D vitamini kullanmanın gerekçesi nedir ?
D vitamini, alternatif tıbba veya marjinal itirazcı doktorlara göre değil, klasik tıp kitaplarına göre, en temel etkisi rahitis ve osteomalasiden korumak, son on yılda öne çıkan bulgulara göre daha da önemli etkileri bağışıklık sistemini desteklemek ve depresyonu önlemek olan ve reseptörleri vücutta dokularda yaygın olarak bulunan, aktif formu hormon olarak kabul edilen bir vitamindir.
Sağlıklı beslenen ve yaşayan kişilerde D vitamini eksikliği var mıdır ?
Kişisel olarak işi gereği 30 yıldır çeşitli nedenlerle D vitamini düzeyi ölçülmüş kişilerin konsülte edildiği bir uzmanım. İnancı gereği kapalı giyinen ve ağır ekonomik zorluklar zemininde doğum yapmış kadınlar başta olmak üzere genç, yaşlı, kadın, erkek, açık, kapalı hemen herkesin 25 OHD (D vitamini rezervini gösteren tahlil) kan düzeylerinin referans değerlerinin ya altında, ya da median değerinin altında olduğunu görmekteyim. Ama risk grupları, coğrafi bölgelere göre popülasyona dayalı çok sayıda çalışma da bunu kanıtlıyor.
D vitamini yalnız kan değeri düşük kişilerde mi kullanılmalı ?
D vitamininin yararlı olduğu kemik sorunları, depresyon ve bağışıklık sistemini ilgilendiren kanser, otoimmün hastalıklar ve sık enfeksiyon geçirme gibi durumlar toplumda çok yaygındır. Bu gibi durumların önlenmesinde D vitamini desteği D vitamini eksikliği sorumlu tutulmasa bile başvurulacak akıllıca bir yöntemdir. (Yani zaten sağlıksız çevre, stres, kötü beslenme, hareketsizlik yaygındır, D vitamini de bunlara karşı ucuz, istisnalar dışında zararsız ve pratik bir önlemdir). Herkesin 25 OHD düzeyleri taramasından geçirilmesini batılı ülkelerin bütçeleri bile kaldıramaz. Kaldı ki, o kişinin optimal gereksiniminin 40-110 ng/ml şeklindeki bir referans aralığında hangi dilime denk geleceğini kanıtlayabilecek bir çalışma tasarımı henüz yapılmamıştır. Bazı projeksiyonlara göre de insanların bünye olarak daha sağlam olduğu daha eski yaşam biçimlerinde düzeyler referans aralığındakinden daha yüksektir.
D vitaminini genel bir sağlık desteği olarak kullanmanın kanıtı var mı ?
Ze'ev Hochberg bir pediatrik endokrinolog. ESPE (Avrupa pediatrik endokrinoloji birliği) bilim okulunun yöneticisi, sayısız ödülü ve D vitamini konusunda sayısız çalışması olan bir meslektaşımız. Bir kaç yıl önce bir salon toplantısında bizzat sohbet ettim, kendisi ve ailesi rutin günde 3000 ünite D vitamini kullanıyordu.
Ülkemizde endokrinoloji uzmanı ve diğer uzmanlardan arkadaşlar yaygın olarak D vitamini kullanıyor, ama onlar genelde ellerinin altında olduğu için düzey ölçtürerek kullanıyorlar. Çoğu dehşetle kendi düzeylerinin 10-20 ng/ml düzeylerinde olduğunu, hatta birkaç ampulle 40 ng lara bile yükseltmenin mümkün olmadığını görüyorlar.
Her kongremizde bu konuyla ilgili çalışma gruplarımızda hem basılı literatürü, hem değişik merkezlerdeki arkadaşlarımızın klinik gözlemlerini paylaşıyoruz.
Çocuk diyabetinin yaygın olduğu İskandinav ülkelerinde başlatılan toplum bazlı D vitamini desteği çalışmaları var, diyabet insidensini azaltmada etkili olup olmadığı lehinde çeşitli yayınlar var, ama bu konuda son sözü söylemek çok kolay olmaz.
Son olarak asıl istenen, prestijli dergilerde yayınlanan makale var mı ? Zaten binlerce destekleyici makale var, böyle bolluğun söz konusu olduğu bir konuda buraya referans listesi koymak istemiyorum. Ama benim için işin mutfağındaki kişilerin kendi güncel durumları daha ilgi çekici olduğu için yukarıdaki bilgileri koydum.
D vitamini kullanımı polikliniğe başvurmamış vatandaşlara, genel kanallardan önerilmeli mi ?
Kitaplarımızda hep koruyucu hekimliğin desteklenmesi, tedavi edici hekimliğin ise haddini aşmasına karşı tetikte durulmasını savunduk. Bir vitaminin koruyucu amaçla kullanımı bu işin dünyadaki kanaat öncüleri tarafından kendi yaşamlarına uygulanıyorsa , soruyorum :
Bunu halkımızla paylaşmamızın önündeki engel ne ?
Bu nimetlerden yararlanmak için herkes polikliniklerde kuyruğa mı girsin ?
Her poliklinik doktorunun bu konuda eğitilmesinin para ve zaman olarak maliyeti nedir ?
Medyadan veya kendi kitap-sitelerimizden, sorumluluğunu alarak ve uzmanı olduğumuz tartışma götürmez konularda kitlelere yararlı olmaya çalışmak, kapalı kapılar arkasında, ancak parasını aldığı vatandaşa, yazılı olmayan bilgiler vermekten daha mı az etik ve daha mı denetim dışı?
Dr. İlknur Arslanoğlu