D vitamini ve doktorların sağlıklı yaşam önerileri

D vitamini kullanmanın gerekçesi  nedir ?

D vitamini, alternatif tıbba veya marjinal itirazcı doktorlara göre değil, klasik tıp kitaplarına göre, en temel etkisi rahitis ve osteomalasiden korumak, son on yılda öne çıkan bulgulara göre daha da önemli etkileri bağışıklık sistemini desteklemek ve depresyonu önlemek olan ve reseptörleri vücutta dokularda yaygın olarak bulunan, aktif formu hormon olarak kabul edilen bir vitamindir.  

Sağlıklı beslenen ve yaşayan kişilerde D vitamini eksikliği var mıdır ?

Kişisel olarak işi gereği 30 yıldır çeşitli nedenlerle D vitamini düzeyi ölçülmüş kişilerin konsülte edildiği bir uzmanım. İnancı gereği kapalı giyinen ve ağır ekonomik zorluklar zemininde doğum yapmış kadınlar başta olmak üzere genç, yaşlı, kadın, erkek, açık, kapalı hemen herkesin 25 OHD (D vitamini rezervini gösteren tahlil) kan düzeylerinin referans değerlerinin ya altında, ya da median değerinin altında olduğunu görmekteyim. Ama risk grupları, coğrafi bölgelere göre popülasyona dayalı çok sayıda çalışma da bunu kanıtlıyor.

D vitamini yalnız kan değeri düşük kişilerde mi kullanılmalı ?

D vitamininin yararlı olduğu kemik sorunları, depresyon ve bağışıklık sistemini ilgilendiren kanser, otoimmün hastalıklar ve sık enfeksiyon geçirme gibi durumlar toplumda çok yaygındır. Bu gibi durumların önlenmesinde D vitamini desteği D vitamini eksikliği sorumlu tutulmasa bile başvurulacak akıllıca bir yöntemdir. (Yani zaten sağlıksız çevre, stres, kötü beslenme, hareketsizlik yaygındır, D vitamini de bunlara karşı ucuz, istisnalar dışında zararsız ve pratik bir önlemdir). Herkesin 25 OHD düzeyleri taramasından geçirilmesini batılı ülkelerin bütçeleri bile kaldıramaz. Kaldı ki, o kişinin optimal gereksiniminin 40-110 ng/ml şeklindeki bir referans aralığında hangi dilime denk geleceğini kanıtlayabilecek bir çalışma tasarımı henüz yapılmamıştır. Bazı projeksiyonlara göre de insanların bünye olarak daha sağlam olduğu daha eski yaşam biçimlerinde düzeyler referans aralığındakinden daha yüksektir.

D vitaminini genel bir sağlık desteği olarak kullanmanın kanıtı var mı ?

Ze'ev Hochberg bir pediatrik endokrinolog. ESPE (Avrupa pediatrik endokrinoloji birliği) bilim okulunun yöneticisi, sayısız ödülü ve D vitamini konusunda sayısız çalışması olan bir meslektaşımız. Bir kaç yıl önce bir salon toplantısında bizzat sohbet ettim, kendisi ve ailesi rutin günde 3000 ünite D vitamini kullanıyordu.    

Ülkemizde endokrinoloji uzmanı ve diğer uzmanlardan arkadaşlar yaygın olarak D vitamini kullanıyor, ama onlar genelde ellerinin altında olduğu için düzey ölçtürerek kullanıyorlar. Çoğu dehşetle kendi düzeylerinin 10-20 ng/ml düzeylerinde olduğunu, hatta birkaç ampulle 40 ng lara bile yükseltmenin mümkün olmadığını görüyorlar.

Her kongremizde bu konuyla ilgili çalışma gruplarımızda hem basılı literatürü, hem değişik merkezlerdeki arkadaşlarımızın klinik gözlemlerini paylaşıyoruz.

Çocuk diyabetinin yaygın olduğu İskandinav ülkelerinde başlatılan toplum bazlı D vitamini desteği çalışmaları var, diyabet insidensini azaltmada etkili olup olmadığı lehinde çeşitli yayınlar var, ama bu konuda son sözü söylemek çok kolay olmaz.

Son olarak asıl istenen, prestijli dergilerde yayınlanan makale var mı ? Zaten binlerce destekleyici makale var, böyle bolluğun söz konusu olduğu bir konuda buraya referans listesi koymak istemiyorum. Ama benim için işin mutfağındaki kişilerin kendi güncel durumları daha ilgi çekici olduğu için yukarıdaki bilgileri koydum.    

