“Güneş-Dil Kuramı”yla alay edenler bir gün utanacak

 

Değerli okurlar, bu yazıyı ben yazdım (Kaan Arslanoğlu). Bir sorun niye yazdım :)) Epey bir zamandır İngilizcedeki Türkçe ve Türkçe çağrışımlı sözcüklere kafayı takmıştım. Bunu bir yazayım diyordum, bugüne kısmetmiş. Esas amacım başlangıçta mizahtı. Mizahtan yola çıkarak okurları düşündürmeyi amaçlamıştım. Ama iş ciddiye binince, örnekler çoğalınca kendim de kuşkuya düşmeye başladım. Şu anda bu yazdıklarım tamamen mizah diyemem artık. Bazı örnekler gerçekten ilginç ve üstünde araştırmaya değer. Yararlandığım başlıca kaynak Geoffrey Lewis'ın "The Turkish Language Reform-A Catastrophic Success" adlı kitabı, hayli nesnel ve oturaklı bir eser. Yaltırık, kut, poli, man, likid örnekleri oradan. Öteki örnekleri ben buldum. Özellikle "able" eki "durable" sözcüğü çok ilginç değil mi gerçekten? Arapça, Farsça asıllı veya bize zaten dışarıdan gelen sözcükleri olabildiğince eledim, bolca örnek çıktı. Kayıt düşüyorum. Sonuç: Güneş-Dil teorisi belli ki milliyetçi saikle ortaya çıkmış ve abartı eseri. Fakat antropolojik açıdan tamamen temelsiz değil, yabana atmamak gerek bence. Niye takma isim kullandım. Yine mizah olsun diye, bir de acaba tartışmayı artırır mı, daha çok ciddiye alınır mı diye. Ama baştan ciddiye alınmasının da başka riskleri var, okurlar bir kez daha kendilerini aldatılmış hissedebilir. Böyle düşünenler varsa özür dilerim. Resmi niye öyle seçtim. Ters köşe olsun, kışkırtsın, ilgi çeksin diye. Gördüğünüz gibi ne yapıyorsak bazı gerçekten ciddi sorunları gündeme taşımak için, insanları okumaya ve tartışmaya, bilime teşvik için. Kusurumuz olmuşsa affola. Saygılar. Kaan Arslanoğlu

(Bu yazının 22-23 numaralı yorumu, yazı çıktıktan 21 saat sonra konuldu)

Tüm dillerin bir ortak atası bulunduğu, en azından bu ortak atalardan birinin en eski Türkçe olduğu bir zaman gelecek, açık biçimde kanıtlanacak.

Yine büyük olasılıkla ilk insanın dil öncesi ilk sesleri en yüce güçle, en yukarıdakiyle, hayat verenle, Tanrı yerine konanla, başka deyişle “güneş”le ilgiliydi. İlk insanlar güneşi gördüklerinde, onu birbirlerine anlatmaya çalıştıklarında “Aaa” sesini çıkarıyorlardı. Türkçede de en baskın ünlü harfin “a” olması, onun en eski dillerden biri olduğunu gösteriyor. O yüzden Türkçenin bir ata dil olduğunu ileri süren kuramcılar bu anlayışa “Güneş-Dil Kuramı” adını verdiler.

Şu anda dünya üstündeki hemen hemen tüm dillerde en eski Türkçenin kesin bir etkisi vardır. Biz bu yazıda İngilizce içindeki eski Türkçe etkisini inceleyeceğiz, örnekler vereceğiz.

İngilizceye, Latinceden, Arapça ve Farsçadan birçok sözcük geçtiği, bilimin  uzmanları tarafından zaten bilinir, az çok dilbilgisiyle donanmış herkes bunu kabul eder. Buna karşın İngilizceye, Türkçeden geçen sözcükler bilinmez, o konuda çalışma yapılmaz, var olan çalışmalar engellenir. Bunda bir ırkçılık aranır, reddetme düzenekleri çalışmaya başlar.     

Güneş-Dil Kuramcılarının verdiği ilk örneklerle başlayalım.

“Man” sözcüğü insan veya adam anlamındadır. İlk Türkler kendileri için “ben” veya Azerilerin söylediği gibi “men” derlerdi. Bu bir rastlantı olabilir mi? Türkçe “bol” sözcüğü değişe değişe “poli”ye dönüştü, anlam aynı: Bol, fazla… Türkler poli-polis antik adlarına hep “bolu” demişlerdir. Bolu, İnebolu, Safranbolu… Eski Türkçe “ygilikidey” katı olmayan, yani sıvı demektir (örneğin kemik içindeki “ilik” için bu sözcük kullanılır) “Likid” sözcüğünün atası olduğu açık değil mi? Uygurca “yaltırık” sözcüğü parlak, parlayan, kıvılcımlanan anlamındadır. “Elektrik” sözcüğüne çok benzemiyor mu? Türkçe “kut” sözcüğü, “kutlama” fiili. Kut ile got ve god (Almanca ve İngilizce) sözcükleri aynı anadan gelmiyor mu?

Şimdi örnekleri çoğaltalım. Türkçe’nin kabaca Ural-Altay dilleri arasına sokulup Hint-Avrupa dilleri ailesiyle ilgisiz görülmesi acaba en eski ata Türkçe için ne kadar geçerli. Örneğin “yapabilmek-edebilmek” deki “abilme” son takısını ele alın. “Able”ın aynısı değil mi, okunuş ve anlamca tam olarak üst üste çakışıyor. Bazı sözcüklerde ana parça ile son ek birlikte örtüşüyor: İngilizce “Durable” : Sürekli, devamlı, evladiyelik, kavi… Türkçesi: Durabilir.

Humble: Boynu bükük, aciz… Türkçe: Hımbıl

Capacity: Kaplayıcılık, kaplama özelliği

Birth: Pörtlemek, börtlemek, doğum

Election: Elemek, seçim

Crime: Kırım, cinayet, suç

Aim: Amaç, eğilim, eğim

Akin: Akraba, yakın. Türkçe’deki “yakın” sözcüğünün “y”si düşmüş. “Hamili kart yakinimdir…”

Couple: Çift, iki sevgili vb… Who are those? Yanıt: Couple. Yani birbirlerine kapılmışlar.

Girl: Görücüde görülen… Bir yakını gitsin görsün… Kız

Capsize: Kapsız kalmak, alabora olmak, devrilmek, kapaklanmak

Capture: Kapmak, yakalamak

Catch: Burada ters anlam geçmiş. Kaçmanın tersi, yakalamak, yakalanmak

Captive: Yakalanmış, kapılmış, esir

Cynik: Sinik, kötü anlam çıkartan, olumsuz.

Cup: Kase, bardak, kap (En eski, ilk insanlara ait bir sözcük olarak daha anlamlı)

Usher: Yol gösterici, öncü, Türkçe “us-er”, akıllı adam..

Deny: Reddetmek, inkar etmek (Türkçe: yok de, denay, denanay)

During: (Durduğu) sürece

Nice (güzel-hoş – Türkçe yakın anlam kayması: Çok, bol) Bu konuda bir hocamızın hoş bir öyküsünü paylaşalım. Öz Türkçe üstünde çok hassas olan hocamız bir süreliğine ABD’ne gider, orada sürekli İngilizce konuşur, Türkçeden uzak kalır. Güzel ülkemize döndüğünde ilk gün bir bayramdır, sabah pastaneye gider, bir pastanın üstünde kocaman “Nice Nice Bayramlar” yazısını görünce kendini tutamaz, “Burada da mı İngilizce, bu ne özenti, şunu Türkçe yazsaydınız olmaz mıydı!” diye oradaki tezgahtarlara yüksek perdeden çıkışır. Görevliler şaşkınca bakarken, hocamız o an durumu anlar ve utanarak pastaneden kaçarcasına çıkar.   

Quite: Gayet

Turn: Dön

Order: Türkçedeki tüm anlamları “ordu” kavramıyla yakın ilintilidir: Düzen, sıra, emir vb.  

Haberdasher: Çerçi (Bunun gezginci satıcılar için söyleniyor olması Türkçe kaynaklılığını kesinleştirir. Çerçiler de bir yandan satıcılık yapar, bir yandan “haber taşırlar”.  Zaten “haber” diye bir sözcük ayrıca yoktur İngilizcede. “Dashing” ve “dasher” sözcükleri de ilginçtir. Atmak, fırlatmak anlamlarını da içerir ve büyük olasılıkla Türkçe “daş-taş” sözcüğünden kaynak alır. (Yine bir anlam kayması). Ama “Pebble Dasher” sözcüğünde çakıllı çimento anlamına gelir, ilginçtir.

Türkçe’nin Ural-Altay dil ailesinden gelmekle Avrupa dillerine tamamen yabancı olduğu iddiası, başta belirttiğimiz gibi “able” ekiyle geçersizleşmektedir. Bununla kalmaz başka bazı son ekler de İngilizceyle uyum gösterir. “Less” son eki ile “siz-sız” eki (bir şeyin bulunmadığını gösteren son ekler) hem anlam ve hem fonetik olarak ortak kökten gelme gibidir. Bitmiyor: İngilizcedeki “ly” eki ile Türkçenin “li” si tamamen örtüşür. Lovely-Comely: Sevimli.      

 Fransızca ve Almancada Türkçe etkisi

Bu yazıda yalnızca İngilizceyi mercek altına aldık. Oysa öteki diller üstünde yapılacak araştırmalar belki de daha derin etkilenmeleri ortaya çıkaracaktır.

İlk aklımıza gelenler

C’est bien (se biyen okunur- çok güzel, beğendim anlamına gelir). Ne diyor? Yanıt: Biyenmiş (Halk ağzıyla)

Ya (Almanca evet):  Türkçede “ya ya” (evet) veya “ya” (tabii-öyle)

Toparlarsak: Biz İngilizceye veya başka dillere sadece “yogurt” veya “khan” gibi birkaç kenarda kalmış sözcüğü verdiğimizi sanalım, elin Arabı, Acemi İngilizceye geçmiş nice sözcükle övünüyor.   Sobriety (sabır), tarif (tarife), gen-genious (cin kökenli), fever (fevr-ateşli), abode (abad-ev mülk sahibi yapmak), bad (bed-kötü), highly (hayli-fazla), new (nev-yeni), solar (solmuş) vb. vb…   

Ne zaman Türkçenin çok eski bir dil olmaklığından söz edilse birileri alaya alır. “Niagara şelalesi aslında Ne Yaygara değil mi” derler, “Amazon nehrinin de aslı Amma Uzun imiş!” Akılları sıra küçümserler. Sinema oyuncusu Susan Sarandon aslında Türkmüş, Mahmutpaşalı bir esnafın torunuymuş, futbolcu Gary Cahill de Türk asıllıymış, adı Cahil olarak okunmalıymış! Bilim insanları arasında çok rastlanan Stoudemire soyadının esası Sütüdemir olmalıymış. Ünlü otomobil firması Daimler aslında Kayseri asıllı bir zengine aitmiş vs.     

Latince “gnosis” sözcüğü bilimi, bilgiyi, öğrenmeyi anlatır. İngilizcedeki “know” ondan türemedir. Ya Türkçedeki “Öğrenme-ogrenme”? Benzerliklerin daha çok dillerin en eski temel kavramlarında ve fiillerde ortaya çıkması da bir rastlantı mı?  

Türkçe insanlık tarihinin en eski, Latince öncesi dillerinden biridir, dünyadaki diller belli başlı soylara ayrılmadan önce kurulmuş bir dildir ve tüm dillerin olmasa bile Avrupa-Asya-Kuzey Amerika dillerinin birçoğunun atasıdır.

