Bu öyküyü yazmaya kırk bir kere karar verdim, kırk kez vazgeçtim.
Salt kişisel bir deneyim gibi mi algılanırdı? Geçmişe özlem olarak mı? Kendi öznel duygularını yüceltme mi sayılırdı? Eskiyi yeninin önüne koyma mı? Böyle kabul edenler veya
CHP ve MHP liderleri tarafından “Çatı Adayı” ilan edilen Ekmeleddin İhsanoğlu’na kuşkusuz ve elbette kefil olamam, olmam. Adam 70 yaşında. İddiaya göre babası Cumhuriyet düşmanı Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin arkadaşıymış. Mustafa Sabri gerçekten de cumhuriyet düşmanı olduğu kesin. Yaptığı
“Haydi, Peru’yu gidip görelim!”; “Prag’a gitmedin mi daha?”; “Hindistan’daydım yazın!”…
Yaklaşık 3 saatlik bir uçak yolculuğunda yakılan tüm jet yakıtının atmosfere saçtığı gazın uçaktaki tek bir yolcuya düşen payının, o kişinin kendi kentinde bir yılda hususi otomobili
“Faşizmin kökleri, büyüyen endüstriyel tekelleşme ile demokratik sistem arasındaki uzlaşmaz çelişkilere değin izlenebilir… Bu da bütün toplumsal ve bireysel ilişkiler üzerinde totaliter bir denetimi, toplumsal ve bireysel özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını ve kitlelerin terör yoluyla yıldırılmasını
Günümüz Türkiyesinin üç temel gerçeği şunlardır:
(1) Türkiye'yi bölen bir büyük (kültürel) ve bir küçük (etnik milliyetçilik) fay hattı vardır.
Siyaset ağırlıkla bu fay hatları üzerinde yapılırken diğer siyasi yaklaşımlar etkili olamamaktadır. Bunlar insanların zihinlerindeki siyaset anlayışıyla çakışmadığı için şaşkınlık
Sırf bizim fikrimizi destekliyor diye bile bile bir yalana göz yumar mısınız? Bu soruya yanıtınız, ahlakınızın, kişiliğinizin, siyasetinizin bir göstergesidir.
Bile bile yalan… Gerçeğe sadık
Özellikle Gezi'den beri, öfkesi ve saldırganlığı katlanarak artıyor. Soma'da yaşananların, görüntülü ve sesli çekimlerin açıkça gösterdiği gibi, işi bizzat vatandaşa kalabalık önünde tokat atmaya kadar vardırmış durumda.
İşte buradan yola çıkarak birçok siyasi veya yazar-gazeteci, Erdoğan'ın akli-ruhi
Sinir dokusu, vücudumuzda bulunan diğer dokulardan farklı olarak kendini yenileyemez veya tamir edemez. Bu nedenle gerek beyin, gerekse de omurilikte değişik nedenlerle oluşan hasarlar geri dönüşümsüz olarak kalıcı bulgular oluşturacaktır. Böylece, hasar yapan nedene, hasarın genişliğine bağlı olarak
Kılıçdaroğlu, ABD icazetiyle hareket ediyormuş, Cemaat'le gizliden anlaşmış! Sermaye güdümündeymiş, iyice sağa kaymış; sağ, hatta faşist adayları öne çıkarmış son seçimde. Sarıgül’ü, Yavaş’ı...
Sosyalist partilerimiz, sol aydınlarımız, ulusalcılar buna değişik noktalardan isyan içinde. Solu onlar temsil ediyor ya, sağa
CHP’nin sarıldığı sosyal demokrasi ideolojisi, sermayenin (baskın olarak yabancı sermaye) önünde hiçbir engelin olmaması gerektiğini savunur. Bu ideolojiyi sahiplenmesi nedeniyle CHP, sermayenin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmak için yapılmış olan askeri darbelerle, sermayeyi kutsallaştıran dinsel güçlerle ve Anadolu’nun
On yedi bini aşkın faili meçhulden, binlerce hak ihlaliyle kökten hesaplaşma adına 12 Eylül güya yargılanacak kadar reddediliyordu.