 D vitamini kullanımı polikliniğe başvurmamış vatandaşlara, genel kanallardan önerilmeli mi ?

Kitaplarımızda hep koruyucu hekimliğin desteklenmesi, tedavi edici hekimliğin ise haddini aşmasına karşı tetikte durulmasını savunduk. Bir vitaminin koruyucu amaçla kullanımı bu işin dünyadaki kanaat öncüleri tarafından kendi yaşamlarına uygulanıyorsa , soruyorum :

Bunu halkımızla paylaşmamızın önündeki engel ne ?

Bu nimetlerden yararlanmak için herkes polikliniklerde kuyruğa mı girsin ?

Her poliklinik doktorunun bu konuda eğitilmesinin para ve zaman olarak maliyeti nedir ?

Medyadan veya kendi kitap-sitelerimizden, sorumluluğunu alarak ve uzmanı olduğumuz tartışma götürmez konularda kitlelere yararlı olmaya çalışmak, kapalı kapılar arkasında, ancak parasını aldığı vatandaşa, yazılı olmayan bilgiler vermekten daha mı az etik ve daha mı denetim dışı?

Dr. İlknur Arslanoğlu

Facebook
yorumlar ... ( 41 )
27-09-2014
27-09-2014 15:38 (1)
Yağız, Derya ve H:M'ye sorular: 1- Medyanın tüm dünyada oligarşinin elinde olduğunu biliyoruz, kabul ediyoruz, tüm dünyada parası çok takımların şampiyon olduğunu kabul ediyoruz, şikenin su içer gibi icraedildiğine inanıyor, sık sık belgeliyoruz. Peki o zaman tamamen oligarşinin elinde ve her yıl değişik rüşvet skandallarının ayyuka çıktığı dünya tıp akademisine ve şirket güdümlü hakemli dergilere neden bu kadar çok güveniyoruz? Orada 4 liralık D vitamini için çıkan 20 yayın 2000 başka yayına bedel değil mi?
27-09-2014 15:38 (2)
2- İlacın önemine bir şey dediğimiz yok. Depresyon teşhisi konmuş 20 vaka için ilaç kesin elzemdir. Ama en az bir %60 için gereksiz ilaç yazıldığını ve ilacın sadece ülke ekonomisine, cebe değil, bedene de zarar verdiğini bilmiyor musunuz? Biliyorsanız neden koruyucu hekimlik dendiğinde hep aşağılamaya çalışıyorsunuz. Derya sen spor için kitap yazdın. Hastalarına sporu reçete edip bizzat denetleyen kaç psikiyatrist gördün. Ben söyleyeyim iki-üç kişi haricinde kimse. Şimdi spor yapın depresyon size gelmesin dediğimizde niye kocakarı oluyoruz. Doktora gitsin de yanlış yunluş teşhis ve ilaç mı alsın?
27-09-2014 15:38 (3)
3- Bu kadar ilaç yararı araştırması var da neden şu araştırmalar bu kadar az: İlaçların çok yaygın fazla kullanımının zararları. (Mali ve bedensel zararı bunca açlığın yaşandığı dünyada katliam boyutunda). Ufak tefek ucuz tedbirlerle ne kadar on milyon insanın kurtarılacağı: Beslenme-temizlik- iş ve trafik güvenliği önlemleri, çevre kirliliğinin azaltılması vb. Niye bu araştırmalar bu kadar seyrek ve niye bunlara çok az para harcanıyor? 4- Bunları sormak nasıl meleklerin cinsiyeti sorusu oluyor, ben mi deliriyorum yoksa. Bu 4 soruyu ciddiye almayana Lancet batsın. Kaan Arslanoğlu
27-09-2014 15:54 (4)
"Tıp bu değil" , "ödüllerin taraflılığı","ilaç firmalarının çalışmalar etkisi" derken ESPE yönetim kurulunun başındaki ödüllü hocanın fikirlerini kendi fikrinizi desteklemek için kullanmaya karar vermişsiniz hocam.Fikirlerinize karşı çıkmak için de benzer bir yoldan gidebiliriz o halde.Steve Nissen,kolesterol düzeyi yüksek olmamasına rağmen statin kullanıyor.Kendisinin 350 üzerinde yayını ve sayısız ödülü var.Time dergisinin 2007 yılında açıkladığı en etkili 100 insandan biri ve bir mucit.O halde şimdiye kadar statinler hakkındaki ifadelerinizi gözden geçirmenizi öneriyorum. Saygılarımla...-SE
