İktidarın tüm kilit kurumları hukuksuzlukla ele geçirdiği bir ortamda, pek çok hekim seçim dönemlerinde iktidarın karşıtı olan en güçlü listeye oy verdi bugüne dek.
İktidarın ele geçirmek istediği, fakat pek de yüklenmediği nadir kurumlardan biri de İstanbul
Ali Rıza Üçer dostumuz geçen ay bir kampanya başlattı: TTB yöneticilerini istifaya çağırıyor. Gerekçe: Abdullah Öcalan'ın sağlık nedenleriyle tahliyesi için uluslar arası bir girişim mevcut. TTB yöneticileri bu girişimin parçası haline geldiklerini gösteren bazı işaretler vermişler.
Biz devrimi, Lenin’in söylediği gibi bugünkü insanla, AKP gibi bir partiye oy vermiş, Müslüman kimliği daha başat olan işçilerle yapacağız. Lenin anarşistlerle yaptığı polemikte, dahice gördüğüm şu sözleri söylemişti: “Biz devrimi astın üste bağımlılığından, muhasebecilerden vazgeçmeyecek bugünkü
Editör Notu: Girdik bir sanal aleme gidiyoruz kıyamete. Siteyi kurduğumuzdan beri önceki deneyimlerimden de biliyorum ki, yoruma açık hale getirirseniz sayfaları, birçok mesaj gelmeye başlayacaktır. Kimi gerçek isimli, kimi rumuzlu, kimi isimsiz. Ara sıra insanlar rumuzla veya imzasız da
Sol partilerin aldıkları tanılar ve psikiyatrik rapor özetleri aşağıdaki gibidir:
CHP - Şizofreni...
Şizofreninin birçok ciddi belirtisini göstermekle birlikte bunlardan en öne çıkanı bilinç yarılmasıdır. Bir yandan kendini Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’nin organik devamı olarak görürken, öte yandan uluslar
İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar. Uğur Mumcu.
En büyük put kırıcılar bile bir gün put olma tehlikesinden uzak değildir.
Görmezden gelinemeyecek kadar büyük işler yapanları, yok saymak olanaklı değilse, yok etmenin yolu onları putlaştırmak ve
Poe, “Kalabalıkların Adamı” adlı öyküsünde Almanca bir kitap için “es lässt sich nicht lesen” – Kendini okutmuyor– diye yazar. Son yıllarda kitapçılarda, sahaflarda aynı lafın söylendiğini birçok kereler işittim. Nezaket kurallarını bir kenara iterek her seferinde bu lafı
Fotoğrafta Yunus Nadi Ödülleri jürisinin toplantısı görülüyor. Jüri üyeleri: Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Behçet Necatigil, Azra Erhat, Haldun Taner. Fotoğraftaki jüri üyelerinin "okumadan" ödül verdiği gibi bir izlenim ediniyor musunuz? Yüzlerindeki bezginlik
Hafta sonu mükemmel bir toplantıya katıldım: Biber Gazı Yasaklansın Tıbbi Sempozyumu
Mükemmeldi, çünkü sempozyum; bilimin politikadan azade siyaset üstü yapılan ve laboratuarlarda üretilip sadece dergilerde yayınlanan bir uğraş olmadığına işaret ediyordu.
Mükemmeldi, çünkü sempozyum; tarihin hemen her döneminde tıp denilen
Balıkesir’in Edremit ilçesinde, İmece Edebiyat Dergisi 17. Sayıya ulaştı. İlk sayısından bu yana, dört sayfa olarak çıkan dergi, 17. Sayısıyla birlikte sekiz sayfaya çıktı. Edremit basın tarihinde bir ilk olan “İmece Edebiyat Dergisi”, edebiyatın piyasalaştırılmasına, ödül mekanizmalarına karşı
Beynin bir inanç motoru olduğundan bahsetmiştik. İstisnasız her insan yargı kalıplarıyla düşünür, bunlara inanır, sonra da inandığını doğrulamaya çalışır.
Bunu söylediğimizde “Standart Toplumsal Bilim Modeli” ile, yani alışılmış kültürel kalıplarla düşünen büyük çoğunluktan birileri hemen itiraz
Kültür ve sanatta bize “en iyi” diye sunulanlar esasında sadece seçim sürecini tekelinde bulunduran güçlerin bize uzattığı menüdeki tercihlerle sınırlıdır.
Yarın edebiyat yasaklansa ne değişir? Artık roman, öykü ya da şiir yazılmasa bugünden yarına ne kaybederiz?