Tülay Yılmaz

Facebook
yorumlar ... ( 151 )
24-12-2014
24-12-2014 16:47 (1)
Hocam ben de İngilizcenin "door" sözcüğüyle Türkçenin "dar" sözcüğünün muhakkak aynı yerden geldiğini düşünmüşümdür. Ayrıca biraz uçuk olacak ama, "science" sözcüğü ile bizdeki "say"manın her anlamı çakışmıyor mu? Saygılar. Kaan Ars.
24-12-2014 17:19 (2)
sayın editörler, kimmeryalı conan kardeşiniz sorar: bu yazıyı bir mizah unsuru olsun diye yayınladınız, değil mi? lütfen öyle olsun. öyle, değil mi? n'oolur! lütfen! wishful thinking'in doruğundayım şu an. ya da tebdil-i kıyafet halinde site okurlarının refleksleri daha kolay ölçülebilir diye mi düşündünüz? alt dudağım titredi. sağ gözüm seğirmeye başladı. içimde birazdan fırtınalar kopacak sanırım. Crom, sen benim aklıma mukayyet ol piliğz!
24-12-2014 17:19 (3)
gazete seçimi??? nayır! nolamaz! Thulsa Doom yılanlarıyla birlikte cehenneme gide! Conan... Koratay olmayan
24-12-2014 17:46 (4)
Konan, senin adın en baş kanıt bir kere oolum: ota b.ka konuıyorsun:) Aaahhahhahhaaaa! Kont Bırakula. Biliyorsunuz aslında insanları zalimlerden kurtarmak üzere "Bırak ula adamı!" diye müdahale eden bir kahramandır (uyk/peng, birinden alıntı, geçmiş gün). Gazete seçimi ise müthiş. Hep anlatırız, inandıramayız.
24-12-2014 18:54 (5)
Bu yazı psikiyatrist hocamın bizi denemesi bence. Koral Yunuk gibi. Deney yapıyor Sonra da Freud'a kızıyor. Hocam oluyor mu hiç? (Psikiyatri:pis ilk hatrı (freud hatrına bilim sayıldı yani), Hiç: iç: ich (varlık ve yokluk, yani varoluşçuluğun kökeni de orada aranmalı) Bunlar da mı tesadüf?
24-12-2014 19:45 (6)
Toronto'da bir haber kanalı vardır: 6.80 news. Kanalı googleda bulabilirsiniz. Spikerin Chicago / New York aksanıyla haberlerden önce 6.80 news cangılını geçmesi bana kendimi hep Türkiye'de hissettirmişti. Bakalım sansürden geçecek mi :)
24-12-2014 19:56 (7)
6.80 news'u açtım, gayet (quite) normal bir radyo gibi gözüktü, bunda sansürlenecek ne var, merak ettim. Cangılı daha yakalayamadım.
24-12-2014 20:25 (8)
Toronto'da çok Kızılderili var. ben metroda çok gördüm. rakamla 5 tane falan. ama tüy müy yoktu kafalarında. yüzde boya da hakgetire! royal ontario museum'da beyaz adamın onlara nasıl kibar davrandığını çok güzel anlıyorsunuz. kızılderililer de türk ne de olsa. ondan dolayı... 6.80 değil de 680 kanalının cingılı harbi manidardır. ben de ilk sefer araba radyosunda duyunca düşünmedim değildi hani. kızılderili, 680, ingilizce telaffuzun türkçedeki karşılığı, güneş!!! anam anam anam!!! neyaygara da yakın zati Toronto'ya (Torundu - Törendi). kışın gidin de yaygaranın büyüklüğü karşısında siz de bir ağız dolusu "ne yaygara" deyin. ayova, teksaz, arkansaz, kansaz felan da yerli malıdır nihayetinde. ha guzuma. atın kopulasyon organına konmayan konan
24-12-2014 20:25 (9)
7 numaraya... siks-eydi-niüvzzz diye okunur. cangıl dediğiniz de rudyard kipling hikayelerinde olan böyle maymunlu, kaplanlı Hindistan ormanına denir. cingıl o! conan güneşebakan
24-12-2014 20:28 (10)
Ben 7 nümero, bi yukardaki cangıl dediydi de onun için şeyettiydim, cangıl veya cıngıl daha bulamadım. Gerçekten cangılsa tehlikeli mi?
24-12-2014 20:41 (11)
Toronto'dan cangıl olmaz. olsa olsa kuş gözlemi yapılacak tuzla kıvamında bir saadet ortamı yaşanır. ama o kadar is'ad eder ki sizi, bir süre sonra sessizlik-durağanlık irtifasından oksijen zehirlenmesine maruz kalırsınız, beyniniz uyuşur. bizdeki çok şehirden cangıl çıkar amma. by the way (misal, bu da esasen türkçeden gelir. baydı be hey), ben 8'de 6'ya cingıl göndermesi yaptımdı. yayınlandı da siz hala cangılda ısrar etmektesiniz sandımdı. konan özürdileryan
24-12-2014 21:47 (12)
Okunuşundan nasıl bir tehlike bekliyor o cingılda anlayınca, bu cingıl beni cin kıldı (anlamamı hızlandırdı, konuya vakıf oldum, reklamların yapmak istediği bu değil mi, kökenine inince herşey(hershey's) daha açık). Cangıl ise canlardan oluşur ve sürekli can kılan ormanı tarifler bize. Sevenlere (7), yiğitlere(eyiğit-8) benden selam (say hi-salut) olsun. MB
24-12-2014 22:18 (13)
afferim la, yaratıcılıkta gelişme var. creative writing ilerliyor. durmak yok, yola devam.
24-12-2014 22:31 (14)
Kaan bey, işte görüyorsunuz, burada örneklemeli, sağlam bir kuramsal zemin sunuyorum, yine espri zannediyorlar, alay ediyorlar. Matrak geçeceklerine örnekler, sözcükler ve dilbilimi üstünden kanıtladıklarımı çürütecek savlar ortaya koysalar ya. Bilim böyle bir şey olmalı, sizin bu dedikleriniz yanlış deseler, kendi savlarını ortaya koysalar, herhalde ben de bu görüşlerimi yeniden gözden geçiririm. Bekliyorum eleştirileri. Tüm örneklerimi vermedim henüz, fakat sanırım en güçlüleri bunlar. Saygılarımla, iyi akşamlar dilerim. Tülay Yılmaz
24-12-2014 23:04 (15)
koral yunuk'tan beri ne gerçekten "gerçek", ne gerçekten "gerçek değil" tam olarak ayırdedemiyoruz. konfüzyon cenubigarbın afakını sarmış. hani ben barbar conan olarak gayet kanlıcanlı bir varlığım. beni bile ayü'nün veya Kaan Arslanoğlu'nun alterego sivilce irini olarak görenler olabilmişse... kim kim acaba? kim gerçek? kim replika? tam bir kaos durumu. ama yine filme alınan bir maceramda (conan the destroyer - konan desturver) birsürü ayna görüntüsü içinde canavar-büyücüyü nasıl öldürdüğümü ve ardından da daş gibi prensesi sırtıma yükleyip cenabet-sisli gölün ortasındaki kuleden nasıl topuklayarak kaçtığımı site sakinlerine hatırlatmak isterim. ne maceraydı ama!?! önemli husus, canavar-büyücü bile olsa adı-sanı, mernis'te kaydı olan bir yürekli adammış. şimdiki site dadangaçlarına baktıkça... titremem mücrim gibi baktıkça istikbalime. mücrim değilim. adım sanım belli. site dadangaçları adsız ya da erişilmez nikli oldukça size doğrudan yanıt gelemez. yoksa, güneş bizden sorulur!
24-12-2014 23:05 (16)
:)))) :)))) 15 nolu yorum için.
25-12-2014 00:36 (17)
Dünyadaki tüm aydınlar kendi medeniyetleri için kafa yorarken bir tek Türkiye'dekiler kendi geçmişini kucumseyerek bir yerlere varmaya çalışırlar. Entellektüel çevrelerde bu denli bir yozlaşma varken Tülay Hanımın yazısı herşeyin ötesinde bir cesaret örneğidir. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. HAZAR ARISOY
25-12-2014 00:48 (18)
hah! türksolu da geldi. şenlik başlasın! geç bile kalmışlardı. yetiş ya Star, hatta Mitra ve hatta Crom! hocam, Amerikan güreşi yarın başlarsa ringin kenarında kim olacak? halkın yenilmez savunucusu Hulk Hogan? Kimmeryalı Conan!
25-12-2014 08:19 (19)
Eh %100 Arslanoğlu tabii. İlk yorumlarda anlamayanlara gülüyorum burdan. (Lehistan Kralı I.Sigismund)
25-12-2014 08:20 (20)
tülay hanım iki sorum var: 1) bildiğim kadarıyla türkçe'nin ural-altay dil ailesine mensubiyeti tartışmalı, 2) bu kelimeler arasında kurduğunuz benzerlikler, bunların türkçe'den ingilizce'ye geçtiğini kanıtlamaz. avrupa dillerinden türkçe'ye geçmiş olabileceği gibi, hiç alakaları olmayabilir de. cümle yapılarını, kelime köklerini, fiilleri de incelerseniz daha sağlıklı verilere ulaşmaz mısınız? onur b.
25-12-2014 08:32 (21)
Onur bey, 1- Dil konusundaki tüm kuramlar zaten tartışmalı. Biz de tartışıyoruz zaten. 2- Bu kelimeler dediğiniz sözcükler Türkçe olduğu kesin gibi sözcükler. Avrupa dillerinden Türkçeye, Arapça Farsçadan Türkçeye, İngilizceye geçen sözcükler ki çok fazla sayıda elendi. "Onur" örneğindeki gibi. Köken Fransızcadır bildiğim kadarıyla. 3- Cümle yapıları konum dışı, başka bir araştırma konusu. Kelime yapıları ve fiilleri zaten inceledim. Tülay Y.
25-12-2014 11:22 (22)
Değerli okurlar, bu yazıyı ben yazdım (Kaan Arslanoğlu). Bir sorun niye yazdım :)) Epey bir zamandır İngilizcedeki Türkçe ve Türkçe çağrışımlı sözcüklere kafayı takmıştım. Bunu bir yazayım diyordum, bugüne kısmetmiş. Esas amacım başlangıçta mizahtı. Mizahtan yola çıkarak okurları düşündürmeyi amaçlamıştım. Ama iş ciddiye binince, örnekler çoğalınca kendim de kuşkuya düşmeye başladım. Şu anda bu yazdıklarım tamamen mizah diyemem artık. Bazı örnekler gerçekten ilginç ve üstünde araştırmaya değer. Yararlandığım başlıca kaynak Geoffrey Lewis'ın "The Turkish Language Reform-A Catastrophic Success" adlı kitabı, hayli nesnel ve oturaklı bir eser. Yaltırık, kut, poli, man, likid örnekleri oradan. Öteki örnekleri ben buldum. Özellikle "able" eki "durable" sözcüğü çok ilginç değil mi gerçekten? Arapça, Farsça asıllı veya bize zaten dışardan gelen sözcükleri olabildiğince eledim, bolca örnek çıktı. Kayıt düşüyorum. Sonuç: Güneş-Dil teorisi belli ki milliyetçi saikle ortaya çıkmış ve abartı +++
25-12-2014 11:22 (23)
eseri. Fakat antropolojik açıdan tamamen temelsiz değil, yabana atmamak gerek bence. Niye takma isim kullandım. Yine mizah olsun diye, bir de acaba tartışmayı artırır mı, daha çok ciddiye alınır mı diye. Ama baştan ciddiye alınmasının da başka riskleri var, okurlar bir kez daha kendilerini aldatılmış hissedebilir. Böyle düşünenler varsa özür dilerim. Resmi niye öyle seçtim. Ters köşe olsun, kışkırtsın, ilgi çeksin diye. Gördüğünüz gibi ne yapıyorsak bazı gerçekten ciddi sorunları gündeme taşımak için, insanları okumaya ve tartışmaya, bilime teşvik için. Kusurumuz olmuşsa affola. Saygılar. Kaan Arslanoğlu
25-12-2014 11:38 (24)
Tüh, biz de "bayan" yazar sayımız arttı diye seviniyorduk, tam "Tülay hanım, sanırım Güneş-Dil teorisini yakından incelemek istiyorum" yazacaktım :) LAKİN daha önce ıskaladım "milliyetçi saik" gibi Mahçupyan-Kıvanç janrı sözde kadim/kaknem terminolojiyi yol etmemize gerek yok zannımca, muhtaç olduğumuz neoloji ağzımızdaki asil dilde mevcuttur. Büşra
25-12-2014 12:07 (25)
Bir iki yorum dışında yazının içeriğine dair yorum yapılmaması üzücü. Yazıyı yazanın kim olduğu önemli değil, aslolan yazının içeriği. Çürütülebilirse seve seve o yazılar da okuruz, isimlerine şartlanmadan. 20 numaralı yorumcunun sorduğu sorulara benzer sorulara sahibim. Keşke bu çalışmaları geliştirebilsek. "Yalnız ve güzel ülkem"de farklı kültürlere dair çalışmalar hep alkışla karşılanırken (ki bilimsel çalışma alkışla karşılanmalı), Türk kültürüne dair yapılan çalışmaların -dillendirilmese bile- "ırkçı" bir yaklaşım olarak görülmesi, asıl amacın bilim yapmak olmadığını gösteriyor (sırf "bilim" dediğim için "pozitivist" olarak "suçlanıp" yorumumun daha en baştan mahkum edilmesine de hazırım). Zaman zaman karşımıza çıkan Türklerin milliyetçi reaksiyoner çıkışlarının nedenlerinden birisi de "yok sayılmak". Bunun birçok nedeni var ama bu çalışmalar ciddiyetle yapılmazsa onun yerini hamasi söylemler alır ve ülkede var olan körler-sağırlar diyaloğu devam eder.Yazının devamını umuyorum. BB
