Dehşete düşmek, az çok düşünen bir insan için hiç de nadir bir durum değildir. Biraz düşünebiliyorsanız, sık sık dehşete düşersiniz. Şair İlhami Çiçek’in “yalnız hüznü vardır kalbi olanın” dizesi pek aklımdan çıkmaz. Bu dizeden esinle ““yalnız” olmasa da “mutlaka” dehşeti olmalıdır bilinci olanın” diyebilirim.
Bilincine erdiğimiz birçok şey bize dehşet verir. Sıradan bir haber bülteninde çok fazla dehşet vardır: patlayan bombalar, “en az 55 kişinin ölümü”, parçalanmış cesetler vs.
Muhalefet gerçek midir?
George Orwell’in 1984 romanında çok dehşet vardır. Ama bana göre kitabın iki yerinde bu doruğa çıkar. İlki kahramanın 101 numaralı odaya girerek korkusuyla karşılaşmasıdır. İkincisi ise sistemin muhalifi diye bildiği kişinin aslında sistemin yarattığı bir unsur olduğunu anlamasıdır. İlki daha doğrudan bir dehşettir; ikincisi biraz soyuttur. Muhalif diye bildiklerimizin aslında iktidarın bir parçası olduğunu anlamamız, dehşet vericidir.
İktidardakiler bile çoğunlukla “ben iktidarım” demez, kendine muhalif bir elbise bulur, ona bürünür. Muhalif olmak, genel anlamıyla iktidar olmaktan daha onurlu bir duruştur. İktidarda olan somut olarak kazanç elde etse de muhalif olmanın ahlaki bir üstünlüğü vardır. Bu nedenle güçlü iktidarlar iktidarda iken muhalifmiş gibi görünenlerdir: iktidar olmanın nimetleriyle, muhalif olmanın ahlaki üstünlüğünü aynı anda elde ederler.
İktidar yeterince göz önündedir, karanlık kısımları hakkında yeterince bilgi ve algı vardır.
Muhalif ne kadar muhaliftir?
Muhalif cenah ne kadar muhaliftir, iktidarın nesine muhaliftir, iktidarla nasıl bir ilişki içindedir, bunlara da bakmak gerekir. İktidarın iktidarını algılamada genelde bir sorun yoktur. Çoğunlukla görünmez olan, “muhalefetteki iktidar”dır. Çünkü en başarılı iktidar, “muhalefeti de fethederek” kurulur.
Sıfır maliyetle muhalefet
Türkiye’de yaşamak çok pahalı bir şeydir; mücadele etmekse çok daha pahalı. Türkiye tarihi, mücadele edenlere yaşama hakkı tanınmadığı, bazen bir mezarın bile çok görüldüğü vahşi bir tarihtir. Az ya da çok muhalif olanların payına düşen işkence, sürgün, yargısız infaz, cinayet olagelmiştir. Bu kadar bedel ödeyenlerin hiç değilse “muhalif olmak”, “bedel ödeyen kimse olmak” gibi payeleri vardır. Ödedikleri bedel dikkate alındığında bu sıfat fazlasıyla hak edilmiştir.
Muhalefetin sahtesi ise bu payeleri, hiçbir bedel ödemeden edinir. Bu tür insanlar, sıfır maliyetli politikalarla, başkalarının canı pahasına ödediği bedellerle açılmış yollarda yürümekle, zararsız “doğru”ları “uygun zamanlar”da savunmakla muhalif payesi kaparlar.
Sahte muhalifliğinin sırrı, kanla canla ödenmiş bedellerin üzerine abanıp muhalifliğin şöhretini kazanmaktır. “Doğru zamanda doğru yerde durmak”tır; muhalefet olmak bu insanlar için isabetli bir “yatırım”dır. Sahte muhalif, bu haklılığı, bu erdemi bedel ödeyenlerin ellerinden çekip alır.
Kimileri katledilir, kimileri ise suya tirit bir şiirle hem katledilenlerin yanındaymış gibi görünür, hem de “kebap yanmamış” olur. Kimisi yüzlerce hafta çocuğunun kemiklerinin izini bulmak için cop, gaz, kurşun yer; kimileri ise iktidarı kızdırmayacak, suya sabuna dokunmayan bir şiir ile “muhalif” olur. Bu açıdan bakıldığında anonim, mahkemeye çıksa “sözlerim yanlış anlaşıldı”, “öyle demek istemedim” diyeceği muğlak şiirlerdir bunlar.
“Arkadaşlar ayıp oluyor, cık cık cık” diye, ortaya karışık, hiç kimseye söylenmemiş bir cümleyle sırasını savan “ağır abi” tutumudur bu. Güçlü kim ise ondan yana olmak; iktidar gücünü yitirdiğinde onu terk edip yeni iktidarın yanında yer almak. Hiçbir bedel ödemeden… Sıfır maliyetle “muhalefet” yapmak…
Onlarca yıl yurtdışında sürgünde yaşayanların, 20-30 yıl hapis yatanların idam edilenlerin olduğu bir ülkede sıfır maliyetli “muhalefet”tir bu tutum...
Çünkü sahte muhalefet “son kullanma tarihi geçmiş” iktidarlar üzerinde tatmin edilen “muhalefet”tir. Gerçek bir muhalif “tedavüldeki” iktidara karşı çıkar; bir iktidara karşı çıkmak için güncelliğini yitirmesini beklemez, “güvenli mesafe” gözetmez. İnsan bunu yapamıyorsa susabilir de, bu da bir duruştur. Ama hiçbir riski almadan muhalifmiş gibi yapmak: işte teşhir edilmesi gereken tutum budur.
Taylan Kara
taylankara111@gmail.com