27-09-2014 15:54 (5)
Öğrenciliğimizde kolesterolün N değeri 300'dü, sonra 200'e çekildi, üstünde olanlara ilaç başlandı.Şimdi, bu VitD takviyesi konusu da buna çok benziyor. Süreç işliyor.. bakalım, neler göreceğiz..Ör.asıl etkin farmasötik teknolojik form veya reseptör direnci üzerine etkili bir form gelişicek mi?Ön yargı mı?Alanda yeterince çalışmış ve sürece yönelik gözlem yapabilen için ne yazık ki, önyargı değil ancak öngörü denebilir.. hekim, inandığı tedaviyi kendine uygulayabilir, ancak hastası için "bilimsel açıdan yeterli ve geçerli" kanıta dayalı bilgiyi önermek ve uygulamak sorumluluğunda, bence...HM
27-09-2014 16:10 (6)
Sayın SE, aklımızla dalga geçmeyin lütfen. Ne ilgisi var? Diyelim futbol federasyonunun şikenin başında olduğunu söylüyorsunuz. O federasyon yetkilerinin 9'u yok böyle bir şey diyor. Bu çok normaldir ve güvenilirliği çok zayıftır. Biri ise, biz de şüpheleniyoruz, diyor. Onun bu beyanı 9'unun beyanından daha kayda değerdir. Olayı D vitaminine hapsetmeyin zaten. Koruyucu hekimlikten yana veya ucuz olan, kar getirmeyecek her yeni fikir bu baskının altında. Kanıt kanıt diyenler. Lütfen çok rica ediyorum, kanıtların güvenilirliğini de sorgulayın, bilimsellik kanıtçılıktan önce sorgulayıcılıktır.KA
27-09-2014 16:13 (7)
Yeni fikirler önce kısa süre veya çok uzun süre hırpalanırlar. Güçlüden, düzenden yana olmayan fikirler ezilenlerin arasında bile hep hırpalanırlar. Egemenlerin bilgini daima çok olmuştur. Gerçek bilginler onların hakaretleri altından sıyrılabilenlerdir.
27-09-2014 16:21 (8)
Sayın HM, insafa davet ediyorum sizi, size dört soru sordum, hala kanıta dayalı diyorsunuz. Kolesterolden milyar dolar kazananlar (300'ü 200'e çekenler) ile d vitaminini savunanlar (4-5 liradır dört beş aylık dozu) aynı tipte insanlar mı, biraz sorgulayıcılık lütfen. Kanıtları size kim getiriyor, tereyağını yasaklayan kanıtlar nasıl uyduruldu bilmiyor musunuz? Ya HES'lerin enerji sorununu çözeceğini belirten kanıtlar nasıl üretiliyor? Hepsi bilimsel ve akademiden üretiliyor??? KA
27-09-2014 16:27 (9)
Ooo, cevap hızlı geldi. Yazı da uzun, buyrun: Kitaplarımızda hep koruyucu hekimliğin desteklenmesi, tedavi edici hekimliğin ise haddini aşmasına karşı tetikte durulmasını savunduk. Bir vitaminin koruyucu amaçla kullanımı bu işin dünyadaki kanaat öncüleri tarafından kendi yaşamlarına uygulanıyorsa, soruyorum: Bunu halkımızla paylaşmamızın önündeki engel ne ? Neye karşı koruma önerdiğine bağlı olarak bilimsel kanıtın yok ya da - çok zayıf, engel bu. Eğer elle tutulur bir fayda gösteremiyorsan “devit firmalarından avantan ne denebilir” Tıp Bu Değil’ci dostum, haberin ola. Derya (devamı var 1)
27-09-2014 16:28 (10)
Bu nimetlerden yararlanmak için herkes polikliniklerde kuyruğa mı girsin ? Nimet nerede? Polk kuyruğu da nerden çıktı? Yani sen “eczaneye gidip alıverin” diyosun. Yani ben “muayene olun da alın” diyorum, “sen eczaneden kendin al” diyorsun, ben de olayı kabul ettim ve faydası kesinleşti yani. Böylece benden farklı olarak halka muayene parasından tasarruf sağlıyorsun. (devamı var 2)