25-12-2014 14:35 (26)
Buralarda bir Selahaddin Eyyubi olacaktı gören oldu mu?
25-12-2014 14:36 (27)
Sn 22, Sanba S3 KA, okuru-yorumcuyu bol buldun oyna bakalım. Herhalde içimizde en çok eğlenen S3 oldu. Ama belki de sansüre uğrayan, bizim görmediğimiz yorumlar, işin mecrasının değiştiğini gösterdiğinden, erken pes etti bu kez. Sahte isim mi, isimsiz yorumcu mu kırmızı biberi daha çok hak ediyor bu durumda? mh
25-12-2014 14:40 (28)
Bu yazıya gelen bütün yorumlar yayımlandı sayın mh. Sitemizin VİP konuklarındansınız, bilmeniz gerek artık, yayımlanmayınca YAYIMLANMADI ibaresiyle belirtiyoruz zaten. Sahte isimli yazıların kaynağını (biz editörlerin bilgisi dahilinde oluyor zaten) açıklıyoruz, sahte rumuzlar ve isimsizler hiç açıklanmıyor. Aynı şey mi?? Kaan A.
25-12-2014 17:37 (29)
Biz biraz tembel bir toplum olduğumuzdan dilimizi geliştirmekte pek başarılı değiliz ve dışarıdan gelen sözcükleri YENİDEN ÜRETEMEDİĞİMİZ için aynen alıyoruz. Tabii ikinci kısım gavur için de geçerli. Mesela bizim KISMET sözcüğümüz İngilizce aynıdır. Neden? Çünkü yeniden üretemiyorlar. Akşam geliyor musun? Kısmet olursa... Haydi bakalım, bulun İngilizce başka sözcük, kavram her ne ise... AA
25-12-2014 20:25 (30)
Estağfirullah Sn. S3, sizin yanınızda bizim haddimize mi VİP olmak. Bana ekonomi klas haydi haydi yeter, ancak acil çıkış olursa memnun olurum bacaklar biraz uzun da. Yazıların kaynağını siz biliyorsunuz (IP adresi), biz ise kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyoruz ancak. Sahte isimli yazarınızı yaşatsanız güzel şeyler çıkabilirdi. Hele feminen esintilere şiddetle ihtiyaç var şu kurak çölümüzde. mh
25-12-2014 20:25 (31)
Sn. Müdüriyet, bizim müessese gece kadar açık acaba?
25-12-2014 20:54 (32)
31... kaça kadar? 10'dan sonra alkollü içki satışı yasak. ben onu biliyorum bitek.
25-12-2014 20:58 (33)
Arkadaşlar, yorum onaylarını soruyorsanız ben saat 12'de genellikle kapatıyorum, ondan sonra kafam zaten genetik nedenle çalışmıyor. 12'den sonra Taylan'a demiştim, onayları sen yap diye, o da olur demişti, ama bakıyorum bazen yapıyor, bazen dükkanı benden önce kapatıyor. Nihat o saatlerde zaten çok yoğun, bizim genç ise bağımsız, çalışma saatleri tamamen kendi kafasına göre. S-3
25-12-2014 21:57 (34)
ingilizcede gerçekten türkçe orijinli olup halen sıkça kullanılan (ve transfer öyküsü de epey ilginç olan) sözcük HURRAY, HOORAY ya da HURRAH diye yazılandır. JANISSARY'yi saymayalım bence. pek kullanılmaz. BERGAMOT'taki ses değişiminin izleri anlayana saz cinsidir (bey armudu). asıl garibi, bergamotun bize bumerang etkisiyle dönüşüdür! HORDE'u orta dünyacılar ve total warcular iyi bilir (ordu'dan geliyor. bundan da antimilitarizm şeysi çıkartır ya birileri). KIOSK fena değildir (ama esası türkçe değildir). GIAOUR vardır (ve tam olarak gavur anlamına gelir - kafir'in türkçeleştirilmiş formu) ve fakat pek kullanılmaz o da. yogurt'u, ayran'ı, doner'i, shish'i, shawarma'yı, baklavas'ı, tzatziki'yi, pastrami'yi, gulash'ı saymıyorum. onlar meraklısına... khan'la pasha zaten çok anlam ifade etmiyor (ortalama native-speaker için). elimizde kaldı 2 tane yüksek kuşku uyandıran kelime: kielbasa (Polonya'da yaparlar aslını. kurwa bilir-külbastı?) ve bugger (bugger off var! fenadır. aman diyeyim)+
25-12-2014 21:57 (35)
+ bugger'ın, türkçe'den köken aldığı varsayılan "bulgar" sözcüğünün fransızcadaki bozuk halinden devşirildiğini söyleyenler var. rivayet muhtelif. özel olarak bugger off demiyorum hiçbir site sakinine. cin işi küfür saklama huyum da pek yok. yani, bana dalınmadığı müddetçe! mukabele hakkımı kullandırtmamak bana adaletli gelmiyor by the way, baydı be hey. adımı yazıp "bu yorumu da yayımlanmadı" demişsiniz ya. kalbim kırıldı. onda hiç küfür yoktu! kavgayı "sönümlendirmek" için yaptığınızı varsayıyor ve yine büyüklerin ellerinden öpüyorum. ama öğrendim ki, gürsel abi gibi "topunuz faşistsiniz", "alayınız alçak" falan deyince makbul oluyormuş (bana da eski cinsel deneyimlerimi sormuştu gürsel abi, onu da yayınlamıştınız, hatırlatırım). ona da eyvallah. yine "yayımlanmadı" diye ıstampa koyduğunuz diğer yorumumda da bu "kategorik" stili eleştirmiştim oysa ki (ç'ye seslenmiştim)! sonuç: humble mütevazı demektir. cynik değil, cynic olacak. bir de homo habilis var ya? o able ordan gelir! a.y.a.
25-12-2014 22:57 (36)
asıl numara bence arapçada. bu sözcüklerin batı dillerine naklinde türklerin de kısmi etkileri olmuştur (hatta çoğunu yine türklerden almışlardır, ama kelime türkçe değildir). shire (ortadünyacı metis tayfası sevinmesin, zırtşayr, pırtşayr'da olan shire) şehir'den geliyor. burjuva'da (bourgeois), sıtrazburg'da, hamburk'ta, edinboro-budunboro'da ve hatta uzun malbuş'taki burg ve boro kısmı burcelarap'taki burc'dan geliyor. haçlı hatıralarıdır. fentıziroğlpileyink tayfası "ghoul" diye bişey öldürünce (ulan kılıçla hayalet nasıl ölüyo hiç anlamam zaten!) sevindirik olurlar ya. o ghoul da gulyabani'deki gul'dan gelir. gece vakti bu kanaldan da biraz "açımlayalım" mı? mete berk falan da gelsin. onun kafası bu tür şeylere site ortalamasının hayli üstünde basıyo. her ne kadar Rh uyuşmazlığımız varsa da kendisiyle, ben yiğidi öldürsem de dul karısına maaş bağlamayı ihmal etmem. bi de... gürsel abi'ye takılmadan duramam. abi, gelin vazgeçin şu gülgun feyman zırvasından. infaz ne demek abi? aya
25-12-2014 22:57 (37)
sevgili a.y.a ben böyle mi dedim? Sizin gibi zeki bir insana, kelimelerle "sevişen" birisine soruyorum... size açıklamaya gerek olduğunu sanmıyorum..gerçekten böyle söylediğimi-kast ettiğimi düşünüyor musunuz? gürsel
25-12-2014 23:20 (38)
gürsel abi, size saygım büyük. ama 36'da da yazdım. siz en azından ben size takılınca bunu kaldırabiliyosunuz. "vay ben senin gafana şu tokmaa bi çakiym hele seni albızın dölü" falan diye girişmiyosunuz. ben burada biraz da şu gri sovyet havasını azıcık yumuşatmak amacıyla ota-boka yazıyorum. ciddiye alınmaması gereken çok şeyi çok ciddiye alanlar var. ciddiye alınması gereken çok şeyi de kendi ideefikse halleri itibarıyla ya da dislektik tabiatlarıyla cıvıtan ya da makul tartışma ortamına yakışmayacak tarzda santrifüje almaya çalışanlar var. troller var. gerçekten artniyetli insanlar var. konuşma edebi, düşünme adabı, temel mantık gibi konularda "solcu"lar bari bu kadar düşkün olmasın. üzülüyorum. bu ülkenin entellektüel olduğu varsayılan insan popülasyonunun önemli bir porsiyonu kendini solcu olarak tanımlarken... yazık oluyor. ben bu site editörlerini tanımam. bin kere söyledim. babamın oğlu değiller. fikşın okuyamam zaten kolay kolay. onların pozisyonlarına da çok zaman katılmam.+
25-12-2014 23:30 (39)
+ama canım abim, etmeyin. bu adamlara stalinci, jdanovcu denince azıcık delikanlılık raconu bilen bi insan bundan gocunmaz mı? medyanın tekelcileriyle canciğer guzusarması pozisyonunda olup kendini hala devrimci diye pazarlamaya çalışan adamları ifşa/işaret edince yine mi taylan kara, nihat ateş, kaan Arslanoğlu suçlu? kral çıplak diyince çocuğu terörle mücadele timi mi götürsün? sorgulama tekniği bu mu olsun? ben bu ülkede ermeniler öldürülmedi demiyorum. haksızlığa uğrayan kürt yoktur da demedim hiç. ama sırf batı dünyasına manyel vericem diye kıçını yırtan bi roberkoleç dallamasının (talat halman da ordan bu arada) protesto edilmesini bile faşistlik diye damgalamak adil mi abi? tankı-topu-nükleeri olan güce elindeki taşı gösterip "biz de burdayız" diyen garibanlar mı faşist? "orantısız güç" bu değil mi abi? dünyayı kurtarmıyoruz nihayetinde (amarihan govboyundan çakma astronot değiliz neticede). ama birbirimizi de bu şekilde yemesek??? abim, saygılar, iyi geceler! kardeşiniz a.y.a.
25-12-2014 23:37 (40)
gürsel abi'ye yazarken yerim dar geldi. yaza yaza yaz geldi. derelere gaz (kaz-goose? ox-öküz var bi de. nası?) geldi. daha fazla yazacağıdım. tükenmeze zam geldi. la koçum, ille davetiye mi bekliyon? sana diyom mete berk. gelsene. özledim valla. hazır "Tülay Yılmaz" başlığı açmışken, dil cambazlığı yapak az. enverhacıcı site sakinlerinden hayır yok. türksolu da bi göründü, kayboldu. bu sefer tribüne oynicaz. sen, ben. sanba değil ama sambacı gibi yani. berezilya ekolünü bildin, he mi. kelime transferlerindeki bonservis bedelleri üzerine iki kelam da sen ediver. ben şimdi uyicam. gafam gazan! hasretle beklerim. konan feyirpileyciyan
26-12-2014 00:01 (41)
sevgili a.y.a ... bu rahatlığın, bu umursamazlık arkasına gizlenmiş heyecanın, dünyayı gökyüzünden seyredip dalganı geçmen.. bunları eleştirmem; biraz da bende olsaydı bunlar.. ama yok.. her şeyi çok ciddiye alıyorum.. (belki de seni dengeliyorum; hayat kendi içinde dengeler kurarmış ya;ben de böyle görevlendirilmiş olmalıyım!) Olay bir yanı ile abartıldığı kadar değil! Ama "biz", özgürlükçü sol da bu olayı abartmalıydı! Bu ülkede herkes kendine "müslüman!" Solcusu da.. yalnız kendine özgürlük istiyor. Laik'i,Kürt'ü, Ateist'i, Sünni'si..."İfade özgürlüğünü" yalnız kendisi için kullanmalı; diğerinin susmasını sağlamaya çalışıyor. Parti'ler içlerinde aykırı düşüneni aforoz ediverir... Bu "geleneği" eleştirmek için yazdım tüm onları. OP olayı dar açıdan bakıldığında "çocukça", "bağışlanabilir", abartmaya da değmez denilebilir; hoş görülebilir de... Ama bir geleneğin devamı bu.Zamanında aralarında çok derin farklılıklar bulunmayan sol fraksiyonlar birbirlerini öldürdüler
26-12-2014 00:08 (42)
birbirlerine sopalarla girişirlerdi.. Çocukluk dönemiydi belki ama "ifade özgürlüğü" en yakın yoldaşına bile çok görüldü.. OP meselesini de bu geleneğin devamı olduğu, kendi başına ele alınamayacağı için önemsedim.. Gördüğün gibi nasıl da eleştirildim.. Cümlelerim-kastım çarpıtıldı.. Çünkü bu tavır bir gelenektir ve geleneğin de sahipleri vardır.. Ve bu sahipleri de insan olarak öyle ya da böyle kendime yakın gördüklerim... Onlar kendilerine beni yakın görmeseler de... Y.Ü. "Cookie'ler, açıkgözlerin sinsi işlerinden söz etti.. Sinsi, yani alçakça işler yapanlar.. Ve oradan cooki'ler bağlamında kurduğum cümleler ile "sen bize alçak" dedin diyenler çıktı.. Faşist meselesini düzelttim.. Faşizan düşünce, davranış.. Ve önce bana söylendi bu; kendimi savunmam bile eleştiri konusu oldu; engizisyon da öyleymiş ya; itiraf etmekten başka seçeneğin olamaz... (İnfaz'a gelince.. ben de sevmem bu kelimeyi belki ilk kez kullandım.. 1000 karakteri geçmesin diye kısa olsun amaçlı..) gürsel
