Bir edebiyat eserini “güzel”, “kötü” ve benzeri maymuncuk sözcüklerle tanımlamak, o eser hakkında hiçbir şey söylememektir. Gazetelerin kitap eklerinde “edebiyat eleştirisi” adı altında çıkan birçok yazı, sözünü ettiği kitap hakkında
Meme kanserinde erken teşhiste vazgeçilmez yöntem olarak gösterilen mamografi üstüne tartışma devam ediyor. Ana akım tıp ve birçok hekim, kadınlara periyodik mamografi önerirken, başka bazı tıp insanları mamografiye karşı. Mamografinin
Birisine “Kapitalizmi savunuyor” demenin onda infial yaratmadığı, aksine övünç vesilesine dönüştüğü dönemlerdeyiz. Keza herhangi birine “Amerikancı” veya “Avrupa ajanı” demek de kızgınlığa değil, gururlanmaya yol açıyor.
Sol değer diye bir şey
Dr. Ernesto Che Guevara’nın şu sözleri Küba’da tıp eğitimi reformunu kavramak için çok değerlidir:
“Birkaç ay önce, Havana’da, burada, yeni mezun bir grup doktor ülkenin kırsal bölgelerine gitmek istemedi ve gitmek için daha fazla ücret talep ettiler. Geçmişin bakış
Gazeteci yazar dostlarımızdan Cengiz Erdinç, son günlerde medyadaki pandora kutusunu açan önemli bir çıkış gerçekleştirdi.
Önce, Hasan Cemal'in Milliyet gazetesinden uzaklaştırılması üzerine "ahlanıp vahlanan" duyarlı gazeteci arkadaşlarına; sendika dernek kurma
1. Melek: Ülkenizin Başbakanı şimdi de maden katliamı mağdurlarına saldırmış, hem de yüzlerce koruma eşliğinde bizzat, kendisi.. sille, tokat... "Kaçma İsrail dölü" diye bağırmış!
Atatürk: Beni daha fazla ezmeyiniz efendim! Bu
"Çözüm Süreci" denen şeyde ne pazarlıklar, ne anlaşmalar yapılıyor? Ülkenin kaderi üstünde iki kişi aldım verdim bir gizli oyun içinde. Herkes soruyor, nelerde anlaşıyorsunuz? Tek bir makul cevap var mı?
AKP-HDP seçim için anlaşmış deniyor. Her şey zaten bunu
Öneri şu: Sosyalist partiler bünyelerinde Müslüman kanat örgütlenmelere gitmeli.
Gezi Kalkışması eski-yeni soruları depreştirdi:
Halk hareketinde örgüt ve önderlik gerekli midir?
Gezi’de yoksul katılımı az mıydı, çok muydu? Halk hareketinde yoksul katılımı sosyalistler açısından gerekli midir
Son yıllarda kitabevlerine gittiğimizde "En çok satanlar" ve "Yeni Yayınlar" raflarını ve bu bölümdeki kitapların okurun başında toplaştığı kitaplar olduğunu görürüz. Gelgelelim çoğu yeni çıkan kitabın "Yeni Yayınlar" rafına konmayabildiğini, konsa ve hemen bitiverse bile dağıtımdan yeniden
Medya eleştirisi - edebiyat, sanat - Tıp, sağlık ağırlıklı internet kültür yayını İnsanbu 18 Mart 2013 Pazartesi günü yayına başladı. Yayının amacını ve ilkelerini ortaya koyan “Amacımız” yazısı şöyle:
ÇIKARKEN
“Kayıp Devrimin Öncesinde” Yazılama yayınevinden kitap olarak çıktı bu kez.
“Parti” bana bir roman ısmarlasa ve güncel siyasal mücadeleyi anlatan, örgütlülüğü ve “Parti”yi öne çıkaran bir yapıt istese, ne yazardım. İşte bunu yazdım, fakat niyetimden onların haberi yoktu.