Türkiye’nin aydınlık günlerine giden yolun karartılmasına, dört bir yandan gittikçe daralan emperyalist kuşatmaya karşı gelebilecek en duyarlı kesim olması gereken sol’da, bugün de en hararetli tartışma, kırk yıl öncesinin aynısıdır.
Milliyetçilik, yurtseverlik, enternasyonalizm, Kemalizm, sosyalizm tartışmaları sona
Sevda ufacık, lokma kadar bir kız. Aslında 9 yaşında ama, 6 görünüyor. Donuk bir ifadesi var, pek konuşmuyor, oldukça tepkisiz. Ama konuşunca da hafif kart, vakur bir sesle ve olgun bir ifadeyle konuşuyor. Zekası da hiç fena sayılmaz.
Beni
Jean Calvin ünlü Protestan rahip ve hukukçu, 1535 yılında Protestanlığın temel kitaplarından “Hıristiyan Dininin Bağlayıcı İlkeleri”ni yazmış ve takipçileri tarafından Cenevre’ye vaiz olarak davet edilmiştir. Calvin’in yapıtında kilise vaizlerinin Tanrı’nın sözü konusunda yetkili kılınmış olmaları ve
ABD’nde yerleşik bir arkadaşım bana bu mektubu gönderdi. Bana yazdıkları pek akıllıca gelmedi, hatta paranoyakça geldi ama yine de ne demişler, paranoyak olmanız takip edilmediğinizi göstermez. İçindeki sıkıntı yaratan konuları, yaşadığı ülkeyi yönetenlere olan öfkesini bana
Her türlü maymunca taklit, aslın tekrarı, sahteciliği benimsemiş ve yaratıcı olmamayı asla sorun etmeyen ülkesel kimliğimiz “kendinin ne mal olduğunu” müspet ve beşeri ilimler, müzik, sinema, resim, roman, öykü ve şiirde de göstermiştir. Oğuz Atay’ın öldüğü için gerçekleştiremediği
Son zamanlarda troll yakıştırmasını sık kullanır olduk. Dilimize sosyal medya aracılığıyla, özellikle Twitter'dan giren 'trolleme' kabaca; yanlış bir bilgiyi gerçekmiş gibi sunarak ya da mesnetsiz bir iddiayı sürekli gündemde tutarak ciddiyet zeminine zarar vermek anlamında
Merhaba,
Şiirlerini bir değil, bir kaç kez okumaya çalıştım. Hiç çekincesiz, dobra dobra söylemem gerekecekse, her okumaya kalktığımda, Türkçemizin en iyi şairlerinden Cemal Süreya'nın, "kumaşın kalitesi, ilk metresinden belli olur" deyişi geldi aklıma. Bir şiir de, kendini, nitelikli olup
2000'lerin başından itibaren “tarih romanı”nıyla birlikte tarih kitaplarına da özel bir ilginin bulunduğunu hemen herkes görüyor. Yayınevlerinin bütün öteki dizileri arasında bu dizilerden çıkan kitapları her zaman daha çok ilgi
Bokunda boncuk bulmak, “posteylülist” bir solcu hastalığıdır. Yeterince karıştırılırsa her bokun içinde boncuk bulabilir. Bunun için her kokuya dayanacak dayanıklı bir burun ve ilkelerini yitirmiş olmak yeterlidir.
Artık boncuk aramaktan vazgeçmedikçe bu dayanılmaz kokuda senin de payın olmaya
İnançların tarihi, insanın bilinen tarihi kadar eski görünüyor. Fakat bu tarih boyunca herkesin inanç sahibi olduğu anlamına gelmiyor. Bütün toplumlarda, toplumu oluşturan bireylerin çoğunluğu inanç sahibi olsa da, her zaman inanmayanlar olmuş, inançlar sorgulanmış.
İnançların örgütlenerek din
Öneri şu: Sosyalist partiler bünyelerinde Müslüman kanat örgütlenmelere gitmeli.
Gezi Kalkışması eski-yeni soruları depreştirdi:
Halk hareketinde örgüt ve önderlik gerekli midir?
