Yine Orhan Kemal Roman Armağanı ve yine skandal – Bilmece (6)

Yine Orhan Kemal Roman Armağanı ve yine skandal – Bilmece (6)

Bir gazetemiz baş sayfadan bildirmiş. İçerde de geniş haber yapmış. Bilmecemizin fotoğrafı da aynı gazeteden. Haber başlığı ve spotu şu şekilde:

Necati Cumalı’ya verilen Orhan Kemal Roman Ödülü tartışmalara yol açtı. “Viran Dağlar”ın ardındaki ödül. Seçici kurul daha toplantı yapmadan, ödülü kimin kazandığı bir gazetede nasıl açıklandı? Orhan Kemal gecesinde ödül sahibi neden açıklanmadı? Ödül törenine Nurer Uğurlu dışında neden hiçbir jüri üyesi katılmadı?      

Aynı sayfada aynı konuyu değerlendiren bir yazarımızın yazısından geniş bir bölümü aşağıda aktarıyoruz. Sonra üç sorumuzdan biri “kim bu yazarımız?” olacak.

Edebiyatın karşılıksız bir uğraş olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Bireyin kendi kendisiyle baş başa kaldığı sürece yarattıkları, kendiliğinden bir karşılık yaratıyorsa yaratır. Bunun için özel çabalar içinde bulunmak, sanırım edebiyatı doğasına uygun olmayan başka düzlemlere sürüklemek demektir. (…)

Bilindiği gibi, yazarın yaratıcı emeğinin karşılıklarından biri de ödül’dür. (…) Olumlu düşüncelerin ürünü olduğu besbelli. Gelgelelim, ödül bir kurum olmaya yüz tuttukça, giderek kendine kapanan bir kuruma dönüştükçe, amacından sapmaya da başlamış olmalıdır.

Şurada aykırı bir durum görmüyor musunuz? Kendileri yazar olan birileri, kim bilir hangi çetin uğraşların sonucunda yarattıkları yapıtlarını, kendilerinin değil de başkalarının değerlendirmesini bekliyor. Bu değerlendirme biçimlerinden biri olarak bazen de “ödüllendirme”yi. Dolayısıyla o edebiyat yapıtını değerlendirme, yargılama yetkesini kendinde gören kişiler, kurullar, kurumlar oluşuyor. Hangi ölçütlerin geçerliliğine dayanarak? (…)

Öznel niyetler ne olursa olsun, sonunda ödül bir kuruma dönüşmeye başlamış mıdır, artık orada çürüme başlamıştır. Ödül kurumunun doğasında içselleşmiş bu çürümeyi önleyecek bir güç görebiliyor musunuz? Kendi yaratım sürecine karşılıklar arayan ve aradığı karşılıkları kendince bulan bir süreç olarak görenler, ödül kurumundaki yozlaşmayı da baştan verili kabul etmek zorundadırlar. (…) Yarışma içinde gerçekleşen bir yazınsal yaratım süreci düşünülebilir mi?

Bütün bunlar, ödüllerin edebiyatın doğasıyla çelişen olumsuzlukları. Bu olumsuzluklara uğramadan ilerleme olanağı var mıdır? Vardır elbette, ama son örnek olarak bu yılki “Orhan Kemal Roman Armağanı”nda yaşanan olumsuzluğu düşününce, bunun ne denli güç olduğu da görülüyor.

Kısacası bir tek kurtarıcı kalmıştır elimizde: vicdan. (…)

Ödül kurumu, demek ki ödüllendireniyle ve ödüllendirileniyle olumsuz bir işlev görmeye başlamıştır. Kimilerinin kazanmak için yırtındığı o karşılıklar, artık çok önemli olmuştur olmasına, ama boşuna.

Edebiyatın gerçek ve katkısız karşılığı yalnızca zaman içindedir.     