27-09-2014 16:28 (11)
Üstelik aile hekimi muayenesi bedava ve erişim oldukça kolayken. Eski huylarını sürdüren hastane ve uzman delisi vatandaş dışında 4 yıldır eski kuyruklar kalktı artık. Üstelik ben “doktora danışıp alınsın” falan demiyorum “almayın” diyorum. Çünkü vatandaş “niye aliyim” diye sorarsa verecek cevabım yok. Derya (devamı var 3)
27-09-2014 16:28 (12)
Kanıta değil aklımıza bakacaksak,hırs,kıskançlık,nefret gibi duygularımızı işin içine katmadığımızı nereden bileceğiz?Kanıt sorgulanabilir,ancak başka bir kanıtla olur bu.Benim fikrim demenin sonu yok.Güçlü olanın, en çok bağıranın, pusu kuranın haklı görünmesinin önüne nasıl geçmeyi düşünüyorsunuz?Kanıtlar bunun için değil midir?Şikenin başı bu deyip de kanıt göstermezseniz haset sahibi,kinci,ahlaksız olmadığınız kanıtlamanız gerekmez mi?Bence demenin bir sınırı var mı?İşkembe kaynaklı olmadığını da ispatlama sorumluluğunuz yok mu?Uzaylılar dünyayı işgal edecek derseniz de hemen inanalım mı?S
27-09-2014 16:28 (13)
Her poliklinik doktorunun bu konuda eğitilmesinin para ve zaman olarak maliyeti nedir? Poliklinik doktoru da ne mene bişeymiş? Her tıp doktoru sözlü ve yazılı sınavlarda ter ve kan akıtarak bu konularda diploma almıştır. Eğitim devit kullanımı için mi verilecek? Derya (devamı var 4)
27-09-2014 16:29 (14)
Medyadan veya kendi kitap-sitelerimizden, sorumluluğunu alarak ve uzmanı olduğumuz tartışma götürmez konularda kitlelere yararlı olmaya çalışmak, kapalı kapılar arkasında, ancak parasını aldığı vatandaşa, yazılı olmayan bilgiler vermekten daha mı az etik ve daha mı denetim dışı? Uzmanı olduğunuz konular nereden tartışma götürmez oluyor? Kanıta dayalı bilgi önermezseniz sorumluluğunuz nerde? Sizler A. Maranki misiniz? Hangi kapalı kapılar ardında kim ne yapıyor? Bunun tartışılan konu ile ne alakası var? Etik hastaya kanıta dayalı bilgi verip vermemektedir. Derya (devamı var 5)
27-09-2014 16:29 (15)
Gelelim kanaat öncülerine: İki adet meta analiz okunmasını önerdim, “en değerli” kanıttır. Burada politakadan, kürt sorunundan, CB seçiminden, şike davasından değil, değil tıp biliminden bahsediyoruz. Bu meslekte kanaat öncüleri olmaz, uzman-otorite görüşleri “en zayıf kanıt”. Otorite denmek için bile sadece profesörlük yetmez. Bence daha iyisi Koral Beyi değil de Yagız hocayı, özellikle satır aralarını iyi okuyun, “niyetiniz varsa” karlı çıkarsınız. Otoriteler hapı kendileri yutuyorlarsa bu tıbbi kanıt değil şovdur. Marankiler yapıyor bunu. Derya (Bu serinin devamı yok)
27-09-2014 16:37 (16)
Kaan dostum, 4 soruna seve seve açıklamalar yaparım. Ama galiba bu iş için 600 karakter zayıf kalacak. Yanlışsın diyemiyorum. Ama "böyle olmaz" Koruyucu hekimlik dediğin şu anda iki yıldır benim işim, TSM hekimiyim, karşı marşı değilim. Tıp eleştirilerinizin bir çoğu doğru ama hepsi çok heyecanlı, bir çoğu hatalı ve mevzuya yanlış yerden dalıyor. Dedikleriniz: olur, iyi, güzel, bazıları şahane ama "böyle olmaz, böyle değil" 5 parça yazdım, bitmeden bi de bunu yazdım. Bu tartışma için çok teşekkürler. Yağız Hoca yağmur yürüyüşünden bi dönsün, görürsünüz. Sevgiler, Derya
27-09-2014 16:37 (17)