Gezi’de yoksul katılımı az mıydı, çok muydu? Halk hareketinde yoksul katılımı sosyalistler açısından gerekli midir
Büyük yazar Tuna Kiremitçi, Cumhuriyet'ten sonra şimdi de Aydınlık'ta köşe yazmaya başladı. Edebiyatımızın yüzakı, toplumsal mücadelenin kalem savaşçılarından Kiremitçi'nin bu yeni katkısı kuşkusuz ki iktidara karşı savaşıma yeni bir ivme kazandıracaktır. Bu heyecan verici gelişmenin toplum ruhunda yaratacağı
Bülent Arınç, Sultanahmet’te, halı müzesi açarken sözü Ayasofya’ya getiriyor. “Ayasofya, bize bir şeyler söylüyor”muş. Altıncı yüzyılda yapılmış, dünyanın en eski ve en görkemli yapılarından birini kendince konuşturan Bülent Arınç’ın dilinin altında olanlar çok açık. Yılda üç buçuk milyona
“Doğadaki en iğrenç yaratık” (Gustav Landauer)
“Kokan bir ceset” (Rosa Luxemburg)
“Faşizmin ılımlı kanadı” (J. Stalin)...
Üçüncü Yol ve SPD
Landauer gibi bir anarşistle, Luxemburg gibi bir Marksist ve Stalin gibi bir Bolşeviği ortak kılan şey nedir acaba? Sosyal demokrasinin unutulmaz ihaneti
1. Melek: Emrinizin sonucunu duyunca ne yaptınız?
Kemal: Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Açık konuşmak lazım, duygusal bir adam değilimdir hiç. Öldüler, falan onun için fazla üzülmem kimse için.
Sırf bizim fikrimizi destekliyor diye bile bile bir yalana göz yumar mısınız? Bu soruya yanıtınız, ahlakınızın, kişiliğinizin, siyasetinizin bir göstergesidir.
Bile bile yalan… Gerçeğe sadık
Bu öyküyü yazmaya kırk bir kere karar verdim, kırk kez vazgeçtim.
Salt kişisel bir deneyim gibi mi algılanırdı? Geçmişe özlem olarak mı? Kendi öznel duygularını yüceltme mi sayılırdı? Eskiyi yeninin önüne koyma mı? Böyle kabul edenler veya
“Geniş” cehaleti gizleyen “dar” bilgi
Dar bir alanda derinlemesine uzmanlaşıp hayatın diğer alanlarında zır cahil kalmak, bu çağ için artık bir eksiklik değil neredeyse bir normdur. Çağ, tamamen cahil değil –çağın bilgi yükünün ve bilgi toplumu retoriğinden hareketle-
Almanya’da yükselen ırkçılığın merkezi olan PEGIDA’nın gövde gösterisi, Köln’de karşıt gösteri düzenleyen eylemciler tarafından engellendi; aşırı milliyetçiler planladıkları yürüyüşü iptal etti.
Avrupa’da yükselen milliyetçiliğin bir uzantısı olan Avrupa’nın İslamlaştırılmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar'ın (PEGIDA) Köln’de yaptıkları yürüyüş, karşıt görüşlü kişilerin
"Kara'nın hakikatine ve sahiciliğine sığındık, gösteri dolu aydınlıktan kaçıp. " diyerek yayın hayatına başlayan Karazin, ilk sayısını yayımladı. Bertolt Brecht'in "Hakikati Yazmada Beş Güçlük" başlıklı yazısıyla açılışı yapan Karazin, Zafer Yalçınpınar'ın, Ece Ayhan'ın ilk şiirlerine değinen "Ece Ayhan’ın
Son zamanlarda yüreği pek ince olan vatandaşlarımızın durumu hiç de iyi değil.
Onları yenilgi duygusu içinde kıvrandırıp Türkiye'nin geleceği konusunda karamsarlığa iten birinci neden CHP'nin ellerinden uçtuğuna inanmaları ve üstelik yıllarca mücadele ettikleri görüşlerin Y-CHP olarak karşılarına düşman olarak
TOPLUMSAL HİSTERİYE DOĞRU:
Siyaset yapanların bilmesi gereken şey bu toplumun aşırı duygusal olduğu ve çok kolay dolduruşa getirilebildiğidir. Maça bile kavga etmek için giden, en azından küfür ederek rahatlayacağını sanan bir toplum bu. Üretim dışı kalmış, edebiyat
Demokrasi kuramında, özgür bireylere dayalı insan merkezli sivil toplumun ürünü olmayan partiler demokrasi yelpazesinde yer alamazlar; demokratik partiler olamazlar; demokrasi içerisinde sayılmazlar. Bu nedenle biata dayalı, din merkezli, demokratik sivil toplumun ürünü bulunmayan bir parti olan