Konuya tamamen kaba sosyalist açıdan siyasi bakan bu sekter yazarımızın yazdıkları yetmiyor sanki! Aynı gazetenin aynı günkü sayısında bir başka solcu, dogmatik, sekter yazar edebiyat üstünden bize ahlak ve siyaset dersi veriyor!! Onun da yazısından bir bölüm:

Tarihin şu evresinde, Türkiye’de sanat ve kültür üstüne konuşmak, yazmak, düşünmek çok güçleşti. Çünkü bütün ortam, sanki, sanatı ve kültür boğmak için biçimlenmiş gibi. Belki de bu nedenle, inadına bu konularda düşünmek ve yazmak gerekiyor. (…)

Bireyselleşme, sanatın temelidir ve farklılaşmayı içerir. Gün geçtikçe farklılaşmayı reddeden, günah ya da norm sapması ya da suç gören, dolayısıyla onu yasaklayan bir kitle histerisi “kültürü” yaratıyoruz. Farklı olmamakla huzur buluyoruz.

Her şeyin ölçüsü “başarı”. Bunun parayla ifade edilir bir başarı olması gerekiyor.

Gösterişli tüketim yapmak durumundayken yapamıyorsak, adamdan sayılmıyoruz. Bu ortamda, bu yapıya kendini uydurabilen, değerinden çok fiyatı olan sanat ürünleri veya sanat biçimleri yaşayabilir – zenginlerin aynı zamanda bir yatırım olarak düşünüp satın aldıkları pahalı resimler gibi.

Doğal olarak her şey yüzeyselleşti. Herhangi bir şeyle uzun uzadıya ilgilenecek vaktimiz yok. Medyada sözlüsü ve yazılısıyla cehaletten geçilmiyor. (…)

Hayat kan revan içinde. Cinayeti kanıksadık. Bu ortamda sanat ve kültür…

Ama, evet, bu ortamda sanat ve kültür! (…)

Egemen yapılanmalar, sanata ve kültüre eni konu düşman. Dolayısıyla ortam, böyle değerleri ciddiye alan insanları otomatikman marjinalize ediyor. Ama marjinallik, sanat için zorunlu olmasa da, hiç alışılmadık bir varoluş biçimi değildir: Tarihten de çok iyi bildiğimiz gibi, çığır açan sanatçılar ve akımlar marjinal kuytuluklardan doğmuştur.

Ve sanat eleştireldir. Hayatının başlıca kaynağı içerdiği eleştiridir. (…)

Bu dönemde, belirli değerleri hâlâ değer sayan insanların, bir ahlâk ve erdem cephesi oluşturması gerekiyor.

Aslında her dönem gibi, bu da uzun vadede geçici. (…) Verdiği insani zararın, yarattığı insani kirlilik ve değer erozyonunun uzun vadede giderilmesi, böyle bir cepheye ve elbette onun merkezindeki sanat ve kültür etkinliğine bağlı olacaktır.

Şimdi SORULARIMIZ: Bu gazete hangi gazetedir? Birinci yazar ve ikinci yazar kimlerdir? Tabii, bunu bilene de kitap hediyemiz olacak. 

