Bir postmodern sanatçı olarak itiraf etmeliyim ki, modernizmin ‘sanat için sanat’ ilkesi meğer sandığımdan yaşamsalmış! ‘İleri demokrasi’ ve ‘özgürlük’ soslu, ‘edep ahlâk’ naralarıyla, saçma sapan uygulamalar o kadar sıklaştı ki, nefes almak neredeyse olanaksız hale geldi. Yakında, evlerimize hangi
Ben buradayım ey okuyucu, ya sen nerdesin?
Oğuz Atay
Biraz bilinçlen, daha duyarlı oku diye saatlerce saçma sapan kitaplar okuyorum, senin o saçma kitapları okuyup “başyapıt” diye haykırmaman için. Senin estetik duyarlılığın gelişsin diye saatlerce, her yerden beynine pompalanan abuk
Gezi Direnişi’nde yükselen taleplerin bu talepleri seslendirenlerin bireysel konumlarından (işçi, öğrenci, taraftar vb) bağımsız olarak,1789 Fransız Devrimi’nin taleplerine çok benzediği görülmektedir:
Madde 1- İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar
Kemal: Ama az önce siz itiraf ettiniz, sosyal sınıf teoreminizin çöktüğünü!
Karl: Sınıf teorimin çöktüğü falan yok. Sadece bu gerçeğin nasıl değiştirileceğini bulamıyorum. Haddizatında son senelerimde işçi sınıfından, insanlıktan
Geçtiğimiz hafta içinde yurdun değişik yerlerinde meydana gelen trafik kazalarında 192 kişi öldü. İş kazalarında ise 29 ölüm yaşandı. Türkiye’de her yıl 10 bin insan, dünyada ise 1 milyon 200
Günümüzde Kürt sorunu üzerinde anlaşılan tek şey bunun büyük bir sorun olduğu. Bu çerçevede süregelen karmaşık güç mücadelelerinde hemen her şey muğlak ya da art niyetli bir gizlilik içerisinde. Açıklanmayan niyetler var. Her zaman olduğu gibi önce bu
Af edersiniz, bilmeceye konu yazımızın başlığı aynen böyle.
Google "tanrısı" yüzünden bilmecelerimizden ikisi çok kolay bilindi. Şimdi daha derin arşiv taraması yapıyoruz, internete geçmemiş yazıları bulmaya çalışıyoruz.
Bu arada öyle tuhaf yazılarla karşılaşıyoruz ki, takılmamak mümkün değil. Bu
Meğer ki anneler günüymüş. Çiğdem kokulu mendillerden kalanlar /
Demir sürgü düştü. Voltayı kestik. Maltaya ışık düşmeden koğuş kapısına koştuk, yeni biri mi geliyordu, baskın
Türkiye'de 2014 yerel seçimlerinden bir önceki seçim yarışı 2011 yılında gerçekleşmiş olup, partiler çeşitli oranda ve sayıda oylar almışlardı. Aradan geçen üç yıl içerisinde seçmen sayısındaki artış sandığa 2 milyon 224 bin fazla geçerli oy olarak yansıdı. Bu geçerli
“Bilimsel Zihnin Oluşumu, Gaston Bachelard’ın opus magnumudur” diyor Ahmet Öz. Bilim tarihine, bilim felsefesine meraklılar için çok güzel bir kitap daha çıktı.
Bachelard (“Başlar” diye okunurmuş) bu baş yapıtında, bilimsel zihin ile bilim öncesi zihni
İktidar sadece seçimi değil, seçim sonuçlarının algılanışını da çıkarına göre idare ediyor. İl genel meclisi temelli bakıldığında sonuçların kötü olduğu, ama ilk gösterildiği kadar kötü olmadığı anlaşılacaktır. Sonuçların yüzde 99'u kadarıyla, doğruya en yakın
Korkutmak istemişler ama korkutamamışlar Mehmet Ali Yılmaz’ı.
Ne sesinin tınısında ne yüzündeki mimiklerinde korkudan iz yok.
Bir parça şaşkın.
Şaşkın çünkü elinde sadece kalemi olan gazeteci pusu kurmaz, cümle kurar ve herkesin önünde mertçe kurar cümlelerini.