26-12-2014 00:15 (43)
Ox-Öküz, Cat-kedi benzerliklerini de eklemek gerekir.
26-12-2014 00:45 (44)
ox dendi.
26-12-2014 00:46 (45)
türkler kediyi anadolu'ya gelince gördüler. daha evvelden kediyi bilmezlerdi. onu zaten hint-avrupa tayfasından aldılar. tayfa derken i mean it. kedi mısır'da evcilleştirildi. nordik "tecimer"ler tuna boyunca karadeniz'e, ordan boğaz, dardanel, ege-mege diyip ta mısır'a kadar gelirlerken gemi ambarlarındaki hububata dadanan sıçan-fare surekasının fotzesine koymak için hayvanı gemilerine aldılar ve kuzey avrupa'ya kedi o yolla gitti. bunu harbi totomdan uydurmuyorum. kaynak çok sağlam. o yüzden cat, chat, katze, gato falan... hepsi zaten doğal olarak hint-avrupa orijinlidir (orjin krem vardı bi de. senin orgy'n, yok benim orgy'm. bacchanale!). bizimkiler de aynı hint-avrupa kökünü dönüştürüverdiler. uyku tutmuyo. uyku tutmuyo. uyku tutmuyo. neyse. meşguliyet tedavime devam edeyim. herkese iyi geceler. 7 cüceler. adımı yazmayı unutuyodum az kalsın. a.y.a.
26-12-2014 00:58 (46)
Aya madem davet etti adettendir icabet. Bridge oyununun da borucu ya da bir-üç'ten rusçaya biriç olarak geçip oradan ingilizceye gitmesi sonra bize briç olarak dönmesi hikayesi enteresan. Coffee de osmanlı kökenli kahvenin ingilizce hali olsa da değişmiş halini pek benimsedik. Arapçadan ingilizceye geçenler ise saymakla bitmiyor. Admiral emir el-bahrdan, mask maskaradan, typhoon tufandan, lemon limundan, tarragon tarhundan, mummy mumyadan, sugar sukkardan, cipher-decipher sıfırdan, tobacco tabbaktan, cotton kutndan, magazine mahazinden, alcohol el-kuhuldan, syrup şaraptan, crimson kırmızıdan, spinach isbinaktan, giraffe zurafadan, jasmine yaseminden (ne olacaktı), gazelle hazaldan geliyor. Almanac, adobe, chemistry, zenith gibi başkaları da var. Katalancada, ispanyolcada, italyancada arapça etkisi daha belirgin. İngilizceye genellikle bu dillerden geçmiş. Fransızlara koloni etkisi de olmuş. Malumatfuruşluk kabilinden saymazsanız naçizane katkım olsun izninizle. Saygılarımla.
26-12-2014 01:17 (47)
46 benim Mete Berk, efendim. (New York'ta Ephendi kebap house açıldı, benzerlik şaşırtıcı değil mi?).
26-12-2014 07:59 (48)
hoşgeldin. gıcıklık olsun diye değil. başkaları dalmadan ben pre-emptive strike yapayım dedim. sonuçta ben davet ettim seni. gece gece yorgunluktan gözünden kaçmış olabilir. şeker konusunda kısmen doğru kısmen yanlışsın. gavurlar kelimeyi araplardan aldı. ama kelime aslında hintçe! bir de kafirun tayfasının SUGAR CANDY tamlaması vardır. Reşit Behbudov "küçelere su sepmişem"i söylerken "istekana gend gatmışam" der ya. o gend de kıtlama şekeri gibi sert olanına deniyor (asukkari kandi). Kars'ta, Artvin'de hala bardağa istekan derler. rusça! devam edelim. mahzen/mağaza-magazine ilişkisi malum. peki ingiliz gavuru neden şarjöre de o ismi verir? hadi slayt makinesinin yükleme kısmını öyle çağırmasını anlarım da... bana o hep garip gelmiştir. göz göz olur. ondan mı ki? syrup-şarap değil de şurup'tan gelmiş olsa gerek. haklısın, sami dilinde şurup, şarap, şerbet, maşrapa, meşrubat falan hep aynı kökten. ama yine de köken şurup bence. TOBAGO??? Karayip yerli dilindeki köke bakalım. hürmetzzz
26-12-2014 07:59 (49)
Hurrah almanlarda zaten var mıydı, moğollardan mı kalma, viyana kuşatmasında "vur ha" mı değişmiş muhtelif rivayet mevcut. Kesin türkçeden geçmiş diyemiyoruz. Saygılar. MB
26-12-2014 07:59 (50)
Kedinin kökeni de net değil ama geç latince de cattus görülüyor. Mısır kökenli de olabilir. Türkçeye arapça kıtta'dan geçmiş olması yüksek olasılık. MB
26-12-2014 09:04 (51)
Gürsel bey, konuyu kaşımak istemiyorum. Fakat önce size faşist denilmiş sonra siz de başkasına demişsiniz açıklamanız doğru değil. Eski yorumları inceleyin, kimse size faşist dememiş. Siz başkalarına bol bol demişsiniz. Benim anımsadığım Perinçek'e, İşçi Partisi'ne her vesileyle faşist diyorsunuz çoktan beri. Bundan sonra kalminize hakim olursanız sorun yok, yine de hatırlatayım dedim. Saygılar.
26-12-2014 09:35 (52)
Sağol, ben de düzelttiğin zaman seviniyorum, söylediğim gibi. Yanlışlarımın düzeltilme olasılığı olmasa niye buraya yorum yazayım. Tobago'ya gelince ciddiysen ispanyollar iki adadan biri puroya benzettiklerinden o ad verilmiş. Köken arapça yine yani. Magazine, söylediğin gibi mahzenle ilişkili, depo, biriktirilen yer anlamları da olan bir kelime, bence ikisine de ordan dönüşmüş. Saygılar benden. MB
26-12-2014 09:35 (53)
Faşizmin etimolojik kökeni de ilginç. Birbirine sıkıca bağlı, demet anlamlarına gelen fascio'dan türemiş. Yani kökeninden yola çıkarsak belli amaç için biraraya gelmiş insanların eleştiriye karşı birlikte sızdırmaz bütün halinde davranış gösterdikleri topluluk anlamına geliyor. Kendin gibi olmayanı dışla, birliğe sokma diyor kelimenin kökeni.
26-12-2014 09:52 (54)
51 no'lu yoruma.. hiç olmazsa rumuzunuzu yazın lütfen. Bir konuyu tartışırken bağlama dikkat edin. Konumuz nedir. Karşılıklı söyleşide birbirini Faşist olarak değerlendirmek-değerlendirmemek. Sarhoş masası muhabbeti yapar gibi konu düzlemlerini neden karıştırırsınız? Amacınız İP ve DP için yazdıklarıma getirmek miydi? Ne acıklı bir haldir bu; son 30-40 yıllık tarih burnumuzun dibindeyken ... İP kitlesi bir yana.. ama İP, DP demektir aynı zamanda..DP faşizan uygulamaları savunan birisidir. Çok karanlık bir adamdır. "Derin sularda" manevra kabiliyeti yüksek, mekanik ve acımasız politikacı.. Merak ediyorsanız Gün Zileli'nin sitesine göz atıverin.. Konuyu değiştirmeyelim.. Karşılıklı konuşurken-yazışırken birbirimize "faşist" diyerek haksızlık ediyor muyuz? Ben özen göstereceğim.. "Faşizan" diyeceğim.. Ama Hitler'e Mussolini'ye ve Türkiye versiyonlarına, kanıtlanabilecek durumda oldyuğunda faşist demeyi sürdüreceğim.. Başka ne yapılabilir... Şimdi Hırsız'a hırsız demenin suç sayıldığı...
26-12-2014 09:53 (55)
zamanlarda yaşıyoruz diye Faşistlere de faşist denilmeyeceğini mi sanmıştınız.. Olacak şey değil.. Konuyu getirdiğiniz yere bakın... gürsel
26-12-2014 10:29 (56)
Ortamda doktor mebzul. Onlar da faşizmin kökenini bilemeyecekse yuh artık. Fascia iliaca, Fascia lata... Türkçede bile sert fasya kalıntılarına garip bir yansıma-adlandırma ile "sinir" denir. Köylümüz Kurban Bayramı'nda kesileli 1 saat olmamış hayvanın etinden alelacele pişirip yemek ister. Anatomiye saygılı olmayan "doğramacı" stiliyle parçalar tencereye atılır (tencere-kuşhane, gazan-aşhane, guş-gayna, aş-gayna!). Ondan sonra da azıcık pişmiş etten ağzınıza bi lokma atınca çiğne Crom çiğne! O fasyalı kısım büyür de büyür. Ağızdan katırkutur sesler gelir. Ve o lokma yutulamaz. Sonra da "spit out"! İşte o zaman ne derler? "Etin siniri gelmiş". Faşistin güneş dil teorisindeki yeri bu "sinir"le olan bağlantısından yani. TOBAGO'da ısrarcıyım. 4'te 2 Karayip yerlisi, 4'te 1 ispanyol, 4'te 1 capon olan bi tanıdığım vardı. Harbi çok "yakın" tanırdım. Kendisi (şekeri değil) sayesinde o bölge yerli dilleri ve ispanyolcaya geçişler konusunda epey mesai harcadım. Cumanız mübarek olsun. Konan
26-12-2014 10:47 (57)
Rabbim şu mübarek cuma günü aklımıza mukayyet olsun...Evrensel bilgi kaynağımız, kainatın kelime ve kavram deposu a.y.a.can, bir de Mete Berk kardeşimizi sahaya buyur edip, kendi aralarında uyku getirmek için laflarken, bizim ne hallere düşebileceğimizi hiç umursamıyorlar. Gözlerimiz kamaşıyor, kulaklarımız uğulduyor, varlığımızı sorgulamaya başlıyoruz. MB de az değilmiş hani. Güzel günler göreceğiz gibi görünüyor ancak, bir sözüm de editörlere olacak; bu gidişle sizin koltuklar yakında gider gibime geliyor:)) mh
26-12-2014 10:48 (58)
Sevgili Gürsel, editör olarak bir şeye açıklık getirmek zorundayım. Bu sitede hiç kimsenin birbirine faşist diye hakaret hakkı bulunmuyor. Aslında aşağılama hakkı da yok hiçbir yorumcunun. Fakat tartışma bölünmesin, bize sansürcü demesinler, yorumcu kırılmasın diye birçok zaman bu kurallarımızı çok gevşettik. Ama benim şahsi fikrim zaman zaman sana yaptığımız torpili artık yapmamak. Lütfen kimseye FAŞİST-ALÇAK vb. deme! Sen ona faşist dersin, başkası sana faşist der, bunun sonu yok. Burada İşçi Partili okurlar da var. Burada AKP'li okurlar da var. Ondan ve genel anlayışımızdan iktidardaki Erdoğan'a bile faşist demiyoruz. Dedik mi burası panayıra döner, başkası Apoya küfreder, öteki bilmemkime satılmış der, olmaz. Biraz saygı lütfen. Fikirleri hakaret etmeden ifadenin yolunu bulalım. Bu herkese çağrıdır. Saygıyla. Kaan Ars.
26-12-2014 11:06 (59)
Kaan Ars. Bey, Selahaddin Eyyubi'yi oralarda gördünüz mü acaba. Bu size üçüncü geliş olacak da. S.E.
26-12-2014 11:14 (60)
Selahaddin? mta değil miydi onun adı?
26-12-2014 11:24 (61)
Değildir. Bir başkasıyla karıştırıyorsunuz. S.E.
26-12-2014 14:58 (62)
alın, karın, boyun, burun... sonlarındaki (u)n eki ilginç değil mi? un, uno, ein, one... organ adlandırmalarında tek olanlara proto-türkçe formlarında 1 anlamına gelen sözcükle türetme yapılması garip gelmiyor mu size de? çift olanlarda da modern türkçedeki 2'nin köken formu kullanılmış: (e)k (hint-avrupasporda da en eski formun buna çok benzediğini iddia edenler var). kapak (göz), yanak, dudak, kulak, böbrek, bacak, ayak, dirsek, uyluk, topuk... husye anlamına gelenin de aslında karşılığı tam olarak "çift taş". güldüğünüzü farkettim. yok! o başka bir türetme formundan gelir. ve asıl anlamı "silah"tır. "yargıcı" (cerrah) da yarar ve irini boşaltır ya... oradan düşünün. dalyarak da silahsız asker demektir esasında (yani, silah bile teslim edilemeyecek kadar beceriksiz anlamında). cuma'yı eda ettik hayırlısıyla. güneş'e devam edelim. ay sov dı san nihayetinde (bkz: loğ loğ mahzun). hürmetler! Allah daha nice cuma'lara eriştirsin cümlemizi. amin. conan
26-12-2014 15:28 (63)
Selahaddin Eyyubi dördüncü kez gönderildi huzurunuza, bir zahmet ilgileniverin lütfen. Kendisi bağımsız bir kişiliktir ve hiç bir yerde şubesi yoktur. S.E.
26-12-2014 23:19 (64)
Kaan bey, Selahaddin Eyyubi olarak size bir yanlışım mı oldu da yorumum yayınlanmıyor? Nedir bu husumet? Nerde bu insanlar? Yoksa yok deyin bilelim...
26-12-2014 23:26 (65)
