorusu üstüne sözü O. P'ye getiriyor. O.P'yi yaşanan gerçeklikten uzaklaşmakla, gerçekten kopuk metinlere saplanmakla suçluyor. Goethe'nin "Hayatın yeşil ağacı karşısında her kuram kül rengi kalır" sözünü hatırlatıp O.P romanlarını küle benzetiyor. Bu çok ilginç söyleşinin tamamını yakında yayımlarız. İyi oldu bu, akla getirdiniz. K.A.
17-06-2015 17:08 (207)
Bir süredir bu tip tezleri inceliyorum. http://library.cu.edu.tr/tezler/8237.pdf http://dspace.trakya.edu.tr/jspui/bitstream/1/1005/1/DERYA%20HA%C5%9ELAK.pdf abstakt kısmının sonuçlarına bakın: "Sonuçta gördük ki, bir romancı olan Elif Şafak, halkın kültürünü romanlarında ustalıkla işlemiştir. " Vay vay vay... Yığınla var bunlardan. bu tezleri, hiç kimse okumaz. bir literatür kirliliğidir. bazen tez hocaları bile okumaz. Bunlar bir prosedürdür. Ruhsuz, hiçbir düşünce kırıntısı içermeyen, varolan bilgileri kafadan aşağı boca eden, yeni bir tek sözcük söylemeyen kağıt israflarıdır. Bir tek yeni, farklı, değişik, ana akışa aykırı cümle söylemezler. Bu söylediklerimi kendileri de bilir. Herkes bilir ve bu yalanı sürdürür. Susar, görmez, duymaz. İşte size üniversite!! Taylan Kara
17-06-2015 22:02 (208)
Yalçın Küçük'ün dönüşlerini çıplak gözle izlemeyin, körlük yapar. Çocuklarınıza dinlettirmeyin, okutmayın, mitoman yapar. Kaan Ars.
17-06-2015 22:02 (209)
Kaancığım, 5. Sanattan 5. Kola kitabının sanırım sözleşme süresi bitti. Eğer kitabın öteki yazarları da uygun görürse kitabı pdf'ye çevirip buradan yayımlayalım diyorum. İthaki editörü Ahmet Öz'ün önsözü de dahil tabii:)) Çok teşekkür ederim. Saygılar. Nihat Ateş
17-06-2015 22:57 (210)
Goethe "insanın etik benliğini yüceltmesi, hiçbir şeyi görmez olmasına yol açar. Böylesine bir vicdan, büyük bir uğraşı ile dengelenmezse, hasta ruhlu insanlar ortaya çıkar." da demiştir. -JP Eckermann. Yaşamının Son Yıllarında Goethe ile Konuşmalar.
17-06-2015 23:15 (211)
Yalçın Küçük'ün körlüğe neden olabilecek kadar dönme hızını artırdığı yazısı: http://odatv.com/n.php?n=abdullah-ocalan-dahil-genel-af-sart-1606151200 Çıplak gözle izlemeyin cidden. Çocuklarınızdan da uzak tutun. Mitoman yapar. K.A.
17-06-2015 23:40 (212)
Taylan Bey, ödül skandallarını defalarca ifşa ettiniz, akabinde imza kampanyasına evrilen bir metin yayımladınız, mücadelede bundan sonraki hamleniz ne olacak? Sizin ödül skandalları yazınız üzerine Can Öz bir cevap yazısı yazacaktı veya bir açıklama yapacaktı değil mi öyle bir şey vardı, ne oldu o iş?
17-06-2015 23:40 (213)
Nihat Ateş'in bahsettiği kitabın ilk 19 sayfası, Ahmet Öz'ün yazısı dahil, şuradan okunabilir: http://www.idefix.com/kitap/5-sanattan-5-kola-orhan-pamuk-ergin-yildizoglu/tanim.asp?sid=DJFF02P97S7SJ3HVO3CC
18-06-2015 05:55 (214)
Anlamadığım için soruyorum. İnsanın etik benliğini yüceltmesi ne demektir? Bu yorum kaya minik için mi yapıldı? Kaya Minik zaten hastaruh. Söylediği şeylerin içinde, yaptığı yorumlarda doğru tespitleri çoktur. Ama nihayetinde hastaruh adam. Yeni bi haber de değil bu. En azından 15 yıldır böyle. Ha bence okunulması yine de eğlenceli. Bence öyle. Cevdet Bey bitti bu arada. Hocaya gönderiym evvela. Hürmetzzz. Son not: batı karadeniz buluşmasına tekharf kardeşimiz de gelebilirmiş aslında. Çok yakın ne de olsa. Bu özel mesajdı. Anlayan anladı. Bi daha hürmetsss
18-06-2015 05:56 (215)
Hmmm, bu elestirilenlerden birisi de benim. Okuyorum, dusunuyorum, cogu okuduklarima katiliyorum, ama simdiye kadar sadece bir kez yorum yazdim, onda da isim vermedim. Belirli bir nedeni yok, ama yorum yapinca diger yorum yazanlarla bir tartisma baslayacak gibime geliyor, bunu da istemiyorum. ne diyeyim, iste boyle... ben gizli gizli okumalarima devam edeyim ama burda oldugumu da bildireyim demek istedim Kaancigim. cok sevgiler. Funda
18-06-2015 09:19 (216)
Bu eleştirdiklerimizden (dalga geçtiklerimizden) biri özellikle sen değilsin Sevgili Funda :) Bazıları var ki, dostlar göyaa, bayağı da kalabalık sayıları, buradaki yazı ve haberleri yaygınlaştırmak için şimdiye dek tek kez yaralı parmağımıza alternatif tıp uygulamadılar. Yatacak yerleri yok onların. Pencil-Vanya dayının tüm bedduaları üstlerine olmasın, yine bir yerde mutlu yaşasınlar. Duyarlılığına teşekkürler. K.A.
18-06-2015 23:02 (217)
Ne diye yırtınıyorsunuz. Türkiye'de üç tane popüler sol çizgi var, Kürtçülük, Ulusalcılık, en iyisi de liberallik. Çok uzamazlar ama kısalmazlar hiçbir zaman. Gül gibi idare ederler. Seçin birini, siz de bol alkış, bol para, itibar görürsünüz, biz de sizin zorlamalarınızdan kurtuluruz.
19-06-2015 15:29 (218)
birçok ülkede dinciler solculardan daha halkçı, daha yoksul yanlısı ise dinciliği böyle bira içme özgürlüğü şeysiyle geriletemezsin... Burada da tartışma kızışmış: Erzurum'dan liberal solcu çıkar mı? http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1796
19-06-2015 22:08 (219)
Cumhuriyet'te liberal "sol" yine iktidara yanaşmaya başlamış. ulusal "sol" yerine bunlar artık bunlar iktidar ortağı olur. HDP ile CHP yakınlaşmalarını bırakıp AKP-MHP koalisyonunu güzel gösterme çabasına girebilirler. CNN Türk'ün seçim sonrası gözdesi MHP oldu. TUSİAD ve uluslararası sermayenin istediği güçsüz daha bağımlı hale gelmiş AKP iktidarıydı. Geçici çıkar birliği yaşandı bitti bu saatten sonra istikrar diyenin kendine solcu muyum diye sorgulaması gerekir. ç.
19-06-2015 22:13 (220)
Değerli okurlar, yorumlarınızda lütfen uzun link vermeyin, tüm sayfa düzenini bozuyor bazı tarayıcılarda. Bir önceki ç nin Cumhuriyet'ten verdiği link gibi. Webci arkadaşımız henüz bu işi sıraya almadı :( Osman arkadaşımıız, dostumuuuz, bu laf sizeeee! K.A.
20-06-2015 15:12 (221)
Yorumlarda sorun oluştuğunu bilmediğimden link veriyordum. Yorumlarımda bu konuya dikkat ederim. ç.
21-06-2015 15:21 (222)
takılma sen ona ç. sana demediler onu. salamsss ve hatta sucuksss
20-06-2015 22:51 (223)
Sayın Arslanoğlu, Özdemir İnce'den aldığım sorum size (daha önce okuduğum bir yorumunuza istinaden): "Marksist olmadan nasıl sosyalist olunuyor?"
20-06-2015 23:02 (224)
Sayın 223, sorunuzu pek anlamlı bulamadım, tam kavrayamadım. Dünya'da modern sosyalizm mücadelesi Marksizmden önce başlamıştır. Ütopik sosyalistler, halkçı sosyalistler, anarşist sosyalistler vb. Marksizm ortaya çıktıktan sonra da Marksizm dışı birçok sosyalist akım ortaya çıkmıştır ve halen bunların uzantıları devam etmektedir. Marksist olmadan sosyalist olunamaz sözü bana mı ait? Bir yorumda demişsem, ne bağlamda demişim, bakmak lazım, bu ham haliyle yanlış bir sav tabii. Dediğim gibi, soruyu tam kavrayamadım. K.A.
21-06-2015 10:31 (225)
Sayın KA (224) "Kürtçülük mü yapalım, Türkçülük mü? Ortada durmak olanaksız, peki ne etmeli?" başlıklı yazıda, 44 nolu yorumunuzdaki "Bir kişi veya parti işçiler arasında çalışmayı, işçi politikasını gündeminin en ön sırasında tutmuyorsa sosyalist olabilir, ama Marksistim demesin." ifadenize istinaden.
21-06-2015 10:32 (226)
Olay yeni doğrular ortaya çıkarır. Tanrısal, değişmez bir doğru yoktur. Gerçeksürekli yeni bir olay ortaya koyar. Seçim bir olaydır. Gezi de olaydır. Daha önce olmayan bir durum ortaya çıkmıştır. Bilim, deneyle ve yeni olaylara yaklaşımın dogmalardan arınmış serbestliğiyle çalışmazsa bilim olmaktan çıkar. İnsanız, belirsizlikten korkarız. Çocuk, daha serbest düşünür. Bir olay olduğunda bildiklerimizin bir kısmını unutup gerçekleri yeniden değerlendirmemiz gerekebilir. Yenilik karşısında düşünüp yeni fikirlere sahip olmak döneklik değil, gerçeğe yaklaşmanın tek yoludur. Hayatı boyunca fikrini değiştirmediğiyle övünen insan, kibirinden burnunun ucunu bile göremez. Bir cemaat içindeyse, değişmez doğrularını dava kabul eder, kendini kandırmaktan öteye geçemez. Geçerse kabul göremeyeceği bir belirsizliğe sürükleneceğinden korkar ve grubun ortak yalanına daha çok sığınır. İdeolojilerin temelinde de bu belirsizlik korkusu vardır. Cemaatin fikrine uymayanı anlamak değil yok etmek ister. Mete B
21-06-2015 10:42 (227)
Sayın 224, şimdi anlaşıldı. Evet, bir önceki cevabımla birlikte okuyunuz. İşçi-emek çalışmasını gündeminin ilk sırasına koymayan Marksist olamaz, ama Marksist tabirle küçük burjuva sosyalisti olabilir. Ben Marksist değilim artık, ama Marksizmin saygınlığından yararlanacaklara Marksizmi anımsatmak görevim. Çünkü işçi sınıfı-emek-sermaye karşıtlığı çalışmasını esas alan hiçbir Marksist hareket yok günümüzde. Marksistseniz Marksist gibi olun diyorum. Sonra bana Marksizmden döndü vıdı vıdı diyorlar da ben en son dönenim. Kendileri 30 yıl önce döndü. Hemen herkes için söylüyorum. Marksist olmayan sosyalist olmak ayıp değil. Emek sermaye, kapitalizm-sosyalizm karşıtlığını illa mraksist gözle anlamak zorunda da değiliz. Sınıf esasına dayanan, Marksizmin öngördüğü şekilde dayanan hareketler kurmak zorunda da değiliz. Uzun konu. Aslında bütün sosyalist devrimler Marksizmden sapmadır. Onun inkarıdır bir bakıma. Biz de başka yol seçebiliriz. Ama önce bilimsellik, dürüstlük... Kaan A.
21-06-2015 10:44 (228)
Nerelerdeydin koçum? Kaç aydır yoktun. Öldün sandımdı bi ara. İyi. Neyse ki dönmüşün. Arayı bu kada uzatma. Dönersen ıslık çal. Hatta piano piano bacaksız. Mucuks!
21-06-2015 13:17 (229)
Anladım Sayın KA. Bazıları Marksist olmadan sosyalist olunmaz diyor, siz olabilir diyorsunuz. Aynı kavramsal dili kullanmadan tartışanlar da oluşan kaosta anlaşabilmek şöyle dursun, birbirlerinin dediklerini dahi anlayamıyorlar.
21-06-2015 19:26 (230)
tüm insanbu ailesinden özür diliyorum. Sitemizin uzun linklere olan alerjisi geç de olsa giderilmiştir. osman turna
21-06-2015 18:37 (231)
Bence bugün yaşasaydı Marx da Marxist olmazdı. Fakat bunda Marx'ın hiçbir suçu yok, sorun Marxistlerde. Bir örnek vereyim. Bugün orak hücre hastalığının Kuzey Afrika'da sıtmaya karşı evrimsel bir korunma mekanizması olduğunu bilmemize karşın evrimi hala Darwin'le tartışmaya devam ediyoruz. Darwin yaşasaydı buna ne derdi? Bence Marx'tan öğrenmemiz gereken tek şey onun sorunlara yaklaşım tarzıdır. AA.
22-06-2015 12:50 (232)
Solun tarihi bir efsanedir.korkaklarla kahhramanlarin,ihanet,ve cesaretin sinirlarinda dolastigi bir efsane.tarihin oznesi denilen insani dislayan simgesel bir dildir solun dili.eylemin ortaklasimina inat sorumlulugunu tek basina insanin omuzlarina yukleyip,acinin zemherisinde arabesklesen bir yalnizliktir,solun tarihi.sol hayattan kopuk.benle bencillik arasinda parcalanmisbir cemaatlesmenin tarihidir.bunun icindir ki insan ya zavalli bir caresizligin.ya olumun.yada duzen tezgahlarinin en baba saticiliginin gudumundedir.sol cemaatlesmenin posasindan tureyen iliskilerin yarattigi ,yeteneksiz kibirli sovalyeler,sanata insana ve hayata dair ne varsa kirletir.ve ezilenlere ozgu en acimasiz siddeti uygular.para esittir zanaattir artik.solun tarihini yeniden yazmak icin siradan insanlara,ve olumden cok hayata donuk bir dile ihtiyac var.ozkan
23-06-2015 11:29 (233)
"marksizmi aşma tasarısının galiba pek bir anlamı da yok, geleceği de; çünkü marksizm kendi kendini aşan bir dünya görüşüdür. ... aşma teorisini de kendi içinde barındıran, hareketin/değişmenin teorisi olduğu için hareketli olmayı kararlılıkla isteyen ve eğer bir dönüşüm geçirecekse, kendi 'oluşum-süreci'nin iç yasallığına göre dönüşüme uğrayacak olan bir dünya görüşü nasıl aşılır?" buyurmuş Henri Lefebvre.
23-06-2015 11:29 (234)
"Yazdığım yazı tık alsın" kaygısıyla yazıdan alakasız yorum/duyuruları, beklenen ilgiyi görmemiş yazımızın altına diil de, buraya, Er Meydanı'na yazalım bi zaamet. Kaygusuz Abdal.
23-06-2015 11:33 (235)
Patrik Henri Lefebvre hazretleri statüsünden beklenen bilimdışı bir dinsel yorum yapmış Marksizm için. Marksizm dininden geçinen insanların sayısı kiliseden geçinenlerle yarışır. Kutlu olsun. Amen. Kaan Ars.
23-06-2015 12:44 (236)
O solculuk diil, bu marksizm diil, bira içme özgürlüğünden hareket edilmesini kabul edemeyiz (ki mecbur kalmazsam bira içmem, kolladığınız taşra pestili kafasının olayı o), bu 234, amiralim batmak üzere haset salvoları mı sol müdüriyet? Bir de matahmış gibi bunları manşete taşıyorsunuz. Trois couleurs: Eziklik-Haset-Vasat. AYU
23-06-2015 14:18 (237)
Bura yazılan yorumla otomatik olaraktan manşete taşınıyolla, biz taşımıyok kardeşim. Müdüriyet kapı görevlisi
23-06-2015 15:59 (238)
Farkındayım da, ben de anlamaya çalışmadan gelişine vurma hakkımı kullanayım dedim, eee bizim vergilerimizle ş'eydiyosunuz yani :editöre selam çakAYU
23-06-2015 18:58 (239)
Mahşerin Üç Atlısı: Emek, Ter, Direnç. Hakkı Bilek
23-06-2015 23:12 (240)
Bu da üç beyaz zehir; nezih muhit, elit okumuş, beyaz türk. Çav Bella
25-06-2015 13:22 (241)
Segmentlerimize uygun motörlerimizle gittiğimiz klas ortamlardan dışarıdaki taşralı/metropol avamları seyredebileceğimiz, alçakgönüllü görünümlü seçkinci kibrimize uygun, tercihan evropa yakasında, banal olmayan limited edition bir sol olamaz mı kuzum? Dağdaki Çobanla Benim Oyum Bir mi.