Tıp biliminde para dönmüyormuş! Kanıtın nerede sevgili Derya? Tıp bilimi öteki olaylardan, kirli ilişkilerin döndüğü alanlardan farklıymış, gerçek bilimselmiş! Kanıtın nerede? Ne kadarı temiz ne kadarı şüpheli? Kanıtımız nerede? Neredeyse tüm doktorlar ilaç firmalarından avanta almıyormuş! Kanıtınız nerede? Doktorlar koruyucu hekimlik ve hekimlik konusunda iyi eğitiliyormuş! Kanıtınız nerede? Sevgili Derya, senden de biraz insaf diliyorum. Kanıtları da koyacağız bakalım ne diyeceksin. Maranki öyle mi. Bunun Tunca Arslan'ın bana Ahmet Altan demesinden ne farkı var. Tartışırken demek böyleyizKA
27-09-2014 18:33 (18)
Ann Int Med,Aralık 2013:"The decline in use of β-carotene and vitamin E supplements followed reports of adverse outcomes in lung cancer and all-cause mortality, respectively. In contrast, sales of multivitamins and other supplements have not been affected by major studies with null results, and the U.S. supplement industry continues to grow, reaching $28 billion in annual sales in 2010. Similar trends have been observed in the United Kingdom and in other European countries." Sn KA, mevzu 4-5 TLlik VitD mevzuu değil.Sadece ABD'de,sadece 2010'da 28 milyarDolar satıştan söz ediliyor.İzlemeli.HM
27-09-2014 18:33 (19)
Yau arkadaş, bir kişi de benim yazının altına bu kadar yorum döşensin be! Dışarıdan bakan bir gözlemci benim Kaan'ın politika tartışmalarını çekemeyip nifak sokarak konuyu çevirdiğimi de düşünebilir. Ama gerçekten bu mevzuya bir cumartesi günü bu kadar kişinin kafa yorması çok sevindirici. Hennes Mauritz arkadaşla da aynı şeyi savunur hale gelmemiz ayrı güzel. Her ne kadar o beni terbiyesiz bulsa ve ben de bunu zzt erenköy çekerek tasdik etsem de. Kaancım sen de bize sürekli Osman Müftüoğlu muamelesi yapmıyor musun acaba? Yazıyorum bişeyler de ed.yrd. değilim, bilmem ne zaman çıkar :) YÜ
27-09-2014 18:34 (20)
Bu son yazına "yahu delirdin mi?" diye başlayan cevabım elektronlara karışmış. "Bu Tunca Arslan da kim" derken ıslıklaşma'yı tekrar gördüm. "Meraklısı tıklasın" demişsin ama bir link yok. Ahmet Altan da benzetilecek en şerefsiz adam değil. Hoca sakin ol. Beni benzetselerdi memnun da olabilirdim. Yazı için şerefli OdaTV'yi tıkleycez artık. Şu yazımı da ıslıklaşmada en başa koymanı hala bekliyorum. Sevgiler. Derya
27-09-2014 18:34 (21)
Kanıtınız olmadan bunları söylüyorsanız,ilaç firmaları da,"KA bizden para istedi, biz vermedik,ondan bizi kötülüyor"dese, "kanıtınız nerede?" diye soramayacak mıyız?"Onları böyle söylemekten alıkoyan iki neden olabilir:Ya yazdıklarınız son derece etkisiz ya da ilaç firmaları aslında ahlaklı"desem,buna karşı" Asla böyle bir şey olamaz, kapitalist herkes,herşey gargameldir"den başka kanıtınız yoksa,kurguyla gerçeği nasıl ayırt edeceğiz?Kim ciddiye alır yazdıklarınızı,sizi seven birkaç arkadaşınızdan başka?Onlar da nezaketen,ki akıllıca bir soru sorduklarında o arkadaşlara bile saldırıyorsunuz.SE
27-09-2014 19:33 (22)
Yağız Hoca çatla. Bu yazıyı yorum ve tıklama manyaa yapcem. Hoca bırak bu insanbu'yu bana yaz. Biraz da onlar senin yazıları benden afırsınlar -link isterim ama, ben koyuyorum valla, tabi tıklayan varsa- Evet, çalıyorum ama çalışıyorum da. Yağız hocanın yazılarına müzik bile koydum. Derya
27-09-2014 19:34 (23)
