Edebiyat’ta “yaratıcılığın” yerini “kaynakça disiplininin” alması: James Joyce’a cüzi bir bakış
Giriş: Yaratıcı yazar okur aramaz. Umurunda bile değildir. İç dünyasında “okunmak” istemektedir ama bunun için kılını bile kıpırdatmaz. Mekanik işlevlere, çabalara girişmez. Şanlı bir mezar ve özgeçmiş bırakmaya çalışan insanlardan değildir gerçek yaratıcı yazar. Korkunç olan: “üstün görünümlü”, aslında
ÖZGÜR EKİNCİ
okunma sayısı : 1031

Lucy’nin düşündürdükleri
Geçenlerde Lucy’yi izleme fırsatı buldum. Luc Besson’ın yazıp yönettiği bir filmde, Morgan Freeman ile Scarlett Johannson’un nasıl durduklarını merak ettiğimden senaryosuna bakmadan gitmiştim sinemaya. Ne de olsa Luc Besson ve Morgan Freeman kendilerini çoktan ispatlamıştı; Scarlett Johannson da
ÇAĞDAŞ DEDEOĞLU
okunma sayısı : 2250

Türk Dili üzerine: Osmanlıca ölüsünden, Türkçe’ye (Sadeleştirme, öze dönüş ve baskılar)
Türkçe, kökenleri kimilerine göre Sümerlere kadar uzanan köklü bir dildir. Göktürk kitabelerinde saptanan bir dil; Türkiye’nin Kemalist devrimiyle, latif alfabesini benimseyerek özünü bulmuştu. Osmanlı döneminde, halk dili olan Türkçe; ezilmiş, yok sayılmış ancak yaşamıştı. Saray dili, Arapça, Farsça,
KAAN TURHAN
okunma sayısı : 789

Kalın kafalı Mehmet Ali
Korkutmak istemişler ama korkutamamışlar Mehmet Ali Yılmaz’ı. Ne sesinin tınısında ne yüzündeki mimiklerinde korkudan iz yok. Bir parça şaşkın. Şaşkın çünkü elinde sadece kalemi olan gazeteci pusu kurmaz, cümle kurar ve herkesin önünde mertçe kurar cümlelerini.
CAN ERTAN
okunma sayısı : 1178

Nüfusun eğitim kompozisyonu
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından yayınlanan bilgileri (2009) esas alarak ve Türkiye nüfusunu 75.000.000 kişi kabul ederek yapılan hesaplamaya göre; - Ortaokul mezunu % 4.82, Lise mezunu % 5.11, Yüksekokul ya da fakülte mezunu % 7.55, Yüksek lisans
OKAN ÖNERCİ
okunma sayısı : 665

Ermeni, Türk, ortak duyu ve yüzleşme
24 Nisan 2015 da geçti, gitti. Rahatladık mı? Unuttuk mu? Yoksa her şey daha yeni mi başlıyor? Günlerdir yazılan yazılara, sosyal medya paylaşımlarına bakıyorum da "konuyu araştırmayı, tarih bilimine, konunun uzmanlarına bırakalım, bu konu son derece siyasidir, şöyledir,
ÇAĞDAŞ DEDEOĞLU
okunma sayısı : 716

Sağlık toplum içinde örgütlenmekte araç olabilir mi?
İşçi sınıfının “doğal” örgütlenme ve mücadele alanı işyeridir. İşçi sınıfı tarih sahnesine çıktığından beri işyeri temelli sendikalar ve meslek örgütlerinde örgütlenmiş, mücadelesini işyerlerinde yürütmüştür. Bugün de işyeri temelli mücadele işçi sınıfı mücadelesinin omurgasını oluşturuyor, yarın da böyle olacaktır.
AKİF AKALIN
okunma sayısı : 612

Gerçekçi sanat eserinin tanıklığı...
Her türlü sanat edimi zamana karşıdır da. Tanıklık etmesi için, tanıklık ettiği zaman dilimini dondurmak zorundadır; ama bu tanıklıkta kazanan zaman ve hayattır. Onun için sanatın “kalıcılığı” yoktur. Kalıcılığa kanıt gösterilen sanat eserlerinin, zamana karşı verdiği mücadeleyi kazandıkları
NİHAT ATEŞ
okunma sayısı : 592