25-06-2015 15:08 (242)
Oku be birader yazdıklarımı... O tam da senin beni yakıştırdığın segment, benim motor daha ziyade kurye motorundan bir üste çıkacak parayı bulmuş varoş genci segmentine uyuyor. Genel gusto düzeyim de öyledir. Mamafi ay lav dis geym; merd-i kıptiye sirkatin söyletmek :))) Sayenizde ogo tavan yapacak da aynı familyadan olsam da bir Ümit Kıvanç değilim, alerji yaratarak gündeme oturmaktan zevk alayım. Meraklısı tartışmanın Umut Sarıkaya duyurusundan nasıl buraya geldiğine bakanzi. + (sonrası manşete girsin istediğimden kesenzi)
25-06-2015 15:08 (243)
Duyuru ve klaslıktan röveşata; TÜRKİYE'NİN EN İYİ DAVULCUSU Şenol Küçükyıldırım'ın grubu Weed'in 30 Haziran'da İstanbul Caz Festivalinde konseri var, kaçırmayın. En azından bir süre için ego şov bitAYU.
25-06-2015 21:45 (244)
"EN İYİ" tipi tanımalamalar tehlikeli. Volkan Öktem, Ferit Odman, Doğaç Titiz varken...
26-06-2015 08:49 (245)
CHP, bir diğer partinin barajı geçmesi sayesinde AKP ile koalisyona gitmeye hazırlanıyor. O kadar anlattık, dinletemedik. Ekmeleddin'le, CHP'yle olmaz. HDP'ye düşmanlıkla olmaz. Kafalar değişmez. Yeni duruma uyum sağlayıp, "biz söylemiştik zaten" diyeceğinize de eminim. Başkasını kandırmaktan daha kötü olan kendini kandırmaktır. Cemil Bengi
26-06-2015 08:50 (246)
Oğğ,"bizim bi arkadaşta bunun daha büyüğü var" da gelmiş! peki canım;" benim birlikte çaldığım en iyi davulcu" olsun.Cem Aksel, Ahmet Altuğ'un yanında. Sonra ego, ego vikliyorsunuz ama. Hep tribün hakemliği, hep peep show, nereye kadar? AYU
26-06-2015 09:03 (247)
Sn. Cemil Bengi, CHP-AKP koalisyon kurar, kurmaz, çok kötüdür veya az kötüdür, bu HDP'nin emperyalist kuklası gerici bir parti olduğu gerçeğini değiştirmez. Tüm kavramlar yozlaştırıldı, öyle olmasa doğrudan faşist parti derdim, ama artık bir şeye yaramıyor bunlar. Onun peşindekilerin sosyalizmi sattığı gerçeğini değiştirmez. Tabii bunda kabahat HDP'de değil. Sosyalizm diye bir derdi olmayan yapşak bir sol kitle ezici biçimde oluşmuş, her koşulda her şeyi satarlar. Sizin gibilerin değerleri beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor, büyük çoğunluksunuz, istediğiniz şekilde satıcılık yapabilirsiniz. Buyrun yapıyorsunuz zaten. K.A.
26-06-2015 20:20 (248)
Pek Sn. KA, çoğunluk sizinle aynı düşünüyor, yapmayın. HDP ile yanyana görünmek istemeyen büyük bir çoğunluk var. Siz de onlardan birisiniz. Siz doktorlara bile emperyalizm kuklası diyor, irrasyonel fikirlerinizi tıp bilimi görüntüsünde ortaya sürüyorsunuz. Çoğunluk sizin gibi. Aya'nın Posta, Sözcü tıp sayfaları ile ilgili bahsettiği gerçekler, siyasetle ilgili sayfalarda devam ediyor. Az bilgi ve anlayışla, bol atar ve özgüven. Emperyalist, faşist gibi sözcüklerin içini boşalttıktan sonra içlerini sevmediklerimizle, haset duyduklarımızla doldurabiliyoruz. Büyük çoğunluğun eğilimi olanı biteni anlamadan, zihnindekilerine yer beğenmek. Yeter ki sfenksler yıkılmasın. Siz önden buyrun, istirham ederim. Cemil Bengi
26-06-2015 20:30 (249)
HDP ile yanyana görünmek istemeyen büyük çoğunluk var buyurmuşsunuz seçim öncesi birden bire zuhur eden değerli CEMİL BENGİ bey. İşbölümünde bura mı düştü size, çok kalabalıksınız nazar değmesin. AKP ile de yanyana görünmek istemeyen yüzde 60 var. Bundan çıkarılacak sonuç sizin faşizan mantığınıza göre bunların hepsinin sosyalist olduğu. Az bilgi bizde var diyelim, sizde az bilgi artı yok mantık var maaşallah. Kıymetli okurlar HDP, AKP şu bu bunlar mesele değil. Türkiye'de sosyalist bilinci öldürdüler. Cemil Bengi bey ve yüzbinlercesi yaptı bunu. Bizim derdimiz bu. Türkiye'de kaç kişinin derdi bu? Birkaç yüz kişiyi geçmez. Bu sağlandıktan sonra, ha HDP ha MHP ha AKP? Bengi, Dengir, o, bu fark etmez. Faşizan kafanın üç beş yüz kişinin aklında kalmış sosyalizme bile tahammülü yok. Onları biz boğmayacağız. Kendi açgözlülükleriyle kendilerini boğacaklar. Kaan A.
26-06-2015 22:02 (250)
ASLAN YÜREKLİ POLEMİKÇİLER, 1-2 hadi üç kere izin veririz uyduruk adlarla veya isimsiz polemiklere, ama uzatacaksanız gerçek adlarınızı verme mertliğini göstermeniz gerekiyor. Aksi durumda yorumlarınız silinir. Daha önce biri vardı keçi pisliği tarzı kısa saygısız sataşmalar yapardı, ondan sonra birden bire başkası çıktı. Daha önce de başkaları vardı, kibarı kabası, daha sonra da olacaktır da, kuralımız belli. Kaç kez yineledik, defalarca yinelemekten üşenmeyiz. Saygılar efendim. Müdüriyet danışma memuru.
26-06-2015 22:20 (251)
Epi topu iki tene şerefsüz va müdürüm, onladan mertlük beklemeyün. Değuşuk gılıklala gelürler, hele bi tanesü. Gozumden gacıyomu sanki. Siz heç merah etmeyün, ben bi daha sefere zopalar kovalarım. Müdüriyet kapı görevlisi
26-06-2015 23:12 (252)
Mete B = S Bartın bu arada. Çok büyük ihtimal.
26-06-2015 23:19 (253)
Bi de bu odun arsuzları herkesü gendülerü gübü salak zanırlar. Buraya bi şey yazarız, beş saniye sonra cevap gelür. Gah gah guh guh :))) Hayret bi şey yahu, beş saniye zonra. Bunla yemez içmez aptese de gütmez burdala. Ne yazar bi de bilurmusun, ben heç bakmıyom da bura, az önce uğruyevrdüm arkamdan konuşuyolla. Ulan senün her tarafun arka, ama her saniye arkan burada. Gedün valla zopam arkanuzda gırulacak. Müdüriyet Kapı görevlisi
27-06-2015 09:42 (254)
HAZİRANCILARLA liberaller arasındaki tartışmada liberaller haklı. Çünkü Hazirancılar liberalleri sadece birkaç yıl geriden izliyor. Birkaç yıl sonraki kendi hallerine bugünden çemkirmelerinin bir anlamı yok. Hepsi liberal bunların. Tonları farklı. Kaan A.
27-06-2015 11:53 (255)
Müdüriyet kapı görevlisi, Sadık Albayrak'ın bugün ilerihaber'de çıkan yazısını gördün mü? Nasıl basmışlar o yazıyı? Şöyle ifadeler var: "Doğan Hızlan, bu sistemde herhangi bir kişi değil, yılda on beşe yakın jüri başkanlığıyla vasat edebiyatının kişileşmiş halidir. Can Yayınları ise, Yunus Nadi roman ve hikâye ödüllerinin abonesidir. Bir ödüle gelen onlarca kitabı, binlerce sayfayı okumadan karar veren edebiyat jürileri gerçeğini Taylan Kara ortaya çıkartmıştır."
27-06-2015 12:00 (256)
Ben bülmem, müdürlerim bülür. Müdüriyet Kapı Görevlisi
27-06-2015 16:29 (257)
Onu bilmem bunu bilmem, ne biçim kapı görevlisisin sen? Şimdi yemeğe çıkıyorum. Dönüşte senden sağlam bir analiz bekliyorum. Tez antitez sentez biçiminde olsun lütfen.
27-06-2015 16:29 (258)
Sadık albayrak, Taylan Kara güzellemesi yapmış. Bol balgamlı, asetonlu, gübreli bir güzelleme bu. Kalem kaşlı,elma yanaklı, kiraz dudaklı değil. Şu ifadeyle öyle güzel ifade etmiş ki Albayrak. "sistemin bitki benzeri hareketsiz kılmak istediği bir insanlık için edebiyatın posasından imal edilmiş gübredir. Bu gübrenin besiniyle kök saldıkça sistemin duvarlarına daha çok hapsolan bir insanlık çıkmaktadır". Taylan Kara insanın edilgenliğini ve de köle efendi diyalektiğindeki yerini yüzümüze çarpmakta, bizi etkin, edebiyattan anlayan bireyler haline getirmektedir. Gerçek edebiyatı anlamamızda yol gösterici bir başlangıç çalışması olarak okunabileceği gibi, postmodernizmin ciddi ve kapsamlı bir eleştirisi olarak da ışık saçan bir eser yazmış Taylan Kara. Nazım Hikmet'ten Orhan Kemal'e uzanan edebiyatın yılmaz savunucuları arasında bayrağı taşıyan bir nefer olmayı bilmiştir. Kaan Arslanoğlu ve Taylan Kara olmasa, okur bu pislik denizi içinde boğulur gider. Bu kitap bir uyarı/can simididir.
27-06-2015 17:42 (259)
http://www.yurtgazetesi.com.tr/kultursanat/sen-neymissin-ahmet-altan-h35093.html
27-06-2015 22:50 (260)
HASTALIKLI POLEMİKLERİNİ DEVAM ETTİRMEK İSTEYEN İSİMSİZ VEYA UYDURUK İSİMLİ MALUM ŞAHISLARIN YORUMLARI YAYIMLANMAZ, YAYIMLANANLAR SİLİNİR. DEMİN İKİSİNİ SİLDİĞİMİZ GİBİ. SANIRIM BU UYARIYI HERGÜN BİRKAÇ KEZ YİNELEMEMİZ GEREKECEK. ÖĞRENİLENE DEK.
28-06-2015 10:01 (261)
Başka bir İNSAN BU buluşması daha gerçekleşti. B.Sadık Albayrak'ın programında Taylan Kara konuştu, Osman Çutsay telefonla bağlandı. Program sonrası Sadık, Taylan ve ben buluştuk, uzun bir sohbet koyulttuk. Programı izleyenler ve sonrasında youtube'dan izleyenlerden çok sayıda geri bildirim alındı. Kaan A.
30-06-2015 21:46 (262)
Ulusal Kanal'da yayınlanan "Sistem Edebiyatının Otopsisi" programına ilişkin yorum ve tartışmalar için ilgili haberin altına bakabilirsiniz: http://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1804
01-07-2015 10:56 (263)
Rojovayı kurtaran kahraman bir kadın savaşçı vardı bir zamanlar, napıyodur şimdi acaba. Piredatör
03-07-2015 10:15 (264)
Epeydir dolmakalem ödüllü bilmece sorulmuyor. Müdüriyet ihmal etti. İsimsiz okur görev başına! Bilmece şu: Aşağıda alıntıladığımız satırları kaleme alan kişi kimdir ve yazı ilk kez nerede yayımlanmıştır??? "Telefon çalar, Ercan sorar: "Alo, kimsiniz?" Cevap: "Ercan sen misin? Ben Mustafa." Ses kesilir, Ercan otel resepsiyonunu arar: "Pardon beni dışarıdan aradılar mı?" Cevap: Hayır abi. Ben telefon falan bağlamadım." (Kaan Arslanoğlu, bir sayfa önce, Ercan'ı "Uyuyamamamın nedeni belli: Sesler. Ses duyma korkusu." diye düşündürerek gerekli açıklamayı yapmıştı. Çağrısız Hayalim'i "alışılmış kalıplarla değil, değişik biçimlerle" sunmaya karar verdiğine göre Ercan'ı bir de resepsiyonu aratarak niçin bir açıklama daha yapmak gereğini duyuyor! Ercan'ın sanrılarla boğuştuğu belli ama Arslanoğlu "okur"un bunu anlayamayacağını sanıyor, açıklıyor. Ve kendi ustalığını kendi baltalıyor."
04-07-2015 08:30 (265)
Feyste çeşitli makaleleri paylaştığımızda, alakasız biçimde Oral-İpek Çalışlar'ın resmi makale resmiymiş gibi görünüyor, bunu düzeltmek mümkün değil midir?
05-07-2015 12:30 (266)
İkide bir Çalışlarların çıkması fesbukun kabahati mi bizim kabahatimiz mi araştırıyoruz. Ama sonuçta sevimli bir çifttirler kendileri. Böylesi de güzel. Müdüriyet.
05-07-2015 14:00 (267)
"Facebook" sayfanızdan paylaşınca doğru resim, siteden paylaşınca o malum resim çıkıyor. Nebil
08-07-2015 21:41 (268)
Hafazanallah, ölü yazıları Cisıs gelse diriltemez, boşa serum vermeyelim. Mathias Bones
08-07-2015 22:50 (269)
Bizim aya'dan hiç kuşkulanmamıştım. Yandaki haberin yorumlarında adı CIA ajanları arasında geçiyor :))) K.A.
09-07-2015 09:26 (270)
Ben de kendimden son zamanlarda bi kıllanır olmuştum. Durup durup ayaama ceynalsa bakmaya gidiyodum. Yemeklerimde hep soka sola içmeye başladıydım (oysa fıransız ajanıykene hep şampanya, ingiliz ajanıykene de hep cin içerdim). Köfteekmek de neymiş, damburger yok mu diye içim kıpırdanır olduydu. Banka hesabıma dölâr yağıyodu. Tevekkeli boşuna değilmiş. CIA (Aydınlıkçı gibi okunur) ajanıymışım ya la ben?! Bi dahaki sefere kendimi coğrafi ve tarihi bağlarımın daha kuvvetli olduğu urusya'ya kiralamayı umuyorum. Putin'e duyrulur! Ya harbi, kim bu a.y.a.?
09-07-2015 10:55 (271)
Yandaki haberde söz edilen aya'nın kim olduğunu bilmiyorum ama CIA ajan yetiştirmede özel teknikler kullanıyor. Parapsikoloji, telegram, lsd, crac ilaçları, beynin sinyallerle etki altına alınması gibi. Onlar adına çalışıyorsunuz ama ajan olduğunuzun farkında olmuyorsunuz. Adamlar altmış senedir bu yöntemle çalışıyorlar, milyar dolar akıtıyorlar deneylere.
09-07-2015 12:26 (272)
Arkadaşım, bunlara türkiye'de hiç gerek yok. Gönüllü olarak ABD ve AB için çalışan on binlerce akademisyen, entel, gazeteci, siyasetçi var. Bunlar zaten bağımsız CIA ajanları. Bunları yönlendirmek ve teşvik etmek için çekirdek bir kadroyu tutmak kafi. Masrafın alemi yok. Onlar fiyatın pahalı olduğu Avrupa ülkeleri için geçerli olabilir.
12-07-2015 09:43 (273)
SATILMIŞ GAZETECİLER adıyla UDO ULFKOTTE'nin kitabı Türkçe'de basılmış. Satılmış solculardan ne tepki almış bilen var mı? Merak ettim. İmge Yayınları. Editörü de Yavuz Alogan. Yavuz Alogan Türkiye ayağıyla ilgili bir şey yazmış mı, onu da bilen varsa söylesin. Bir Meraklı
12-07-2015 14:23 (274)
Pardon o kitaptada tek tek isimleri sayılmışmış ki? Yani tam isimleri? Bu sitede daha önce gördüğüm haberde hukuk meseleleri yüzünden tam isimlerin kaldırıldığını okumuştum. H.C. nin Hasan Cemal olabileceğini tahmin ediyorum. R.Ç. bir başka eski solcu Ruşen Çakır olabilir herhalde. Özgür Mumcu'nun konu ile ilgili değerlendirmesini ise maalesef bulamadım. Ö.M. o imiş demek ki... Diğer isimler hakkında ise maalesef net isimler gelmiyor aklıma zaten basındaki isimlere de çok hakim değilim. Neden yayınlanmamış tam olarak Hukuk alanını bilemiyorum tabi hiç. Basın ve bununla ilgili hukuksal boyutunu da haliyle. Ancak kitapta tam isim olarak mı yayınlanmış merak ettim eğer bir önceki yorumda sorulduğu üzere Türkiye ile ilgili isimler de varsa tabi.. Baş harflerinden büyük çoğunu çıkaramadım da o gazetecilerin.. CIA'ye çalışan bu isimler kim pek bilmiyorum da bu istihbarat örgütü için gönüllü olarak çalışan kendi meslek dünyamdan bazı doktorları gayet iyi biliyorum... (Bir Başka Meraklı)
12-07-2015 14:23 (275)
http://www.idefix.com/kitap/satilmis-gazeteciler-udo-ulfkotte/tanim.asp?sid=G6V7C85HXG5G0KUIKU6D İşin ilhinç tarafı kitap türkiyede bu sene basılmış. yurtdışında hangi tarih olabilir?.