Oysa, 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinin, cezaevlerinin, sorguların, imha gayretlerinin sonucu olarak sürgün koşullarının hâlâ devam edebilmesindeki mutlaklığın zihinlerdeki yeri son derece
Türkiye'de 2014 yerel seçimlerinden bir önceki seçim yarışı 2011 yılında gerçekleşmiş olup, partiler çeşitli oranda ve sayıda oylar almışlardı. Aradan geçen üç yıl içerisinde seçmen sayısındaki artış sandığa 2 milyon 224 bin fazla geçerli oy olarak yansıdı. Bu geçerli
İktidar sadece seçimi değil, seçim sonuçlarının algılanışını da çıkarına göre idare ediyor. İl genel meclisi temelli bakıldığında sonuçların kötü olduğu, ama ilk gösterildiği kadar kötü olmadığı anlaşılacaktır. Sonuçların yüzde 99'u kadarıyla, doğruya en yakın
Burada doğup yetişen bir erkek öncelikle karşı cinsi tanıyamayarak en az 20 yıl geçirir. Kadının ne olduğunu hep dinler, duyar; kulağına istihbaratlar gelir. Ama ne olduğunu kendisi asla anlamaz orta gençliğine dek; bu da en iyi ihtimalle. Bunu
Yirminci yüzyıl dünya tarihinde kadınların, binlerce yıllık aradan sonra ilk kez toplumsal yaşam içinde erkeklerle birlikte yeniden yer alabildiği bir yüzyıl oldu. Toplumun sınıflara bölünmesi ve özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla birlikte eve hapsedilen kadınlar, Fransız devrimi sonrasında yeniden
Ego, yaşantımızda egemen olan gücün öfkesini üstüne çekmeden yaşayabilmek için, onunla uzlaşarak onun kurallarına göre kendini biçimlendiren, tabiri yerindeyse kaypak bir yapıdır. Ego çoğunlukla kendi çıkarlarını gözetecek biçimde işlevini sürdürür. Ama bu işlevi
Seçimler yaklaşırken laik, cumhuriyetçi ve aydınlanmacı çevrelerde Türkiye’nin geleceğine ilişkin endişeler artıyor. Hükümetin bu seçimlerden de utkuyla çıkması halinde, “halk beni ne yaparsam yapayım destekliyor” diyerek Türkiye’yi geri dönülmez bir şekilde
TOPLUMCU KESİMDE (ve aslında her yerde) YIKICI BİR ÖĞRENME BOZUKLUĞU /
Tarih bize gösteriyor ki öğrenme (deneyleri analiz) ve bilgi aktarma mekanizmaları zayıf olan kurumlar, topluluklar ve ülkeler başarısız olmaya mahkum. Başarısızlığın ne anlama geleceği ise duruma göre değişiyor
Düşünmek zor bir eylemdir. Genellikle sadece düşünür gibi yaparız. Doğru düşünme zihnin olgunlaştırılması için çok yoğun bir çaba gerektirir ki bunun başında bilgi üzerinde düşünmek (bilgi ya da bilim felsefesi), bunu takiben de dil ve matematik gelir. Dil
“Doğadaki en iğrenç yaratık” (Gustav Landauer)
“Kokan bir ceset” (Rosa Luxemburg)
“Faşizmin ılımlı kanadı” (J. Stalin)...
Üçüncü Yol ve SPD
Landauer gibi bir anarşistle, Luxemburg gibi bir Marksist ve Stalin gibi bir Bolşeviği ortak kılan şey nedir acaba? Sosyal demokrasinin unutulmaz ihaneti
Önce bir düzeltme yapmak gerekiyor belki de. Burada “büyük siyaset” derken kastedilen ve anlatılmaya çalışılan olgu aslında “gündelik siyaset”. “Büyük siyaset" tarihsel materyalist ilerleyişle hızlı ya da büyük bir adım atmaya yönelik ilerici ve devrim amacına yönelik siyasetin
Anketimize yanıtlarınızı, yorumlarınızı bekliyoruz:
GÖRÜŞ 1- Sosyalistler “büyük politika” yaparsa güçlenebilir
Örgütlü sosyalistlerin neredeyse tamamının, genel olarak sosyalistlerin büyük çoğunluğunun benimsediği görüş. Ülkede en tepedeki iktidar kavgasıyla ilgili ne politikalar dönüyorsa, hep bunların içinde olmaya çalışmak,
Günümüzde Kürt sorunu üzerinde anlaşılan tek şey bunun büyük bir sorun olduğu. Bu çerçevede süregelen karmaşık güç mücadelelerinde hemen her şey muğlak ya da art niyetli bir gizlilik içerisinde. Açıklanmayan niyetler var. Her zaman olduğu gibi önce bu
28-29 Ocak gelince tüm sosyalistler bir Mustafa Suphi destanı yineler, bir ağıtlar yakarlar ki, gelenektir! Oysa Suphi ve yoldaşları göz göre göre katledilince Sovyetler’den gık çıkmamıştır. Suphi’ye vefa gösteren tek Sovyet lideri Sultangaliyev’dir. Onun hakkında tek olumlu şey
Başlıktaki saptamayı şu biçimde de ifade edebiliriz: “Herkes sağcıdır, solcular daha az sağcıdır.”