Facebook
yorumlar ... ( 50 )
30-10-2014
30-10-2014 08:25 (1)
Ben bilemedim. Sanchez.
30-10-2014 08:27 (2)
Ödül nedir Nihat Bey?
30-10-2014 11:17 (3)
Sonradan ekledik yazıya. Kusura bakmayın. Bilene yine kitap gönderiyoruz. Belki iki kişiye de gönderebiliriz. :)) Editör-3
30-10-2014 12:17 (4)
Bir ipucu verseniz Nihat Bey. Olayın 1995'te geçtiği bilgisi dışında bir şey.
30-10-2014 12:21 (5)
Ben Nihat bey değilim. Editör-3 Kaan Arslanoğlu. Biraz daha okunsun, daha 24 saat olmadı, sonra belki ipucu veririz. Saygıyla.
30-10-2014 22:50 (6)
Varlık dergisinin son sayısında Mehmet Rifat "Ödül Jürileri ve Boris Vian’ın Tepkisi" başlıklı çok ilginç bir yazı yazmış. Boris Vian, "Günlerin Köpüğü" romanıyla 100 bin franklık pleiade ödülüne aday oluyor. O zamanın en büyük edebiyat ödülü bu Fransa'da. Hatta jurideki Sartre, oylama yapılmadan günler önce oyunu Boris Vian'a vereceğini açıklıyor kamuoyuna. Ama ödülü bir rahibe veriyorlar. Buna çok içerleyen Boris Vian da kendisi küçük bir yayınevi kuruyor ve sadece o yayınevinin yazarlarına verilmek üzere ironik bir ödül uyduruyor. İşte juride Vian'ın karısı falan var. İlk ödülü de kendisine veriyor Boris Vian.
01-11-2014 13:06 (7)
Artık birkaç ipucu vermenin zamanı geldi. 1. yazar aynı ödül jürisinin üyelerinden biri. Sonrasında yine pek çok ödül jürisinde yer aldı. Geçtiğimiz aylarda yeniden alevlenen tartışmada fikri sorulduğunda böyle tartışmalarla ilgilenmediğini söyledi. Alıntısını yaptığımız yazı onun gazete için bu konu çerçevesindeki demeci. 2. yazar gazetenin sürekli yazarı. İletişim yayınlarının gurusu ve Orhan Pamuk'u megastar yapma projesinin mimarı olarak biliniyor. İletişim yayınları Pamuk'u büyük bir ücretle transfer etmiş, sonraki ilk kitabına aynı anda 20 baskı yaptırtarak, kitabın reklamını basılmadan patlatarak Türkiye yayıncılık dünyasında pazarlama devrimi gerçekleştirmişti. Editör-3
01-11-2014 13:25 (8)
Yaşasın devrimciler. Helal olsun onlara.
01-11-2014 13:27 (9)
Bildim 1. yazar Doruk Yavaşlan mı yoksa? CB
01-11-2014 18:22 (10)
İkinci yazarın Murat Belge olduğu ortaya çıktı. Gazete Yeniyüzyıl. İlk yazar kim? Hilmi Yavuz olabilir mi? İlk yazar için bir ipucu daha rica etsek.
01-11-2014 18:27 (11)
Değerli arkadaşlar, oyunun kuralını daha önce bildirmiştik, o yüzden tekrarlamadık. Ama cevap verenin adını, hiç değilse sabit kalacak bir rumuzunu bildirmesi gerekir ki, kitap hediyemizi kimin kazandığını görebilelim. O yüzden adsız, hiç değilse rumuzsuz cevaplar yayımlanmayacak. Taslakta durur. Ama okur göremez. Bilmeceye devam. Başarılar. Editörlük müdüriyeti.
01-11-2014 21:22 (12)
Müdürlerim, bilmeceyi bilemesek bile süreci takip ediyoruz diye bize de bir kitap hediyesi düşünülebilir mi? Sanchez.
02-11-2014 12:21 (13)
Tüm editörlerimize sesleniyorum, ne oldu şu bizim kitap işi. Elinizi korkak alıştırmayın verin gitsin şu yorumculara da kitaplarını. Zaten yorumcu sayısı oyuncu sayısından daha fazla. Sanchez.
02-11-2014 12:24 (14)
Bilen çıkmazsa düşünürüz, birkaç gün sabır :)) Yalnız hadi verdik diyelimi Meksika'ya kadar posta masrafını kaldıramayız :) Müdüriyet
02-11-2014 16:51 (15)