Sayın 64, bir Selahattin Eyyubi muhabbetidir gidiyor, ben bu işten bir şey anlamadım. Bize bu imzalı bir yorum gelmedi. 63'de de S.E. sormuş, Daha önce de sormuştu. Benim böyle bir yorumdan haberim yok. Yayımlanmasa YAYIMLANMADI diye belirtiyoruz zaten. K.A.
27-12-2014 22:25 (66)
Akmak, akıcı, aqua. Bu söylendi mi? Ayrıca: http://www.irishcentral.com/roots/New-study-claims-that-Irishmen-descended-from-Turkish-farmers-83217437.html?mob-ua=Y Mutluhan
28-12-2014 01:04 (67)
Aymak, moon, measure bence bu da incelenmeli...MB
28-12-2014 08:34 (68)
Bir süredir bilgisayarda bir öğretim seti ile İngilizce öğrenmeye çalışıyorum. Umarım kimse alınganlık göstermez ama kanımca İngilizce'den araklanan çok kelime var. İngilizce'ye de başka dillerden geçmiş bazı kelimeler var. Fakat zorlama benzetmeleri pek doğru bulmuyorum. Basit bir şey: Telephone= Telefon. Cihazı kim yapmışsa ismi o koyar. Yani kalkıp da telefon İngilizce'ye Türkçe'den geçmiştir diyemezsiniz. Ya da, party= parti'den hareket ederek, "parti bizden geçmiştir" diyemezsiniz, çünkü parti yapmak sizin kültürünüze ait değil. İngilizlerle Türkler'in fazla kültürel teması olmamış ki Türkçe'den ne kadar kelime almış olsunlar? Daha çok o taraflara giden Türkler kelime araklamışlar. Gerçek bu. Sorry. Arapçadan Türkçeye çok kelime geçmesi dindaşlıktan ve dindaşlık ilişkilerinden kaynaklanmıştır. İnglizlerle ne işiniz olmuş ki İngilizler Türkçe'den kelime almış olsunlar? Mesela concert=konser. Türkler'in tarihinde konser diye bir şey var mı? Bence fazla zorlamayın.
28-12-2014 10:50 (69)
Bazı yorumları okuyunca kendi yazı stilimin neden site sakinlerinin ezici çoğunluğunca ambalajı açılmadan iade edildiğini daha iyi anlıyorum. 68 numaralı yorumun yine de deney kapsamında sunulduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü eğer siteyi sınama amaçlı, sivil savunma tatbikatı babında yayınlanmış bir yorum değilse... Vay ki ne vay! Hatta abovvv (bkz: above)! Ultrasyoncu Banu'dan epeydir ses çıkmıyordu. Kanaatimce aynı stil. Ama benim de ufak bir önerim var. Alteregodan gına geldi (kına değil, pisleşme). Bence asıl sen fazla zorlamasan, hmmm?! Berber Kenan
28-12-2014 10:50 (70)
Sayın 68, telephone antik yunancadan tele:uzaktan, phone:ses kelimelerinin birleşimi, party (partitare) ve concert (concertare) latinceden geliyor. Başat kültür amerikan olduğundan herşey ingilizce gibi geliyor değil mi? Oysa hepimiz biraz romalıyız.
28-12-2014 11:10 (71)
Bir de şu var 68'in yorumuna düzeltme için. Biz son birkaç yüzyıldaki dil alışverişini konuşmuyoruz Güneş-Dil kapsamında. 10 bin 20 bin yıl önceki dil alışverişini ve Türkçe etkilerini konuşuyoruz. Mutluhan'ın aqua-akma katkısı da ilginç, ayrıca verdiği link de ilginç. K.A.
28-12-2014 12:29 (72)
Tamam. Siz haklı olun. Kavga çıkmasın. :)))
28-12-2014 12:46 (73)
Ben daha da ileri gidip bu ve bir kaç yazının "anarşik" üslubu enkapsüle etmek için editoryal bir manevra olduğunu düşüneceğim neredeyse. Nitekim bir kaç gündür okuduklarıma ne diyeceğimi bilemiyorum, daha doğrusu okuduklarımı idrak edemiyorum. Okuyasım da kalmıyor. Mutluhan'ın ilginç linki; 6000 yıl önce "Türkey" den gidip İrlanda'nın avcı-toplayıcı kadınlarını bafilleyen çiftçiler "turkish" olabilir mi? Bence Kaan'ın yerine dublörü yazıyor, OG ile çarpıştığında sakatlandığı için. Duvara astığımız o çorapların sahibi gelmiş olabilir mi?Hafta sonu iki barbar baş göstermeyince Ç.iftçi ve C.aner arkadaşlar bayağı çeki-düzen verdi ortama, geri kalanlar da uyum sağladı, değerli Arslanoğlu, değerli Kara ve değerli Ateş nefes aldılar bi yerde. Sadece onların yazılarının ciltlenerek yayınlandığı, elması en kırmızı 10 yorumcunun yorum yaptığı, haftada bir yahudliere yapılan zulmün oskarlık film tadında anlatıldığı, haftada bir de Türklük konularının irdelendiği bir ortam özlediğim. Mekin Naif
28-12-2014 12:50 (74)
O kadar zeki taktikçi değiliz sayın Mekin Naif, inan olsun içimizden ne geliyorsa yazıyoruz, sıramız falan da yok, gerçek naifleriz. Bir de bu kahvehane ve felsefe konusundaki son yorumu bizim M.F kafadarlar okumasın amman. Kahveden döşenirler yine. :)) S-3
28-12-2014 13:11 (75)
Sayın S^, orada anlatmak istediğim şey basit çe şu aslında: Mesela bir Tanrı var mıdır, yok mudur sorusunun cevabını ancak her insan kendisi verebilir. Sizin adınıza, "elit" birileri "Tanrı vardır, ya da "Tanrı yoktur" diyemez. "Ben senin adına doğrunun ne olduğunu belirleyeceğim, sen de onu kabul edeceksin." Hiç olur mu , olabilir mi böyle bir şey? "Din alimleri" denilenler de aynısını yapmıyor mu? Halk adına doğrunun ne olduğuna karar verip halkı sadece onların doğruluğunu kabul etmeye zorlamıyor mu? Bu kabul edilebilir bir şey mi? Olamaz böyle bir şey. Efendim bakın bugün Murat Belge yine piyasaya çıkmış, felsefe üzerine ahkam kesmiş. Halk? Halkı kim ipler M. Belge ve cüppeliler varken, değil mi? Buna itiraz etmek ve felsefenin halka inmesini sağlamaya çalışmak her sosyalistin görevidir. Zaten, düşünemeyen, itiraz edemeyen, sadece ittat eden beyinsiz zavallılar yetişsin diye felsefe dersleri ve felsefe halktan kaçırılmaktadır.
28-12-2014 13:14 (76)
Tamam, ben de tamamen sizinle aynı fikirdeyim, üstelik muhtemelen M.F. kafadarlar daha da aynı fikirdediler. Onun için dedim, sizi ve beni destekleyeceklerdir, ama onların ağzı çok pistir. Onu dediydim :)) S-3
28-12-2014 13:56 (77)
68, 72 ben değilim sevgili Kenan. Etimolojiden hiç anlamam... Herkese iyi yıllar. Banu Demir
28-12-2014 13:57 (78)
Köpeksiz köyde gezmiyosunuz ey diğneksizler. İşler ve dahi güçler vardı. Ondan pek havlamadım 2 gündür. Yarın sabaha bi enver anal-izi yetiştiricem. Bi de translasyonel risörç misörç var arada. Yoksa burada yapılan bazı remarklar direktman sandallı ayaklarımızın altına layık. Bekleyiniz! Tubigontinyut nihayetinde. Hürmetzzz. Berber Kenan
28-12-2014 16:14 (79)
Merhaba sayın BD! Yamulmuyorsam Davidoff Cool Water kullanıyodunuz siz. Bende had maniden şüphelense de mazharosmanhocam, esas itibarıyla sitenin afakındaki kimlik belirsizliği dumanından zehirlenmeye bağlı paranoyam mevcut gibi geliyo bana. O yüzden yüniseks kokulardan karakter tahlili zordur benim için. Hem benim Ultrasyoncu Banu diye andığım kişi siz değilsiniz. Onu yakından takip etmek için 2 ay evvelki D vitamini yağsız güreşleri dönemine göz gezdiriniz. Saman adam vs Balon yurdumkadını! Bu arada, ben Chanelciyim. Kuaför Canan
28-12-2014 18:08 (80)
Sevgili kuaför Canan sizi yamulttuysam affedin:) ben bu süre içersinde okudukça geliştim serpildim boy attım:) e tabi D vitamini damlası 2 ayda zihnimi açtı:) şimdilik kuaförümden memnunum. sevgiyle Banu Demir
28-12-2014 18:16 (81)
65 Muhterem Kaan beyefendi, Selahattin değil efendim, Selahaddin olacak. Haberdar olasınız diye yazıyorum. Bir de size hürmetlerimi göreceksiniz mektubumda. (Pek tabii bu mektubum size ulaşmış ise...) S.E.
28-12-2014 18:53 (82)
(ve bu da elbette ulaşmıştır...) Türk yoktur fakat Anadolu müslümanı vardır ayrıca. Fakat bu durumun şuurunda olmayan bazı gaafiller, asrımızda 'Türk, Türkçe' gibi laflar etmektedirler (ki biz bunların topuna birden faşist diyoruz) ancak hakikatin nuruyla onlar da yakında aydınlanacaklar inşaallaah. Kendileri, aralarında çıkardıkları seslere, Türkçe diyorlar. Biz ise ona 'mübarek Arapça'ya geçiş öncesi gürültü' diyoruz. S.E.
28-12-2014 18:53 (83)
(...ve son olarak da bu.) Hülasa, Türk yok ama, Anadolu müslümanı vardır, Kürt vardır. Hala Türk-Türkçe diyen ise, faşistin önde gidenidir elbette. Ha bu arada, sünni dışında müslüman da olmadığını belirtmeye gerek yok tabii ki. Muhabbetle. Selahaddin Eyyubi (Artık her şeyden haberdarsınız, 'bize bu imzalı bir yorum gelmedi diyemezsiniz)
28-12-2014 18:53 (84)
Banu Hanım, D vitamini'nin bir faydası da cildi sıkılaştırmasıdır. Bu faydası yeni bulundu hem de. Cildiyeci Coşkun
28-12-2014 19:46 (85)
82'den önce ilk 1/3'lük kısım nere gitti? (Türkçe diye bir dil yoktur... diye başlayan) Lütfen onu 81 ile 82 arasına koyun, yoksa lego bozulur. S.E.
28-12-2014 19:47 (86)
İsminde benzer fikrinde kürt şoven milliyetçisi tarih çarpıtan taklitlerimle ilgim yoktur. İlk SE (Selçuk Ekin)
28-12-2014 20:05 (87)
S.E., Selahaddin Eyyubi olarak geçer tarihte, aynı kişidirler yani. Selametle. S.E. ve Selahaddin Eyyubi
28-12-2014 21:43 (88)
D vitaminini bilmem ama prostaglandinlerin topikal (topik: bir Ermeni mezesi) kullanımıyla cilt problemlerinin anlamlı ölçüde gerilediğine ve hatta rejuvenatif etki görüldüğüne dair çokça yayın çıkmaya başladı (juven, Jön, Jung, Yunuk, young, genc... Güneş yine işliyor). Bir de memo tembelçizer'in bir kahramanı vardı. Neydi onun adı? Prens Jalahaddin miydi? Öyle aklıma geldi. Göztepeli Gülhazan
28-12-2014 23:35 (89)
Kaan beyefendi hazretleri, ilk 1/3 lük kısmın elinizde rehin olduğunu biliyorum. Ona, esir hukukuna uygun davranacağınızı ümid ediyorum. Bilahare hürriyetine kavuşarak hakettiği kutuda yerini alacağına inancım tamdır. S.E.
28-12-2014 23:40 (90)
Yahu söylediklerinden bir şey anlamıyorum 89, ikide bir yorumum kayboldu diyorsun, bizde kayıp yorum yok, bilgisayarında delik var herhalde, nereden ne düşüyorsa bir zahmet kendiniz kontrol edin. Bizde üçte bir de yok, size ait kutu da yok. K.A.
29-12-2014 12:36 (91)
Saygıdeğer Mekin Naif bey,yukarıda yapmış olduğunuz tahlilin cımbızlanmış olarak aşağıya yansıtılmış kısmı,birazcık üzerinde durulmaya değer.''Bence Kaan'ın yerine dublörü yazıyor, OG ile çarpıştığında sakatlandığı için. Duvara astığımız o çorapların sahibi gelmiş olabilir mi?Hafta sonu iki barbar baş göstermeyince Ç.iftçi ve C.aner arkadaşlar bayağı çeki-düzen verdi ortama, geri kalanlar da uyum sağladı, değerli Arslanoğlu, değerli Kara ve değerli Ateş nefes aldılar bi yerde. ''Hımmm!Şimdi paldır küldür bir yanıt vermeden önce kimi soruların tarafınızca yanıtlanması beklenmektedir.Dublör kim?Duvara asılan çorapların sahipleri kim?Ne denildiği tam olarak anlaşılmadan bir yanıt verilmek istenmemiştir.Aksi takdirde,üzerine titrediğimiz ''tartışma ilkesi''peşinen heder olabilirdi.Sizden bir dönüş beklenmektedir,Sn Naif.Etten kemikten bir zat olan Caner.
29-12-2014 17:42 (92)