12-07-2015 14:26 (276)
Almanya'da Ekim 2014'te (veya eylül) basılmış. Almancasında Türkiye'den birkaç yerde kısaca bahsediliyor, Türkiye'den isim verilmiyor. İsimler adam Türkiye'ye geldikten sonra ortaya çıkmış. Kaynağı o mu, bir başkası mı, araştırıyoruz. K.A.
12-07-2015 15:45 (277)
Sayın 274 numaralı yorumcu şöyle de bir haber var ilginize sunarım ve aşağıda da muhafazakar medyadn da isimler geçiyormuş. Sonuçta malum "şeytan" her kanaldan olabildiğince çalışmak ve işini sağlama almak zorunda. Ve yalnız basın,sağlık alanı değil, şeytanın avukatı filmindeki gibi hukuk alanı değil başka meslek kuruluşlarında da kendilerine, kendi güttüğü politika ve işleyişe sadık, işine yarar ve bu sundukları dairesel çerçeveye yakın duracak, başkalarını da ESASTAN (!) yakın tutmaya çalışacak isimler bulmaya çalışacaktır. Mesela oldukça anlamlı bir başka alan olan EDEBİYAT gibi: http://www.gazeteciler.com/polemik/ozgur-mumcu-o-siteye-savas-ilan-etti-82134h.html "Özellikle muhafazakar medyadan da ABD/İngiltere hesabına çalışan Türk gazeteciler var isimleri bizde de mevcut ancak açıklamıyoruz. Listede muhafazakar medyaya sızmış isimlerin de olması şoke etti. İşte belirlenen bazı isimler: M.K, F.K, A.B, E.K, E.D, E.B. Bu isimler dışında Zaman, Taraf ve Bugün gazetelerindeki ajan gaz"
12-07-2015 15:46 (278)
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/292735/Oyum_kime_.html Bu Gezi- son dönemde dönüşen CHP ve tüm ülkeyi kucaklayan çoğulcu HDP üçlüsünü gelecek için önemli bir "UMUT" kaynağı olarak gören bir yazı yazmış Ö.M. (Tam issmini vermeyelim ki olası hukuksal problemler yaşamayalım bizler de. Ne de olsa malum bu ülkede hak ve hukuk mu kaldı) Bu yazıdan da anlaşılıyor ki kendisi açıkça göz göre göre bile bile YALAN SÖYLEMEKTE! Bugün babasının ülkemiz üzerine yıllardır çöreklenen o derin o karanlık ruhlu katillerine de hizmet etmekle bence Uğur Mumcu'nun kemikleri de fazlasıyla sızlamıştır sanırım... Yazık! Ülke ne hale gelmiş. Evlatların, öz babalarının her zaman tetikte bekleyen katilleriyle dolar havuzlarında yüzmek için veya onlardan bir güzel köşe kapmak için basında, çevre, saygınlık veya başka cazip nedenlerle de olsa omuz omuza vermek... Kıyamet alametlerinden olsa gerek. Burada da herhalde söz biter... NOKTA -k.k.a.-
12-07-2015 15:51 (279)
Uğur Mumcu'nun kemiklerini sızlatan şahıs (o kemiklerle çok iyi bir sopa çekerdi öbür dünya olsaydı yapşağa) hakkında bir önceki yorumu yazan ben değilim. k.k.a yazmış arkadaş, ben de Kemal Kaan Arslanoğlu'yum.
13-07-2015 23:29 (280)
Malum internet sitesinden herhangi bir yanıt geldi mi sayın editör? Gelirse haberimiz olacak mı?
13-07-2015 23:32 (281)
Cevap gelmedi. Gelirse tabii ki ne cevap verdiklerini yazarız. Ayrıca yeni bilgileri de aktarırız. Bunlardan çok siz sessizliğe bakın. Asıl bilgi sessizlikte. Söylenmeyende, susma gerekçelerinde. Kendine az çok güvenen gördüğünüz gibi çıkıyor ortaya. Editör yard.
14-07-2015 12:10 (282)
"Stalin’i anlamak’ı anlamak" yazısı online ortamda var mı? Nasıl okuyabiliriz? Şu an kitap alma imkanım yok. Özellikle o yazıyı merak ediyorum.
14-07-2015 12:27 (283)
Sayın 282, internet ortamında yok. Mail adresi verirseniz, hemen değil, bir ara gönderirim. K.A.
14-07-2015 17:11 (284)
Gürsel Bey, Gün Zileli'nin sitesinde sizin bu yazınız hakkında yorum yapınca haberim oldu. Başlık da epey ilginç olunca merak ettim öyle yani. Aslında yazınızı bir miktar küçültüp buraya koyarsanız geniş bir kesimin okuma şansı olur ve çok da faydalı olur, siz bilirsiniz tabii.
14-07-2015 17:11 (285)
Sosyalistteori.blogcu "Stalini Anlamak" mevcut.H.AŞAN
14-07-2015 17:21 (286)
64 sayfalık bir kitap bölümü bu. Kısaltmak da zaman ister ve üstelik kuşa döner. Mail adresi vermek istemiyorsanız posta adresi verin, bir ara gönderirim. (Bende de tek örnek kalmış), temin ettiğim zaman. K.A.
14-07-2015 17:23 (287)
Gerçi mail adresi vermeyecekseniz posta adresi nasıl vereceksiniz, benim dediğim de saçma olmuş :))) K.A.
15-07-2015 11:10 (288)
ç nerede yahu? Çoktandır ortada gözükmüyor. Duyan gören var mı? Özledik. ç'ee, ç'eeeeeeee, nerdesin?
15-07-2015 14:04 (289)
sitedeki yazıları da yorumları da takip ediyorum. sadece yorum yapmıyordum ç.
16-07-2015 18:06 (290)
Solcularımızın yeni bir hasleti daha ortaya çıktı: pişkinlik! Aylardır Syrizacılığı bayrak yapanlar, şimdi sanki Syrizayı savunan kendileri değilmiş gibi yazılar döktürmeye başladılar. Hani ar damarı çatlamış derler ya, aynen öyle. İlk günden beri Syrizacılığı eleştirenler şaşkınlık içinde. Hani derler ya "buraya yazıyorum", yarın HDP'nin maskesi düştüğünde de aynen böyle olacak. Yıllardır HDP'cilik yapanlar yine zeytinyağı gibi üste çıkacak, biz de iyot gibi açıkta kalacağız. Var mı iddiaya girmek isteyen? AA.
16-07-2015 18:28 (291)
ALİ NESİN örneği de bunu gösteriyor AA arkadaş. Gezi'ye kadar AKP'yi desteklemiş, sonra da HDP'ci olmuş Ali Nesin solcuların büyük çoğunluğuna göre bu sitenin yazarlarından değerlidir. Başka lafa gerek yok.
17-07-2015 11:52 (292)
Tüm site sakinlerinin bayramı kutlu olsun. Bu zamana kadar kalbini kırdıklarım olduysa affola. Adettendir. Bayramlarda küsler barışır. Daha nice bayramlara sağlıkla erişmek dileğiyle. a.y.a. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpsss
17-07-2015 12:02 (293)
"Hayat üç bölümdür: Dünyayı değiştireceğini sandığın, değişmeyeceğini anladığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun." Jean Paul Sartre
18-07-2015 13:44 (294)
Hayatın ikinci bölümünde birisi olarak Sartre'ın 293'teki alıntısına katılıyorum. Devrimcilik yirmili yaşlara özgü bir yaşam biçimi. Ama kabahat gençlerde değil. Sözüm meclisten dışarı, herifçioğlu otuz yıldır partisinin liderliğini kimseye kaptırmıyor. Aldığı oy on binde üç. Üye sayısı ise bin beş yüz bile değil. Bir eylem olduğunda onların yarısını bile harekete geçiremiyor. Gazete çıkarıyor batırıyor, cephe kuruyor batırıyor. Bu adamın peşinde yirmili yaşların heyecanıyla koşturuyorsun ama biraz olgunlaşınca dünyayı böyle değiştiremeyeceğini anlıyorsun. Hayatın üçüncü evresinde ise liberal solculuktan başka bir şey yok. İnşallah o günleri yaşamadan ölürüm.
18-07-2015 16:53 (295)
294'e: birçok büyük devrimci lider 30 yaşın altındayken liderdi. Bizdekiler de öyle. Kabahat gençlerde değil demişsiniz de, 50'yi geçmiş adamların liderliğini ortadan kaldıracak bir genç liderlik yok ise, demek ki kabahat gençlerde. Bu iş güç, dirayet işidir. Demek ki yaşlılar hala daha dirayetli, daha güçlü. Hayatın ölçeği en kesin ölçektir.
18-07-2015 17:42 (296)
Sartre bile dünyayı değiştiremediğini düşünmüş demek. Çok mu mütevazı biri imiş, yoksa kendinden daha fazla şey beklemekte iken hayal kırıklığı mı yaşamış? Mine
18-07-2015 21:34 (297)
Bilimsel teknolojik devrimden geriye ne kaldi? Teknolojinin bilimin govdesinde kanserli bir ur gibi yayilarak,insanin insanlasma surecini olumcul bir evreye getirmedinden baska.post modernizm denilen,ve pre donemini postalli modernizminolusturdugu bir cagdayiz kimine gore. Marksizm bir bilim mi bilimsel yontem miydi? Siyaseti eline yuzune bulastirmis biri olarak anlsmam,hariciyim.'ancak marks in yabancilasma teorisi bu cagin anlatisidir.insanin insanlasma surecinde damarlarinda ki kana 'tenoloji siringaylameta,metal karisimi kanserli bir ur akitmistir.o ur duyguyu,dolayisiyla ssnati katletmistir.bilimsel ve sosyal devrimlerin haberci ve kaynagi sanat, yok olmak uzeredir. Teknoloji hormonlu kapitalizm,sanati katlederken,bizzat sanati eglencelik bir cerez haline getirip zanaata donusturen'kendi cikar ve kesesini doldurmaktan badka birsey bilmeyen,duygu katilitetikcileri kullanmaktadir.sanat asidir,bagi ve yonu yokyur,her yerde ve militandir.onu ruhuyla butunlestirecek yeni bir cikis ger
18-07-2015 21:34 (298)
Ek.ozur dilerim sureyi astim. Taner deviren. Facebook Taner deviren bir insan bir dunyadir
20-07-2015 13:21 (299)
Tavuk eti yiyelim mi yemeyelim mi tartışmasına değerli yazarımız Yavuz Dizdar'ın yanıtını yarından itibaren birkaç bölümde yayımlayacağız. Müdüriyet.
20-07-2015 18:23 (300)
Kim tutar "yatağa bağımlı hastanın evde bakımı" yazısını. Çıktığı günden bir süre sonra öyle hızlı yükselişe geçti ki tık sayısında, bir anlam veremedik. Araştırdık, soruşturduk, tık sayıları birçok bilgisayardan geliyor, yani bir manipülasyon yok gibi. Kaynak da google. Google'dan bulup giriyor gözüküyor okurlar. Ama yorumlar son derece sınırlı ve üstteki gibi. Yazarımız Sevgili Murat'a sordum, olaydan habersiz, yazının çok okunduğunu da bilmiyor. Siteye sık giren bir yazar-okurumuz da değildir kendisi ve bu olaya şimdi ilgi göstereceğini de sanmıyoruz. O YÜZDEN: Bu hızlı yükselişten kuşkulanıp dört beş defada toplam tam 3500 tıkı silmiştik. Değişen şey yok, yine yükseliyor. O halde hepsini serbest bırakıyoruz. Geri yazıyoruz. Şan olsun en çok tıklanan yazımıza. Editörlük.
20-07-2015 20:32 (301)
Şu Çalışlarlar'ın resminden kurtulalım lütfen Sayın editörler, daha fenası paylaştığımız her yazıda bu resim çıkıyor, son derece sıkıcı bir şey bu, içerik hakkında olumsuz ön yargı oluşturuyor, açıkçası, okuma isteğini de yok ediyor. Teknik olarak mutlaka bir çözümü olmalı, aksi takdirde bu fotoyu siteden (geçtiği metinden) silin lütfen. Değinmek istedim. Okşan
20-07-2015 22:08 (302)
Suruç'ta katliam olmuş. İnsanbu'mu? Tek satır yok. OG
20-07-2015 22:08 (303)
Bu niye bu kadar sorun oluyor anlamıyorum. "Paylaş" dediğinizde açılan pencerenin hemen üstünde yön tuşları da çıkar. O tuşlarla ileri geri giderek resmi değiştirebilir ya da "görsel kullanma" sekmesini işaretleyerek "görsel"den kurtulabilirsiniz. Nihat Ateş.
20-07-2015 22:08 (304)
sanırım kurtulduk :))
20-07-2015 22:14 (305)
Dediğiniz gibi yapılamıyordu uzun zamandır Sayın Ateş.
20-07-2015 22:14 (306)
Bir insan sen varsın ya OG, yeter bize. Bir insan olarak 3 yılda bu sitenin ne olduğunu anlamamışsın. Tam insan işte. Haber sitesi mi burası. Dikkat edersen bayram kutlaması da yapmıyoruz. Niye Suruç'a gitmiyorsun? Mersin'deki protestolara katıldın mı? Yoksa "suça iştirak etmek" istemedin mi yine? İnternet başında duyarlılık da güzel şey. Hiç yoktan iyidir. K.A.
20-07-2015 22:42 (307)
felç olduk OG felç, sıkıldık, yıkıldık, parçalandık, kaçıncısı bu? kaçıncı ölüşümüz, kaçıncı anlamsız tartışmalar, fikirler ileri sürmeler, suç atmalar, polemikler. insanbu hakkaten.
20-07-2015 22:43 (308)
Suruç'ta yaralananlar arasında Toplumcu Tıp ve İNSEV toplantılarımıza katılan arkadaşımız Dr. Çağla Seven'in de olduğunu derin bir üzüntüyle öğrendik. Acil şifa diliyoruz.AA
20-07-2015 22:51 (309)
Her ölüm üzücüdür, her yaralanma kaygı vericidir. Suruç'taki de öyle. Fakat sadece bu bayram boyunca trafikte kaç insan öldü bileniniz var mı? Trafikte siyasi olaylardakinin dört beş katı insan ölüyor. Buna duyarsızlık normaldir, çünkü siyasi değildir. Ama siyasi ölümlerden çok daha basitçe önlenebilir bir şeydir. Siyasi insanın tek bir şeyi, sadece kendi dostlarını gören, sadece kendi varlığını anlamlı kılan olayları gören yaklaşımı, yani sahte siyasi yaklaşımı sıkıntı verdi, veriyor. Burada böyle bir bilinç oluşturmaya çalışsak da nafile. Yine aynı tek yanlı duyarlılık. İnsan BU. K.A.
21-07-2015 08:39 (310)
Suruç'un adı bu sitede, şimdi sadece, muhalif denen azgın dinci teröristleri tedavi eden ve halka kapalı hastanesiyle yer almıştı hatırlatırım. O hastane ki, olması gereken antep-urfa karayoluna yakın değil de tam tersine, suriye sınırına yakın -bir kaç km- yapılmıştır. Nedeni de zamanın anap siyasetçisinin topraklarının değerinin üzerinde kamulaştırılarak zengin edilmesidir. Tam teşekküllü 50 yataklı, sterilizasyon ünitesi, ameliyathanesi, hepsi aesculap cerrahi setleri vs. hiç kullanılmadan terk edilmiş bir hastane olduğundan bahsedilmişti. Kalabalık nüfusu fındık, pamuk mevsiminde karadenizden adanaya kadar bir coğrafyaya yayılarak çoluk çocuk çalışır ve ekmek parası kazanırlar. Bu şekilde gündeme gelmesi çok acı oldu. mh
21-07-2015 08:40 (311)
Sayın K.A., Suruç'ta yaşanılanın ardından ülkenin daha da karışacağı, benzeri saldırıların artacağına yönelik yersiz olmayan bir kaygı var. Bunu eminim siz benden çok daha iyi biliyor ve analiz edebiliyorsunuz. Bu yüzden Suruç'taki ölümlerin sayısını trafik kazalarındakilerle kıyaslamak pek bir yersiz olmuş. Saygılar sadeceozgur
21-07-2015 09:11 (312)
Sevgili Sadeceözgür, ben bu yersizliği yapmaya devam edeceğim. Siyasi insan dünyada her şeyi kendi siyaseti doğrultusunda görüyor ve yaşıyor. Aslında gerçek siyasetin bu olmadığı çok açık. Ama siyasi insan siyaseti nasıl yaşıyorsa herkes öyle yaşasın diye dayatıyor. Düzenin değişmesi bu tür "sosyalistler" için bile hiç önemli değil. Yeter ki siyasetini yaşasın. Dünyada her yıl 1 milyon 200 bin kişi (bir büyük şehir) trafikte ölüyor.İş kazaları buna yakın. Açlık ve önlenebilir hastalıklar bundan fazla. Ama varsa yoksa siyasi toplu ölümler. (tek tek ölümler de ilgilendirmiyor insanı). Bu siyasi sürü psikolojisi beni çok rahatsız ediyor. Bakın ben farklı karakterde farklı bir insanım. Bunu ifadem yersiz olabilir. Ama karakterim bu yersizliği dürtüyor. Yapacak şey yok. Saygılar. Kaan A.