Küba’nın tıp eğitiminde önemli değişimler meydana gelmektedir. Bu dönüşümün bazı yönleri radikal değişimleri temsil ederken, diğerleri var olan sürecin derinleştirilmesi niteliğindedir. Bu değişimler geçen 40 yıldır devam eden sorunları bir an önce çözme anlayışını yansıtmaktadır:
1. Eğitilmiş hekim
Sıradan bir okurun, Devir romanı için gözlem ve saptamaları. Ben herhangi bir okurum. Hiçbir iddiam olmadan, Ece Temelkuran’ın Devir adlı romanıyla ilgili görüş ve eleştirilerimi yazdım. Olağanüstü yazınsal anlatı, yetkin bir estetik beğeni, çok katmanlı okuma, iç ayrımlaştırma
13 Temmuz Pazar günü iki ayrı TKP kongresi oldu. Bir tarafta Kemal Okuyan ve Aydemir Güler, diğer tarafta Metin Çulhaoğlu ile Erkan Baş. Her iki kongreyi de bir süre gözlemledim. Çok kısa özeti, Atılım Kongresi bir parti kongresi,
Geçenlerde Lucy’yi izleme fırsatı buldum. Luc Besson’ın yazıp yönettiği bir filmde, Morgan Freeman ile Scarlett Johannson’un nasıl durduklarını merak ettiğimden senaryosuna bakmadan gitmiştim sinemaya. Ne de olsa Luc Besson ve Morgan Freeman kendilerini çoktan ispatlamıştı; Scarlett Johannson da
Alan Sokal’ın Şakanın Ardından adlı kitabı, yapı ortadan kalktığında karşımıza nasıl bir saçmalığın çıktığını yüzümüze tokat gibi vuran bir kitap oldu. İki fizikçinin yapıyı bir kenara bırakarak rastgele seçtikleri cümlelerle
Bu yazı organik tarımın başka bir boyutunu tartışmak amacıyla yazıldı.
Yaşadığımız düzen ilginç ve düşündürücü. Şöyle ki öncelikle eski düzen tarımın verimsiz olduğunu ileri sürdü. Kullanılan tohumların verimi düşük, zararlılarla mücadele yetersiz diyerek laboratuarlarda geliştirilmiş tohumlar dağıtıldı. Zararlılarla mücadele
İnsan Bu'da 47 "Tıp BU Değil" haberi, yazısı yayımladık. Tek biri soL'a girmedi. Başka şey demiyorum, sadece bu "yalan" yanlış TTB bildirilerine bir bakın, bir de bizdeki haberlere. Vaktiniz yoksa, sadece dünkü makalemizi okuyun ve cinayetin boyutunu, işbirlikçiliğin kanıksanmışlığını
Solda, sosyalistler arasında ona kötü, buna kötü diyoruz, peki ne yapacağız? Böyle soranlar çıkıyor. Sormayan bazılarının da, kırık gönülleri, eleştirilere büyük oranda katılsalar bile daha da parçalanıyor. Çözümsüzlük, umutsuzluk insana yaramaz. Somut bir hedef mi istiyorsunuz?
Nihat Genç'in "İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı" adlı son romanı yine harika. Bu romana layık olduğu değer yine verilmeyecek, edebiyat çevreleri ve muhalif siyasi kanattan büyük çoğunluk sözünü bile etmeyecektir. Bu çok yaygın "değerleri " görmeme hali
Editör Notu: Taylan Kara'nın "Vasatlığa Giriş Dersleri" adlı "deneme" kitabı Hayal yayınlarından çıktı. Taylan Kara beğendiğim bir yazar. Çok iyi kurgulu, sürükleyici ve sağlam dilli romanlar yazıyor. Denemeleri de sarsıcı, zekice buluşlarla örülü sert bir insan eleştirisine dayanıyor. Herkesin
Sado-mazoşistik ilişki karakteri böyledir. Sadist, kendisini zamanında ezmiş olan kişinin gücünü yansıtarak kendisini güçlü hissederken, mazoşist, kendisini zamanında ezmiş olan kişiye karşı kurmuş olduğu yok edici fantezilerin yarattığı suçluluk duygusundan kurtulur. Çünkü mazoşistin kendisine yönelik olarak
Bu yazının amacı biraz gecikmiş olsa da kürtaj tartışmalarında öne sürülen iddiaları değerlendirmektir. Kürtaj taraftarı ve karşıtı olarak öne sürülen argümanlar ne derece savunulabilir, ne kadar bilimseldir ve ne kadar
En derin eleştiri ifadeleri “süpeeeer”, “inanılmazzzz”, “vaaaaav” dan ibaret “sanatsever”ler için “nefes kesici” bir kitaptır, ki bu zümrenin sık sık “apne nöbetleri”ne girdiği bilinmektedir. Zaten kitaplar da ikiye ayrılır: Nefes
Umutlanmanın daha derin umutsuzluğa yol açacağı durumlarda umut pompalamak yanlıştır. Emine Ülker Tarhan aklı ve ahlakının saygınlığını koruduğu bir ülkede bu büsbütün yersizdir.
