Karl, Gezi Direnişi'ni çözümlüyor... Sayfa: 47

1. Melek: “Gezi” dediniz de, bu hadiseyi nasıl buluyorsunuz üstat? Hiç göz atma imkanınız oldu mu?

Karl: Heyecan verici olaylardı. Evet, katıldım üç-dört yerde, ülkede yakın tarihte böylesi yaşanmamıştı açıkçası. Güzeldi. İktidara karşı öfke, dayanışma duygusu, cesaret… Öyle bir sarstı ki toplumu, satılmamış herkes destekledi… veya destekler gibi yaptı işte. Ona karşı olup bir yerlere gelmek muhalefet cephesinde mümkün değil artık. Lafının dinlenmesi bile mümkün değil.

2. Melek: Tam benimsememiş gibi konuşuyorsunuz.

Karl: Yani… Benim zamanımdaki devrim girişimleriyle karşılaştırıyorum da… Kitlenin kültürü, karakteri… Yani böyle birkaç kalkışma daha olsa… yine de kılı kıpırdamaz sermaye düzeninin. İşçiler, yoksullar baskın değildi. Var olanlar da Aleviydi zaten, onların öfkesi farklı. Küçük burjuvalar, beyaz yakalılar… Dogmatik bir insan olmadığımı bilirsiniz. Beyaz yakalıları, ücretle geçinen aydınları falan işçi sınıfı saysak bile bir sorun var. Onlarla devrim yapılmaz demiyorum prensip olarak. Devrim olacaksa bunların kapitalizmle kavgalı olması gerek.

1. Melek: Yok muydu bu kavga?

Karl: Neredeyse hiç. İnsanlarla konuştum, sorular sordum. Üretimden gelen gücünüzü kullanacak mısınız? Şimdi sorun bu değil dediler. Peki tüketimden gelen gücünüzü? Sorun mu şimdi bu dediler. Diktatöre karşı savaşıyoruz. Yaşam alışkanlıklarınız kapitalizmi üretiyor dedim, tükettiklerinizin kumandasına girmişsiniz. Sorun şimdi bu mu, diye terslediler. Sokağa çıkalım mesaiden sonra, bu yeter dediler. Fakat kapitalist medyanın esiri olmuşsunuz. Orada da bizi destekleyen çok diye cevap verdiler. Kapitalizm yolda, iş yerinde, sofrada, hastanede sizi öldürüyor dedim, bunlar sorun mu, siyaset dışı şeyler, ilgilenmiyoruz, dediler. Ama burjuva yazarlar okunuyor bu ülkede, sosyalist yazarlar, edebiyatçılar okunmuyor. Şimdi sorun edebiyat mı, tek derdimiz sanata mı kaldı diye azarladılar. Bencil bir yaşamdan devrim çıkar mı diye üsteledim. Git işine, kaçmak için bahane arama. Sorun bu mu şimdi diye bağırdılar.

Tamam dedim, sorun bu değil, sorun bu soruları soran bende dedim, üç dört kampa ayrılmış sol, her biri takım taraftarı mantığında, nesnelliği öldürmüş ve klişe… kös kös yukarıya döndüm gene.  