21-07-2015 12:08 (313)
Trafik kazaları da siyasi denen ölümler de açlık ve iş kazaları da aynı büyük resmin parçası. Cahillik, para hırsı ve güç isteği. İşte, kurunun içinde yaş da yanıyor, iç parçalayıcı. selamdar
21-07-2015 12:09 (314)
Daha ne katliamlar göreceğiz. Bu siyasi kafa ölüm üretiyor, ölümle besleniyor. Geçmişte fazlası yaşanmış, gelecekte de ziyadesi olacak. Çünkü insan BU ve kaçınılmaz. Bunu ancak azaltmak mümkün. O da bu siyasi kafayla olmaz. İnsanların insan ölümlerine tepkisi yüzeysel, geçici, duygusal. İnsanlar sadece yüzeysel histerik siyasete ve başka birkaç şeye duyarlı. Değişir mi? Zor. O yüzden hep ölümler olacak, arkadakiler yeni ölümler üretecek. Kaan A.
21-07-2015 15:55 (315)
İnsanların Suruç'taki insan ölümlerine tepkisinin yüzeysel, geçici, duygusal olduğunu, sadece yüzeysel histerik siyasete ve başka birkaç şeye duyarlı olduklarını nerden biliyorsunuz? Bu konuda nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz?
21-07-2015 15:59 (316)
Azcık tarih bilgisi bunu anlamak için yeterli. Çok az. Uzak tarih, yakın tarih, son otuz yılın tarihi... Bu olaylardan dünyada her ay onlarcası oluyor ve insanlar herbirine yepyeni bir olaymış gibi bakıp, üç gün sonra unutuyor. Az bilgi, orta zeka bunu anlamak için yeterli değerli adı olmayan kardeşim. Adsız editör
21-07-2015 19:14 (317)
Gerçekler acıtıyor. Ne acıdır ki haklı olduğunuzu dusunuyor ve görüyorum, her Facebook paylaşımında, her tv programında, her haber bülteninde. Ne yapalım. İnsan bu! Sadeceozgur
22-07-2015 09:37 (318)
Solculara karşı hiçbir sıcaklık hissetmiyorum epeydir, hatta tam tersi söylenebilir. İnsanlara acıyorum, hatta çoğunlukla seviyorum onları ama, keşke insan da değilim diyebilsem. Biyolojik anlamda bu mümkün değil :) İmzasız olduğu ve fazlaca sataşma içerdiği için sildiğimiz bir yoruma cevaben yazıyorum. İşte şu toplulukta daha fazla solcu varmış da o yüzden onu sevmeliymişim. Tam tersi, bir yerde fazla solcu varsa sevmesek daha iyi. Kaan Arslanoğlu
22-07-2015 10:21 (319)
Ülkemizde sosyal bilimlerin yerlerde sürünüyor olması nedeniyle yaşadığımız gerçekliği bize yorumlayabilecek kimse yok. Bu toplum yıllardır nihilizmin pençesinden kurtulamıyor. Eğitimli bir göz bunu siyasi davranışlarımızda ve olaylara verdiğimiz tepkide kolayca görebilir. Bu eğilim önce 80 yenilgisini ve sosyalizmin çözülmesini hazmedemeyen solda ortaya çıktı, daha sonra adım adım BÜTÜN kesimlere yayıldı. AA.
22-07-2015 10:27 (320)
Sevgili AA, nihilizmin dibine vurmuşsun sen de :)) Bu sitede onlarca yazıyla, bu senin dediğinin nedenlerini yazdık, sen bir tık ile sıfırladın bizi. Nedenin ne olduğu belli, gayet açık İNSAN BU. Çok özetle bu. Başka birçok şey de dedik. Tamam da bu malzemeyle ne bekleriz, ne yaparız da ufak tefek sorunlar var :)) Sevgiler, saygılar. Kaan
22-07-2015 11:47 (321)
Ben o kadar emin değilim. Bugün Türkiye'de nihilist denince "aydın çevrelerde" akla önce Bazarov geliyorsa, iğneyi biraz kendimize batırmalıyız :) AA.
25-07-2015 15:17 (322)
solcuları sevmiyorum diyorsun. bizim memleket kavram çöplüğü. birşey diyırsun herkesin kafasında o şey ile ilgili bir bile binlerce tanım var. sen solcu derken neyi kastediyorsun da sevmiyorsun anlat kaan a daha öce söylediysen kaçırmış olabilirim sen gene anlat. dışarıdan vazgeçtim kendi içimizde bile binlerce solcu tarifi var. beni sorarsan kürt kuyrukçusu değilim. libersal solcu dedikleri gerzekleden de değilim. ister beğen ister beğenme ben mustafa kemal den vazgeçmeyen tabulaştırmayan onun bir kanal açtığını düşünen yurtsever bir sol görüşlüyüm. kemalizm diye bir ideoloji yoktur. m.kemal öldükten sonra onun adını kullanarak veya ona atıf yapıılarak birçok kötülük yapıldı. dincisinin de kürtçüsünün de liberalinin de ve bilimum çok bilmişinde ortak düşmanı oldu sözde kemalizm ve atatürk. halbuki mustafa kemal yoktu. bir kemalizmm varsa o da halkın gönlündeki onu sevenlerdeki kemalizm var . inönü bile yanlış yaptı. menderes demirel evren özal çiller bunlar mı kemalist.
25-07-2015 15:58 (323)
322 nolu arkadaşım, solcuları sevmiyorum derken sosyalist ideali yaşamında sözde ve eylemde en önde görmeyen bütün solcuları kast ediyorum. Yani binde 999'unu, topunu. Halkın gönlündeki Kemalizm dediğin şey nedir? Bizi kapitalizm hayranlığından, Avrupa budalalığından, bencillikten, bireycilikten, paragözlükten ve tüketicilikten koruyor mu? Hani nerede? Boş laf bunlar. Yazdığın yorumun altına imzanı koymadan senli benli konuşuyorsun, soyut sözler ediyorsun, sol görüşlüyüm diyorsun... Sevmiyorum bu yaklaşımları, anlatmak istediğim tam da budur. Saygıyla. Kaan Ars.
25-07-2015 18:02 (324)
Kaan Arslanoğlu, 323 nolu yorumunuzun altına imzamı koyuyorum. :)) Saygılar. Mine Miskioğlu
25-07-2015 20:24 (325)
Hep söylüyorum, bu site insana dindarlık aşılıyor. Ortalama her üç bağlanmaya bir "tövbe estağfurullah!" düşüyor. AYU
26-07-2015 11:47 (326)
SON TEŞEBBÜS... Aziz Hatman'dan komünist toplumda geçen siyasi polisiye roman. Ben çok beğendim. Okumanızı öneririm. Kaan Arslanoğlu
27-07-2015 10:20 (327)
Taylan Hocam ve Kaan Hocam odatv'de sizinle ilgili bir haber çıkmış. http://odatv.com/n.php?n=penguen-yazarlar-desifre-oldu-2707151200
27-07-2015 17:14 (328)
Taylan Kara ve Kaan Aslanoğlu neden mi farklı? Kral Çıplak dediği için. "Ne dersiniz değerli okurlar, çok mu fesatlık yapıyoruz? Niyetimiz mi kötü?" dediği için aykırı..."En küçük bir hak derdi olan bir insan, bir miligram adalet arayışında olan bir kişi, egemenlerin örtücü dilinden kurtulmak zorundadır." Gerçeğe sadakat, gerektiğinde kullanmak üzere dolabımızda sakladığımız bir duygu değil entelektüel namusun kendisidir.dedikleri için hepimizden çok farklıdır Kaan Aslanoğlu ve Taylan Kara. "Başka makul açıklaması olan biri varsa bunu hepimize açıklamalı ve bizleri aydınlatmalıdır.Acaba Yunus Nadi Ödülleri’nin çok büyük bir kısmı, son 15 yıldır niçin hep Can Yayınları’na gitmektedir?"diye sorabildiği için.Bir de Sevan Nişanyan soruyor "Haklısınız, ben de birçok şeyi önce Kemal Tahir’den, H.İ. Dinamo’dan, Fikret Başkaya’dan okudum tabii... Fikret Hoca yirmi seneyi aştı ama, o zamandan beri başka kim var?" diye...Sormazlar ki bilsinler, soranlar biliyor.Gürsel Özkan
28-07-2015 08:38 (329)
AMANİN AMAAAN! Yavuz Dizdar, tavuk eti denen şey hakkındaki tüm yorumlara cevap veriyor. Yorum yorum üstüne, ardı arkası kesilmiyor. İlgilenenlere duyurulur. Müdüriyet.
28-07-2015 10:36 (330)
Sadeceözgür: doğaçlama ile neyi kasdettiğinizi anladım, tam buna denk gelen CAZ başlıklı bir yazım var. Buraya koymam, iyice ayyuka çıkmış akademi-bilimsel toplantı düşmanlığını körüklemek istemem, isterseniz size gönderirim. Ne var ki "doğaçlama caz önerme" üçlüsü tipik bir yüzeysel bilgi tüketicisi kodlamasını barındırıyor, gözümün yağı a.y.a. ve entellektüel bir kardiyolog olduğunu tahmin ettiğim M.B.'de de aynı hissiyatı yaratmış, kısmetse bir-iki güne caz festivali yazısı dökeceğim, açıklamaya çalışırım. Yavuz durup durup dökülmüş, sağolsun sözlerini de tutmuş. Şahsen ortaya ürünü atıp "varsa güvenlilikle ilgili kuşkuları siz kanıtlayın" diye bırakma paradigmasını dikkate aldım. Geri kalan bilgi yığını şu anda benim ayırdığım kapasiteyi zorluyor ama Herod'un pankreası toparlayınca "Prove to me that you're divine, change my water into wine" diyerek olaya vaziyet edeceğinden eminim. Kaancım, benim temel tıbbi misyonum "onyıllarca insanlara verilen tansiyon ve diğer damar sertliği+
28-07-2015 10:37 (331)
ilaçları insanın bilişsel işlevlerini ve genel olarak beynini ne yapıyor?" üzerinde odaklanıyor. Bence çok derin bir sağlık sorunu. Alemin bokunu temizlemekten kalan vakitlerimde hobi olarak bu konuda çalışmaya çalışıyorum. Kötü bişeyler bulursam burada, televizyonda dibine vururuz, iyi bulursam ilgiyi çekmez artık yayın-mayın yaparım :). Tatil zamanı: "Şehrin nabzının senkoplu attığı bir yaz akşamında Marcus Miller nasıl bize bası verdi" yazısı geliyor. s&s. AYU. yanlış yere yazdım galiba?
28-07-2015 11:12 (332)
Sayın Müdüriyet; son yorum serimi AMAN AMAN YAVUZ DİZDAR anonsunun altına yazdığımdan genel konular panosuna çıkmış; bunları Dizdar'ın yazısının yorumlarına taşımak mümkün müdür acaba? AYU
28-07-2015 11:15 (333)
Şöyle bir şey yapabilirsün sevgili AYÜ, onları oraya tekrardan yaz, biz de bunları silelim. Pek de önemli değil, ama önemli diyorsan şayet. Sevgi, saygı. K.A.
28-07-2015 12:30 (334)
insandan neleri eksiltirsek İSA kalır diye bi kelime-zeka oyunu şeysi vardı yimbeş yıl önce. hemorroidden de bazı şeyleri eksiltince HEROD kalması manidar oldu. vatsaptan yazarım. yoksa editörler ıstampayı herodumuza yapıştırıverirler maazallah. imza? Herod tabisi de
29-07-2015 22:12 (335)
Yağız hocam, yazınızı sadece.ozgur AT gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Saygılar, Sadeceozgur
29-07-2015 22:25 (336)
Bir bakayım dedim. Ne güzel... Birden kendimi İsviçre'de sandım. OG
29-07-2015 22:35 (337)
Yok bura İsviçre deel. Kendini solcu sanan ukalaların uyuşturucu baronlarını milletvekili seçtiği Ortadoğu diyarı. Pek de güsel deel.
30-07-2015 20:16 (338)
yönhaber'de çıkan yazıyı gördünüz mü? http://www.yonhaber.com/manset/htkp-bolunuyor-mu
31-07-2015 01:27 (339)
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin İstanbul Tabip Odası’na müracaatı sonrası, Prof. Dr. Canan Karatay’ın 15 gün süre ile meslekten men edilmesine karar verildi. Detaylı açıklamanın daha sonra yapılacağı belirtildi. http://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/canan-karatay-meslekten-men-edildi-897620/
31-07-2015 08:30 (340)
İstanbul Tabip Odası faşist bir uygulama kararı almıştır. Canan Karatay’ın önerilerinin doğru olmayan yanlarının tartışma konusu olması, bunu söyleyemeyeceği anlamına gelmez. Burada temel sorun: 1- Tıbbın ilaç ve cihaz kartellerinin elinde palazlandığı 2- Bu palazlanmanın hekimliği robotluğa çevirdiği, 3- Dinsel doğmalar benzeri sözümona bilimsel doğmaların tıb alanında yeşertildiği, 4- Tıb incillerine bakıp kararlar verildiği, 5- Tıb incillerini güncelleyen sözümona bilimsel yayınların ilaç ve cihaz kartelleri tarafından yazıldığı ve hekimlere dikte ettirildiği, bir endüstriyel tıbba direnmenin hekimliğin özünü oluşturduğunun unutulmasıdır. İstanbul Tabip Odası, “kilisenin otoritesinin inşası” kapsamında bir aforoz kararı almıştır. Atila Demirkasımoğlu
31-07-2015 10:23 (341)
Hiç sevmediğim işin neredeyse kendisi kadar az sevdiğim icracılarının azmanlık derneğinin ellerine sağlık. Demans hududundaki bi teyzenin çıkıp "gebeyken garbuz yemeyin, bebenin ayakları bööle ters çıkar maazallah, şeytan gibin" düzeyindeki ultra filimsel ifşaatı karşısında susmamış ve gada almışlardır. Gerçi azmanlık dernekleri söz konusu olduğunda onları zaten tek geçerim. Adamların utrasonu ödenir, bizimki ödenmez. Keyfekeder her tüpbebek girişimlerini kamufonuna çatır çatır gömçürtürler. Ameliyatlarının hepsi çarşaf çarşaf listede olur. Puanları da kol gibi olur. Bi bunlar haklarını savunuyo zaten. Sezaryende ve küretajda bile tam gol yemediler. Helal olsun valla. Bunlardan sonraki ekip de hastiroenteroloklar. Ne lobici ekip çıktılar herifler. Neyse, sadede dönelim. "Tıb incilleri" falan yok beyfendi. Doğma değil dogma olcek o. Şeker yükleme testi hangi cihaz ve ilaç karteline gaç guruşluk kar ettirir, onu da hesabedip söyleyin. Börkenekten hislenmeyelim piliğz! A. J. W.
31-07-2015 10:23 (342)
Sn AD 340, evet İTO az faşist değildir içinde ırkçı bir partinin nice koç yiğitlerini/destekçilerini barındırır ancak, önce kararın gerekçesini görmeli. Sonuçta CK'ya konuşma yasağı gelmiş değildir, konuşmaya devam eder ama meslekten men başka bir şey, takdir edersiniz ki. Diğer maddelere katılmamak mümkün değil. Saygılar. MH
31-07-2015 10:54 (343)
Cakartay'ı günahım kadar sevmem ama düşüncelerini açıklayabilmesi için de canımı bile vermem.