İnsanbu, işşte bu! Posta sorun değil. Sanchez gelir, kitabı alır;)). Sanchez.
02-11-2014 16:52 (16)
Madem pinti müdüriyet yeni ip ucu vermiyor ben vereyim. Gazete çok büyük ihtimalle Yeni Yüzyıl. İlk yazar şunlardan biri: Yasemin Çongar, Aslı Aydıntaşbaş, Metin Münir, Kürşat Başar, Ali Bayramoğlu, Ayfer Tunç, Leyla İpekçi, Tayfun Talipoğlu, Can Dündar. İkinci yazar Murat Belge.
02-11-2014 16:52 (17)
(Yine gönderiyorum, önceki ceptendi bu dizüstüden) İşte Müdüriyet işte medeniyet! İnsanbu işşte bu! Postayı düşünmeyin, Sanchez gelir, kitabı alır ;). Sanchez.
02-11-2014 17:13 (18)
İkinci yazar tamam da, ötekileri desteksiz atmışsınız, ipucunu da dikkate almamışsınız. Yeni Yüzyıl'da böyle "sol" değerlendirmeler çıkar mıydı kolay kolay? Müdüriyet
02-11-2014 21:36 (19)
Sayın Müdüriyet, Sançez gelirse desperadolarıyla gelir, sadece kitabı değil, IP numaranızı bile alır, ortada incir yaprağıyla kalırsınız valla. Sonra sizi Klint İstvud bile kurtaramaz. Ödemeli gönderiverin şunu da başınız belaya girmesin. İmza: Makinist
02-11-2014 23:25 (20)
Makinist sevdim seni. İmza: Sanchez.
03-11-2014 20:48 (21)
Cevabı açıklıyoruz: Gazete: Evrensel Gazetesi 10 Haziran 1995. 1. Yazar: Semih Gümüş. 2. Yazar: Murat Belge. Cevabın üçte birini ilk bilen 10 numaralı yorumcu. Onun da adı yok. 16 numaralı yorumcu da Murat Belge'yi tekrarlamış. Onun da adı yok. Durum şimdilik bu. Müdüriyet
03-11-2014 22:41 (22)
Biz noluyoruz şimdi? Sanchez.
03-11-2014 22:45 (23)
Kıymetli Sanchez, tamam size bir kitap hediye edelim. Fakat 10 ve 16 numaralı yorumcular kim? Onlar da çıksın ortaya, 3 kişiye de birer kitap verelim. Müdüriyet
04-11-2014 00:05 (24)
niye sançeze var da bize yok ki???dbo
04-11-2014 00:06 (25)
Yahu şu oyunu oynamayı bir türlü beceremiyoruz. Hemen cevapları açıklayacağınıza bir iki ip ucu daha verseydiniz de biz bulsaydık keşke. Öyle daha zevkli oluyor. Bu arada hadi Murat Belge'yi anladık ama Semih Gümüş'le ne alıp veremediğiniz var Nihat bey?
04-11-2014 09:19 (26)
dbo arıza çıkarma, hepinize nerden kitap bulucaz. Sanchez.
04-11-2014 10:02 (27)
Nihat bey, hadi cevap ver. Bak soru sorulmuş. Bu arada bazı dostlarımız yeni bir ödül haberini duyurdular. Akademi Kitabevi Ödülleri uzun bir aradan sonra tekrar verilecekmiş! Tam da ödüllere ihtiyaç duyduğumuz bir anda, bu kadar az ödül varken ne kadar sevindirici. Biz "Ödüller Gayrımeşrudur" diye yırtınalım, skandalları sergileyelim, kimsenin bir şeyinde değil. Fethi Naci'nin o çok bilinen sözünü değiştirip bir aforizma yumurtlayayım: Türkiye'de siyasette ne kadar düzey, ne kadar ilke varsa futbolda da o kadar var. Futbolda ne kadar düzey ne kadar ilke varsa edebiyatta da o kadar var. Şimdi ortaya soruyorum. Biz boşuna mı uğraşıyoruz? Kaan Ars.
04-11-2014 11:28 (28)
Orta yanıt veriyo.. Ne ile ugrasiyordunuz ki? Ona gore yanit verelim.. Orta
04-11-2014 11:33 (29)
:))) Sormaktan vazgeçtim. Ben cevabımı aldım sayın Orta :))) K.A.
04-11-2014 13:54 (30)
Akademi Kitabevi'nin ödül jürisinde şu isimler yer alıyor: Doğan Hızlan. Sevin Okyay. Süreya Berfe. Latife Tekin. Ayşe Sarısayın. Yekta Kopan. Turgay Fişekçi. Vecdi Çıracıoğlu. Feridun Andaç. Benim tahminim, roman ödülünü ya Faruk Duman'a ya da Irmak Zileli'ye verirler.