Değerli Caner arhadaş; öncelikle yorumu dikkate aldığınız ve birazcık üstünde durmaya değer bulmuş olduğunuz için teşekkürler, bu da yılbaşı piyangosu oluyor. Kaan bey bana göre her zamanki performansına göre dağıtmış görünüyor - yerden göğe hakkıdır - bilir bilmez ona dokandırdım -o da benim hakkımdır-. Yani kendisinin dublörü oluyor, öncekine göre. Duvara astığın o çorapların sahibi geldi; Cem Karaca şarkısıdır, gerçek halkın burjuva tiri-virisi yerine gelmesi anlamında; hak geldi, batıl zail oldu hesabı. Ben ve Conan kardeşim hafta sonu ortada görnmeyince Ç. ve siz arkadaşlar birden sitede ne olması gerektiğini seslendirmeye başladınız; siz -satır arasında- ıvır zıvırı -biz oluyoruz- kenara atıp gerçek tunç sesli yazarlara ağırlık verilmesi gereğini tayin ettiniz örneğin. Yani çorapların sahibi oluyorsunuz, doğru anlamışsınız. Artık tartışma ilkesinin dibine vurabiliriz, etten-kemikten kadim çoğul kişilik Mack the Knife, Büşra & Cyranoı. Acık çalışmak gerekiyor. Sonrası Herod.
29-12-2014 19:12 (93)
Anlaşılmıştır.Bereket,yanıt vermeden önce sorma gereği duymuşum.Zira,anlamadan etmeden,yanıt vereceğim diye densizlik yapmak,isteyeceğim en son şey olur,Mack the knife.Selamlar.Sitenin gediklisi olmayan Caner.
30-12-2014 00:37 (94)
Listeye "sassy" kelimesini de ekleyebilirsiniz. sassy = kaba, kendini bilmez, küstah sası = Ege yöresinde, "sevimsiz, kaba, yersiz davranan" anlamında kullanılır. Sibel K.
30-12-2014 00:52 (95)
cık! o olmadı! alamancadan geçmiştir o sassy. onu büyük beyaz bilir. breh breh breh
30-12-2014 12:31 (96)
Science dergisi batı dillerinin 8000-9500 yıl önce anadoludan yayıldığını yazmış. http://m.sciencemag.org/content/337/6097/957.abstract?sid=192102e8-a5bc-4744-ac5a-5500338ab381 Aeneas'ta Vergilius, romayı truvalıların kurduğunu anlatıyordu. Truvalıların türk olduğunu iddiasını da ekleyin. (Konuyla ilgisi oldukça dolaylı ek: rammstein'ın haifisch klibinde de mebzul dekolte olmasını nasıl izah edicez hafız? Haifisch:hafız.) Heisenberg
30-12-2014 12:55 (97)
Odatv'de buradaki türden düşünceler görsem şaşırmazdım, ama açıkça söylemeliyim ki burada görmek şaşırtıcı geliyor bana. Bana göre bu pek mümkün değil ama, bir an kabul edelim ki bütün diller Anadolu'dan yayıldı. Hatta kabul edelim ki, Anadolu o zamanlar aslında baştan başa Türklerle dolu idi. Yani klasik söylemin aksine, kimse Orta Asya'dan demir döverek filan gelmedi. Diyelim ki böyle. Böyle olsa bile ne olacak? Buradan elde edilecek sonuç nedir: "Lan aslında bütün dünnya Türkmüş yahu!" gibi bir şey mi? Ki, bunu iddia eden bir şeyi hiç anlayamamış demektir: Eğer bütün dünyada beyaz insanlar olsaydı, "zenci" diye farklı bir tanımlama yapılabilir miydi? Yani, kendinizden farklı gördüklerinize başak bir isim, buna mukabil kendinizi ayırmak için başka bir isim kullanıyorsunuz. Bu durumda bence "bütün dünya Türk idi" gibi tuhaf bir noktaya varmaya kalkmayın. Çünkü bütün dünya Türk olsa idi, gerçekte "Türk" diye bir şey olmazdı. Bilmem anlatabiliyor muyum?
30-12-2014 15:35 (98)
Birbirleriyle yakın olan toplulukların herşeyleri (yemek, doğum-ölüm törenleri vb.) birbirlerinden etkilenir. Tabii ki dil de bundan ayrı değildir. Hem dil dile değmeden dil öğrenilmez. Yani temas eden kültürler illaki birbirini etkiler. Kültür-Sanat Eki
30-12-2014 15:35 (99)
sayın 97 (1,2,3...96,97! saydım), burası odatv değil. karıştırdınız sanırım. 96'dan seslenen de ulusal dezenformasyon müdürü soner aga değil. sitemizde arada sırada sarhoş barbar naraları ve bunlara kontratak olarak enverhocacı stil "site yönetimi uyuyor mu, yetti bu ahlaksızlar" ilenişleri duysanız da, dışarıdan gelen bağzı kimliği belirsiz it-kopuk türevi camları taşlasa ve kızlara laf atsa da (büşra'ya atamıyorlar. o ağdasız bacakları faş edince enikler tüyüyor!), bu site eşrafı genel olarak nezih (bilimsel ahlakı yüksek!) bir kitledir. size Y kromozom DNA haplogrupları G, Q ve R'yi azıcık okumanızı öneririm. 40.000 yıl yok nihayetinde. ayrıca, bugünkü "İsrael"in kuzeyinin neanderthal / sapiens karşılaşması için ilginç bir alan olması, afrika dışından en eski tarihli hominid kalıntılarının Gürcistan'daki Dmanisi'den çıkmış olması, Nuh Tufanı efsanesinin muhtemelen şu an üzerinde bulunduğumuz coğrafya'dan (bkz: Karadeniz'in oluşumu üzerine hipotezler) kaynaklanıyor olması... +++
30-12-2014 15:35 (100)
+++ yine üzerinde şu an bizim yaşadığımız coğrafyadan son 4000 yıldır milyonlarca neferin bir oraya, bir buraya hareket etmiş olması, ankara'nın eski adının galatya olması, tulum denilen zobilik zurnanın ne hikmetse dünyada sadece keltlerde (ispanya'da da gallegolar var. yani keltler. onlar da çalıyor. ne ilginç, değil mi?) ve fuat saka'nın akrabalarında popüler çıkması, buraya bizim değil amma ilk defa Papa 2. Urban'ın TURCHIA demesi (clermont konseyi, 27 kasım 1095!!! - ilk haçlı seferi geliyor; gazali emmi içtihat kapısını kapatıyor!), cumhuriyet'in ilk yıllarında da italyanca eski adın, yani TÜRKİYA'nın daha çok kullanılması, amarihanya gavurunun beyaz tayfasının kendisine "white" değil de "caucasian" demesi... bakınız, bunlar tesadüf değil. ama güneş de değil. ay hiç değil. hatta, ay inanmıyorum! etkileşim işte. dünya türkçe okusun diye slogan vardı (yeniçağ mı bulmuştu?). site sakinleri onu savunmuyor. sitenin yüksek ahlakı bunların da tartışılmasını gerektiriyor, o kadar. konan
30-12-2014 15:36 (101)
bu arada, 97'ye birşey daha söyleyeyim. dünya türk değil tabii. hatta bırakın dünyayı, batı türkçesinin türkiye formundan benim kanaatimce daha güzel (estetik) bir kolu olan (ve şiirde türkiye türkçesinden kesinlikle 20 gömlek üstün olan) azerbaycan türkçesini konuşanların çoğu da türk değil. yani azeri dediğiniz insanların büyük çoğunluğu, jirinovski şirininin de doğru tespitiyle, TURKIC değildir. ahıska türklerini, terekemeleri, dağistanlıları çıkartsanız azerbaycan'dan, "oğuz" genetiğinin havuzdaki oranı epey düşer. oysa, hiç de "faşist teğceğ" menşeli olmayan, gayet "yetkin" (ve gavur finansmanlı) bilimsel çalışmalar bugünkü türkiye genetik havuzunda "orta asya TURKIC" genetiğinin %65'ten daha az olmadığını gösteriyor (en yüksek oranı veren çalışma can düşman avrupa birliği'nden: %84!). şimdi buna da orhan pamuk kafasıyla "e ermenileri kestiniz, rumları kovdunuz, yahudileri döndürdünüz, yezidileri hamyaptınız) demeyin ama, olur mu? hani bana komaz. benim yarım rus! hafız süleymanov
30-12-2014 16:50 (102)
Türk yok, ova Kürt'ü vardır. Türkçe de Kürtçe'nin bir lehçesidir. K. Voyvoda
30-12-2014 18:00 (103)
hürmetli vlad tepeş, ne güzel söylediniz. hay ağzınıza sağlık. yukarıda andığım çalışmalarda dağlarda, karlarda yürürken kart-kurt sesler çıkarttıklarından o ismi almış türklerin ne kadar oranda bulunduğu da araştırılmış. en yüksek oran ne? %8,5! barajı aşamıyollar maalesef (blok kullansalar - ki neredeyse kullanmaktalar). yani kabadayılığın altında başka hesaplar olmasın? di mi ama?! sonra sadettin kaynak'ın hicaz şarkısını san'at güneşi edasıyla söyletiverirler adama. ayamadım beeen, doyamadım beeen. kazıksız barbar
30-12-2014 18:00 (104)
İlk insan/lar'ın çıkardığı seslerden, ilk lisanlar/diller ortaya çıkmıştır. Bu bizi ilk insanın yaratıldığı/varolduğu günlere geri götürür, çünkü ne kadar farklı "ilk" lisan/dil varsa o kadar çok ilk insan vardır. İlk insan/lar nerede ortaya çıktılar ve hangi sesleri çıkarmaya başladılar? İnsanoğlu dünya üstünde, aynı zamanlarda ancak farklı topraklarda belirmiştir. Yani Adem tek değildir, veya diğer görüşle evrim tek bir coğrafyada değil farklı topraklarda sürmüş ve bir çok yerde birden ilk atalarımız ortaya çıkmıştır. İyi de olmuştur. Manki Bizınıs
30-12-2014 18:01 (105)
Bütün dünya türk diye bişey yazıyor mu 96'da , 97 no'daki yorumcu? Hamaset de yok. Tarihle boş boş övünmek, ölüm döşeğindeki bir adamın gençliğindeki sağlığıyla övünmesine benzer. Science dergisinde yayınlanmış bilimsel çalışmaya baktın mı? Bilimsel çalışmalara bakmıyorsan, hislerine mi güveniyorsun? Hisset o zaman... Walter White
02-01-2015 11:51 (106)
göğüs göğüstür. karacoğlan göğüs diyince memeyi kastetmemişti. göğsü kastetmişti. çünkü çağrışımı itibarı ile "meme" deseydi kendisini delikanlılık raconunu bozmuş addedecekti. nokta! ve evet, erkeğinkine de meme denir. bicik denir. cicik denir. ama asla "göğüs" denmez. problem göğüste değildi zaten. "göğüsler" nedir? problem buydu. kibarlaştıracağım diye saçmalama özgürlüğümüz yok. kolejde benden bir önceki numaranın sahibesi, çok kibarcık bir "istanbulin" arkadaşım vardı. orta 1'deyiz. ders konusu yumuşakçalar, sertçeler falan. deniz hıyarı diyemedi kızceğiz. utandı, sıkıldı. "deniz salatalığı" çıkıverdi ağzından. ne gülmüştük! bağcı orda yazmayın dedi. zopaylan kovaladı da, ondan burdan yazdım. aya hürmetz
02-01-2015 12:52 (107)
Bir başka örnek Sermet Muhtar Alus' tan gelsin o halde: "Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi". MB
02-01-2015 12:52 (108)
Sn. aya 106, (meme muhabbeti bu yazının altında değildi ama SanBasal bir karışıklık oldu herhalde). Karacaoğlan zamanında memeye meme deniliyor muydu acaba? Meme olmayan göğüsün bir de sine, bağır, döş olanı var. slm. MH
02-01-2015 12:53 (109)
İsmet Zeki Eyüboğlu remarkını şimdi gördüm. Çok anti-profesyonel olmakla eleştirilen bir çalışma. 88'den beri pek ipleyen olmadı. Neyse. TDK da demesin bana kimse. O kurumun doğrulttuğu birşey var mı? Cumartesi gel. Vallahi yemeyiz seni. Meze bol. El kühul gani. Kaynağı veririm. Conan
02-01-2015 12:53 (110)
"Göğüsler avuçlarında" yazar Attila İlhan 1977 tarihli üçgen şiirinde , onu da ekleyelim... TDK'nın sözlüğünde göğüsün 4. anlamı memedir. Ben de meme demeyi tercih ederim, Siz istediğinizi kullanın. MB
02-01-2015 13:10 (111)
mehmet harma hoca gelemiyormuş. kaldık yine zagor - çiko başbaşa. bence no problem. mavranın tillahını yaparız. 106'nın sonunda neden burada yazdığımı açıklamıştım. yine okunmamış. sağlık olsun. cevaplar geliyor. karacoğlan zamanında meme vardı. meme çok eskidir. göğüsten daha eski! attila ilhan yazdı diye birşey doğru olmuyor. sermet muhtar alus yazınca da ı-ıh. ben yazınca da olmazdı. bunda demokrasi de işlemez. cumhuriyet kanunları geçerlidir. yanlışa yanlış denilir. o kadar. TDK yorumum bir üstte ışımış zaten. başka söze hacet? bu arada, döş göğüs değildir! mediasten ön kompartman + sternum belki denilebilir. sine için masonik semboloji / ezoterizm falan girişeyim mi? bence cık!
02-01-2015 13:09 (112)
Sayın 108 MH, Karacaoğlan her ikisini de kullanmış. "Ak memeler domur domur terlemiş" de demiştir. Saygılar. MB
02-01-2015 13:27 (113)