Kaan "tunca" yazıyı okudum. Osuruktan bir yazı, ad hoc, en nefret ettiğim tarz. "Kim yazmış, bunu kim demiş, kaç paralık adammış" gibi. Senin ıslıklaşma'daki ifadenle bir "misyoner" yazısına benziyor. Bir sürü de isim var, toplam 14 tane. Üçü senden, biri senin, diğeri yazarın adı. Etti 5, kalan 9'u piyasadan. Kafam kalın olup akılda tutamadığımdan bu yazılardan hazzedemiyorum içi boş. Ama seni çok etkiliyor bunlar bence. Beni yönlendirdiğin Zileli sitesinde de çok fazla isim vardı. Yazmaya sayfalar yetmez. Bu insanları izlemek ve dalaşmak zihin köreltir, gel sen yine YÜ ve benle dalaş. Derya
27-09-2014 21:39 (24)
Hastalar olarak siz hekimlerden beklentimiz somut tavsiyelerde bulunmanız. Depresyondan çıkmak ve kanserden korunmak için somut olarak hangi yaygın, kullanımı kolay, ucuz ilaçları almam ve bunları nasıl, ne süreyle kullanmam gerekir? Vitamin takviyesine başlamadan evvel endokrinolojiye görünüp 25 OHD testi mi yaptırmam lazım şimdi? Meslektaşlarınız dışında biz hastaların da kolayca anlayabileceği şekilde somut tavsiyelerde bulunun lütfen.
27-09-2014 22:26 (25)
Bu yorumla en başa dönmüş oluyoruz. Ama bir yazıyı da atladık bu arada. De-vit tartışması bir önceki yazıda başlamıştı. Bakın kimler var aramızda. Sabırla kavganın bitmesini beklemiş. Sevgili hastamızın bu sorusuna cevap vermek Koral Hocaya düşer. İsviçrede olduğuna göre de sıradaki İlknur Hoca: "lütfen" diyor hastamız, saat onda acil vitamin başvurusu. Hepinize iyi geceler, uyku saatim geldi, yarın görüşürüz. Derya
28-09-2014 10:16 (26)
Sanırım bu sorun daha çok kuzey ülkelerinde. Burada güneşin yaktığı güneyde bile osteoporozdan iki büklüm kadınalr görüyorum. Örtünmekten! Bu koşullarda kimi insanların ilaca ihtiyaçları olabilir. Ama benim de hekim olarak gözlediğim ve sonunda anladığım şey şu; insanlar büyük bir sorumsuzlukla semirerek ve sedanter yaşıyor ve örneğin "her yanları ağrıyor!" Karın duvarı kasları kağıt gibi ve "şişkinlikten" şikayetçiler. Bunu anlamam bile 25 yılımı aldı! Ve istiyorlar ki yaşlanan bedenlerini, bir kaç on yıldır süregiden sorumsuzluklarını hekim, bir iki ilaçla çözüversin! Gençliklerine
28-09-2014 10:16 (27)
dönsünler. İyi örneklenmiş bir çalışma profilaksi grubunu bize gösterebilir. Karadeniz veya akdeniz/egede yaşayanlar; örtünen ya da yazın güneş banyosu yapanlar.. İyi planlanmış bir çalışma üzerinde konuşmak ya da susmak... Bizde sorun bu! Böyle bir çalışma var mı? Örneğin sıcak ama tüm kadınların örtündüğü S.Arabistan vb. de osteoporotik hastalıklar ne düzeyde... Sedanter yaşayanlarda... Kanıta dayalı! Böylesi bir çalışma ne güzel; hepimizi susturuverir.. İşte bilim emeğinin horlandığı bir ülkenin kaçınılmaz olarak "kör değneği" ile yol almak zorunda kalışı.. OG
28-09-2014 10:17 (28)
Günaydın sevgili arkadaşlar. Kaan'ın "Tıp biliminde para dönmüyormuş" yazısına cevabım kayboldu. Bir ara Kaan bişeyler yazmıştı, kitabımdan bahsediyordu, o yağmurda boranda o da gitti. Bu siteyi seviyorum. Lütfen içinde sin ve kaf olanlar dışında her yorumu yayınlamanızı rica ediyorum (Bence sin ve kaf yazar ya da okura yönelikse dolaylı bile olmasın. Yazar ve okurlar dışındakilere dolaylısını da kabul edebilirim, doğrudan olmaz). Biraz ciddi eleştiriler gelince kimse kaldıramıyor. Burası herkesin birbirini sırtını sıvazlayacağı bir site olacaksa, varlığına gerek yok. (devamı var 1) Derya