Lacan’ın XXIV. Semineri üzerine çalışma gerçekleştirildi
Ortalıkta profesör, doçent, yardımcı doçent gibi unvanların dolaşmadığı, ilaç firmalarının bulunmadığı, kongre çantası nevinden hediyelerin verilmediği, beş yıldızlı kongre otelinde değil, sıradan bir toplantı salonunda vuku bulan ama fikirleri, kavramları, düşünceleri bolca bulabileceğiniz, vay o asistan haliyle benim
MUTLUHAN İZMİR
okunma sayısı : 514

Feridun Andaç’ın skandal yazı dizisi
Eskiden daha güzeldi, skandallar vardı. Şimdi düzenin kendisi bütünüyle bir skandaldır. Her şey skandal olunca hiçbir şey şaşırtıcı gelmiyor artık. Cumhuriyet gazetesinde 26-30 Ağustos tarihleri arasında Feridun Andaç’ın bir yazı dizisi yayımlandı: “Romanımızda Kurtuluş Savaşı”. Gerçekçi
B. SADIK ALBAYRAK
okunma sayısı : 809

Natürliche bir ajanın itirafları – Türkiye’de aklın teslim alınışı (3)
Okudum. Yorum yazanlardan biri, bunlar emekli kahvesi muhabbeti demiş. İyi yapmışsın onu onaylamakta. Çünkü esas problem bunlar. Her yanımız bu tipte insanlarla dolu. Her şeyleri bilirler, bildiklerini ben bilirim, ama inadına bokluk yaparlar. Bokluk yaptıklarını bile
KAAN ARSLANOĞLU
okunma sayısı : 961

Küçük burjuva sinemasının sonu: Bulantı ya da Zavallılar
Zeki Demirkubuz’un Bulantı filminde zavallı bir insanın siluetini görüyoruz. En insandan uzağı ve zavallısı Ahmet; onunla ilişkide bulunanlar da farklı değiller. Ahmet’in zavallılığı dışından değil, içinden geliyor. Hali vakti yerinde, iyi bir apartman dairesinde oturuyor. Üniversitede
B. SADIK ALBAYRAK
okunma sayısı : 811

Bize benziyorlar: “İyi kalpli” ve beceriksiz.. Beşiktaş’ın ağlatan komiklikleri..
Babam bir saptamayı sık yinelerdi: “Yoksul ve kültürsüz insan hiçbir zaman şık görünemez. Özene bezene bir ceket alır, ama pantolunu dökülür. Pantolon aldığında ayakkabısı eskimiştir. Ayakkabısını yenilediğinde kravatı berbattır…” Bunu yalnız giyim kuşama değil,
KAAN ARSLANOĞLU
okunma sayısı : 701

Toplumcu Tıbba Giriş
Günümüzde tıp eğitiminin "toplumcu" bir nitelikte olduğunu söylemek, tıp eğitimin toplumcu bir bakışla hekim yetiştirdiğini söylemek imkansızdır. Hatta tıp dünyası içinde dahi tıbbın toplumcu bir nitelik taşıması gerektiğini düşünmeyenlerin sayısı, ne yazık ki, ülkemizde ve dünyada azımsanmayacak derecede
MUSTAFA ERSÖZLÜ
okunma sayısı : 412

Aziz Nesin yardımcımız olsun
İlkçağ Atina’sından günümüze gelebilen az sayıda tragedyanın en müthişi, Kral Oidipus’un sonunda koro son sözü söyler: “Son gününü görmeden hiç kimseye mutluluğa ermiş demeyin!”1 Gerçeği ortaya çıkarmak için sonuna kadar çaba gösteren Kral Oidipus, iktidarın, refahın ve mutluluğun
B. SADIK ALBAYRAK
okunma sayısı : 575

Nihat Behram'dan Taylan Kara'ya yanıt
Nihat Behram’ın da adı geçen ödüller ile ilgili yazım nedeniyle Nihat Behram’ın açıklayıcı iletisi ve bu iletiye benim verdiğim yanıtla aramızda bu konuda birkaç iletilik yazışmalar oldu. Bu yazışmaların bende saklı kalmaması, okurun da haberdar olması duygumu kendisine
TAYLAN KARA
okunma sayısı : 466

Post-modern felsefecilerin canına okuyan fizikçi: Alan Sokal
Amerikalı bir politik fizikçi: Alan Sokal / Alan Sokal, Türk okurların yabancı olmadığı bir isim. Jean Bricmont ile birlikte yazdıkları kitap 2002'de Türkçede "Son Moda Saçmalar - Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları" başlığıyla
KEREM  CANKOÇAK
okunma sayısı : 3306