Halkı, sıradan insanı ikna etmek, örgütlemek çok zor. Nice yiğitler bu işe ömür verdi, baş verdi, yapamadı. Bu yolda çok da hatalar yapıldı, ama hiç yanlış yapılmasa da bu iş zor. Olağanüstü yetkinlik ve çaba gerektiren bir şey.
Şu anda, 33 uyuşukluk yılını temsil eden iklimin sokaklarda alenen kırıldığı bir toplumda, eski edebiyatın varlığını ve ağırlığını aynen koruduğuna tanık oluyoruz. Bu kendi başına normaldir. Dedik ya, sokaktaki kırılma, hemen insanların bilincine yansımaz, hele hele
Kemal: Ya sosyalist devlette ne konumda sizin işçi?
Karl: Orada da makinenin parçası. Özne değil fiil. Sosyalist olmayan sosyalizmin karaktersiz parçası. O yüzden geçilemiyor benim adıma kurulan devletlerde gerçek
Bir kitap eleştirisi nasıl yazılmamalıdır? Aslında böyle bir yazıya özel bir gereksinim yok. Çünkü kitap eklerini az çok takip eden okurlar, her hafta bunlardan onlarcasına rastlayabilirler. Haydi biz de piyasa estetiğinden yola çıkalım ve saçmasapan bir yazı yazalım.
Bir ülkedeki edebiyat ile o ülkenin tarihsel haklılığı arasında bir ilişki var mıdır? Evet, vardır. Peki, nasıldır? Bazı örnekler üzerinden bu sorulara yanıt arayabiliriz.
İki Alman tarihçi... Kitapları Türkçeye de
Gezi direnişine şairlerden destek ve yorumlar devam ediyor. Şairin yorumu şiirle olur. İşte iki yeni şiir sayfası: Cinozoğlu’ndan Cellâdlar Baladı, Alphan’dan Gezi İçin Şiirler. Bu şiirlere ve şiir bölümümüzdeki tüm şiirlere ulaşmak için şu
Erdoğan: (Devamla) Sonra efendim, biz bu Amerikalı yetkililerle görüşmelere başladık. Tabii Fethullah hocamızın mektubu da yanımızdayken çok rahatız. Laf aramızda o zaman paralel falan değildi, gayet üçgen bir
Ara sıra uğradığım Türk esnaf. Uzun süredir dertli, ama bir o kadar gururlu. Oğlu iki yıldır Suriye’de savaştaymış. Her an ölüm haberini almayı bekleyerek iki yıldır diken üstünde yaşıyormuş adamcağız, on beş kilo vermiş. “Benim oğlum yedi düvele karşı
“Bardağı taşıran damla maalesef kan damlası olacak bu topraklarda” diye yazmışlığım, hatırlatmışlığım vardır arada. Özellikle bölge ülkeleriyle girilen “tehlikeli ilişkiler” gemi azıya aldığında. Belki de onca “iç gelişme”nin bardağı bir
Turgay Fişekçi usta, Sözcükler Dergisi’nin 44. Sayısının sunu yazısına şöyle başlamış: Dağlarca da, Fethi Naci de bir kez daha haklı çıktılar: İnsan Tükenmez. Başlığı da şöyle: Gezi Parkı: Kaldırım Taşlarının Altında Kumsal Var.
Eski Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ bir gün telefonla İlknur'u aradı. "Tıp Bu Değil" kitabımız çıkmıştı... İlk haftaları... "Kitabınızı okudum, ilginç ve değerli bir çalışma... İçinde katıldığım birçok yer var, katılmadığım yerler de var. Arzu ederseniz
Önce bir düzeltme yapmak gerekiyor belki de. Burada “büyük siyaset” derken kastedilen ve anlatılmaya çalışılan olgu aslında “gündelik siyaset”. “Büyük siyaset" tarihsel materyalist ilerleyişle hızlı ya da büyük bir adım atmaya yönelik ilerici ve devrim amacına yönelik siyasetin
Kabul edin ya da etmeyin Zizek bugün dünyayı etkileyen en başta gelen filozoflardan birisidir. Hayır, düşünceleriyle değil, imajıyla. Sakalı, dağınık saçları, giyimi, rahat tavırları, düşünüyormuş görünümü veren yüz ifadesi ile dünyanın uzun süredir yolunu gözlediği filozof
Sözcükler dergisinin Kasım-Aralık 2013 tarihli 46. sayısında Emin Özdemir, “Kirli Ağustos” başlıklı yazısıyla, yaşadığımız günlerin gelişmelerine edebiyat penceresinden bakıyor.