31-07-2015 12:04 (344)
Sayın atila, tıb değil o tıp öncelikle. Tıp incili yoktur. 10 yıl önceki kitaptaki bilgi veya dergideki makale geçerliliğini yitirebilir. Kılavuzlar da sık sık yeni bilgiler ortaya çıktıkça yenilenir. Bilim bu anlamda sürekli devrimcidir. Deneylerle bir bilgi keşfederseniz kim olduğunuza pek te bakmadan kanıtlarınızı bilimin yöntemleriyle ortaya koyarsanız kabul ettirebilirsiniz. Safsata ise kanıta ihtiyaç duymayan cahillere seslenir ve çevresine toplar. Ortaçağda batıda en az 500 yıl iktidarda kalmıştır ve bilimin iktidarını engellemiştir. Bilimin yeni bilgilerle değişmesi cehaletin iktidarına tehdittir. Şeker zararlıdır bilgisinin her koşulda değişmezliğini kabul edip kanun sayar. Bilim şeker hastalığının önlenebilir en azından geciktirilebilir olduğunu gösterdiğinden özellikle riskin arttığı gebelik gibi durumlarda erken önlem alabilmek için şeker yükleme testini salık vermektedir. Yarın yeni kanıtlar ortaya çıkarsa bu değişebilir. CK ve benzerlerinin bu kadar ilgi görmesinin ++
31-07-2015 12:04 (345)
+nedeni cehaletin bu bölgede gelenekselleşmiş olmasıdır. Bilginin değişkenliği ortaçağ insanını tedirgin eder. Kanıtlardan korkar. Tek bilginin değişmeden kalmasını sürekli tekrarını ister. Hayatın belirsizliği değil kesinliğine eğilimlidir. Günümüzde en yaygın biçimi doğal olana imandır. Bilim gibi kanıta dayanmaz. Bir iki kurala imanla tiranlığı sarsılamadan sürer. Kabaca "doğal olan iyidir, endüstriyel olan kötüdür" tek kanundur. Buna karşı hiçbir bulguyu kabul etmez. Aslında kapitalist postmodern büyücülere iş alanı açar. Biyoenerji, herbal yan etkisiz doğal ilaç safsatası, değişmez beslenme kuralları içeren kutsal çok satar kitap yazarları ortaya çıkar. Gerçek faşizm budur, çünkü bu kuralların kanıtsız kabulünü dayatır, kabul etmeyeni bertaraf eder. İdeolojidir, kendisine iman etmeyeni şeytan ilan eder. Bilimde kanıtını uygun yöntemle sunana kapıla açıktır. Bilimin tiranlığından değil de bu bilgi kirliliğinde yeterince geniş kitleye ulaşamamasından bahsedilebilir. M
31-07-2015 12:14 (346)
Sayın 345, dedikleriniz doğru veya yanlış, bu İstanbul Tabip Odasının PKK yalakası olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yani faşizm yalakası olduğunu. Toplumcu tıp için veya ticari tıbba karşı bilimsel tıp için parmak oynatmamış, aksine böyle çalışmaları baltalamışlardır. Türkiye'de solu bitiren solcuların sinsi örgütlenmelerinden biridir TTB. Sağlık ve tıpta dedikleri bu yüzden de külliyen sahtedir, geçersizdir. Kaan Arslanoğlu
31-07-2015 13:17 (347)
Kaan Bey, bir konuda yanlış fikri olanın başka bir konuda ki görüşü tamamen geçersiz değildir. Ali Nesin'le ilgili bir yazı yazdınız. Bu yazınız matematiği geçersiz mi kılıyor. TTB söylüyor diye değil, kim söylerse söylesin CK'nın gebelikte şeker yüklemesine dair söyledikleri bilim dışıdır. Meslekten men kararı bence anlamsızdır. Bu tür kararlar "mağdurun" çevresine daha fazla cahil yandaş toplar. Bu karar sorunun kaynağına yönelik değildir. CK bulgudur, hastalığın kendisi değildir. TTB'nin kararı semptomatik tedavidir. Sinirlenmeden, sakin kafayla düşünün. MB
31-07-2015 13:19 (348)
TTB solcu örgütlenmesi miydi? Ben hep Nişantaşı hocalarının hukukunun yılmaz savunucuları ve kürtçülüğün barolardan bile yüksek sesli propagandistleri yanyana gelmiş, geçinip gidiyolar diye gördüm onları. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz ne de olsa. Ha bu arada, bu meslek örgutünün iğfali için çok hakkı geçmiş kişi şimdilerde yeğcehepenin ekonomiden sorumlu şeysi olan kemalderviş zihniyetli bağyanın da annesiydi. Rahmet okuyanlara karışmıyorum. Da ben tercihimi o yönde kullanmıyorum. Mübarek cuma günü bile rahmet dualarımı o zat için tüketmemekte kararlıyım. A. J. W. amensss
31-07-2015 14:19 (349)
Sinirlenmeden sakin kafayla düşünün demiş MB. Sakin kafayla düşünmediğime nereden karar vermiş? 30 yıldır aynı şeyleri söylerim. Hep öfkeli olsam şimdiye dek ölmüştüm. TTB faşizm yalakasıdır. İşte böyle mantık ve iletişim bilgileri 0 altında seyredenlerin bilim ve kanıt dersi vermesini anlatmak istiyorum. Sayın MB sizin elinize kanıt gelse bomba deyip kaçmayacağınız ne malum. Ne bilimi ne kanıtı. Okuma özürlü, anlama özürlü olduğumuzu 50 kere kanıtladık burada. Akademi bilim üretmiyor, bilimi engelliyor. Hep böyle olmuştur zaten. Akademi gerçek bilimsel çalışmaların on yıllar ardından kronolojisini tutar. Birileri şunlar CIA ajanıdır der, herkes suspus. Başkası çok ağır bir ithamda bulunur, yolsuzluğu döker mesela, gık yok. Sonra bilim kilim kanıt şu bu. Ha guzucuklarım. (aya'ya telif de ödemiyorum) Kaan A.
31-07-2015 15:15 (350)
Sendikacıık(Odalarda bunun içinde) Türkiye'de berbat durumdadır. Sendikacılık siyasette konum edinme yeri haline gelmiştir. Faşizm sözcüğüne katılamayacağım. Ama mevcut yapının sol değerlerden sınıf siyasetinden uzak olduğunu belirtmek isterim. En son DİSK'te yaşananlar var. Sınıf kavgası değil siyasal hatların birbiriyle mücadele yeri haline gelmiş. Kürt siyasetinin takındığı tavır yüzünden Eğitim-Sen 4+4+4'e baskılar olmasa tavır koyamıyordu. Son süreçte liberaller kürt siyaseti hareketini dizayn edemeyeceğini fark edince,eleştiriler başladı. Uluslararası denklemde incirlik pazarlığı ile IŞİD'e karşı kürtler ile Suriye devleti arasında yakınlaşmayı görmeden süreci okumak doğru olmaz. Kürt siyasal hareketi Barzani'yi eleştirenlere kürt düşmanı diyordu. Sınıf siyaseti perspektifi olmayınca siyasal analizlerde bu kadar dar perspektiften olabiliyor. ç.
31-07-2015 19:24 (351)
"Kanıta dayalı olmayan bilgileri halka yanlı ve yanlış olarak aktararak insanların sağlıklarını riske sokmak" cümlesindeki, "kanıta dayalı tıp" ifadesi bir aldatmaca ve sadece kendinin söz söyleyebileceği hükümranlık alanı belirlemektir. Textbookları incelersen o kanıta dayalı alanın, o kanıtları koyanlar tarafından nasıl paçavraya çevrildiğini de görmüş olursun. "Tıp Konsülleri" yeni incil yazma toplantılarında o kanıtları bir bir çürütür, yeni çıkardıkları cennet senetlerinin nasıl da kanıta dayalı olduğunu gösterirler. Tıp, bir bilim değildir. Tıp bir kesinlik alanı değildir. Tıp bir bilim uygulamaları alanıdır. Tıp kesinlikler değil tahminler alanı yaratır. Atila Demirkasımoğlu
31-07-2015 19:24 (352)
Sayın 344 Tıb ları tıp olarak düzeltelim. Olur, haklısınız. "Kanıta dayalı" uygulamaları, standartlar ve malpraktisin bolca içi, protokoller tamamen incil girişimleridir. Kerameti kendinden menkul "otoriteler" ise modern papazlarıdır.
01-08-2015 09:13 (353)
Yıkmak istiyorsunuz atila bey, anlamadığınız bu kılavuzlar bilgi değiştikçe sürekli yıkılıp yeniden yapılıyor. İncil değişmez. Tıp uygulamalarının, sürekli yenilenen bilgilerle yeniden gözden geçirilmesidir kılavuzlar. Kanıt düzeyleri vardır. Düşük kanıt düzeyindeki tavsiyeleri doktor hastaya göre karar verebilir, uygulamayabilir. Ama doktora eldeki bilgilerle neyi kesinlikle yapmaması, neyi kesinlikle yapması gerektiğini anlatır. Bu hem hasta hem doktoru korur. Bir örnek vereyim. Kalp krizi veya felç geçiren kişi hastaneye gitmezse kalp dokusuna veya beynine kan gitmediğinden bu bölgedeki hücreler zaman geçtikçe geri dönüşümsüz olarak ölür. Hastanede bu dokulara giden kan damarları açılıp kan dolaşımı yeniden sağlanmazsa doku kaybının genişliğine ve yerine göre ölüm ya da ölümden beter durumlar oluşabilir. Çay kürüyle bu damarların açıldığını gösteren bir bulgu yok. O nedenle hastaneye gidiyoruz ve doktorumuzun kılavuzları bildiğini varsayıyoruz. Ölebiliriz, ölmeyen insan da henü yok+
01-08-2015 09:14 (354)
Tıp şimdilik ölümümüzü öteliyor. Kimseye de zorla tedavi verilemez. Doktor kılavuza bakmak zorunda değildir. Ancak kalp krizi geçiren hastasına güncel bilgiyle uyumlu olmayan tedavi verirse malpraktis yapmış olur. kalbi duran hastanın kalbini nasıl tekrar çalıştıracağın anlatılır. Hem hastayı hem doktoru malpraktisten korur kılavuzlar. İncil değildir, tanrı buyruğu değildir, eleştirilebilir. Çok satan reçete kitaplar yazanlar eleştirilemez. Değişmez doğrular sunarlar. Reklamlarını yaparlar. Kılavuz yazarları tanınmaz, alternatif tıpçılar çok tanınırlar. Doktorları ve kılavuzları kötülemelerinin nedeni güncel bilgilerin ve gelişmelerin büyücülüğü, cinciliği ve papazlığı tavsiye etmemeleridir. Toptan ortadan kaldırılmaları gerekir. Kapitalizm vs. gibi şeytanın yeni sıfatlarını eklerler. Postmodern engizisyon kurarlar, tvlerde. Haykırırlar:"Doktorlar sizi öldürmeye çalışıyor bana gelin sizi kurtarayım, benim dediklerimi yapın. Benim kitaplarımı alın. Değişmez doğrular benim kitabımda."
01-08-2015 09:15 (355)
Uçlarda dolaşmayı seviyoruz. Evrensel kanıt standartları ile sermaye güdümündeki kurumların tanı tedavi rehberlerini birbiriyle karıştırmamak lazım. Eğer incilden söz edilecekse bu rehberler incil olabilir. Fakat kanıt standartları evrenseldir. AA.
01-08-2015 11:03 (356)
Zamanında çok hayvan kestim, çok da insan diktim, cerrahide yapamadığım şey kıdemli kıçı yalamaktır. O zaman öyleydi, genellemem. Yine Cyrano'ya müracaat edeceğiz anlaşılan: "...olsaydı biraz nükte, biraz malûmatınız, işte karşıma geçip bunları sayardınız.fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar, neyleyim cenab-ı hakk ihsan buyurmamışlar!..." Ne diyeyim, kılavuzu karga olanın burnu boktan çıkmazmış... AYU
02-08-2015 12:38 (357)
Şekerle tatlandırılmış içecekler dünyada yılda 184 bin ölüme yol açmakta. kanitlar.com adresine gidin yazıyı okuyun. http://www.kanitlar.com/sekerle-tatlandirilmis-icecek-tuketimiyle-iliskili-global-bolgesel-ve-ulusal-hastalik-yukunun-2010-hesabi.html Peki bu bilimsel araştırma değil mi? ŞEKER TOKSİK DEĞİL Mİ? NEDEN LİSTELERİNİZDE YER ALMAZ? Gıda karteliyle iyi ilişkilerinizden dolayı mı? Özellikle toksikoloji uzmanlarına soruyor ve "toksik" tanımınızın hiç de bilimsel olmadığını yüzlerine karşı beyan ediyorum. K.A.
02-08-2015 14:29 (358)
Yiyeceklere eklenmiş şekerler ve tatlandırıcılar zararlıdır. Kılavuzlarda yazıyor Kaan bey. İngilizceniz varsa hem Amerikan Kalp Birliği(ACC) hem WHO'nun kılavuzlarında belirtilmiş. Kime atarınız. Onlar da insanbu.com okuyor olabilirler, kılavuzlara koymak zorunda kaldılar sonunda. Hepsini dize getirdiniz. İşte insanbu farkı. MB
02-08-2015 14:40 (359)
MB (Majestelerinin Bilimi), sizden zaten üç beş kerede anlamanızı beklemiyorum. Çünkü anlayışsızlığınız profesyonel, işiniz bu. Ben toksikologlara seslendim yorumda belirtildiği gibi. Yılda ortalama 184 bin ölüme yol açan bir madde gıda toksikologları, onların anlı şanlı milyon dolarlık örgütlerinin listelerinde zehir diye geçmiyor. Bunu anlatmaya çalıştım, belki başarılı oldum. Problem bendedir kusuruma bakmayınız, anlatamıyoruz. Aslında dünyada söz bitmiştir, söylenmeyen şey kalmamıştır, ama anlayan olmadığı için tekrar zorunludur. Onu da yapamıyoruz işte! WHO'nun kardiyoloji bilmemnesinin kitabında zararlı diye geçiyormuş. Ba ba ba! Ne alim adamlarmış! Sizin gibi. Sigara ve alkol de zararlı diye geçiyor. Yasaklasınlar bakalım maçaları yiyorsa. Birkaç tane zavallı maddeyi bellemişler arsenik, siyanür vb. yüklen dur, dünyaca ünlü toksikolog ol! Ne ala. Size demiyorum. Pardon, tvuk yeminde arsenik de vardı galiba, zaten ne yok ki! K.A.
02-08-2015 16:36 (360)
Dünyaca ünlü birkaç toksikolog adı sayar mısınız hocam? Thomas Stevenson vardı en ünlülerden. Paracelsus var benim bildiğim. YD, CK hatta sizin kadar ünlü olabilen toksikologlar varsa da bilmiyorsam yeterince medya takip etmediğimdendir. Alimlik sizin alanınız, okuyup anlamaya çalışan bir okurum. Yazdıklarıma cevap verdiğiniz için sıkılıyorsanız, anlama özürlüye anlatabilirseniz herkes anlar düşüncesi teselli olur ümid ederim. Zavallı arseniğe ve siyanüre ben de üzülüyorum. Saygılarımla. MB
02-08-2015 16:36 (361)
NİSAN 2015'de endokrin derneğinin savcılığa başvurusundan sonraki dönemde yazılmış, hukuki bir bakış. Tavuk tartışması için de katkı olabilir http://www.medikalakademi.com.tr/prof-canan-karatay-gebelik-diyabeti-seker-yukleme-testi-engizisyon/
02-08-2015 20:02 (362)
Tam bi şarlatanlık örneği. Ne ala memleket! Biri çıkacak, gayet oturmuş bi uygulamaya bok atacak. Ondan sonra da bok atılan grup kalkıp senelerdir yaptıkları işin zararsız olduğunu kanıtlayacak. Ulan denyo, hukuk diploması almışın. Ama okumamışın belli ki (nası gönderme? kıpsss). Azıcık felsefe okuyan adam yokluğun ispatı diye bişeyin ne deli saçması olduğunu bilir. Sonra da çık, engizisyon mengizisyon zırvalarıyla iyice beyinleri iğfale yelten (cinsiyetçi mi oldu çok?). Ya bi gidin allahaşkına. Tavuk tartışmasına da katkısı çok oldu. Doğru. Buradan yola çıkarak okurlar şunu iyi idrak edecektir. İmanla o işler olmuyo. Bi adam zina yaptı diyecekseniz kanıtı da siz getireceksiniz. Yapmadığımın kanıtı nasıl olur la? Manyaklaşmasın kimse. Kamu düzeni oyuncak değildir. İslam da oyuncak değil; bunu cübbeli söylüyo. Bu arada... Ne oldu sayın sançez? Sizin işi de biz savunuyoruz burda. Sesiniz buna da çıksa ya. Aloo! Herkes mi dilini yuttu yoksa? a.y.a. iyice atara bağlasss
02-08-2015 20:59 (363)
aloo! mu, o da riskli ama: http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/08/01/yazilar/tip-yazilari/modern-hayat/cep-telefonlari-oksidatif-strese-yol-aciyor/ bi yazı da ARK'dan alalım
02-08-2015 20:59 (364)
kafayı yiycez ama şimdi kafalar da iyice toksik oldu
02-08-2015 21:00 (365)
Aloğ, sayın a.y.a telefon sessizdeymiş o yüzden duyamadım kusura bakmayın. Hemen kontratar yapıyorum. Önce zabıta için bir iki şey diyim. Zabıta nelere karışır, yönetmeliğine bir bakmak lazım, muhtemelen yetkisi çok fazladır. Benim mecburiye gittiğim 1988'lerde pratisyen hekimin yetkileri gibi. O zaman, eskinin hükümet tabibi gibi idi doktor, fırın bile denetleyebiliyordu, otopsi, doğum, bilirkişi, alkol muayenesi, darp cebir raporu vs. cabası. Şimdi kim, ne yapar tam bilmiyorum. Zabıtaya geleyim. Geldim. Belediye seçimlerini kazanan partinin en kolay adam istihdam etme yollarından biridir, mayışı da iyidir talibi de çoktur. Dapança taşıyanı yok zannediyorum (taşımayı da istiyorlar galiba) ama şimdilik silahsız güç uygulama grubu, gerekirse başkanı korur, gerekirse işportacıyla meydan savaşı. Ancak çözülüm-federasyon süreci dahilinde, yeni Türkiye'de silahlandırılacak ve öz savunma gücü denen oluşumun bir parçası olacak, aynen bölge kalkınma ajanslarında olduğu gibi. 1/2 sançez
02-08-2015 21:00 (366)
Emperyalizmin yönelimleri ile şeker arasında ilişki var Bu konuda bir arkadaşımın araştırması oldu. Cumhuriyetin kuruluşunda Türkiye'ye gelişi şeker pancarı yetiştirilmesi bile emperyalizmle ilşkili. ç.