28-09-2014 10:17 (29)
Koskoca profesör Koral Bey yazdıklarına yapılan yoruma cevap veremiyor mu? Yandan “kariyerlerle” dalınıp savunmaya geçiliyor? Anasına mı sövdük? Bırakın Hoca cevap versin de ben de hatamı göreyim. Tartışmayı okuyun, belki de haklıyım. Yazıyı İlknur mu yazmıştı ki beş dakkanın içinde yepyeni yazı döşendi? Bu ne panik atak? Ne gerek vardı? Kime hakaret ettik? Burnunuzdan kıl aldırmazsanız bu siteyi nasıl yaşatacaksınız? (devamı var 2) Derya
28-09-2014 10:19 (30)
Yağız Hoca ile testis geçildi diye boşuna demedim. Azıcık heyecana fren yapılıp yazıları dikkatli okunsa, satır aralarında neler var. İşte size bedavaya koskoca profesör, ama lafı g.tten dinleniyor, testis geçiliyor. Şaka maka derken ciddiye dönüyor. Sonra hoca sinirlendi deniyor. Anlamak istemeyen ya da yorumlarda kendi beklediğini duymak isteyenler sonunda yazdırdı “Prof. Dr. Yağız Üresin” diye. Böyle giderse ensesine tokat vurduğumuz hocanın karşısına düğmelerimiz ilikli çıkacaz. Benim hocamın bir lafı vardı “Fazla alçakgönüllü olma sahih sanırlar” diye. (devamı var 3) Derya
28-09-2014 10:19 (31)
Büyükler heyecandan okuduğunu görmez, kendi aklındakini okursa küçükler nasıl görsün? Evvelce yazılanlara dikkat edilseydi bu devit yazısının spekülatif yanları edisyonda kesilirdi. Orada tıptan anlayan adam mı yok? Profesör bile var. Hocaya bir karşı mail ve birazcık tartışmayla bizim haberimiz bile olmadan iş arkada biterdi. (devamı var 4) Derya
28-09-2014 10:19 (32)
“Fırtına” bu kadar büyümezdi. Aslında bence ortada fırtına, kavga falan da yok. Şahane bir tartışma oldu, biraz alındıracak iğneler gördüm, ama kabalık falan olmadı. Yalnız, YÜ’nün dediği gibi Koral Hoca da esas tartışmalara bir kelime yazmadı, sonradan İsviçreden aramış. Bu olmadı. Ben olsam her satırını tartışırdım. Bu arada akşamki hastamızla ilgilenen oldu mu? Sevgiler, Derya
28-09-2014 10:55 (33)
Değerli Derya Şentürk, Sizin hiçbir yorumunuz silinmediği gibi, bu yazıya yazılan hiçbir yorum silinmedi. Acaba gözden mi kaçtı diye az önce tekrar tek tek kontrol ettim. Sanırım yorumu yüklerken bir sorun oluşmuştur diye düşünüyorum. Saygılarımla Taylan Kara
28-09-2014 12:17 (34)
Taylan Bey çok çok teşekkür ederim. O yorumu yazıp tıkladıktan sonra site açılamaz hale geldi zaten. Uzun sürünce Yağız Hoca ve Kaan'a birer mail atmıştım. Bence Kaan'ın da bir yazısı arada gitti gibi. Sanıyorum hepsi o arızada elektronlara karıştı. Bence grevlik bişey yok, ama Kaan greve devam edecekse, ola ki çadır falan kurarsa yerini bileyim, dayanışma ziyaretine gelecem. İçten saygı ve sevgiler, size, Kaan'a, İlknura, Nihat Beye, Koral Hocaya ve diğer okuryazarlara, hepinize, gayretlerinize. Derya
02-10-2014 15:04 (35)
ee şimdi ne oldu? kullanacak mıyız kullanmayacak mıyız? doktorlar bile bu kadar tartışıyorsa biz ne yapalım. vahit
02-10-2014 22:18 (36)