Sağlıksız yaşam hakkı 2 – (Egzersiz yapmayın, yorgun ölürsünüz)
İlk yazımdan sonra binlerce insan bana muayene olmak için titrimi öğrenmek, çalıştığım kurumu bulmak adına yoğun bir çabaya girişmişler. Evet, ben de profesörüm, alçak gönüllüğümden unvanımı kullanmamıştım. Görev yerimi de
VELFECRİ DOLAR
okunma sayısı : 2529

Sevdiği işi yap(a)mayanlar ülkesi
Sonunda ülkemizin, istediğimiz düzeyde, gelişememesinin asıl sebebini buldum. Eğer gelişmişlik düzeyimiz sizi tatmin ediyorsa, yazının geri kalanını okumanıza gerek yok. Tespitim ve iddiam şudur. Maddeler halinde sıralayayım: • Ülkemizde insanların büyük çoğunluğu bir işe girebilmek, bir meslek edinebilmek
ÖZGÜR COŞAR
okunma sayısı : 777

İstanbul’da asgariciler de bayram yapıyor
Bugün bayramın ikinci günü. Yıllardır ilk defa bir bayramda iş nedeniyle İstanbul’dayım. Akşamüstü işim bittiğinde Üsküdar’dan vapurla Eminönü’ne geçerken asgaricilerin “bayramına” tanık oldum. Her şey 18.30 vapurunun iskeleye yanaşmasıyla başladı. Vapurun yolcu indirmeye başlaması üzerinden
AKİF AKALIN
okunma sayısı : 1054

Batı Karadeniz’de toplumcu tıp uygulamaları
Düzce Diyabetik Çocuklar Derneği’ne bağlı Amasralı bir inisiyatif geçtiğimiz hafta Amasra’da yemekli, çaylı bir toplantı düzenledi. Amasra Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen toplantıya Bartın ve Ereğli’den de diyabetli çocuk ve yakınları katıldı. Deniz kenarında afiyetli, neşeli, gezintili, eğitimli üç saat…
KAAN ARSLANOĞLU
okunma sayısı : 1199

“Parti edebiyatı” yaptım ama niyetimden Parti’nin haberi yoktu
“Kayıp Devrimin Öncesinde” Yazılama yayınevinden kitap olarak çıktı bu kez. “Parti” bana bir roman ısmarlasa ve güncel siyasal mücadeleyi anlatan, örgütlülüğü ve “Parti”yi öne çıkaran bir yapıt istese, ne yazardım. İşte bunu yazdım, fakat niyetimden onların haberi yoktu.
KAAN ARSLANOĞLU
okunma sayısı : 2294

Şapkanın küçük geldiği durumdur bu
O günlerden sonra Hani hayallerimizin tuz buz edildiği günlerden sonra Arkamızdan kendimizin dahi gitmediği Günlerden sonra Güvenimizi kaybettik Ne kadar zor gelse de söylemek kendimize Yenilginin en çıplak hali olarak karşılaştığımız günden sonra. Şapkanın küçük geldiği durumdur bu.
NEBİL YILMAZ
okunma sayısı : 1079

İnsan neden sağcı, neden solcu olur?
Her şeyden önce sağcılık ve solculuk gibi kavramların eskisi kadar net olmadığını belirtmek gerekir. Sağcılık son yirmi-otuz yılda gücünden pek bir şey kaybetmedi, ama sol hayli kaybetti. O yüzden sağ, solun içine doğru iyice yayıldı. Öte yandan sol, ideal anlamda sol olmayı bir türlü başaramadı.
İnsan BU
okunma sayısı : 4144

VASAT EDEBİYATI 101- Ali ile Ramazan (Perihan Mağden)
Çok süper bir roman: “Prens ile ejderha” Prens ile Ejderha “Yakışıklı prens, güzel prensese aşık olmuş. Prensesle evlenmesi için 7 başlı ejderhayı öldürmek zorundaymış. Aşık olmuş yakışıklı prens 7 başlı ejderhaya, ejderhanın diğer 6 başını kesmiş ve 7. başıyla mutlu
TAYLAN KARA
okunma sayısı : 2610

Kendi tarihini yazamayanın başı beladan kurtulmaz... Yeteri kadar iyi insan var mı?
Yakın tarihimizdeki birçok karanlık noktayı bilmiyoruz. Ben de istisna değilim. Hiç kimse bazı konuları kapsamlı bir şekilde ele alamıyor. Öte yandan yakın tarihimizin olayları insanları rahatsız ediyor. Bunda yerden göğe kadar haklılar. Sayısız cinayet, katliam, sürgün, baskı, işkence,
M. TANJU AKAD
okunma sayısı : 1647