T. Fikri

Facebook
Kemal, Karl ve Celalettin bugünü konuşuyor ...
yorumlar ... ( 19 )
11-06-2014
11-06-2014 19:11 (1)
Bu Karl, Kutsal Roma İmparatoru 4. Karl mı yoksa. Bu kadar nesnellik ve mütevazilik ancak bir krala yaraşır. Siteye karşı olanların gezici oldukları gibi dahice çıkarımlar bekliyoruz kralımızdan. Nesnellik bu halka fazla geldi haşmetmeap. Aydınlat bizi, merhamet et.
12-06-2014 08:10 (2)
Marx'ın "Yaşam alışkanlıklarınız kapitalizmi üretiyor" dediğini de gördük ya... Pes...
12-06-2014 08:14 (3)
T. Fikri tezlerini kanıtlamak için bazı yorumları kendimi yazıyor? Evrimde T. Fikri beyin sandığından çok daha fazla geriye dönmüşüz gibi. Bu yorumlar gerçekse eğer. Gerçekse kötü, gerçek değilse yine kötü. Akıl durumlarımız perişan.
12-06-2014 10:07 (4)
Hayır, ben başkası adına yorum yazmıyorum. Fakat bazı arkadaşların tezlerimi kanıtlamak için bana yardımcı oldukları doğru. Marx "yaşam alışkanlıklarınız kapitalizmi üretiyor" dedi ya, bir arkadaş buna çok şaşmış. Marx bütün ömrünü kapitalizmin nasıl üretildiğini araştırıp yazarak geçirmiştir, ekonomik anlamda, sosyal anlamda, siyasal ve başka bir yığın anlamda. Arkadaş buna niye şaşmış şaşmamak elde değil. İşte böyle... Bana yardımcı oluyorlar. Sağolsunlar, eksik olmasınlar. Hiç eksik değiller zaten. T. Fikri
12-06-2014 17:04 (5)
Marx kapitalizmi insanların yaşam alışkanlıkları, tüketim alışkanlıkları mı oluşturuyor yazmış, yoksa bilimsel bir temel kurmaya çalışıp, zorunluluklar, iktisadi yasalar olarak mı açıklamış bunu? İnsanların yaşam alışkanlıklarını kapitalizm oluşturuyor, o onu üretiyor öncelikli olarak, öteki bunu değil... Bunu öyle söyleyince "yaşam alışkanlıklarınızı değiştirin, kapitalizm değişir", veya "yaşamınızı değiştirmeden kapitalizm gitmez" demiş olunur, ki öncekiler gibi bunları da Marx'ta bulamayız. Not: Yetersiz zekalı, evrimde geriye dönmüş muhabbetinin kendisini biraz yetersiz zeka işi buluyorum
12-06-2014 17:10 (6)
Problem şu arkadaşım: Klişelerle düşünüyor, kodlarla konuşuyorsunuz. Kendi klişe ve kodunuzun azcık dışına çıkıldı mı, anlamıyor veya tam tersi şeyler söylendiğini sanıyorsunuz. Marksist literatürde meta ekonomisinin yaşamın her hücresinde nasıl yeniden ve yeniden üretildiğine dair binlerce kitap ve makale vardır.Kapitalizm kendini her gün,her kişinin yaşamında üretir. Yaşam alışkanlıkları oluşturur, yaşam alışkanlıkları kapitalizmi oluşturur, tavuk yumurta hesabı. Bunu aynen sizin kodunuza göre nasıl söylesem ki! Browserların en ufak yazılım değişikliğinde birbirine uymaması gibi bir sorun.
12-06-2014 18:04 (7)
Şu gereksiz pejoratif lafları bırakın da tartışmanızı yapın sadece. Sizinkiler de ezberlenmiş laflar, karşıdakinin ne dediğini anlamadan klişeci, öküz kafalı solcu diye başlıyorsunuz söylenmeye. Bir bakın bakalım ne söylemişim ben size: Marksizmde, kapitalizmin yaşamın her alanında kendini ürettiğini, yaşam alışkanlıklarını şekillendirdiğini buluruz. Evet alışkanlıklar vb. da onu beslemeye devam eder, ama "son tahlilde" iktisadiyatın belirleyici olduğunu söylerler, bildiğiniz gibi. Ben size diyorum ki : Alışkanlıklarımızı, tüketimimizi, günlük yaşamımızı vb. iradi olarak değiştirirsek -devam-