Vahit bey, doktorların kendi aralarında fikir birliğinde olmadığını, herhangi bir konuda herkesin farklı şeyler önerdiğini ilk kez mi görüyorsunuz. Yazı sahibi emek vermiş, bir şeyi öneriyor, buna itiraz eden doktorlar var, kararı kendiniz vereceksiniz. Aynı şeyi herhangi bir şeyi danışmaya doktora gittiğinizde de yaşayacaksınız. Biri ameliyat olmanız lazım diyecek, öbürü hiç gerekli değil diyecek. Biri size tereyağını yumurtayı yasaklayacak, öbürü hayır özellikle yemelisin diyecek. Bu hep böyle olagelmiştir. Erişkin insanlar birkaç görüş aldıktan sonra kararlarını kendileri verirler. Bu konuda yasa yok, "özgür" seçim hakkı var. Kaan Ars.
03-10-2014 08:53 (37)
"Ağır yüksek tansiyon(hipertansiyon) hastasıysanız,İleri seviyede damar sertleşmesi (arterioskleroz) hastasıysanız,Aktif akciğer tüberkülozunuz varsa, bu ilacı uzun süre yüksek dozda kullanılmamalısınız.D hipervitaminozu,Hiperkalsemiveya hiperkalsiüri,Böbrek taşınız(Ca içeren) varsa,Dvit3'ü KULLANMAYINIZ.aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ:Eğer;Fazla hareket etmiyorsanız,Benzotiadiazin türevi diüretikilaçlar kullanıyorsanız,Böbrek taşı geçmişiniz varsa,sarkoidozunuz varsa,Pseudohipoparatiroidizm varsa,Böbrek bozukluğunuz varsa,Dvit ve türevlerini içeren başka bir ilaç kullanıyorsanız.D vit.in tedavi edici indeksi bebek ve çocuklarda oldukça düşüktür.Hiperkalsemi uzun sürerse bebeklerde zihinsel ve fiziksel gelişmede gerileme yaPAR."HM+
03-10-2014 08:54 (38)
+ Yukarıya aktardığım alıntı,DVit prospektüsündendir...Temel farmakolojik ilke: BİR İLAÇ ETKİ EDİYORSA YAN ETKİSİ VARDIR... D Vit ilaçtır. Mevcut bilgilerle, herhangi bir metinde/konuşmada, herhangi bir durumda, herhangi bir kimseye, hekim kontrolu olmadan kendi kendine kullanılmasının önerilmesi doğru görünmemektedir... HM
04-10-2014 19:05 (39)
Yazınız için çok teşekkürler. NB
07-10-2014 09:29 (40)
Araştırma, sağlıklı kişilerin takviye D vitamini almalarının kemik erimesine karşı kendilerine herhangi bir fayda sağlamadığını öne sürüyor. SON BULGULAR OLUMSUZ BBC'nin haberine göre; Lancet'ta yayımlanan makale için Auckland Üniversitesi araştırmacıları 4 binden fazla sağlıklı kişinin katıldığı 23 çalışmayı analiz etti. Yeni Zelandalı araştırma ekibi, Temmuz 2012'ye kadar sağlıklı erişkinlerde kemik mineral yoğunluğu üzerine D vitamini desteğinin etkilerini inceleyen çalışmaların meta-analizini yaptı.Araştırma çerçevesinde, katılımcılar, ortalama iki yıl süreyle takviye D vitaminleri aldı..Deneyler İngiltere, ABD, Avustralya, Hollanda, Finlandiya ve Norveç dahil olmak üzere farklı ülkelerde gerçekleştirildi...
09-10-2014 18:20 (41)
Bu yazıya ve yukarıdaki diğer ilgili konulardaki yazılara gelen "bilimsel kanıt veya literatüre dayanmayan", "ünvan arkasına sığınmış", "hem ödülleri eleştirip hem ödüllü hocaya dayanıyorsunuz", "uzmanlığınız nereden su götürmezmiş?", "yanıt vermekte zayıf kaldılar", "yazı hızla geldi, yıldırım hızıyla yayınlandı" gibi eleştirilere yanıt verdiğimde doğru anlaşılabilecek olsaydı eğer; yukarıdaki yazı ve imzası, ünvanı, iddiaları, acele çıkışındaki güdü, popüler bilim adamına gönderme yapma gereksinimi de zaten önceden doğru anlaşılmış olurdu. Bu yüzden yanıtlamamamı saygısızlığa değil, saygıya, ama biraz da ümitsizliğe verin lütfen.İlknur Arslanoğlu
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2211119
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.