Yine geç farkettim. Benim demediğim birşeyi ben demişim ya da ima etmişim gibi strike'a çıkmışsın. Buna basketbolda basket + faul deniliyor. Yunus Emre alıntısı gereksiz. Çünkü ben sadece kadından yar / yaren / yaran olur da demedim. Gelin de yarenlik edelim diyen benim. Senin erkek olduğunu bilirken böyle laf geçirmeye mi çalışıyorum sence? Tabii ki hayır. Neyse. Yarenlik masası açık. Bu arada caud ile .öt arasında bir etimolojik bağ var gibi geliyor. Bunu da masada irdeleriz. SanBa kurulundan zumzuk yemeyek burda. a.y.a.
02-01-2015 13:32 (114)
Kadın ve hatun için son bir kaynak vereyim: "Gerhard Clauson. An Etymological Dictionary of Pre-thirteenth Century Turkish, Oxford, 1972." Davetiniz için teşekkür ederim. İstanbul'a uzağım. Size iyi piizlenmeler. Saygılarımla. MBb
02-01-2015 14:52 (115)
Martti Räsänen’in Versuch eines etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen(1969)'de de kadın kelimesinin Soğdça kraliçe anlamına gelen xwatun'dan geldiğini belirtiyor. Bu son olsun. MB
02-01-2015 15:19 (116)
"teknik olarak pek çok hata olduğu söylense de başvurulası en azından göz atılası bir sözlüktür... zira ilklerden olmasından... iyi bir başvuru kitabı niteliğindedir..." yukarıda adı geçen fin dilbilimci için yorumlar bunlar. ve ben sana hala anlatamıyorum. takanak yapmışsın. bunlar hep nişanyan stil. Soğdca almanların "aryanik" obsesyonları nedeniyle çok abartılıyor ve dahi yanlı olarak "köken" diye belirtiliyor. daha evvel de yazdım. yanlış! orta asya'dan horasan'a kadar uzanan sahada aryanik dil konuşulamazdı. ticari dil de olamazdı. çince yok muydu orada hiç? turanid ırk kalmamış mıydı? bu adamlar vahşi değildi. ticareti de bilirlerdi ve kendi kamusal düzenleri de vardı. lütfen! tekrar söylüyorum. bu etimon yanlış! nişanyan kötü demiyorum. taraflı diyorum! that's all! a.y.a.
02-01-2015 18:32 (117)
Sayın aya, bahsettiğim kaynaklar bilimsel türkçe etimoloji sözlükleri. Siz kaynak vermeden bunlar kesinlikle doğru değil diyorsunuz. Önceki tartışmalarımız da buna benzer nedenlerleydi. Siz gösterilen kaynaklara, kendinizden başka kaynak göstermeden itiraz ediyorsunuz. Çok bilgilisiniz ama bu yetmiyor, bilgileri siz üretmek istiyorsunuz anlıyorum. Ama yönteminiz de sorunlar var. Kadın, kat-ın'dan mı geliyor? İkna edici mi? Bence de arif, a-riff'den geliyor desem kanıt göstermesem... Güzel bir riff'i ancak arif olan çalabilir. Arapçadan geldiğini söyleyenler halt etmişler desem. Bence öyle çünkü... İkna edici değil mi? MB
15-01-2015 07:42 (118)
İngilizce "hoping" : Arabaya atlamak, binmek... Türkçede hoplamak: Zıplamak, binmek, omza binmek...
15-02-2015 10:27 (119)
Bu yazı gümbürtüye gitmesin, üzerinde daha çok ve ciddi biçimde tartışılmayı hakkediyor. Ciddi savlar ileri sürülmüş bu yazıda. Mutluhan.
15-02-2015 10:42 (120)
Bir sözcük daha bulduk. "El" eski İngilizcede de el-kol anlamına geliyor. Sonradan kaybolmuş, ama "elbow" sözcüğünde kol büklümü, dirsek anlamıyla kalıntısı yaşıyor. K.A.
20-02-2015 22:14 (121)
Derive ile türev benzerliği de çok ilginç. Derived, türedi- derivate, türet. Mutluhan
24-02-2015 21:21 (122)
Derive ile türedi biraz zorlama olmuş Mutluhan :))) Fakat yeni öğrendiğim bir şey var. Gerçi bu Farsça. Farsça, Arapça sözcükleri çıkarsan İngilizce kalmayacak :)) Bildiğiniz unvan veya hitap olarak "sir" sözcüğü nereden gelmiş bilin bakalım. "ser" sözcüğünden, "baş" sertabip baştabip, serasker: komutan. Bu kesin bilgi. Tabii "nev": yeni den türeyen, "news" ve benzerleri de çok. Kaan A.
24-02-2015 22:08 (123)
122'ye anında cevap. sir, ser'den türememiştir. insan maymundan türemedi. kuyruksuz maymunlarla ortak bi atadan geliyoruz. ama şempanzeden gelmedik. bu da tam ona benziyo. sir yazılan şey bugün türk bi speaker için "sör" diye seslendirilebilirse de, eski formları daha çok "sayır" ya da "sayr" gibi okunabilirdi. şekspiriyan teyatoraya meraklı middle-english takip ediciler (muhtemelen MB gibi) bunu iyi bilecektir. şimdiii, gelelim şu "sire" yazılan ve "sayr" gibi okunan eski forma... o da eski fransızcadan geçmedir. oraya da elbette romanik dönem kalıntısı olarak geç latinceden devşirilmiştir. senyör, senyor, sinyor (can bartu değil) falan bugünkü latinik dil ardıllarındaki "türev"leridir. ha bu kelimelerin "ser"le alakası yok mu? var! ama insan ve bonobo gibi bi ilişki sözkonusu. çok eski bi ortak atadan türemişler. hint-avrupa, hint-avrupa diye totomu yırtmamın sebebi buydu daha evvelisinden. pekiii, buradan başka bi ilginç sözcük akrabalığına bakalım mı? (p.s. türeve ben de Mutluhan +
24-02-2015 22:09 (124)
+ Abi'yi gücendirmeyeyim, zaten pek sevenim yok ortamlarda diye dalmamıştım. onda K. Arslanoğlu yorumu doğru). şimdi, bunu söylediğimde aslında çoğunuz "bilinçaltı" düzeyinde daha önce sezmiş olduğunuzu anlayacaksınız. reis-i cumhur var. di mi? riyaset var bi de. re'sen var hatta. reis (popeye olmayan; ula popeye dedim robin williams geldi aklıma, topraa bol olsun) de var. bi de oedipus rex var (passolini!). I.N.R.I. var. iesus nazarenus rex iudaeorum yani. nasıralı isa, yahudilerin kralı. carmıhtaki (bak bu farsça. car = 4, mıh = çivi) isa figürünün başının üstünde yazar ya. yaftasıdır! rex! roi, rey, royal (fıloş ruayel der bizim fransızca kırmalı poker jargonumuzda oyuncular), royaume-uni var (örovizyon'da ingiltereye puan verirlerken fransızca bunu derler: birleşik krallık - united kingdom hesaabı)... işte bunlar hep baş, kral, kraliyet falan. ama köken acep arapça mı? işte ben derim ki, portakal, orda gal! bence o da deel! ya ne? RA!!! eski mısır'da bi tanrı yaaa. a.y.a. hürmetzzz
24-02-2015 22:11 (125)
Sir meselesi Leonardo'nun yaşamını anlatan bir kitapta geçiyor, Charles Nicholls yazarı. K.A.
25-02-2015 07:57 (126)
Demek ki biji Serok Obama, long live Sir Obama sloganının ortadoğu versiyonu. Farsça İngilizce ilişkisinde çok haklısın Kaan. Aynı şeyi Kürtçe için daha güçlü biçimde söyleyebiliriz, Farsça'nın bir şivesidir aslen. Afganistan'da konuşulan ve eski Farsça'dan türemiş Deri dilinin aynısıdır Kürtçe. Kürtlerin Afganlardan tek farkı, Sünni olmaları, ayrı bir etnisite değiller aslında. Kökenleri de Anadolu değil Afganistan. Farsça görüldüğü gibi yüce evropa uygarlığının dilinin de atasıdır. Derive-türev niye zorlama olmuş anlayamadım, eşsesli ve eşanlamlı ikisi de. Mi
25-02-2015 09:33 (127)
Mutluhan Abi, etimoloji çalışmalarında ses benzeşimi ve anlam örtüşümü önemli kriterler. Fakat birbirinden tarihi ve coğrafi olarak çok uzak kalmış, az etkileşimli dillerde tutarlı bir sözcük transferi öyküsü kurgulamak ve bunu çeşitli dönemlerdeki metin örnekleriyle desteklemek farzdır. Yoksa neyaygara gibi oluyo. Arzettim. a.y.a.
01-03-2015 11:41 (128)
yahu amma kavga etmişsiniz biraz rahat olun be. az daha devam etse sezen aksu tartışmasına dönecek
01-03-2015 21:41 (129)
Cehaletimi bağışla 128. Sezen Aksu tartışması nedir? Amma kavga etmiş olduğumuza da değinmişsin. Nerden çıkardın? Mutluhan Abi'nin son Afganistan remarkına bile bişe demedim. Bırak kavgayı, düşük yoğunluklu münakaşa bile sayılmaz bu. a.y.a.
04-03-2015 10:09 (130)
YENİ EKLEMELER: Donatmak-Donate çok büyük ihtimal aynı kökenden. Teçhiz etmek-bağışlamak... Donatmak da don (giysi) sözünden geliyor herhalde. Socket-Sokmak.. Acı-Ache... Tamamen aynı anlamda, İngilizcede bazen okunuşun bazen yazılışın öncel olduğu hesaba katıldığında bu bir rastlantı olamaz gibi. Türkçedeki er-ar (yapar-yapıcı) eki, İngilizcede aynı runner, swimmer vb.. Urba (giysi) sözcüğü ile Urban (kentsel) sözcüğü.. Giysililer, kırsal olamayn giysi giyenler... den gelmiş olabilir. Gerçi bu Arapça ama Valide ile Value ve Valid çok benziyor, Veli-Valide aynı kökenli. Bir de komiklik olarak bizde binanın temel üstü beton zeminine subasman der vatandaş, subbasement'ın bozulmuş halidir, ama subasman binayı sudan, su basmasından koruduğu için çok daha işlevsel bir sözcük olmuş.. :)) Kaan Ars.
04-03-2015 16:32 (131)
dear-değer ??? dbo
05-03-2015 01:52 (132)
bazan kaan arslanoğlu bana bu güneş dil teorisi yazısından meşguliyet tedavisini subliminal olarak mı uyguluyo diye düşünmüyor değilim. donatmak "don"dan gelir diye kendisi zaten yazmış. ki donanma da aynı kökten gelir. giydirmek (laf sokmak anlamındaki günümüz sokak kullanımı deel!) anlamına gelir donatmak. donate ise amerikanizmdir. yani amerikan ingilizcesinde türetilmiş bi sözcüktür. "donare" latincede "vermek" anlamına gelir. donation da verilen şey oluyo yani. donation'ı 19. yüzyıldan evvel yazılmış ingilizce herhangi bi metinde gören olursa önce polise, sonra bana ihbar etsin. süpzek bi amarihalı koleç bebesi bu donation'dan "donate"i türetmiş muhtemelen. soket'e hiç girmeyeyim. yuva (ampul yuvası gibi) anlamına da gelirse de esas anlamı bi çeşit ayakkabı ya da kısa çoraptır. sondaki "-et" küçültme eki. poşetteki gibi (bunu 4 ay evvel hipomanik bi zincir kurguda açıklamıştım) aynen. yani? aslı? sok (sock)! çorap veya ayakkabı (çarığımsı)... devam edeceğim. a.y.a. ısınma turunda
05-03-2015 01:53 (133)
acı ile ache'in bi alakası sanmam ki olsun. cermenik bi kelimeden köken almış olması pek muhtemeldir. ve o kelimenin anlamı da "kötü" ya da "kötü ruh" falan gibi bişeydir. "senin içine cin gaçmış; gel şu gafatasını bi deliym de egzorşit yapalım" ya da filimsel adıyla trepanasyon burdan çıkmış büyük ihtimalle. "-er" ekine de hiç girmesek mi? ingilizce nihayetinde bi batı-sakson dilidir. yani cermeniktir. schweinsteig-er, beck-er, müll-er... gelelim urban meselesine. latincede de "medine-medeni" ilişkisi aynen korunmuş (aklın yolu bir). urbi et orbi diye bi zımbırtı vardır. yani hem ROMA'ya, hem tüm dünyaya... urbi - Roma'ya... urb - şehir - yani ROMA! ROMA - ŞEHİR. MEDİNE - ŞEHİR / MEDENİ - ŞEHİRLİ!!! by the way, oranın adı YESRİB idi aslında ve ÇIFIT kolonisiydi! akıllılar anladı. domuz niye 622'den sonra haram oldu? sünnet niye 622'den sonra popülarize edildi? sakal??? valide'ye remarkım budur: veled, tevellüd, valide... yani? doğuran kadın demek o. value ile alakasız! devam edenzi...
05-03-2015 01:53 (134)