Birçoğumuz kafa patlatıp hayıflanırız, sol dünyada neden egemen olamıyor, hele bizim ülkemizde neden hep küçük kalıyor? Halkın hiç değilse çoğunluğunu, çoğunluktan geçtik yüzde kırkını saflarımıza neden
Haziran Direnişi’nden bu yana orta sınıf üzerine tartışmalar yoğunlaştı. “Gezi direnişli bir orta ya da yeni orta sınıf isyanı mıdır” soruları bile sorulmaya başladı. Liberaller cephesinden Fuat Keyman ve Çağlar Keyder gibi isimler Gezi’nin bir yeni orta sınıf başkaldırısı
‘Onların lafta “darbe karşıtlığı”, gerçekte duydukları devrim korkusunu bastırma girişimidir’
Devrimler sınıf savaşımlarının en net ve keskin çizgileriyle ortaya çıktıkları zamanlardır. Böyle olmakla birlikte, Marx’ın çözümlemesi, her şeyin ne kadar bulanık ve açıklıktan uzak olduğunu göstermektedir. Her sınıf, isteklerini
Her yere yürüyerek gitmek adetim vardır. Kuş seslerini duyuyorum da çocuk seslerini artık sokaklarda duymuyorum. Yürüdüğüm sokaklar ve caddeler boyunca yukarıdaki bulutları ve güvercinleri görüyorum ama çocuk sesi kulağıma gelmiyor.
Çocuklar artık binalar içinde. Birbirleri ile serbestçe oynamıyorlar. Öğretmenleri ne
Ocak 2010'da çıkan "Evrim Açısından Devrim" adlı kitaptan bir bölüm aktarıyoruz sizlere: İnsanlığın evrimsel yolla ilerleyerek bir yere kadar ulaşmış akıl düzeyi, taş devrinin ilkel kabile yaşamını başarıyla sürdürebilecek kadar gelişmiştir. “Uygarlığı” yaratan, bu aklın yan ürünleridir. Kalabalık
OLGU 1- AKP iktidarı "aklığını" öne sürerek oy alıyor halktan. Oysa siyasi ve ekonomik lider kadrosu başta başbakan olmak üzere abartılı ölçüde zenginleşti 11 yılda. Bugüne dek pek çok yolsuzluk iddiası ortaya atıldı, mahkemeye yansıyanlar bile örtbas edildi. Şimdiyse
Yakın tarihimizdeki birçok karanlık noktayı bilmiyoruz.
Ben de istisna değilim. Hiç kimse bazı konuları kapsamlı bir şekilde ele alamıyor.
Öte yandan yakın tarihimizin olayları insanları rahatsız ediyor. Bunda yerden göğe kadar haklılar. Sayısız cinayet, katliam, sürgün, baskı, işkence,
Noel kutlaması, Hıristiyanlığın Paskalya ve Hamsin Yortusu'yla beraber en önemli üç temel dinsel ritüelinden biridir. Hatta bunların içinde en etkili dinsel ritüeldir dersek yanılmış olmayız. Etkisi, verdiği dinsel mesajdan ziyade, yarattığı kitlesel algıdadır. Milyarlarca avronun söz konusu olduğu koskoca
Rahatımızı fazla bozmayacak bir tutum içerisinde çağdaş yaşamın yıkımını izliyoruz.
Yoksa, hiç değilse birkaç yıl içerisinde farklı mücadele anlayışlarını hayata geçirmek ve bunların altyapısını oluşturmak mümkündü. En başta, hukuk mücadelesi için bile çok yaratıcı yollar bulunabilir. Her gün on
Her şeyden önce sağcılık ve solculuk gibi kavramların eskisi kadar net olmadığını belirtmek gerekir. Sağcılık son yirmi-otuz yılda gücünden pek bir şey kaybetmedi, ama sol hayli kaybetti.
O yüzden sağ, solun içine doğru iyice yayıldı. Öte yandan sol, ideal anlamda sol olmayı bir türlü başaramadı.
Yazar büyüğümüz Ali Dilber'in bize yönlendirdiği aşağıdaki e-posta ve onun altındaki belge çok anlamlı. Karma eğitime karşı sapık-sapkın düşüncelerle 100 yıl öncesinde nasıl başa çıkılmıştı? Fotoğraf: Şems-ül-mekatip’in 1913 yılında yerleşik bulunduğu Küçükçamlıca’da Kamondo Köşkü’nün bahçesinde açık havada (open air