En az üç? 1980 ve neden hâlâ ürüyoruz?
Her yere yürüyerek gitmek adetim vardır. Kuş seslerini duyuyorum da çocuk seslerini artık sokaklarda duymuyorum. Yürüdüğüm sokaklar ve caddeler boyunca yukarıdaki bulutları ve güvercinleri görüyorum ama çocuk sesi kulağıma gelmiyor. Çocuklar artık binalar içinde. Birbirleri ile serbestçe oynamıyorlar. Öğretmenleri ne
ÖZGÜR EKİNCİ
okunma sayısı : 1394

Devletten kaçarken liberalizme kapılmak / Komünistim deyip kapitalistlik yapmak
Erendiz Atasü’nün son romanı olan “Dün ve Ferda”, Can Yayınları’ndan Kasım 2013’de okurlarla buluştu. Roman, son yıllarda hepimizin gündemine oturmuş olan sağlıkta özelleştirme teması çerçevesinde biçimlenen konusu ile Tıp Bu Değil serisinin bir yazarı olarak hemen ilgimi çekti.
MUTLUHAN İZMİR
okunma sayısı : 1285

Kapitalist uygarlıkta komünist siyaset
Önce bir düzeltme yapmak gerekiyor belki de. Burada “büyük siyaset” derken kastedilen ve anlatılmaya çalışılan olgu aslında “gündelik siyaset”. “Büyük siyaset" tarihsel materyalist ilerleyişle hızlı ya da büyük bir adım atmaya yönelik ilerici ve devrim amacına yönelik siyasetin
NİHAT ATEŞ
okunma sayısı : 1160

Kılıçdaroğlu solcu mu? Nerde o eski solcular!..
Büyük resim için tıklayınız:
İnsan BU
okunma sayısı : 1353

Sağlık(sızlık) Yıllığı 2013: Sağlıkta Yıkımın Güncesi
Günümüz standartlarına göre kesinlikle “yaşlı” sayılamayacak biri olmama karşın, tıp fakültesine girdiğim yılların koşullarıyla bugünü kıyasladığımda, yüzyıllar geçmiş duygusuna kapılıyorum. Bizim zamanımızda Türkçe basılmış çok az tıp kitabı vardı. Derslerde hocanın ağzından çıkan her sözcüğü yakalamak için yarışır,
AKİF AKALIN
okunma sayısı : 1137

Soma'da milletimin ruhu yandı.. Sayfa 19
Atatürk: O zaman teolojik konuşalım. Soma'da yanan milletimin ruhuydu. Seçim kazanmak için dağıtılan bedava kömürlerle yanan milletimin ruhu. Yiyecek yardımı yaptılar seçim kazanmak için. Milletim kendi etlerini yiyordu.
T. FİKRİ
okunma sayısı : 1294

İşçi sınıfını denizanasına benzetiyor, Marx. Sayfa: 35
Karl: Denizanalarını görürsünüz suda. Muazzam gizemli bir halleri vardır, başka bir dünyayı çağrıştıran olağanüstü güçlü şekilleri… İşçi sınıfını onlara benzetiyorum. Fakat… 1. Melek: İşçi sınıfını
T. FİKRİ
okunma sayısı : 1370

İşçiler bizzat kapitalizm haline gelmiş, sistemin kendisi olmuş, dedi Marx Sayfa: 39
Karl: (Konuşmasını sürdürür) Denizanası benzetmesi yapmıştım ya işçi sınıfı için, kendi ortamları içinde de böyleler. Hangi ortam içindeyse o ortama dönüşüyorlar. İşçiler bizzat kapitalizmler, sistemin kendisiler. İşçi sınıfı
T. FİKRİ
okunma sayısı : 1228

Devrimciler neden kapitalist Avrupa'ya kaçtı, sosyalist ülkelere kaçmadı, diye sordu Marx. Sayfa: 41
Kemal: Sizin adınıza kurulmuş devletleri sizin adınıza mücadele edenler nasıl görüyor, asıl bunu söyleyin o zaman. Karl: Lafta mükemmel gören var, eleştirdiği halde destekleyen var, desteklemeyen de var. Bak
T. FİKRİ
okunma sayısı : 1843

DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211573
Arama

SAYFA 8
SAYFA 9
SAYFA 10
SAYFA 11
SAYFA 12
SAYFA 13
SAYFA 14
SAYFA 15
SAYFA 16
SAYFA 17
İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.