02-08-2015 21:57 (367)
1/2'den devam; Doktor-avukat kişisinin görüşlerine karşı "nasıl dr.yetiştirmiş bu İstanbul Tıp'ın hocaları" diyecek değilim. Yetiştirmiş işte kendini. Yıllardır hekim sorumluluk sigorta primleri ödeniyor, fonlar birikti, buralardan kazanılacak tazminat davaları çok iştahları kabartıyor. Bu işlerin müsebbibi amarika'da, sırf bunun için tıp+hukuk okunduğunu duyardık. Bu da bizdeki versiyonu. 50 gr için, istemeyenden imza alıyoruz, yolumuza devam ediyoruz (amniyosentez istemeyenlerde olduğu gibi, özürlü çocuğu taşımaya devam). İnternet bilgiçleriyle uğraşmıyoruz hiç (çok insan sevmez olmadı umarım). 2/2 hayırlı akşamlar. sançez
03-08-2015 15:18 (368)
ET ve ANTİBİYOTİK... ET ve HORMONLAR... ET ve GDO... İster İngilizce, ister Türkçe yarım saat internette araştırın, sonra tekrar tartışalım. Kaan Arslanoğlu
03-08-2015 19:11 (369)
Aşıların otizme yol açtığı iddiasını ortaya atan doktor kuzey karolinadaki evinde ölü bulundu. FBI intihar olduğuna kanaat getirdi. AYU
04-08-2015 08:09 (370)
Beribah Edyard; sabah sabah hatırlıyorum da tv'de bile bu antibiyotik direncinin heyvandan sirayet etme mevzuuna değinmiştim. Hatta Guççukusta ile tamamen anlaştığım tek programdı, adeta climax yakalamıştık. Bahusus ben askerliğimi yaptım, tatil sürmeye çalışıyorum. Hatta son bir kıyak olarak kemik iliğine oynayacaksan (kaval kemiğine tekme), kloramfenikole eğil tüyosu vereyim, illa ki bir şey çıkar. Sal artık şu festival yazısını, okur acık caz dolu günler yaşasın, şu ağustos sıcağında new orleans tadına koşsun. D(inlenen)AYU
04-08-2015 10:02 (371)
Al o zaman, çok sevdiğin AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA' dan etlerde antibiyotik konulu yeni haber çıkmış sitesinde. Almanya'da etlerden sürekli bakteri veya antibiyotik çıkıyormuş. Bayağı yaygın ve epeydir devam eden çalışmalar. 2000'lerden beri. Hala kanıt yok diyenlere duyurulur. Bu arada bir sonraki yazı senin yazın diye biliyorum. K.A.
04-08-2015 15:52 (372)
Küçükusta'nın sorusuna yanıt: Mikroplu eti tercih etmek gerekir. Çözüm yeterli ısıda pişirmek (yalnız kemikli iken bu ısının biraz üzerine çıkmakta fayda var). Henüz ısıya dirençli bakteri keşfedilmedi. Küçükustanın saydığı bakterilerden kurtulmak için iç ısıyı 74 dereceye çıkartmak yeterli. Daha az ısıda zaten yiyemezsiniz, çiğ kalır. Antibiyotik kalıntısından kurtulmanın yolu henüz keşfedilmedi. AA.
04-08-2015 15:57 (373)
ERGİN YILDIZOĞLU ...Kapitalizmin, emperyalizm, dünya ekonomisi aşamasında ulusal bağımsız kapitalist gelişme. Türkler-Kürtler, Sünniler- Aleviler (Hıristiyanlar-Museviler...) gibi bir çokluğun üzerinden halkçı, laik, sınıflar üstü bir ortak-vatandaşlığa, kimliğe dayalı Türk ulusu. Tek parti rejiminden, çok partili bağımlı “az gelişmişliğin gelişmesine” geçerken demokratikleşme... Cumhuriyetin ilk kurucu dönemi kapanırken, bu “fanteziler”... http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/336789/Peki_simdi_ne_olacak_.html
04-08-2015 18:05 (374)
Ergin Yıldızoğlu'nun yazısını okudum. Hey gidi Yıldızoğlu, tek soruluk canı kalmış ideolojisinin. Bu tek soru şu: Kendi de farkında, tırnak içinde yazmış "demokrasi" güçlerini. Kimdir bu demokrasi güçleri Yıldızoğlu? PKK kuyrukçuları mı sizler gibi? Faşist bir iktidarı başka faşizmlerin cazibesinden kurtulamadan eleştirmek karşılıklı olarak her türlü faşizmi güçlendirir. Sosyalist karakterini yaşam içinde gösteremeyenler karşı cenahı pek güzel eleştirirler, ama durdukları yer yanlış olduğundan ona hizmet ederler. Kötüyü bir başka kötülük içinden eleştirmek. Bizim solun yaptığı. AKP'ye, ABD'ye, AB'ye en güzel hizmet. Doğruların piyasa malı olması, ağızda sakız olması, bıktıkça tükürülmesi. Bırakmadılar. Tutacak dal, yürünecek temiz yol bırakmadılar. Kaan Arslanoğlu
06-08-2015 09:06 (375)
Soner Yalçın burada yazılanları duymuş mu ne? http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/entrikalar-902280/
06-08-2015 10:52 (376)
Cıks. Metin Münir'i duymuş. O kadar.
07-08-2015 12:56 (377)
Editörlerimize: 25 haziranda yayınlanan bir yazımın altına 27 temmuzda bir soru gelmiş. Üzerinden 1 ay geçtiği için görmedim. Anımsarsanız benzer bir durum geçen ay da olmuş, soru soran dostumuz alınganlık göstermişti. Bu tür tatsızlıklar olmaması için geçmiş yazılara SORU gelirse yazarı da bir şekilde haberdar etmek mümkün mü. Bu arada Yağız Üresin'den de sorusunu görmediğim için özür dilerim. Gerçi yanıtı İlker vermişti, ona aynen katılıyorum. AA.
07-08-2015 19:34 (378)
http://odatv.com/n.php?n=hulusi-akari-bir-de-benden-dinleyin-0708151200 ulusalcılar da antiemperyalistiz diyorlardı Kaan Arslanoğlu'nu da beni de eleştiriyorlardı. Bizim solumuzun büyük kısmı da ulusalcımız da liberal "sol"umuz da anti emperyalist değil. Bu yorumları yapan ulusalcıların HDP'yi CHP'yi anti emperyalist olmamakla eleştirme hakları yok. ç.
08-08-2015 10:59 (379)
Bölünen HTKP'nin listelerine baktım. Ayrılan 147'likler içinden rahatça 2 parti daha çıkabilir diye düşünüyorum (ikiye bölünebilir). Kalanlar içinden de 3 parti çıkma potansiyeli var. Geçen sene başlayan provokasyon sürüyor. Tamamen dağıtana kadar da bitmeyecekmiş gibi görünüyor. KP şimdilik provokasyonu atlatmış duruyor fakat zaten geride fazla bir şey kalmadı. Bence "provokasyon öncesi" iyi incelenmeli. Demek 2010 sonrası çok doğru bir yola girilmişti ki yoldan çıkartmak için bu tezgahlar kuruldu. Yapacak bir şey yok, hiç değilse ders çıkartmalı. AA.
08-08-2015 11:57 (380)
Tezgahı kim kurdu Sayın AA? Üst akıl kim?
08-08-2015 12:27 (381)
Geçen yıl bunun üzerine çok yazdık. Bu sadece TKP'ye değil "düzen dışı" sola yönelik bir saldırı. ÖDP, EMEP ve diğerleri de paylarını aldılar. Anafikir şu: refah politikaları bitiyor ve mesela 3 dil bilen yeni mezun bir avukata artık ayda 1000 - 1500 TL ücret teklif ediliyor. İnsanların bu koşullara isyan etmemesi mümkün değil. Nitekim Haziran bir yönüyle böyle bir isyandı. Bir yandan dinle insanların bu koşullara rıza göstermesi sağlanıyor ama yeterli değil. Bu koşullarda düzenin devamını garantiye almak için "düzen dışı" bütün seçeneklerin ortadan kaldırılması lazım. Çünkü insanların huzursuzluğu büyüdükçe çok küçük 100 - 200 kşilik bir düzen dışı seçenek bile büyük bir ayaklanmaya önderlik edebilir. Bunların ortadan kalkması ve muhalefetin düzen içine çekilmesi gerek. Mesela sıkışınca NATO'dan medet uman bir muhalefet ideal muhalefettir. Uzatmayayım, geçen yıl bu zamanlar yazdıklarımız maalesef kelimesi kelimesine yaşanıyor. AA.
08-08-2015 12:43 (382)
Dediklerin bir bakıma doğru, ama bence eksik sevgili AA. Tabii 1000 vuruşta hepsi anlatılmaz ama, bu durumda soru sorayım: 1- Madem 100-200 kişilik düzen dışı seçenek ayaklanmaya önderlik edebilir (ki katılmıyorum, o devirler geçti), liberallik kendini neden sokak radikalliği şeklinde ortaya koyuyor? Bu HTKP sadece ve sadece biz sokakta daha radikaliz diye ayrılmadı mı? 2- Üst akıl böyle de alt akıl ne yapıyor? İnsanlar (radikal solcular) küçük çıkarlarına, paraya, ünvana, işine vb. daha bağlı değil mi eskiye göre? 3- Bizde gelir düzeyi ve refah özellikle beyaz yakalıda ve kalifiye işçide azalmadı da, artmadı mı? 4- Bu yeni solculuk bu artmış refahın ve yaşam biçimin solculuğu değil mi? 5- Yeni solculuk bu yüzden özgürlüğü (serbeste yaşam olarak anlıyorlar) etnisiteyi vb öne çıkarmıyor mu? 6- Esas ağır baskı böylece üstten değil, daha çok alttan gelmiyor mu? Çözüm ne? Kaan A.
08-08-2015 15:02 (383)
3 dil bilen yeni mezun bir avukat??? Bazan Akif Bey'in durum saptamalarına ve konu ilişkilendirmelerine öyle hayran oluyorum ki... 3 dil??? Allahallah! Ben niye hiç görmüyorum bu insanları? Dil biliyorlar bir de... Star deniz ile yabancı dil öğrenmek videosunda olduğu kadardır herhalde. Meraklısı açar bakar. Gerçi star deniz sapına kadar emekçidir, ama htkp'li veya ödp'li olduğunu sanmıyorum. Ben mi? Benim adım Feride değil.
08-08-2015 15:03 (384)
Düzen dışı seçeneği askeri güç olmaktan çok Bolşeviklerin Rusya'da yaptığı gibi siyasi önderlik olarak düşünüyorum. Devrim sırasında ismi Bolşevik olmasına karşın oldukça küçük bir gruptu fakat Kerenski'nin maskesini düşürdü. Liberalliğin kendisini sokak liberalliği olarak koymasını oğlumun bir kuramına bağlıyorum: Ozan "biz başka bir mücadele yöntemi bilmiyoruz" diyor. Gerçekten başka coğrafyalardaki mücadele biçimlerine çok yabancıyız, tek bildiğimiz sokağa çıkmak. Fakat şuna dikkat etmeli, liberal sol ASLA tezgaha yanaşmıyor. Bunu en son metal direnişinde yaşadık. Protestoyu ASLA üretimi durdurarak protesto etmiyor. Sokak gösterilerini küçümsemiyorum, elbette bir yere kadar değerli fakat binlerce sokak gösterisi düzeni tek bir tezgahın durması kadar tehdit edemez. Sokak gösterisi ancak tezgahı bırakanlar sokağa çıkarsa anlamlı olur. +++
08-08-2015 15:03 (385)
Beyaz yakalı ve kalifiye işçinin refahının artışına çok dikkatli bakmak lazım. Özal ile AKP arasında aslında sosyal devleti yok etme bakımından bir fark yok. Fakat Özal bunu bir defada yapmaya kalktı ve başarısız oldu. AKP taktik değiştirerek, çıkarttığı bütün yasaları GELECEĞE yönelik çıkarttı ve karşısına toplumun hepsini almadı. Evey bugün belli bir yaş üzerinde olan ve GEÇMİŞİN haklarına sahip beyaz yakalı ve kalifiye işçilerin durumu eskisinden daha iyi fakat YENİ MEZUNLAR kelimenin tam anlamıyla sürünüyor. Haziran'da gördüğümüz plaza emekçileri, Arap baharının kitlesi hatta Fransa'da falan gördüğümüz hareketlerde en önde olanlar bunlar. Benim çok yakın çevremde (bizim kürsüde) çocukları master falan yapmış olmasına rağmen 1000 TL'ye iş bulamayanlar var. Dahası bunlar artık kendileri için emekliliğin hayal olduğunu da fark etmeye başladılar. Düzen bizden değil, bunlardan korkuyor. Bu geçici bir durum değil artık, bundan sonra yeni cesur dünya bu +++
08-08-2015 15:04 (386)
Yine AKP, Özal'dan faklı olarak GELECEĞİ SATIN ALMA stratejisinde EN ALTTAKİLERİ geçici olarak yanına aldı. Tarihte görülmedik sosyal yardımlarla bu kesimleri askeri haline getirdi. Fakat SAĞLIKTA gördüğümüz gibi bu geçici bir durumdu ve artık gerçekten geçiyor. Sürdürülebilir değildi zaten. Bu süreçte bunların bir kesimini din üzerinden düzene bağlamayı başardı fakat buradan da bakıyorsun anti-kapitalist müslümanlar çıkıyor. Hiçbir yönetim sonsuza dek zor ile rıza üretemez. Bu nedenle düzen dışı unsurlarfın düzen içine çekilmesi çok önemli. Muhalefet osun fakat düzen dışı öneriler getirmesin. Çözüm konusuna gelince, buna yanıtım yok. Fakat en azından ideolojik mücadeleyi sürdürmenin, bisiklet bir yere gitmese de zincir paslanmasın diye pedal çevirmeyi sürdürmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Hiç değilse düşünce korunmalı. Belki ileride düşünceye sahip çıkacaklar olur. AA.
08-08-2015 15:04 (387)
Solculara, en çok da örgütlü solculara faydasından çok zararı olan marksizmi tamamen terk edip yeni mücadele biçimleri yaratmak lazım Sayın Arslanoğlu. Siz bir ara bu çizgiye çok yaklaşmıştınız ama devamı gelmedi.
08-08-2015 15:29 (388)
383 O avukat benim oğlum. Eğer iş verirseniz seve seve kabul ederiz. Saygılar. AA.
08-08-2015 15:29 (389)
Not: Diller İngilizce (Kanada'dan sertifikalı), Alnamca (Bornova Anadolu Lisesi) ve Rusça (Rusya - Nijni Novgorod Üniversitesinden sertifikalı). Lisans İzmir Hukuk. İzmir Barosu'na kayıtlı. Önerilerinizi bekliyoruz. AA.
08-08-2015 19:03 (390)
İstanbul'da mı? Hemen kontağa geçelim
08-08-2015 23:30 (391)
Sayın AA,100-200 kişilik düzen dışı solun yeterli olacağı saptamanızı doğru bulmuyorum. Toplumsal yapıya ilşkin gözlemlerinize katılıyorum. HTKP'ye yönelik bir operasyon olduğunu da düşünmüyorum. Sınıfsal hareketin olmaması,toplumsallaşamama sorunu iç çatırdamalara neden oluyor. Solcularımızın bir kısmı da bu şekilde bir şey olabileceğini(konum elde edebileceğini) düşünüyor. Eskiden orta sınıf kabul edilen beyaz yakalılar emekçileşiyor. (bir tek şimdilik istisna gözüken doktorlar var tıp öğretiminin pahalı olması karlı olmaması mezun olan sayısının fazla olmaması durumu kurtarıyor çalışma koşullarından söz etmiyorum iş yükünün artması gibi bir sürü sorun var) Avukatlar ise orta sınıf olanlar da var maaşlı düşük ücretli çalışan avukatlar da bulunuyor. Öğretmenler,mühendislerin büyük çoğunluğu emekçi sınıflara dahil olmuştur. Plaza işçileri,çağrı merkezi işçileri,avm işçileri de emekçi sınıflardır. ç.
09-08-2015 01:47 (392)
AA, zaten HTKP'ye yönelik operasyon dememiş ki. Dediklerinden ancak TKP'ye yönelik operasyona işaret ettiği anlaşılır. Sanırım onun bölünmesini operasyon olarak görüyor.
09-08-2015 09:31 (393)
TKP'ye ÖDP'ye yapılan şekilde solu dizayn etmeye yönelik bir operasyon yapıldığını düşünmüyorum. (Ufuk Uras birikim tayfası bunu denedi) TKP Haziran sonrası seçime endeksli siyaset yaptı. Seçim sonucu beklenenin çok altında olunca birbirlerine yönelik karşılıklı eleştiriler baskın hale geldi. Başarısızlığın faturasını HTKP'liler sokaktan uzak olunmasına ve kapsayıcı olamamayı gördüler.(Kapsayıcılık da şimdiki süreçte başlarına bela oldu. Cumhuriyetçi ve kürt siyasetine yakın kesimleri aynı anda kapsamaya çalışınca ve onlar da toplumsallaşamayınca ikinci defa ayrılma sürecine girdiler) KP ise kapsayıcılıktan uzaklaştı dağılmadı da toplumsallaşamadı da.ç.