Uğur Kökden, “Savaş Karşıtı Yazarlar” adlı yazısında okurunu savaş karşıtı yazarların yapıtları arasında bir gezintiye çıkarıyor.
Gürsel Korat, “Aynadaki Kedi”de edebiyatın
HADEP’in seçim politikalarının sol içersinde meşruluk kazanmasına yardımcı olmak, kadro ve ilişkilerimizi seçim döneminde yukarıdaki ortaklaşma çerçevesinde harekete geçirmek tercih edeceğimiz ve zorlayacağımız yaklaşım olacaktır” (…)
“Blok çalışmasının sonucunda HADEP’in yüzde 10 barajını aşmasının kesin olduğu kanısındayım.
Nihat Ateş (d. 1969) yazıyla, şiirle iç içe yaşayan öznelerden biri. Bir yeraltı suyu gibi dünyayı, bireyin iç dünyasını, kentleri, sokakları, olgu ve olayları dolaşıp algıladıklarını anlatıyor şiirlerinde. 'Dinlenen Cadı' (1992), 'Odkuyusunda Bir Ayna' (1994), 'Bedensiz Kadınlar' (2003)
Kemal: Üstat, senin işçi sınıfı orada değil, burada değil; yok diyeceksin de dilin varmıyor... Bektaşi fıkrasına döndü işiniz!
Karl: Siz espri yapın... Kapitalizm... Kapitalizm çok şekil değiştirdi... İşçi
“Türkiye’de edebiyat ödülleri nasıl verilir?” yazısından sonra Doğan Demir bir mail ve bir yazı gönderdi. Aradan neredeyse 15 yıl geçmesine rağmen anlattıkları fazlasıyla tanıdık geliyor.
Doğan Demir’in daha önce Evrensel Kültür’de yayınlanmış olan Hulki Aktunç'un "Güz Her Şeyi
Sizlere “Mürekkep Balığı” yazı dergisinin 3. Sayısının basın bültenini sunuyoruz:
Türkiye’nin ilk ve tek yazı kültürü dergisi Mürekkepbalığı’nın üçüncü sayısı çıktı!
Bu sayıda yer alan konular:
• Dosya: Pul ve mektup.
• Uzun zamandır dergilere yazı yazmayan şair
İktidar partisi ne melanet çıkmışsa muhakkak bir düşman yaratıp suçu ona atmayı iyi beceriyordu. Başkanları, ne söylese inanacak büyük bir kitle oluşturmuştu, daha doğrusu ne söylese gerçekte inanmasalar
Dr. Dizdar her türlü gıda ile ilgili bilim dışı iddialara dayalı felaket senaryoları yaratarak ününe ün katmaya ve medyada yıldızlaşmaya devam ediyor. Beyaz et konusunda yazdıklarını da bu kapsamda değerlendiriyorum. Dr. Dizdar’ın “olsa olsa
Evet, bir şeyler, çok şeyler değişmeli.. bunda sanırım hemfikiriz. Aynı zamanda değişimin başlama alanı konusunda da benzer düşünüyoruz sanırım. Önce dil... Bunu gerekçelendirecek uzun analitik, didaktik, sıkıcı gerekçeler sıralanabilir. Benim için önce dilin değişmesi zarureti çok yalın.. çok açık,
Bu yazı, Gezi Direnişi’nin yarattığı özgün pratiğin bir ürünü olarak devam eden forumlarda yapılan bir sunumun metni olarak kaleme alındı. Gezi Direnişi’nin yarattığı yeni bir mücadele estetiğine işaret edilen sunum, tamamen farkındalıklar üzerinden yola çıkıyordu. Haziran