12-06-2014 18:17 (8)
kapitalizmi indiririz gibi bir şeyi Marksizmde, onun iktisadiyatçılığında bulamazsınız. Leninizmde de bulamayacağınızı düşünüyorum ya, neyse. Burada ben sizin Marx'ı konuşturma biçiminizi eleştiriyorum, sizin fikrinizi filan değil, ben de katılabilirim onlara, ama Marx'ta bulamayız, o söylemez, diyorum. Anlaşamayacağımızı ben de düşünüyorum, devam edeceksek yukarıdaki yorumunuzun son iki ve ilk iki cümlesi gibi "mırıldanmaları" çıkarıp öyle konuşun.
12-06-2014 18:34 (9)
Marx kapitalizmden sosyalizme devrimsiz veya mücadelesiz geçileceğini savunuyorsa, tutarlısınız. Bunu ima eden sözleri varsa da, tersini ileri süren çok daha fazla beyanı mevcut. Demek ki devrim için kapitalizm altında yaşam alışkanlıklarını değiştirmiş büyük bir kitle oluşması gerekir. Başka türlü nasıl mücadele edecekler. İş orada bitmiyor. Sosyalizme geçildi diyelim. Özel mülkiyetin sıfırlandığı koşullarda bile kapitalist yaşam alışkanlıkları kapitalizmi tekrar hakim kılıyor. Yaşam alışkanlıklarına önem vermeyeceksek örgütleri kapatalım. Sosyalist bilinç ve ahlak için mücadeleyi bırakalım.
12-06-2014 18:34 (10)
İdeolojik mücadeleyi, sanatı boşlayalım. Zaten Türkiye'deki sosyalist örgütlerin yaptığı da bu. Kuru, yaşamdan kopuk bir salt siyaset, yani hiçbir şey. Sosyalist devlette de bu işlerle, kültürle, ahlakla uğraşmayalım, nasılsa sosyalist ekonomi bunları üretir. Bunu savunabilirsiniz, ama Marksizm bu değil. Yaşam biçimi, alışkanlıkları, kültür çok önemli. Sosyalist kültürü kapitalizm altında güçlendirmezseniz sosyalist devlet altında da güçlendiremezsiniz, olan da budur. Bu sistemde bencil yaşayan solcular, sosyalistler sosyalist sistemde de bencil yaşayacaktır. Baskın olan, görülmüş olan budur.
12-06-2014 18:35 (11)
Pejoratif kabul ettiğiniz laflara gelince. Bunu ne sizi ne başkasını aşağılamak için kullanıyorum emin olun. Diyelim Marx bazı düşünürleri burjuvalıkla suçluyor ve o yüzden anlaşamadığını savlıyor. Niyeti o kişileri kişisel olarak aşağılamak mı? Hayır, felsefesi böyle olduğu için böyle yazıyor. Ben de insanın evrimsel sürecini felsefemin ana merkezine almış bir yazarım, emin olun,en büyük derdim, insanların (kendim dahil)değişik nedenlerle anlamama,yanlış anlama sorunlarıdır. İnsanlığın en büyük problemi.Yatıp kalkıp bunu düşünürüm.Sözlerim bu minvalde.Hakaret gibi algılanıyorsa özür dlrm TF
12-06-2014 19:34 (12)
Bu düşünce zincirinizi (ve yakındığınız sorunları) ben zaten biliyorum, kitaplarınızı yazılarınızı okumuş insanım. Ama nereden nereye varılacağı konusunda sorunlar var. Şimdi, Marksizmden bir şeyler çıkarıp üretilir, ama bununla Marx'ın (bizzat!) ne söylediği arasında fark var. Bakın "Demek ki" demenizden itibaren esasta kendi fikirlerinizi yazıyorsunuz, orada Marx'tan aktarmaktan çok türetmiş oluyorsunuz. Marx devrim-mücadele der tabii, ama bunu bilinçlenmiş, alışkanlıklarını yenmiş insanların yapacağını söylemiyor ki, insanların ancak mücadele içinde bilinç sıçraması yapacaklarını söylüyor.
12-06-2014 19:49 (13)