09-08-2015 10:35 (394)
1 Mayıs ve Suruç katliamı gibi olaylarda olduğu gibi bu tür operasyonların ardındaki güçleri de ortaya koyabilmek çoğu zaman olanaksızdır. Bu nedenle SONUÇLAR ve SONUÇLARIN KİME HİZMET ETTİĞİ üzerinden gidiler. Ben geçen yıl TKP'nin bölünmesi sürecinde sorduğum soruyu yeniden sorayım: 2014 yılına girilirken 1. Okur sayısı 12 Eylülden beri ilk defa "kendi tabanını" aşmış bir günlük gazete (Sol Gazetesi), 2. 12 Eylülden beri ilk defa CHP tabanının da birçok yerde aktif olarak katıldığı bir sol örgütlenme (Sol Cephe), 3. Sol çevrelerde 12 Eylülden beri ilk defa bir şeylerin değişebileceğine ilişkin güçlü bir umut vardı. Ayrışmadan sonra bunların hepsi buharlaştı. Olay budur. Burada sorun bunu yapan güç değil, bunun yapılmasına izin verenlerdir. Akrebe neden sokuyorsun denir mi? Doğası gereği sokacak. Kurbağanın akrabi sırtına almaması gerekir. Geçen sene bunları yazdığımda olayın sıcaklığı nedeniyle çok tepki aldım. +++
09-08-2015 10:35 (395)
Ben PROVOKASYON derken TKP içinde hiç kimsenin provokatör olduğunu, bunları bilerek ve isteyerek yaptığını söylemiyorum. Sorun bu provokasyona gelinmesidir. Her parti içinde sorunlar ve görüş ayrılıkları olur. Esas olan bunların YÖNETİMİDİR. Bizzat partinin en üst yöneticileri süreci yönetemediklerini itiraf ettiler. Olayı yılların biriken sorunlarının "patlaması" olarak tanımladılar. Şimdi akrebin peşinden koşmaya ne gerek var? Sonuç ortada. Geçen yıl bu ayrışmanın komünist hareketi en az 10 yıl geriye götüreceğini, her iki tarafın da 2014'deki duruma gelebilmesinin en az 10 yıl alacağını iddia etmiştim. Ayrıca bu gelişmelerden en çok yarar sağlayanlardan birinin de solcuları sınıf siyasetinden uzaklaştırma misyonu olan PKK/HDP olduğunu unutmamak gerek. AA.
09-08-2015 10:50 (396)
Eski yazarımız (9.8.2015'ten itibaren) Yağız Üresin'in kendi ısrarlı isteği üzerine tüm yazıları silinmiştir. Bundan böyle yorumları da yayımlanmayacak. Onun hakkında da yorum yazılmaması önemle istirham olunur. Bunlar da yayımlanmaz. Kendisine bu tarihe kadarki katkılarından ötürü teşekkür ediyor, sağlıklı ve gönlünce bir yaşam diliyoruz. K.A.
09-08-2015 12:46 (397)
Hiç abartısız 40 kereden fazla buradan uyardık. Polemik sürdürmek isteyen sayın yorumcular gerçek isimleriyle yorum yazmak zorunda. Bu kuralı böyle çok yorum geldiğinden, basiretimiz bir şekilde bağlandığından biz de çok deldik ve böyle yorumları bastık. Bundan sonra daha sıkı tutmaya (bunu da çok söyledik ama) çalışacağız. Bu konuda kalbimizi biz biliriz ve emin olmanızı isteriz, hiçbir art niyetimiz yok. Uydurma adlarla polemik sürdürmek bırakın bilim ahlakına, en temel insani ahlaka uygun değil. Lütfen yardımcı olun. Saygılar. Müdüriyet
09-08-2015 15:28 (398)
Oy oranları ile siyasal etkiyi açıklamanın doğru olmadığını düşünüyorum (ama SİP döneminde döneminde alınan oy miktarı bile KPnin yaklaşık 2 katı) Size TKP'deki bölünmenin komünist hareketi çok geriye götürdüğü önermenize katılıyorum Bölünme toplumsallaşmayı değil geriye gidişi getirdi. Bunun böyle olamayacağını düşünmekte mantıklı değil. Bölünme sayesinde milyonları sürükleyeceklerini düşündülerse yanıldılar. Onlar ise toplumsallaşamanın nedeleri üzerine kafa yoracaklarına (seçim siyaseti de etkili çünkü yapılan siyaset oy beklentisi ile yapılınca ve istenilen oy elde edilmeyince sorunlar ortaya çıkıyor. Belediye seçiminde sol DEFNE seçimi yaptı. (TKP,ÖDP,Halkevleri.) Sosyalit Politika dergisi 2003'te katıldı. 50 kişi bile değildi. Bölünmenin nedeni Çulhaoğlu'nda aramak hata olur. Çulhaoğlu'nun o dönem en büyük eleştirisi merkeziyetçi yapı anlaşıydı. Merkeziyetçi yapı bölünmelerin nedenlerinden biri.Kürt siyaseti de CHP'de bundan 10 yıl önce de seçimde bizi destekleyin diyor bugündeç.
09-08-2015 15:32 (399)
Bugün bir farkı sosyalist kesimlerin ve kendine sosyalist diyen liberal kesimlerin HDP'yi desteklemesi. Sosyalist kesimin büyük kısmı iltihak oldu. HDP'de ittifaktan söz edemeyiz. Oyları alan kürt siyaseti belirleyici rol üstleniyor. Solcularımızın HDP ya da CHP'yi desteklemesinde sorun görmüyorum. Asıl sorun katılan yaıların bunları sosyalist gibi göstermeleri. Kaan Arslanoğlu CHP'ye oy isterken hiçbir zaman anti emperyalizm için oy istemedi. Kapitalizme karşı ya da düzenin değişmesi için oy istemedi. HDP'ye oy isteyen sosyalistlerimiz(Selahattin Demirtaş'ın sosyalist değiliz demesine rağmen seçim öncesi yorumlarda programın o bölümünü paylaşmıştım) sosyalizm için HDP'ye oy istediler. Mevcut oluşan yapıda nefes alabilmek için sistem karşıtı olmamasına rağmen mevcut durumda buna mecburuz CHP ya da HDP'ye oy verin deseler sorun yok. Ama öyle demiyorlar hem HDP'ye oy istiyorlar. Seçime katılan KP'yi de üstüne sosyalist olmamakla suçluyorlar. ç.
10-08-2015 12:07 (400)
TKP'nin bölünmesi niye komplo oluyormuş, anlamadım. İlk kez bir sol parti bölünmüyor. Bölünmeden önce de çok iyi durumda olduğunu düşünmüyorum. Sol Gazete, Sol Cephe...vs. çok da bir etkisi yoktu. Parti içindeki daha genç ve hareketçi eğilimler,Kemal-Aydemir kliği ile haklı-haksız sebeplerle daha fazla devam edemediler. Kariyerist eğilimler de illa ki etkili olmuştur. Elbete çok talihsiz bir karardı. İki tarafa da hiçbir faydasının olmayacağını göremedilerse, bu onların vasatlığıdır bana göre. Bugün HDP'ye destek yüzünden tekrar bir bölünme yaşanıyorsa, komplodan ziyade kadroların yetersizliği etkilidir. Bakıyoruz, eti ne budu ne, yazdıkları açıklamalar, bildiriler.. sanırsın ki her bölünme sonrası devrimci bir atılım yaşanıyor. Bu kafadır bölünmenin, geriye gidişin sebebi. Karanlık odalardaki komplocular değil.
10-08-2015 16:51 (401)
Okşan hanım, ortalık çok elektrikli, ne kadar kibar yazsanız da insanlar burnundan soluyor, giden gidene, olmaz dedik. Bir süre herkes kendi adıyla yazsın lütfen. K.A.
10-08-2015 18:43 (402)
Giden gidene değil Kaan Bey, üzgünüm ama sitenin son durumu, pozitif-rasyonel tıpçıların ayrılmasına yol açıyor, sorunun editöryal boyutunun da oldukça önemli olduğunu düşünüyorum, bunca bilgi kirliliği içinde yol almak gerçekten mümkün değil. TEMEL tıbbın alfabesini dahi bilmeyenlerle "tıp tartışması" bence ömür törpüsü olmanın ötesinde, beyhude kkanaatimce. Ssaygılar. Mine
10-08-2015 18:53 (403)
Giden gidene derken latife yapmıştım, ortamı sakinleştirmek için Mine hanım. Şu anda pek giden gidene durumu yok, ama sıkıldıysanız siz gidebilirsiniz. Biz yatıştırmaya çalışırken yeni bir benzin attınız. "Mine" derken hangi Mine, bizim yazarımız olan Mine mi? İyice işkillenir olduk, nedense pek bir okunur olduk yaz sıcağında ve inli cinli muhaliflerimiz sahte isme bayılıyorlar. Pozitif rasyonel tıp buyurmuşsunuz, isterseniz sakinleşmeyelim bu konuda sizinle kapışalım Mine hanım. Bu kavramdan ne anlıyorsunuz, bizi ne kadar tanıyorsunuz, burada ne arıyorsunuz rasyonel değilsek, bir bakalım. İşin temelini bilmeyenlerle tartışmayalım demişsiniz de, belki biz de bilmiyoruzdur hani. Saygılar. Kaan A.
11-08-2015 08:09 (404)
Yurt'tan Hakan Gülseven, güzel yazmış. http://odatv.com/n.php?n=kim-bu-hdpye-kapilanan-jolemsi-yavsaklar-0908151200
11-08-2015 10:06 (405)
PKK taraftarı olmak-Görevlisi-Militanı-Boyun eğeni... HDP taraftarı-gönüllüsü, üyesi olmak HDP'yi desteklemek HDP'yi baraj aşması için "dönemsel" desteklemek-oy vermek-Diktatörlüğü zayıflatmak HDP "söylemini" desteklemek HDP "söylemine" oy vermek HDP'ye-söylemine oy vermek ve eleştirmek... (Seçilen vekiller vb..) ******************************* Bunların hepsini aynı torbaya koyan adamlar MHP siyaseti yapanlardır; kendilerine taktıkları isim fark etmez... Kışkırtılmış bu kanlı kavga da bu "farklı" yaklaşımları "aynılaştırmak" isteyen iktidarın "sahneye koyduğu" oyundur. H.Gülseven bir çok doğru tespitte bulunsa da "somut koşullarda" RTE'nin değirmenine su taşımış oluyor.. KG
11-08-2015 11:03 (406)
güldürmeyin lütfen. mhp'nin siyaseti mi varmış? her sıkıştığında amarika'ya ağlayan biji obamacılardan hangi "farklı" yaklaşımmış bu acaba? kürt aşiret-derebeylik düzenine hiç laf etmeyen, toprak reformunu ağzına almayan, sıradan kürt vatandaşın marabalığa devamına mı "farklı" yaklaşım diyecez yani? celladımıza aşık olmayalım. mh
11-08-2015 11:03 (407)
Aslında KG, HDP'yi neden desteklediklerini bir türlü anlayamadığımız çok sayıda insanın durumunu özetlemiş. Gerçekten ben de bu insanlarla görüştüğümde benzer şeyler söylediler. Mesela kesinlikle PKK'yı ve Öcalan'ı tasvip etmiyorlar. HDP'nin Amerikancılığını, Demirtaş'ın NATO'yu göreve çağırmasını (bu arada Pentagon bugün bu çağrıyı yanıtladı) çok onaylamıyorlar. Daha siz Altan Tan veya Dengir demeden onlar "herhalde bizim Dengir'i desteklediğimizi düşünmüyorsun" diye lafı ağzımıza tıkıyorlar. Ortak noktaları AKP'yi geriletmek. HDP'nin meclise girmesyiyle de bunun başarıldığını ve haklılıklarının kanıtlandığını düşünüyorlar. Birine sordum: "Eğer amaç AKP'yi geriletmekse neden daha stratejik davranıp Orta Anadolu illerinde MHP'ye oy vermediniz?" Çok bozuldu ve bana "MHP'ye oy vermekle HDP'ye oy vermek aynı şey mi?" dedi. Oysa amaç AKP'yi geriletmekse, PKK'yı kınıyorsan, HDP'yi eleştiriyorsan, Öcalan'ı sevmiyorsan pekala MHP'ye de hatta Saadet Partisine de oy verebilirsin. AA.
11-08-2015 12:39 (408)
bu sitede çok sık odatv'den link görüyorum. bugün de cem say adında bir yazarın (Boğaziçi'nde bilgisayar mühendisliği profesörüymüş) "Bu kitabı okuyunca ne kadar kolay kandırıldığınızı anlayacaksınız" diye bir bilim tapınısı yazısı vardı. yazının başında başka bir kitaba atıfta bulunuyor. adamcağız Carl Sagan'ın Cosmos belgeselinin kitabının türkçesini almış. çocukken ("Çocuktum" diye başlıyor yazı)! tesadüf bu ya, bende de altın kitaplar'dan çıkan ilk baskı var. ve amerika'daki ilk baskı da kütüphanemdeymiş. belgesel aralık 1980'de amerika'da son bölümüyle ekrana veda etmiş. kitap orada 81'de basılmış. altın kitaplar'dan türkçe ilk baskı ekim 1982'de gözüküyor. o zamanı bilmeyenler için hatırlatalım. 2 ayda bu kitaba erişmek zordu. yani beyefendi (hoca efendi mi desek?) iyimser ihtimalle 83'ün başlarında bu kitabı almış olsun. tesadüf bu ya, o sene üniversiteye başladığı yıl (TED'den çıktığı). siz o yaştaki insana çocuk mu diyorsunuz? biz demiyoruz da... adsız (nihal'inki t ile)
11-08-2015 14:21 (409)
Endüstriseverlerin dikkatine! Coca Cola'nın maaşa bağladığı bilim adamları haberi için; http://www.diken.com.tr/new-york-times-yazdi-coca-cola-bazi-bilim-insanlarini-maasa-baglamis/
11-08-2015 16:24 (410)
Kıymetli okurlar, İnsan BU'nun kurucusu KA ile aylar önce gönderdiğim sorulardan oluşan bir e-söyleşi yapmıştım. 4. sorunun da en az bir ay önce gönderildiğini KA'da teyidedecektir: http://sadeceozgur.blogspot.com.tr/2015/08/insan-bu-sitesi-kurucusu-kaan.html
11-08-2015 17:52 (411)
- Hacı, duydun mu? Doğum kontrol hapı kanser yapıyormuş diyollar. - Vay deyyus vay, yapmasaydı şaşardım. Kıllanıyodum zaten ben de. Sıcakların bezdirdiği şu günlerde böyle kahve muhabbeti yapacaksak sorun yok. Salla gitsin. Ancak, "doğum kontrol hapları kanser yapar" önermesi ciddi şekilde ileri sürülüyorsa, bu genelleme/önyargıya karşı itiraz sorularımız kısaca şöyle: hangi tür doğum kontrol hapı kanser yapar (kombine olanı mı, sadece progesteron içereni mi), hangi tür progesteron içereni (doğal, yapay) ve hangi dozda östrojen (monofazik-düşük, regüler, yüksek, bi- ve trifazik), hangi yaş döneminde kullanımı (adölesans, reprodüktif, perimenopoz), hangi organda kanser yapar (mı?) (meme, yumurtalık, rahim, rahim ağzı, endometrium, kolorektal), ne kadar süreyle kullanımı kansere yol açar (bir yıl, beş yıl, on yıl), beraberinde hangi durumlar riski arttırır (ırk, BRCA1-2, reprodüktif-genetik-familyal riskler) vs. vs. Bunları konuşmaya evet, kuru sıkı slogan atmaya hayır. mehmet harma
12-08-2015 15:02 (412)
Fcabookta BÖLÜNME muhabbetlerini izleyen var mı? Zaten başka yerde izleyemezsiniz, her şey facebookta birkaç bin kişi arasında dönüyor. Bölünme sonrası bir BÖLÜNMEYE ÖVGÜ akımı başladı. Genelde bölünmeden sonra DAHA GÜÇLENİLECEĞİ ifade ediliyor. Bir de İŞİMİZE BAKALIM ifadesi yaygın, yani "bölünenler bugüne kadar işleri engelliyordu, artık yolumuza devam edebiliriz" denmek isteniyor. Yine çok ilginç yeni KAVRAMLAR belirdi: "bölünme ağlaşmaları". Neticede anlatılmak istenen BÖLÜNME İYİDİR veya BÖLÜNMEKTE HİKMET VARDIR gibi ORWELLİAN bir şey. Aslında bu doğruysa DEVRİM çok yakın demektir. Parti iki kere daha bölünse, kazanacağı güçle önünde kimse duramaz bir hale gelecek. Artık sokaklarda BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ diye bağırmak yerine BÖLÜNE BÖLÜNE GÜÇLENECEĞİZ diye bağırmaya başlamak gerekmez mi? Rahmetli Ecevit'e BİR BÖLEN derlerdi. Demek ki adamcağızın da bir bildiği varmış. AA.