06-11-2014 20:25 (31)
25 nolu sayın yorumcuya Nihat bey cevap vermiyor, cevap yine bana düştü. :) Semih Gümüş konusu bilmece için istenen ipucu yorumunda (7 numaralı yorum)açıklandı. O, bilmecede sorulan 1. Yazardır. Ödül meselelerinde ve edebiyat piyasasında önemli bir kişidir. Eski görüşüyle şimdiki görüşü ve duruşu arasında sizce büyük bir fark yok mu? Espri işte budur :) Saygıyla. Editör-3
08-11-2014 18:55 (32)
Peki tamam Semih Gümüş'ü de anladık. Peki ya Akademi Kitabevinin yarışmasına jüri olan Turgay Fişekçi'ye ne diyorsunuz? Kaan hocanın sevdiği bir isim diye bilinir edebiyat camiasında.
09-11-2014 13:21 (33)
Sayın 32'li yorumcu. Bunlar benim gibiler için bir yaradır oldu olası. Edebiyata dair kişisel sohbetlerimizde dostlarımız bizi desteklediklerini, doğru düşündüğümüzü söylerler. Ama aynı dostların isimlerini çok geçmeden ödül jürilerinde görürüz, ödül alanlar arasında görürüz. Ödülle sınırlamayalım meseleyi, sizlerin saygı duyduğu birçok siyaseten "doğru" duruşlu sol-sosyalist yazar edebiyat piyasasından bir türlü kopamaz, bu piyasaya karşı çıkmayı "nezaketen" göze almak istemez. En iyiler, en doğrular böyle yaptığı sürece piyasaya karşı etkili bir tavır beklememeliyiz. Demek ki bizim gibilerde bu gücü, kitleyi, piyasayı göremiyor dostlarımız, başkalarına yöneliyor. Siyasi sosyalist örgütlerin, yayınların Birgün'ün, soL'un, İleri Haber'in tavrı da böyledir. Hala bize sansür, liberallere taltif peşindedirler, ama bire bir konuşmalarda bize hak verirler. Gerçek Edebiyat'tan Ahmet Yıldız dostumuz bile sadece D. Hızlan'ı eleştirip Akademi ödülüne arka çıkıyor. Sorun Hızlan değil ki. Kaan A.
09-11-2014 14:27 (34)
Taylan hoca Aydınlık'a kaç tane yazı yazdı, hani ne değişti? İşler daha bile kötüye gider oldu. Taylan Kara Aydınlık'ta piyasa karşıtı yazılar yazıyor ama aynı gazetenin kitap eki mesela bir Tuna Kiremitçi'yi kitap ekinin kapağına taşıyabiliyor hem de tam sayfa fotoğrafla. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Aydınlık'tan, soL'dan, ilerihaber'den kültür sanat mücadelesinde umudu hepten kesmek lazım artık. En iyisi siz internet üzerinden yayın yapan kendi edebiyat derginizi çıkarın. İyi bir tasarımla emin olun çok ses getirirsiniz. Hem kendi kitaplarınızın satışına da bir katkı yapmış olur. Her ne kadar içeriği boş olsa da Gülenay Börekçi'nin egoistokur sitesinin tasarımı çok başarılı mesela. Keza Emrah Polat'ın edebiyathaber sitesi en çok okunan sanal edebiyat dergisi. Artık yeni şeyler denemek lazım.
09-11-2014 15:22 (35)
Önceden Taylan Beyin daha çok yazısı çıkardı Aydınlıkta. Giderek seyrekleşmiş olması dikkatimi çekti. Taylan Karanın yazıları o gazetede fazlasıyla sırıtıyor. Taylan Bey yazılarında neyi eleştiriyorsa ertesi gün o gazetede onun bir örneğini görüyorum. Taylan Beyin verdiği neredeyse her türlü olumsuz örneği bulabilirsiniz Aydınlıkta. Taylan Kara Aydınlık gazetesine 2 gömlek fazla. Bence yakında orada yazılarını yayınlamayacaklardır. Umarım yanılırım. SS
09-11-2014 15:22 (36)