Onda mücadelenin öğreticiliği, insanı biçimlendirme yeteneği üzerine (naif denilebilecek) bir beklenti vardı, biraz çabuk işleyen bir süreç vardı. Bunu ancak sonlara doğru değiştirdi, yine de özünde böyle kaldı. Şu var ki Marx'ta nesnelliğin bilinci değiştirmesi yönündeki vurgu, tersi yöndekinden çok daha fazla. Zamanının düşünürleriyle polemiklerin etkisi olabilir bunda, ama yine de böyle. Özetle Marx'ın Gezicilere "yaşam alışkanlıklarınızı değiştirmeden olmaz" diye hayıflanmasını ben fazla sürreel buldum.
12-06-2014 20:05 (14)
Naif beklentiyi kabul ediyorum. Ama proletarya diktatörlüğü, parti, örgütlenme vb. üstündeki iddiaları da var. Bunların hepsi kapitalizm altında değişik yaşam biçimleri deneyen insanlara ihtiyaç duyar. Kültür üstüne savları var. Bir de sayın yorumcu, burada işin başı zaten sürreel. Ölmüş Marx'ın ruhu yaşıyor ve fikir yürütmeyi sürdürüyor :)Burada sadece bu uzun süreçte görüşlerinin az çok değişebileceği ihtimalini sergilemiyorum, o kadar zamanda onun adına fikir yürüten baskın Marksist anlayışları da temsil etmeye çalışıyorum. Nitekim Lenin'i falan reddeden pür Marksistler iyice çoğaldı. +++
12-06-2014 20:05 (15)
Onların da temsil edilmesi gerekiyor. Bunlardan bazıları örneğin kapitalizm altında değişik komünal yaşam biçimleri savunanlar.. Burada bir kurgu yapılıyor. BU BİR ROMAN :) Marx'ın söyledikleri benim görüşüm mü? Hayır, bir kısmına katıldığım benim yorumsal aktarımım. Hepsine katılmıyorum. Burada üç ana karakter, üç tamamen farklı bakış açısı var. Hepsi nasıl benim görüşüm olabilir. Bunlar yorumsal aktarımlar. Soru işareti ve irdeleme ihtiyacını artırması romanın ana hedefi. T.F
14-06-2014 00:21 (16)
Fikri mesaiden ayrılmayan, akşam 5'ten sonra mesaiden eve giden öznel durumunun savunmasını yapıyor.Geziye 3-4 kez katıldım diyor Karl,Fikri nesnel tahminime göre katılmamış."Zaten işçi sınıfı değil bunlar","Mesaiden çıkıp sokağa çıkarak devrim olmaz."Mesaiden eve gidip,siteye yazmakla devrim oluyor.Karl "burjuva yazarları eleştirmek daha önemlidir" demeye getiriyor, fikrinde.Zamanının popüler yazarlarıyla "niye ödüller hep bunlara" diye gece-gündüz uğraşan bir Karl var mı?"Kapitalizm sizi öldürüyor,sanat ne olacak,benciller" ve "bana bağırdılar" deyip topunu alıp gitmesi en yaratıcı bölüm.
14-06-2014 00:46 (17)
Yazarın yazdığı gerçeklerin değil kendinin ne yaptığı yazar ancak bir şeyleri eleştiriyorsa sorgulanır. Yazar eleştirmiyorsa, o çevreyi övüyorsa isterse evinden çıkmasın, isterse Jamaika'da olsun, bir tanedir, çok güzeldir. T. Fikri yaşamadığı, ruhunu vermediği herhangi bir şeyi yaşamış gibi yazmaz. Yaşamadan yaşamış gibi yapmak da yazar için ayıplanacak şey değildir, ama yorumcuların "nesnel tahminime göre" diye başlayıp yalan söylemesi ayıptır. Mesaiden çıkıp sokağa gitmekle devrim olur mu, siz buna vevap verin, tahminler üstünden yanıltıcı, yalan yanlış çıkarımlar yapmayın. T. Fikri
14-06-2014 18:25 (18)
yalnız Karl'ı yazanla edebiyat eleştirilerini yazanı aynı kişi sanmak nasıl bir şey? Bazısında hiç müzik kulağı yoktur, yazı gözü diye bir şeyin yoksunluğu da olabiliyor demek ki. Ali Cengiz
14-06-2014 21:59 (19)
Çizgi roman harika. T. Fikri kimse kim, iyi bir yazar. Tebrikler. Ceren
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211227
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.