Sosyalist partilere gelince...
Kemal, Karl ve Celalettin Bugünü Konuşuyor / 9 Mayıs'tan başlayarak İnsan BU sayfalarında günlük resimli roman yayımlamaya başlıyoruz. Adı böyle ve adından da anlaşılacağı gibi ölmüş tarihi büyüklerimiz bugünü, bugünün olaylarını, sorunlarını konuşacak, tartışacak. Konuşmaya başka karakterler
Dinler sosyolojik bir gerçeğimiz. Bu gerçekteki normallik ve hastalık boyutunu ayırt etmek ise bir anlamda görev. Dinsel içerikli psikoz, dinsel dogmalara dayalı bozulmuş bir düşünce içeriğine, bazen bununla birlikte varsanılara
Birinci (80 öncesi) Türkiye İşçi Partisi’nin veya 80 öncesi Halkın Kurtuluşu grubunun Kürt sorununa bakışı bence konuya en doğru bakışlardı. Öznel olabilirim, yanılabilirim, ama tartışalım.
Siyasette tartışalım demenin, kararsızlık göstermenin yeri yok. Görüşünüz ne kadar yanlış bile olsa “Bu
1990-1999 yılları arasında cezaevi dışındaki örgüt içi öldürmelerin sayısı 1030. Bunların 904’ü PKK tarafından gerçekleştiriliyor. Yılmaz’a göre bu sayıya dağlarda ve kamplardaki bazı infazlar dahil değil. Yani rakamların eksiği var, fazlası yok.
Kitapta anlatılan işkence ve
Ahmet Altan’ın kitaplarıyla ilgili tanıtım yazılarını okuduğumda nedense aklıma “mucize ilaç” reklamları gelir.
Gazetelerde gördüğümüz “mucize ilaç” reklamlarını hatırlayalım: Hiçbir yan etkisi olmayan, her hastalığa iyi gelen ”sadece 49.99 TL”
Son zamanlarda akıl almaz olaylar olmaya başladı, romanlarda bile rastlayamayacağımız türden ve hayal gücümüzü aşacak ölçüde şaşırtıcı. Ne oluyor bu dünyanın en zeki ve akıllı yaratığı olarak bilinen insana? Uygarlıklar kuran, uzaya çıkan, doğaya gem vuracak inşaatlar yapan,
Dinci gericiliğin arsız bir paragözlük ve gücü yettiğine azgın bir saldırganlık olarak başımıza bela kesilmesiyle bizim aydınlarda dine karşı tepki de arttı. Bir yere kadar makul karşılamak gerek. Hepimiz öfkeleniyoruz İslam’ın bu denli görgüsüzce çıkarlara alet edilmesine.
Ama
Yazarlarımızın bugüne dek çıktıkları televizyon programlarının elde edebildiğimiz bağlantılarını burada topluca verdik. Arkadaşlarımızın ellerinde kendi TV konuşmalarına ait you-tube bağlantıları varsa bize göndersinler. Onları ekleyelim.
Taylan Kara
Ulusal Kanal / Edebiyat Cephesi / B. Sadık Albayrak