Şu imzasız yazılara ne gerek var? (34) Rumuz da olsa, sahte de olsa, müdürlerin adamı da olsa, kimin neyi yazdığını bilmek herkesin hakkı. 34 numaralı oyuncu üşenmeden temizce bir anlatımla 11 satır, iyi bir yorum yazmış, (TC vatandaşı için iyi bir skor bu 11 satır yazabilmek). Çok değerli, ama niye imza atmaz? “Sansürsüz” müdüriyete hakkaten, helal olsun; ama zerre kadar ilke lütfen, yayın ilkeleri lütfen. Ciddi bir ortamda “önüne gelen yazı yayınlanmaz”. Her gelen yazı yayınlanıyorsa bu demokrasi olmaz, bu anarşi bile olmaz, popülizmin önde gideni de değil, Televole’nin ta kendisidir. YÜ ve DŞ’yi kovun gitsin, sonra TKP gibi kumda oynayın, “ilkesizlik” ilkesinden taviz vermeden. Sizlere bol D vitaminli, Korallı, Banu’lu tıklanmalar. Bakın biz nerelere vardık, Türkiye’yi yönetiyoruz. İmza: Akgenç
09-11-2014 16:09 (37)
Her şeyi bizim, şuradaki dört editörün ayarladığı baştan önkabullenilmişse, böyle bir güvensizlik oluşmuşsa, sürekli bu güvensizliği dile getirsen de, bir şeyler önersen de bu iş düzelmez sevgili Derya. Tabii ki, bunda bizim de kabahatimiz var. Ama bizi sürekli küçümseyip aşağılayan veya bize destek çıkan imzasız yazıları, gerçek isimle yazmayan yorumcuları, rumuzlu ve bizim açımızdan meçhul yorumcuları biz editörler teşvik etmiyoruz. Bundan asıl biz şikayetçiyiz. İkide bir "sansür var" diye bağıran da biz değiliz. Trollük yapanları organize eden de biz değiliz. Suçlayıcı imzasız yorumlardan şikayet ettiğimizde "insanları ne hakla kovuyorsun" diyen de biz değiliz. Tuhaf tuhaf yorum pasları atıp sonra bununla dalga geçenler, B hanımları davet eden, burayı dalgacı kankalar kafesine çeviren de biz değiliz. Sizsiniz demiyorum, herhangi bir kişiye ya da gruba, ama biz editörler değiliz. Buna da inanmayacaksın büyük ihtimal. Ama cidden yapabileceğimiz fazla şey yok. Saygıyla. Kaan A.
09-11-2014 17:38 (38)
4 editör mü? TK, KA, NA... 4.kim?
10-11-2014 14:29 (39)
Sn Editörler, özellikle son zamanlarda yoğunlaşan size yönelik ve sizin de yorumculara yönelik söylemlerin ifade edilebileceği ayrı bir başlık/kutu olsa, isteyen de burada editoryal konularla ilgili görüşünü dile getirse, siz de yanıtlasanız, diğer yazı kutuları da bu konularla meşgul olmasa ve bu sorun da böylece çözülse daha iyi olmaz mı acaba diye düşünüyorum? Saygılar. MH.
10-11-2014 16:58 (40)
(38) Müdüriyet tarafından açıklanan doğru sıralama 1. TK, 2. NA, 3. KA değil miydi? MH
10-11-2014 17:45 (41)
38, 40; Ya da bir tanesi yan karakter, lapsus oldu. Lapsus Clavis.
10-11-2014 17:46 (42)
Editörlerimize gösterdiğiniz yakın merak ve ilgiye teşekkür ederiz. Bir arkadaşımız da face ve twit gibi sosyal medya tanıtımlarını, yayınlarını üstlendi. 4. editörden kastım buydu. Sık sık geçmiş yayınlarımızı bu sayfalarda yineleyip öne çıkarıyor. sayın MH dahil bize teknik değişiklik öneren arkadaşlara da teşekkür ederiz. Bunların çoğu yerinde ve akılcı öneriler. Ama ne yazık ki şimdiki teknik yapımızı değiştirmek bizim için çok zor. Teknik anlamda sayfa düzenlemeleri başka sitelerde de zordur, ama bizde daha zor. Saygılar. Kaan Arslanoğlu
10-11-2014 22:17 (43)