komikliğe de değineyim. subbasement'tan değil, sous bassement ya da soubassement'ten türetilmiştir o (son ikisi aynı mokun fransızcada 2 farklı yazılışı). benim Red Sonja inşaat mühendisidir de... ordan bilirdim bunu. yoksa yapı teknolojileri bende ı-ıh! dear-değer eşleşmesine gelirsek... o da cıks! olmamış. dear 10. yüzyıl viking istilalarından sonra ingilizceye girmiş bi sözcüktür. orijini yine cermenik. ama transferi iskandinav kolundan geç dönemde olmuş. bu arada... o wisdom tooth'u hala "akıl dişi" diye tutmaya devam ediyor bir eski yorumcunuz. akıl dişi'ne akıldışı diyorum. 20 yaş dişi o! a.y.a. gece mucukusunu gönderir. zıbarmaya gider. hadi baş baaaş
05-03-2015 02:37 (135)
Bence dbo'nun dear katkısı da önemli. Sevgili aya ise bizim sözcüklere bu kez taban girmemiş, ama ayağının kenarıyla itelemiş. Bir kere bu sözcüklerin İngilizceye Latinceden geçtiği itirazı doğru değil. Sanki aya tartışmaya yeni katılmış! Güneş Dil teorisi bundan en az 5-6 bin yıl öncesinin Türkçesinin öteki dilleri etkilediği üstüne kurulu. Dolayısıyla bu doğruysa zaten Latinceyi de etkilemiştir, Latince dünyanın en eski dilllerinden değil bildiğim kadarıyla. Kaldıki Germen dilleri Türkçeden çok daha fazla etkilenmiştir, malum Asyalı barbar istilaları... Hürmetze hürmetz, sevgiye sevgi. Kaan A.
05-03-2015 08:09 (136)
Fransızca, chaussettes (şoset) çorap, chaussure (şosür) ayakkabı demek olii. Bi de boyle bakın...sous (fr.)-under (ing.), bassement (fr.)-basely (ing.). Yani subbasement ingilizce, sous bassement fransızcası. Yanlış diil, komik de diil, komik olan bizdeki, suyla ilgili olan su basmanı. saygı, sevgiler. mh
05-03-2015 08:13 (137)
"soket" den kastım "socket" ti arkadaşlar. Yani duy, oyuk, piriz vb manasındaki. K.A.
05-04-2015 11:07 (138)
"Geriatri" de Türkçeden geliyor. Yaşlananlar ne olur, geriler. Gerileyenlerle ilgili tıp dalı.
10-07-2015 20:29 (139)
Şu kefir meselesine burdan biraz değineyim istedim. Etimoloji de var çünkü. 1. Sayın Arslanoğlu, türkiyya'daki bu etrakıbiidrak tayfası onu pek bilmezler. Ben 4.5 yaşımdan 9 yaşıma kadar her hafta elimde bi tasla komşumuz olan gürcü hamin'den sadece o haftalık mayayı alıp eve getirirdim. Annem de bana ve abime o mayadan kefir yapardı. Biz zaten süt içmezdik. Yoğurt, peynir gani. Ama onlar yeniliyo. İçmeye gelince kefirdi işimiz gücümüz. Annem ve anneannem benim ayu gövdemi rus steplerinden gelen genlerime ve kefire bağlarlar hala. 2. Bence de çok sağlıklı bi içecektir. Fekat ben bu markette satılanına hala alışamadım. E bizim gürcü hamin de 94 yaşındayken hakkın rahmetine gavuştu. Bu gavur kafkaslar bize sırrı vermediklerinden biz mayayı türetemezdik. Yani en fazla 2 nesil giderdi. Maya nesli! 3. Mol gebeliğin üzüm parçaları vardır ya, aynı ona benzeyen pütürleri olurdu (minik). Onu süzüp bize kalanı içirirlerdi. Bi de, kapalı mayalanınca %2-3 alkol olur derdi anneannem. Muhtemeldir!!
10-07-2015 20:29 (140)
4. Gelelim etimolojiye. O da şu. Kefir "köpür"den türemiş olabilir. Özellikle gürcülerde f'leri p, p'leri f yapma adeti vardır. Kefir-kepir-köpür... Vay nat? 5. Hülasa, kefir candır. İçilmesini şiddetle tavsiye ederim. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Mucukusss. a.y.a.
10-07-2015 21:44 (141)
Karşı mucukuss diyeyim, ne diyeyim, adamsın. Selamı böyle hallettikten sonra da ekleyim ki, biz kefiri o eski usul (hakikisinden) yapmıyoruz artık. Yani o karnabahar görünümlü mantarımsı nesneyi bulalım da üretelim diye derdimiz yok. Yapılmış bir kefirden tıpkı yoğurt gibi üretiyoruz. O kitle oluşmuyor, ama kefir oluşuyor. Bunun için sütü ısıtmaya bile gerek yok. Kavanozda iki parmak kalmış (hatta hiç kalmayıp kavanoza sıvanmış) kefirin üstüne soğuk sütü kodun mu, baştaki maya miktarına göre üç ila beş altı saat sonra kefir oda ısısında oluşuyor. Ben bir keresinde deney maksatlı olarak süte bildiğimiz reflor (toz) ilave ederek de kefir yapmış idim. Ayrıca market kefirinden de darda kalındığında yeniden üretim yapılanbiliyor. Menşei Kafkasya diyenler de var, Orta Asya Türkleri diyenler de. Keşif babında yoğurt ve kefir dünyayaya kattığımız ender ürünlerdendir. Ülserimi ilaçları bırakıp sadece kefirle tedavi ettim ki, o zamandan beri ne ülser, ne reflüden büyük sıkıntı çektim. K.A.
10-07-2015 21:50 (142)
İstanbul Kapalıçarşı'daki baharatçılarda küçük kavanozlarda kefir mayası satılır. Tam olarak beyaz karnıbahar gibidir. Sütün içine koyarsınız, buzdolabında bekletirsiniz, süt, ayran-yoğurtumsu bir hale gelir, süzer içersiniz. Bu arada karnıbahar benzeri kefir canlısı da büyür, kavanozlara sığmaz, onu da suda yıkar fazlasını maalesef çöpe atar (maalesef diyorum çünkü o da bir canlı) mayalamaya devam edersiniz. Hafif ekşi gibi de tam da diil bir tadı vardır. Biraderle ben, bir de düzenli kefir içseydik kimbilir ne olurdu, düşünmek bile istemiyorum. Marketteki kefir, diğer süt ürünleri gibi endüstriyeldir ama Ankara Ziraat Fakültesi'nin üretimi kefirin, gerçek kefir olduğu söylenir. Ama bilmiyorum ben içmedim. Benzer sağlıklı bir ürün de yoğurt ve peynir suyudur, deneyin bir. Bir ara da kombu çayı vardı o da mantıklı görünüyor ama antioksidan kapasitesini ölçmek lazım en doğrusu. Değerli aya'nın kefir içilmesi önerisine ben de katılıyorum (Ha, bu arada KA nereye biz oraya...MH, MH, SH)
30-01-2016 13:16 (143)
Bir arkadaşım söyledi. Bazı dillerdeki “anlamak” sözcüğüne dikkat edin. İngilizce understand, Almanca verstehen, Yunanca episteme, Arapça vakafe… hepsinde “durmak” var. Bir şeyi anlamak için durmak gerektiğinden olsa gerek. İtalyanca capire ise bizdeki kapmaya uyuyor. Bizde bazı yerel ağızlarda kullanılan anlanmak da zorlayarak uydurulabilir, durup boşa vakit geçirmek… Başka birkaç örnek daha vereyim. Yabancı dildeki şu gezici evlere caravan denir, kervandan gelmiştir. Per sözcüğü ile her, beher aynı anlamda. Table, tabla, tabak aynı kökenli. Almancadaki herr, özellikle de er ile Türkçe er benzerlikten öte herhalde. Deep ile Türkçe dip aynı anlamda. İtalyanca perdere kaybetmek anlamındadır, yani perdelemek. Fransızca di okunan dit’in anlamı dedi, diyor vb.. Saygılar. Tülay Yılmaz
30-01-2016 18:16 (144)
Sayın Tülay Yılmaz (yoksam Koral Yunuk hocam mı desem?!), yine bi etimoloji yorumu ve yine birlikteyiz. Anlamak kavramı için Latince köken intendere'dir. İtalyanca'daki capire ve çekimleri geç dönem köylü ağızlarından transferdir. Asıl sözcük intendere! Kök t-n-d olur. Understand'de de var. Entender, intendere falan... Bir şeyi içine alacak, onu kapsayacak şekilde genişleme, uzama, esneme hali! Bence gayet de oturuyo. Ama mesele ille kavramların birebir karşılıklarının farklı dillerde çok garip bir şekilde aynı olmasını incelemekse bu etimoloji değil evrim biolojisi ve hatta dil genetiği başlığında olabilir. Buna bende süper 2 örnek var. Sütün kes-il-mesi... İspanyolca'da ne? Cortar-se! Yuhannes işte! Tam da kes-il-mek +
30-01-2016 18:16 (145)
+ oluyo. Peki nasıl oluyo da birbirinden bu kada uzak görünen 2 topluluk bir kontrolsüz fermentasyon ve sonrası pişirme sürecini garip ve alakasız biçimde kes-me eyleminin geçişli formunda anmayı uygun buluyo? İkincisi daha da ilginç bence. Bitch ingilizcede ne demek? Cıksss. Aslında aklınıza ilk gelen şey değil. Tam olarak çiftleşmeye teşne dişi köpek demek. Türkçede bunu karşılayan ad var mı? Olma mı?! Gancık! Birebir hem de. Gariptir ki daha olumsuz ve galiz kullanımlar da aynı kavram üzerinden türetilmiş. İşte ben buna pes diyorum. Bundan ayrı yürürüz ya. Hayırlısı. Gelelim Caravan'a. Biz bunu ta ne zaman MB nickiyle arz-ı endam eden sivriyle ele almıştık. Ama tabisi de Güneş deel bu. Arapça ve daha genel anlamda +++
30-01-2016 18:20 (146)
+++ Sami dillerinden Batı dillerine geçiş çoktur. Neyse... Gelelim dibe. Türkçede dip "derin" demek değildir. Ağaç kökü ya da dayanan odunun yere temas eden kısmı falandır (dipçik ordan yani). Oysa hindevropasporda bu tief ve türevleri derin su birikintisi-deniz anlamında kullanılmış evvela. Bence zorlama olabiler yani. Perde zaten Farsça ve duvar demek. Firdevs (paradise) de aynı kökten. Perderte, perderte despues... Cıks bence. Di??? Di diil. Dicere! Diksiyon. Dictionary. Hatta diktatör! Demedim mi, demedim mi, gönül sana söylemedim mi? arif yavuz aksoy Herr Arslanoğlu'na hususi hürmetsss. O er gerçekten o gibi. Ama Perinçek Viking değil! a.y.a. balatasss yağlasss
30-01-2016 18:53 (147)
Sayın Arif Yavuz hocam, katkılarınız için teşekkürler. Biliyorsunuz Güneş Dil Teorisinden daha geniş açılmıştı tartışmamız. Doğu-Batı dilleri arasındaki geçişlerden de örnekler vermiştik. Ama bu ayrımı yinelemeniz iyi olmuş. Güneş Dil Kuramı tüm dillerin kökenini en eski (3-4 bin yıl önceki Türkçede arar. Kervan, perde örnekleri bu bağlamda. Deep ile dip arasındaki benzerlik için biraz soyutlama gerekiyor. Yoksa sözlükleri motomot karşılaştırsak hiçbir sözcük aynı değil. Dip aynı zamanda bir derinliğin (örneğin gölün) en altıdır, ne kadar derin dediğimizde dip ne kadar altta demiş oluruz. Fransızca il dit, je dit (diyor, diyorum) okunuşlarında il di, jö di, de bakalım ne demek? Avrupalının yazılış okunuş farklılığı saçmalığına takılmayacaksınız, köken olarak daha asıl olan okunuştur, yazılış değil. Ortak genetik köken katkınız da yerinde ve her şeyin esası buradaki şaka ve abartmalarımız dışında zaten o. Chomsky'nin ortak dil modülü kuramı didim. Latincedeki anlamaksa konu dışı.SSS TY
30-01-2016 23:24 (148)
je dit değil je dis olacak ç.
31-01-2016 10:46 (149)
Pek muhterem TY büyüğüm, kuzen Chomsky'yi kuzenimin kuzeni Pinker'dan ayırıp daha kallavi bi incelemeye tutsak mı? Bir de, bu yazı başlığı altında mı olur, başka bir başlık açılır mi bilemiyciğm ama, etimoloji değinilerimizi ve kavram adlandırma-kültür/medeniyet tarihi notlarımızı birbirimize daha kolay ve sık aktarabilsek ne hoş olurdu. Sitedeki gomonislerin gomonislikleri zaten sabit. Bari bu mecradan bazı kıvılcımlar çıkabilir ve yeni birşeyler konuşabiliriz diye umuyorum. Hürmets milsss efendim. Garip Yusuf Paksoy.
31-01-2016 13:31 (150)
Pek muhterem Garip Yusuf Bey'in yukarıdaki dileğine katılıyor ve sitede dil-tarih- coğrafya eksenli kallavi etimolojik yazılar okumayı diliyorum. Kimbilir,devrim soldan değil dilden gelir. Elif F.
01-02-2016 10:49 (151)
saygıdeğer gomofti başganım, lazca ve gürcüce konuşulan mahallerde başlık-papak-şapka anlamına gelen bi sözcük vardır. tam telaffuzu khuti-khudi gibidir. kırmızı başlıklı kız'ın ingilizce adı nedir? the little red riding hood. huğd - khudi! nerdeeen nereye! a.y.a. nerden nereyesss
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210675
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.