12-08-2015 22:25 (413)
Sayın AA, facebook'taki tartışmayı nereden takip edebiliriz? Link verebilir misiniz? Sayfayı takip etmek için üyelik gerekmiyordur inşallah. Bir de facebook'ta hesap açmak için uğraşmayayım şimdi.
12-08-2015 22:55 (414)
Bütün solcular facebookta örgütlü olduğundan izleyebilmek için hesap açmaktan başka çare yok. Sonra solun önde gelen isimlerini takip ederek izleyebiliyorsunuz. Solu izleyebilmenin başka yolu yok gibi. Facebookun başına bir iş gelirse sol büyük darbe yiyebilir. AA.
12-08-2015 23:03 (415)
metin çulhaoğlu mu kemal okuyan mı alper taş mı kimin sayfasını izleyelim? bin kişi nerede toplanmış?
12-08-2015 23:04 (416)
Yazarımız ve okurumuz Özgür Coşar kendi bloğunda benimle söyleşi yaptı. Konu İnsan BU sitesi. Bunu ayrı bir haber olarak burada yayımlamak istemedik. Onun bağlantısını tekrar paylaşıp, duyuruyoruz: http://sadeceozgur.blogspot.com.tr/2015/08/insan-bu-sitesi-kurucusu-kaan.html K.A.
13-08-2015 00:30 (417)
Metin Çulhaoğlu 16 saat · Bir geleneğin 23 yıldır bir kez olsun cesaret edemediği bir şeyi yapıp farklı görüşte olanlarla kalabalık bir ortamda (kongre) açıkça tartışmayı ve hesaplaşmayı göze alabilen insanlar, sonuç ne olursa olsun, bugün nerede yer alırlarsa alsınlar, kutlanmayı ve saygıyı hak ediyordur. “Bölünme” ağlaşmalarından çok daha değerli bir durumdur.
13-08-2015 08:14 (418)
Metin Çulhaoğlu 30 yıldır solun bir kanadının lideri-teorisyeni konumunda. Ama ilk kez bir oylamalı kongre yapıldığını söylüyorsa bu kendi ayıbıdır. Solda kendi ayıplarını iftiharla sunmak öteden beri "gelenek"tir. K.A.
13-08-2015 12:18 (419)
Şırnak'ta Halk Meclisi "demokratik özeklik" ilan ederek yönetime el koymuş. Herhalde ilk iş olarak Şırnak kömür madenlerinde 10 yaşından küçük çocukların çalışmasını yasaklarlar. Bekleyip göreceğiz. AA.
13-08-2015 12:18 (420)
ogürsel'in yasağı ne zaman kalkacak sayın müdüriyet? bakın burada çıkan yazıya tee gün zileli'nin sayfasında cevap vermek zorunda kalıyor. nahoş bir durum.
13-08-2015 12:19 (421)
Özgür beyin kendi bloğundan Kaan bey ile söyleşisini keyifle okudum.Ufuk açıcı bir söyleşi olmuş.Etrafımız içinden çıkılmaz ''kalpazan ifadeler'' yumağından geçilmezken dupduru fikirler,isabetli sorular döktürülmüş...Yüz nasırı tabiri ile ''kapitalizm dünyayı bitirmeden biz kapitalizmi bitirebilir miyiz'' sorusunu da çok tuttum.Saygılar,teşekkürler.Caner E.
13-08-2015 12:20 (422)
ogürsel'in yasağı ne demek isimsiz? Ara sıra burada küçümseyici kısa yorumlar düşmeye devam ediyor zaten. Nahoş olan sizin yorumunuz olmuş. Müdüriyet
13-08-2015 14:40 (423)
sevgili arkadaşım.burada doğrudan bir yasak yok bana.Tahammül yok. Farklı düşüncelere.Bir şey yazacağım, ortalık toz duman olacak. GZ sitesinde şöyle yazdım. "İnsanbu” sitesi’nde yayınlanan bu güzel yazıya burada yorum yapmak zorundayım! Oysa bu yazı üzerine ne çok şey yazmak isterdim.Kuşkusuz kendim için değil.fikrin namusu için… Bu “zavallı ülkenin, sonuçta tek bir adamın psikopatisine mahkum olmasında herkesten daha çok bizim gibi, düşünen, iddia eden, dünyası olan yazabilen adamların suçu elbette “sıradan” insanlardan çok daha fazladır… En çok da “sosyalist” örgütlerinde burnundan kıl aldırmayan, “arkaik” zihniyetin… *** Bu yazının orada değeri anlaşılmayacaktır. Damıtılmış çok özel bir sentez.Arkasında bu cümleleri kurduran bir hayat ve ezbere yaşamayan bir zihin var… “Türkiye’de ne sağcı var ne solcu, hepsi imajdan ibaret.” İdeolojilerin er ya da geç yalnızca bir avuç kalacak bir oligarşiye hizmet edeceğini sezdiren bir yazı.Ben bodoslama böyle yazıyorum… http://insanbu. ogürse
13-08-2015 17:02 (424)
İktidarın seçim sonrası politikalarından erken seçim için şartların zorlayacağını düşünüyordum. İncirlik anlaşması gibi adımlar atması da bunu gösteriyor. İktidarın pragmatist siyasetini okuyamıyorlar. O anki koşullar neyi gerektiriyorsa o şekilde siyaset izliyorlar. 1 Mayıs'ı TKP'nin Kadıköy'de olmasını bile örnek gösterebilecek iktidardan söz ediyoruz. Ya sosyalist siyasete oy verilebilir(olumlu ve olumsuz yanlarını ortaya koydum) ya da sistem karşıtı olmayan sola CHP,HDP'ye(olumlu ve olumsuz taraflarını ortaya koydum) bu seçimde oy verilebilir demiştim. KP'ye 500 bin oy çıksa CHP'ye ya da HDP'ye gitmedi iyi oldu diyebilecek iktidar ile karşı karşıyayız. Anayasa referandumunda boykot tavrının sonuçlarını da görmüştük. ç.
13-08-2015 17:40 (425)
Erken seçim kararını meclisten çıkarılması demek seçim sürecinde tüm devlet imkanlarının kendisinin de kalsın anlamına geliyor. Erken seçim oylamasında hayır oyu verilmemesi demek(boykot,geçersiz oy da buna dahil) şimdiki iktidara destek verilmesi anlamına geliyor. ç.
14-08-2015 12:18 (426)
Akad'ın yazısı aslında 40 yıldır siyasetin içinde olup siyaset yapamamanın isyanı. Bu memlekette siyaset gerçekten zor. Dinamikleri anlayabilmek neredeyse falcılık. Zaman zaman retrospektif araştırmalar vatandaşın durumu kötüleştiğinde hükumeti cezalandırdığını gösteriyor ki çok doğal. Eşeğin bile üstüne gidersen teper. İnsandan da en azından bu düzeyde bir tepki beklenebilir. Mesela 2001 için bu doğruydu. Fakat bu dinamik prospektif işlemiyor. Bugün hükumet memura 4 + 4 zam açıkladı. Hükumet hemen seçim arifesinde bunu yapabiliyor çünkü dinamiğin prospektif işlemediğini, memura zam yapmamasının memurun oyunu çok etkilemeyeceğini biliyor. Solcuların handikapı beyinlerinin ileriye dönük çalışması mı acaba. Örneğin "hep şu kanun çıkarsa bunu yitirirsiniz" edebiyatı. Kesinlikle doğru söylüyorlar fakat vatandaşın beyni ileri dönük çalışmıyor. Solculara da "biz demiştik" kalıyor fakat bunun da uzun vadeli getirisi yok. Vatandaş solcular haklı çıktı, artık onları dinleyelim demiyor.AA.
14-08-2015 14:29 (427)
1933 Sovyet Modeli WEB sayfamızda face paylaşımlarında şimdi de ne paylaşılırsa Kenan Demirkol hocanın kitabı çıkıyor. O da iyi kitaptır ama, Osman Turna arkadaşımız "Yavaş düzgündür, düzgünse hızlı" sloganımızı "Durmak düzgündür, düzgünse durur" mottosuna dönüştürdü. Kendisine sevgi ve saygı ile selam ederiz :)) Müdüriyet
14-08-2015 20:27 (428)
çok teşekkürler. bloguma beklerim, söyleyecek sözü olanlara kapım her zaman açık :) elbette amacım insanbu.com'a alternatif oluşturmak falan değil. 10 yıldır sürdürdüğüm bir blog sonuçta. artık farklı görüşlere de yer veriyorum... insanbu.com'u takibe devam...
15-08-2015 10:18 (429)
Özellikle TIP konusunda polemik sürdürmekte ısrarcı sayın malum yorumcular, bize mail atın lütfen, açık isminizi, konumunuzu bildirin. Aksi halde boşuna yorum yazıp durursunuz. Burada iki yıldır çata çat tartışıp kimliğini bilmediğimiz insanlar var. Ayıptır. Ayıba bile saygı gösterdik ama, her şeyin sınırı var. Müdüriyet
15-08-2015 13:11 (430)
editörler bu listeye katılır mı? eklemek veya çıkarmak istedikleri olur mu? http://www.edebiyathaber.net/iste-semih-gumuse-gore-genclerin-okumasi-gereken-10-kitap/
15-08-2015 13:16 (431)
Bu yöntem bir kere saçmalık be kardeşim, bize lüzumsuz yere bir şey tıklatacaksın. Yorum yazarken biraz özen... Reklam yapmayalım, Semih Gümüş bilmem ne... zaten sıkışmış kafaları daha da meşgul etmeyelim.
15-08-2015 14:25 (432)
bu sitede semih gümüş'ün çok değerli bir söyleşisi yayınlandı, semih gümüş bu site için herhangi biri değil ki, siz girmeyin okey, işte kitap isimleri: Malte Laurids Brigge’nin Notları Dönüşüm Çavdar Tarlasında Çocuklar Fareler ve İnsanlar Sineklerin Tanrısı Kırmızı Pazartesi Eve Dönmenin Yolları Son Şiirleri Kuşlar da Gitti Hakkari’de Bir Mevsim Güzel bişi paylaşmak, değerlendirmek niye reklam olsun? insanbu'yu da güzel bulduğumuz yazılarıyla paylaşıyoz işte bir çok mecrada.
15-08-2015 14:26 (433)
1. mistik bi avusturyalı (prag çıkışlı) ve otobiyografimsisi; 2. almanca yazan bi Çekya yahudisi ve kesinlikle gençler için yazılmamış, semboloji-yoğun kitabı; 3. amerikalı bi yahudi (ana tarafı yahudi değil aslında ya, neyse) ve türkiye'deki amerikancıların hacerülesvedlerinden biri (gençliği anlatır da, gençler için değildir); 4. amerikalı başka bi yazar ve efendi-uslu kitabı (ondan sosyal adaletsizlik çıkartacak adamı öperim); 5. ingiliz bi yazar ve her ne kadar çocukları konu etse de yetişkin insana insan doğasını anlatan kitabı; 6. oskar (yok la, nobeldi) ödüllü kolombiyalı ve zamazingosu; 7. 40 yaşında bi şilili ve daha 4 yıl önce çıkmış "klasik" eseri; 8. ille bi tane nazım (sizin babayzın oğlu ya, öyle çağırıyosunuz); 9. yine ille bi tane sayın bay KKK (kürD, köylü, komoniz - kendi tabiriyle tabisi de. yoksa ne kürD, ne köylü, ne komoniz); 10. adacı ferit dayı'nın kürDistan'da geçen fantazimsisi... kitabevi stoklarında bunlar mı kalmış? onu soraydınız ya.
15-08-2015 16:09 (434)
433 editör müsünüz?soru dalganızı geçin diye sorulmadı yahu, yahudi olmak kürt olmak, şuralı buralı olmak niye bu kadar vurgulanması önem arz eden bişi?
15-08-2015 16:15 (435)
Sayın 434, ne kadar "nazik" ve "düşünceli" bir tavır bu sizinki! "433 editör müsünüz?" diye soruyorsunuz. Dalga geçiyormuşuz falan. Editör siz mi ki imzasız yorum yazsın. İnsanların yorumlardaki özgüvenine hayranız, bir de isim yazma özgüvenleri olsa. Müdüriyet.
15-08-2015 16:33 (436)
estafrulla sayın Müdüriyet, samimi ve insancı bir mekan bulmuş olmanın rahatlığı olsa olsa.insanbu işte.
15-08-2015 17:40 (437)
kontrestağfurullah! onların yahudiliğini ve kürDlüğünü ben vurgulamıyorum. rilke'ye gelinceye kadar schiller ya da göthe çabuk by-pass edilmiş kanaatimce. kafka yerine zweig'ın önerilmemesi neden? gençliğe tavsiye edeceksek kipling, swift, dickens, london daha mı beceriksizdi? ille amariha'dan birileri önerilecekse ambrose bierce fazla mı kelek gözüktüydü? ispanyol bir ispanyolca yazarı hiç mi örnek gösterilemezdi? fransızlarla ruslara kıran mı girmişti? nazım hikmet ran'ın son dönem şiirleri gençlere daha mı fazla hitap eder? yusuf atılgan'ın aylak adam'ı (bakınız, anayurt oteli demiyorum) KKK'nın kırsal güzellemeleri-koçaklamaları ile kıyaslandığında 2015 gençliği için daha mı az güncel? son dönem türk edebiyatı'ndan buluna buluna edgü mü bulundu? ben de bunları sormak istedim sıradan bir okur olarak. şebekeye ve etnik vurgulamalara dikkat edelim, olmaz mı? mesele "gençlere" kitap önermekse bilhassa dikkat edelim derim. yoldan geçerken tesadüf etmiş sıradan bir okur - ygtesbo
15-08-2015 18:58 (438)
hmm bir komplo teorisi yani. geçip gitmeyin, sizde iş var, kalmaya devam edin ygtesbo
15-08-2015 18:58 (439)
Dünya Sağlık Örgütü, her gün 25 gram şeker alınmasını tavsiye ediyor: http://www.who.int/mediacentre/news/releases/2015/sugar-guideline/en/
15-08-2015 20:57 (440)
Hayır. Mümkünse 25 gramla sınırlandırılmasını tavsiye ediyor. "Oğlum, 2 tane ekmek ye" demiyor. "Oğlum, ekmek ye; ye de, bi oturuşta ayu gibi 3 ekmeği lüpletme" mealinde buyuruyor. Yeterince açık oldu sanırım.
15-08-2015 20:58 (441)
Komplo? Bu liberal sol cenahtaki türk okumuşu için komplo sayılmaz. Olsa olsa yapısal kürDofili ya da "günlük rutin dezenformasyon" babında ele alınabilir. Hatta ben şimdi elime aldım. Evet. Aynen öyle gözüküyor. ygtesbo
15-08-2015 20:58 (442)
Erkan Baş'ın açıklaması: "Kimi internet sitelerine yansıyan "HTKP'de Bölünme" haberleri doğru değildir, HTKP yoluna aynı netlik ve kararlılıkla devam etmektedir, bir grup arkadaşımız ise kendilerine başka bir yol çizmeye karar vermişlerdir" Bildiğim kadarıyla Baş bir üniversitede öğretim görevlisi. Gerçekten merak ediyorum, acaba öğrencilerinden biri sınav kağıdına böyle bir şey yazsaydı ne yapardı? BÖLÜNME ille ortadan ikiye bölünme midir? Parti'nin yüzde 15'i (147 imza var) BİR GRUP HALİNDE ayrıldığında bölünme olmuyor mu? Son bir soru: gerçekten kimi kandırmaya çalışıyor? Bu yazıyı okuyan biri "aaa hepsi yalanmış, HTKP'de bölünme falan yokmuş" dese ne olacak, Baş "evet bölündük, yüzde 15 ayrıldı" dese ne olacak? AA.
16-08-2015 09:31 (443)
nerede açıklamış sayın AA? link verin de okuyalım.
16-08-2015 10:02 (444)
Aslında daha önce yazmıştım herhalde takip edemediniz. Türkiye'de solun kendisini ifade mecrası FACEBOOK'tur. Parti başkanları kendilerini FACEBOOK'ta ifade eder, birbirlerine FACEBOOK'ta yanıt verirler. Takip etmek istiyorsanız başka şansınız yok. Daha önce de söylemiştim, facebookun başına bir şey gelirse bundan en çok Türkiye solu zarar görecek. Alıntı Erkan Baş'ın facebookta 7 Ağustos 2015 günü saat 19.42'de yaptığı açıklamadan. Türkiye solunda olan biteni bu kadar merak ediyorsanız bir zahmet artık facebook abonesi oluverin. AA.
16-01-2016 09:44 (445)
Yaşadığınız yerin havası nasıldır, soluduğunuz havada ne kadar karbonmonoksit, kükürtdioksit, partikül vs bulunmaktadır? Yani an itibariyle tüm Türkiye'nin hava kalitesini, hava kirliliğini gösteren faydalı bir site http://www.havaizleme.gov.tr/ Bu da tüm dünyayı göstereni http://aqicn.org/ mehmet harma
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210317
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.