Sn KA bey no 42, sizi zorluklar karşısında yılmamaya çağırıyorum, ne o anahtarı mı kaybettiniz, bilgisayar mı çöktü. Hem mevcut durumdan şikayetçisiniz, hem değişim istiyorsunuz hem de değişiklik için hiç bir şey yapmamaya azimlisiniz. Bu gidişle iktidar tabii ki hayal olur. Millet tatile marsa gidecek, siz daha siteye boş bir sanal kutu koyduramıyorsunuz. Apollo 76
10-11-2014 22:24 (44)
42- abi niye öyle diyonuzki sizin site eski Sony betamax videosu gibi bişey mi. hayret bişeyya..... VHS
11-11-2014 16:51 (45)
Geyik muhabbetini bırakıp tekrar konuya dönecek olursak, Ahmet Yıldız 1987'de Akademi Kitabevi öykü ödülünü almış. Yirmili yaşlarınızdasınız ve hem medyatik hem de prestijli bir ödülle edebiyat dünyasına adınızı duyuruyorsunuz. Ödülü aldığını öğrendiğinde herhalde Ahmet Yıldız heyecandan bir hafta uyuyamamıştır. Sanırım şimdi de vefa borcunu ödüyor. Gerçi Doğan Hızlan'la aynı jüride olmayı yarışmanın heyecanını kaçıran bir unsur olarak değerlendirmiş ama bu da bizim gibilerin tepkisini yatıştırmaya yönelik bir açıklama. Doğan Hızlan'la aynı jüride yer alan kişi onunla aynı saftadır. Sonuçta Turgay Fişekçi ve Ahmet Yıldız sisteme yenik düştüler. Bunlara daha sert tepki göstermenizi bekliyorum. Bakın ben adı sanı duyulmamış biriyim. Beni dinlemezler. Küçümseyip geçerler. Ama Kaan hoca bunlara sert tepki verdiğinde mutlaka ses getirir. Artık bir şeylerin değişmesi lazım. Solun sanatı sağa çekiyor diye uyarmak yetmiyor maalesef.
11-11-2014 22:55 (46)
geyikçiler Twitter ve sosyal medya adreslerine yönlendirilsin, site sadeleştirilsin. karakter sınırı da daraltılırsa fena olmaz, bu haliyle çok goygoy oluyor. Şutçu Osman.
11-11-2014 23:50 (47)
Birleşik kaplar yasası!insan bu (mu gerçekten?).dış dünya nasılsa site içi de aynı.otokontrolu olmayan insanlar,illaki bir dış gücün kendilerini bastırmasını,kontrol etmesini, hatta cezalandırmasını sağlamaya çalışır bir üslup içinde, sanki, bi nevi.ne kolay insan için zıvanadan çıkmak.dbo
11-11-2014 23:51 (48)
stmz kçk lsn bzm lsn. krktr v hrf snrlnsn. sdc mtcns v smly kllnsn mn kyym. kzl kmnst
12-11-2014 09:28 (49)
KA nı adıma hitaben yazdığı yorumdan sonra yorum yazmadım. Değerli okur ve yorumcuların bilgisine sunulur. Derya
12-11-2014 09:28 (50)
45 numaralı arkadaşa cevap: Sert olsak ne olacak değerli okur, benden daha serti, benden daha çok kavgacısı var mı bu edebiyat aleminde. Şurada bir cephe açmaya çalışıyoruz. Gerçek Edebiyat, Sözcükler ilanlarını koyuyoruz. Birlikte hareket edelim istiyoruz. Karşı taraf kim? Piyasa ve para. Siyaset de onlardan yana. Başarı şansımız var mı? Yılmıyoruz deniyoruz. Ama dostlarımızın tavrı da böyle, ne yapalım. "Bir dergi çıkar, bir dergi çıkar, yayın çıkar" diye yıllarca başımın etini yiyen arkadaş-arkadaşlar nerede şimdi peki? Siyaset veya piyasa kendilerine en küçük imkan tanıdığında aynı kişi-kişiler burayı bırakıp orayı yeğliyor. Sonra genel sol, genel "aydın" genel siyasi yazılardır, herkes bir yerden ekmek yiyor. Gücümüz bu kadar arkadaşım, sordunuz diye açıklıyorum, kendimizle bile kavga ediyoruz. Bundan daha sert tepki betondan gelir ancak. Elimizden gelen budur. Yine de doğru bildiğimiz yoldan yürümeye devam ederiz. Saygıyla. Kaan Arslanoğlu
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210562
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.